BIST 100 endeksi ayın ilk yarısında yüzde 11,6 değer artışı kaydederken USDTRY yüzde 0,8 gram altın yüzde 1,1 EURTRY yüzde 2,1 yükseldi.
Cuma günü twitter adresimden Pusula’da hangi konuları işlememi istersiniz diye sormuştum. Çok sayıda soru geldi ve ben de bu yazıyı tamamen soru-cevap formatında kaleme almaya karar verdim.
İşte sizin için seçtiğim sorular ve cevaplarım;
Fed faiz artırımı öncesi ve sonrası saha dizilişi nasıl olmalı? Ne zaman ofansif taktiğe geçmek uygun görünüyor? Değerli metaller için boğa piyasasına mı giriyoruz?
ABD Merkez Bankası 25-26 Ocak tarihli toplantıda güçlü şahin mesajlar vermeye devam edecek 15-16 Mart tarihli toplantıda da ilk faiz artışını gerçekleştirecektir.
Her iki toplantının da hemen öncesinde veya sonrasında limitli geçici ara negatif akımlara neden olma risk-potansiyeli var.
Ancak bu mutlak bir senaryo değil. Yani FED’in faiz artırım beklentisinin ve gerçekleşmesinin ara limitli geçici negatif akımlara dahi neden olamadığını görürsek buna şaşırmam.
Ocak ayının ilk yarısında FED başkanı ve üyeleri olabilecek en şahin açıklamaları yaptı. ABD tahvil faizleri iki haftada 30 baz puan yukarı gitti.
Ancak gelişen ülkeler bırakın negatif ayrışmayı, aşağıdaki tabloda görebileceğiniz üzere pozitif ayrıştılar. Bu borsa endeksleri için de para birimleri için de geçerli.
Çünkü 2021yılında gelişen ülkeler aşılamada geriden koştular. Küresel ekonomik canlanmadan yeterince yararlanamadılar. Bu fiyatlara yansıdı.
Başta ABD gelişmiş ülke borsaları güçlü değer artışlarına imza atarken gelişen pek çok ülke borsası değer kaybetti.
Ocak ayının en çok yükselen üçlüsü olan Peru Türkiye ve Şili 52 haftalık değişim sütununa bakarsanız son bir yılın en geride kalan ülkeleri.
Küresel arena adına bu iki haftalık gösterimin yılın geneline yönelik bir fragman olarak değerlendirilebileceği yani gelişen ülkelerin zamana yayılarak pozitif ayrışmayı sürdüreceği görüşündeyim.
FED sadece faiz arttırmakla kalmayacak yıl içinde bilanço da küçültecek. Yani dolaşımdaki USD miktarını azaltacak.
Bu konuda netleşme oluşurken, daha hissedilir negatif ara akımlarla karşılaşabiliriz.
Ancak Ocak ve Mart toplantılarında bu konunun etki gösterecek ölçüde somutlaşacağını sanmıyorum.
İlerleyen aylarda da sarsıcı piyasa etkisi yaratacak bir faktöre dönüşmeyeceği görüşündeyim.
FED normalleşme adımlarını alıştırarak piyasada hasar yaratmadan en makul-optimal şekilde gerçekleştirecektir. Yoksa bundan en büyük zararı ABD ekonomisi görür.
Bu nedenle, oluşabilecek alış fırsatlarından yararlanmak üzere kullanılabilir kaynakların 1/3’ü rezervde tutulsa da 2/3 ile uygun bulunan yatırımları gerçekleştirmekte bir sakınca görmüyorum.
Altın ve gümüşü ben de ilgiyle izliyorum. Önümüzdeki aylarda özellikle de FED bilanço küçültme faktörü netleşene ve artık fiyatlarda denebilene kadar bu cephede ($ bazı) kalıcı yükseliş yaşanması sürpriz olur.
Peki Ağustos 2020 – Mart 2021 perdesinde değer kaybeden, geride kalan 10 aylık süreçte de yatay seyreden bu ikili değer kaybı yaşayabilir mi derseniz mutlaka yaşar diyemem.
Ancak mümkün ve altın özelinde yüzde 10 kadar kayıpla 1650 $ civarının gümüş cephesinde yüzde 15-20 kadar bir kayıpla 18,5-19,5 $ bandının test edilmesinin potansiyel bir risk ve eş zamanlı olarak bir alış fırsatı olarak görülebileceği görüşündeyim.
Çünkü 2022 ikinci yarıyılda altın gümüş cephesinde ölçülü pozitif senaryoların şansını daha yüksek buluyor, 2023 yılı içinde ons altında 2000 $’ın gümüşte 30 $ civarının rotaya girebileceğini düşünüyorum.
ABD borsasında balon var mı, ne zaman düzeltme yaşanabilir?
Bu soruya yanıt vermek için balonun ne olduğunu tanımlayalım; fiyatların yüksek denebilecek düzeyin çok daha üzerinde olması anormal değerlere ulaşmasıdır.
Fiyatlar yüksek veya düşük demek için sadece normal grafiğe bakmak yanıltır.
Öncelikle 2021 yılında yüzde 7’ye çıkan, 6 ay daha yüksek seyredecek enflasyon kadar ($ bazı grafiklerde de) düzeltme yapmak gerekir.
Ben ABD dahil, küresel borsa endekslerinde bir balon görmüyorum.
Aşağıda turuncu çizgi ABD endeksinin fiyat kazanç oranını gösteriyor.
Son 20 yılın zirve düzeyine ulaştığı, şirket fiyatlarının yüksek olduğu bir gerçek.
Ancak buna balon denemez. Çünkü analiz edilen 27 yılın ortalama reel faizi yüzde 3 önümüzdeki 1-2 yılın ortalama reel faizi en fazla eksi yüzde 1 olabilecek.
FK’nın 21,5 olması kar payı veya şirket öz-sermaye artışıyla $ bazında yüzde 4,6 getiri anlamına gelir. 10 Yıllık ABD tahvili alırsanız getiriniz her yıl için sadece % 1,8 olur.
Bu hisse senetleri adına destekleyici ve geri esnemeleri kısıtlı bırakıp rotayı yeniden yukarı çevirmek için de yeterli.
Genelde borsa endekslerinde tepe perde şirket karlarında yüzde 30 azalma olursa bunun 10Y tahvilin sağladığı getiri ile eşitlendiği düzeydir. Henüz bu noktada değiliz.
Bu durumda ABD yatırıma uygun mu derseniz bence değil.
Ortalama FK oranı 13 olan diğer gelişmiş ülkeler (bu yılda yüzde 7,7 getiri demek) yatırım seçeneği olarak ABD’nin çok daha önündeler.
Küresel fonlar hangi koşullar altında BIST’e gelir?
Güzel bir soru bu. Enflasyon bir küresel fon için en büyük fobidir. Ülkeye yatırım yaparken iki risk alınır. 1- Varlığın değer kaybı 2- Lokal paranın değer kaybı
Çok yüksek enflasyon ve geride kalan yedi yıla ait hafıza kayıtları Türkiye’nin dezavantajları.
BIST ve TRY için 2022 yılına senaryo üretmekte eminim her küresel fon çok zorlanıyor.
Zaman zaman BIST’de (kur riskini hedge ederek) alıcı olduklarına şahit olma ihtimalimiz yüksek
Ancak bir sonraki yıl veya yıllara yönelik enflasyon beklentilerinde güçlü bir değişiklik olmadıkça kalıcı ve önemli düzeyde yabancı katılımı zor görünüyor.
Küresel fonlar için dünyada alınabilir yüksek fiyat iskontosu içeren çok sayıda ülke-şirket var.
Dolar bazında BIST’e bakıp kıyaslama yaparak Türkiye aşırı ucuz yorumlarını sıkça duyduğunuza eminim.
Gelin görün ki Borsa İstanbul’u bir bütün olarak aşırı iskontolu görmek yanıltıcı.
Türkiye’de iyi bir sanayi şirketi 6-7 FK ile işlem görürken Almanya veya İspanya’da 8-9 FK.
Arada uçurum yok.
Türkiye’de aşırı iskontolu işlem gören iki enstrüman var;
1-Bankalar 2- Türk Lirası
Ancak aşırı yüksek enflasyon varlığını korudukça bu aşırı iskontonun düzeyi bir miktar azalsa da ortadan kalkmaz.
İlerleyen yıllarda enflasyon beklentileri kalıcı düşüş içeren bir değişime (yıllık yüzde 7-12) sahne olursa banka hisselerinde ve Türk Lirasında çok güçlü değer artışı yaşanması muhtemel.
İşte bu senaryoda BIST 12-18 aylık bir vadede dolar bazında yüzde 200 kadar yükselip 450 $’a tırmanabilir, ancak eş zamanlı olarak USDTRY’de yüksek olasılıkla yüzde 40 kadar aşağı gelebileceği için borsa endeksinin TRY bazı getirisi yüzde 75 ile sınırı kalacaktır.
Bu güçlü pozitif senaryodan aslan payını belki de yüzde 400-500 TRY bazı getiri ile bankaların alabileceğini düşünüyorum.
Döviz geliri olan şirketler geride kalan yılların aksine ılımlı artışlarla yetinir, hatta yatay kalabilir.
O sene bu sene mi derseniz en azından yılın ilk yarısında Türkiye’nin enflasyon ile verdiği mücadeleye yönelik bu ölçüde bir beklenti değişikliği oluşması risk & belirsizliklerin önemli ölçüde azalması zor.
Sonraki yıllarda olabilir mi derseniz mutlaka olur der ve bahse tutuşmaya kalkmam ama pekala mümkün olduğu görüşündeyim.
BIST’de küçük şirket hisseleri ne zaman ilgi görebilir?
Aşağıda solda BIST 100’de yer alan ama BIST 30’da yer almayan şirketlerden oluşan endeksin BIST 30’a kıyasla değeri yer alıyor.
Sağda ise BIST 100’de yer almayan küçük şirketlerden oluşan endeksin BIST 30’a kıyasla değeri var.
Henüz her iki ana grup için de fiyatlarda bir normale yakınsamadan bahsedemeyiz.
Bu şirketler bireysel yatırımcıların sıra dışı ve rasyonaliteden uzak ilgisiyle 2019-2020 boyunca çok kuvvetli bir ralliye sahne olmuş şirket fiyatları balon düzeylere ulaşmıştı.
Yatırımcı maliyetleri yüksek olduğu için değer kayıpları ağır çekimde gerçekleşiyor.
Ancak parti bittiği için alıcı da gelmiyor.
İçlerinden elbette ayrışan değer kazananlar çıkacaktır. Ancak ben birkaç yıl daha bunun genel-kalıcı bir eğilime dönmesini beklemiyor, küçük şirketler endeksinde negatif ayrışmanın süreceğini düşünüyorum.
BIST ve USDTRY korelasyonu sürer mi?
Geçen yılın son çeyreğinde çok güçlü olan bu korelasyon Ocak’ta yerini daha değişken bir akışa bıraktı. Önümüzdeki aylarda da ağırlıkla bu değişken halin geçerli kalacağını düşünüyorum.
Kurda sert bir düşüş veya sert bir yükseliş yaşandığında BIST buna ne tepki verir sorusunun standart bir cevabı yok.
Kur neden sert düştü neden sert çıktı sorusunun yanıtını bilmeden bir yorum getiremeyiz.
2021 Mart ayını hatırlayın. Döviz yükselirken borsa değer kaybetmişti. Geçen hafta $ yüzde 1,9 düşerken BIST % 2,0 yükseldi. 2021 son çeyrekte beraber yükselip beraber düştüler.
Ben Türk Lirasında önümüzdeki 2-3 çeyrek çok sert değişimler yaşanmayacağını borsanın da dış iklimle bağlantılı daha geleneksel bir seyre sahne olacağı görüşündeyim.
İLK ÇEYREKTE BORSA İSTANBUL
Kısa vadede borsaya yönelik görüşlerimle de noktalayalım.
2021 yılını 1857 puanda noktalayan BIST 100 endeksi Ocak ayının ilk yarısında kaydettiği yüzde 11,6’lık artışla 2073 puana ulaştı.
Borsa haftaya medyada çıkan ve henüz resmi olarak doğrulanmayan ancak doğru olma ihtimali yüksek görünen banka hisseleri pozitif önemli bir haberle (Döviz ZK komisyon maliyetine ilişkin) başlayacak. Sonrasında da banka bilançoları ufuktaki iyi haber olarak radara girecek.
Ocak ayında 2175 puana kadar yükselme potansiyeli olan endekste olası geri esnemelerde 2000 puanın etkili olma şansı yüksek bir destek olduğunu, ilk çeyrek içinde de 2400 zirvesinin yeniden test edilebileceğini düşünüyor, var olan bilgi setiyle ötesinin kolay olmadığını düşünüyorum. Bir sonraki Pusula’da buluşmak dileği ile…
GPG Nedir? http://pusulaninotesi.com/gpgyatirimfonu/