Eral Karayazıcı Yazarın Tüm Yazıları

Kemerlerinizi bağlayın

4dk okuma

Yurtiçi piyasalar bayram nedeniyle kapalıyken yurt dışında önemli gelişmeler yaşanıyor. Borsalar ortalama % 1,5 değer kaybına sahne olurken tahvil faizlerinde ölçülü yukarı yönlü bir eğilim var.

Haberin Devamı

Petrolün sert, altının sınırlı değer kaybına sahne olduğu bu perdede dolar dünya genelinde ortalama % 0,6 değer kazanıyor.

Dünyada hava neden negatif ?

Aslında geçen Perşembe başladı bu eğilim. Bugüne kadar da sürdü. Üç ana gerekçesi var.

1-    Geçen Perşembe Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi ekonominin ilave destek gereksinmediğini ve bir süre tedavinin sonuçlarını izleyeceklerini ifade etti. Para bolluğuna bağımlılık kazanan piyasa, hiç Avrupa düzeliyor mu sorusunu gündemine almadan direkt buruk bir ruh haline yöneldi.

Oysa esas olan hastanın ayağa kalkması. Avrupa ekonomisi ağır adımlarla da olsa düzelme sinyalleri veriyor. Ortada üzülecek değil umutlanacak bir durum var. Ama gelin görün piyasalarda ilk reaksiyon negatif oldu.

2-    Yine geçen Cuma FED yetkililerinden gelen açıklamalar ABD ekonomisindeki irtifa kaybına rağmen Merkez Bankasının 21 Eylül’de ( haftaya Çarşamba ) faiz arttırmasının pekala mümkün olduğuna işaret etti.

Altın, tahvil ve hisse piyasalarını negatif etkileyen bu açıklamalar dolara tadında bir destek sağladı. Tadında kaldı bu destek çünkü aktörler biliyorlar ki ekonomi kuvvetlenmeden FED bir bilemediniz iki artırım ancak yapar.

Haberin Devamı

Oysa öncü veriler ufukta bu denli bir kuvvetlenmenin zor olduğuna, aksine ABD ekonomisinin 2017 yılının ikinci yarısından itibaren resesyona yönelebileceğine ve 2018 içinde konjonktürel bir resesyona girebileceğine işaret ediyor. Bugün açıklanan perakende satışlar verisi ile bu görünüm taçlandı.

İşte bu son derece önemli ve ABD‘de resesyon demek yeniden ekonomiye destek için dolar bolluğu demek. Bu senaryonun filizlenmeye başlaması dolara yönelimi frenliyor ve frenleme devam edecek.

3-    Ve 8 Kasım. Malum ABD ‘de başkanlık seçimi var ve Pazar günü demokrat aday Hillary Clinton’ın zatürre olduğu açıklandı. Eee bize ne demeyin. Piyasalar marjinal bir lider olan Cumhuriyetçi  aday Donald John Trump’a mesafeli duruyor.

Olağan şartlarda Cumhuriyetçilere olumlu bakan piyasa aktörleri Trump’ın ekonomiye ilişkin radikal çıkışlarının önemli belirsizlikler yarattığı görüşünde. Her ne kadar iş koltuğa oturduktan sonra değişiyorsa da bir ne olur ne olmaz ruh hali var. Anketlerin başa baş bir yarışa işaret ettiği bu seçimde zatürre olması Clinton için de piyasalar için de dezavantaj.

Sonbahar sakin geçmeyecek
     
Her ne kadar darbe girişiminin etkisi ile yurtiçi piyasalarda yüksek hareketlilik görmüş olsak da dünya genelinde Temmuz – Ağustos perdesi sakin bir seyre sahne olmuştu.

Haberin Devamı

Bu hafta özellikle ABD borsalarında yaşanan sert dalgalanma önümüzdeki hafta belki ayların da yüksek volatiliteye sahne olabileceğine işaret ediyor.

Ben olası bu hareketliliğin tek yönlü ve kabus senaryolarını haklı çıkaran bir ezgide gelişmesini beklemiyorum. Aksine piyasaların aşağı ve yukarı sert ataklara sahne bir slalom parkuruna girmiş olabileceğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

Nitekim geçen cumadan bugüne 18.500 puandan 18.000 ‘e gerileyen Dow Jones endeksi haftanın dördüncü gününde bu kaybın % 40’ını geri almayı başararak yeniden 18.200 puanın üzerine çıktı.

Belki birkaç ay sonra geriye dönüp baktığımızda fiyatlarda çok önemli bir değişim olmadığına şahit olacağız ama bu hararetli parkur fiyatlarda güçlü dalgalanmalara neden olmaya ve yurtdışı finansal ürünler ile ilgilenenlere önemli trade fırsatları sunmaya aday görünüyor.

Haberin Devamı

Ancak yurtiçinde dalga boylarının daha küçük kalacağını düşünüyorum. Sonbahar Türkiye marketlerinde dış iklimin etkilerinin daha ölçülü kalacağı, başta Suriye denklemi ve Moody’s kararı olmak üzere içsel değişkenlerin fiyatlarda daha fazla etkili olacağı bir seyre aday görünüyor.

Borsa İstanbul

Haberin Devamı

Dünya borsalarının yaşadığı değer kayıplarının etkisi ile BIST’in tek günlük haftaya  % 0,7 kadar bir kayıpla 76.500 puan civarında başlayabileceğini düşünüyorum.

Sonrası dışarıdaki fiyatlamalara ve yurtiçindeki gelişmelere bağlı olacak. Doping etkisi yaratacak pozitif haberler ile karşılaşılmadıkça Borsa İstanbul bir süre 79.000 puanın üzerine çıkmakta zorlanabilir.

Önümüzdeki haftalarda yaşanabilecek aşağı yönlü salınımlarda ise 75.000 – 75.500 bandı güçlü alıcılı kalabalığı sağlamaya aday görünüyor.

Bu bakıma yakın vadede endeks özelinde bir performanstan ziyade geçen hafta baskınlık kazanan hisse bazı hareketlerin ön planda kalacağını tahmin ediyor, 85.000 – 90.000 seyahati için yurtdışındaki düzeltmenin tamamlanmasının bekleneceğini düşünüyorum.

Dolar Cephesi

Türk Lirası benzer ülke paraları ile kıyaslarsak volatilitenin en düşük kaldığı finansal seçenek olma özelliğini pekiştirmeye başladı. ABD para birimi dünyada yükselirken en az Türkiye’de yükseliyor, dünyada düşerken de yine en az Türkiye’de değer kaybediyor.

Bu ekonomi için pozitif. Malum kurdaki hareket tüketici psikolojinde de iş adamlarımız üzerinde de çok etkili oluyor. Ancak bu durum son bir yılda dolara yönelen tasarruf sahipleri için çok sevindirici bir gelişme değil.

Çünkü kemikleşen bu sağırlık forex piyasalarda yabancı yatırımcıların TL karşısında pozisyon almalarını güçleştiriyor. Çok daha volatil olan G.Afrika, Meksika para birimleri gibi seçenekler daha fazla satıcı buluyor. Aynı şekilde forex cephesinde alımlarda da TL pek tercih edilmiyor.

Nitekim bayram haftasında da dolar gelişmiş & gelişen pek çok ülkede büyük oynaklıklara imza atarken TL karşısında dar bir alanda dalgalandı.  
2,9250 ‘de yakın desteğe ve 2,9950’de güçlü dirence sahip olan bu cephede zayıf ABD verileri pozitif performansı güçleştiriyor.

Önümüzdeki haftalarda 2,85 ‘i mi test etmesi daha olası 3,05’i mi diye sorarsanız ben her iki senaryonun birbirine yakın şansa sahip olduğunu ancak hele de 3,05 test edilirse bunun kalıcı olmasının daha güç olduğunu düşünüyorum.

Bir umut dolara yönelip güçlü getiri hedefleyenlerin her üç ayda yedi kuruş fonlama maliyetine sahip olduğunu da düşünürsek biliyorum bazı okurlar yorumlar bölümünde bana sert tepki göstermeye devam edecek ama hiç kusura bakmayın ben halen bu cephede heyecan verici bir fırsat görmüyorum.

Fonlama maliyetini açalım. 2,90 ‘dan dolar aldınız ve üç ay sonra kur 2,97 oldu. Evet 100,000 dolar aldıysanız 7.000 TL kardasınız ama burada parti verecek bir zafer yok. Çünkü paranızı mevduata park etmiş olaydınız TL bazında da yine 7.000 TL getiriniz olacaktı.

Başka bir deyişle altı ay önce doları 2,82 ‘den alanlar ile bugün 2,96’dan alanlar arasında getiri anlamında hiçbir fark yok.

Meseleye bu pencereden bakarsak 2013 başında 1,80 iken dolara yönelenlerin dahi reel karı Türkiye’nin bunca yaşadığı major badireye karşın % 10’dan fazla değil.

Bu bakıma ben USDTRL cephesinde önümüzdeki 8 ayın da geride kalan 12 ayı çağrıştıran biçimde yatay bir seyre sahne olacağını tahmin ediyor, gerek zamanlama ( fonlama maliyeti ) adına gerek nominal fiyat adına yılın son çeyreği içinde daha uygun alım imkanlarının oluşabileceğini düşünüyorum.

Altın

Bayram haftasında ( yurtdışı işlemlerde ) 127,5 TL yi test eden ama tutunamayan gram altın haftanın son gününe 125,4 seviyesinde başlıyor.

Bu cephede zayıf seyrin bir süre daha devam edeceğini, yeniden 127.5-128 bandı test edilse dahi bu bölgede kalıcılaşmanın güç olduğunu ve sene başında 99 TL olan sarı fırtınada önümüzdeki haftaların yeniden cazip alış fırsatları sunabileceğini düşünüyorum.

Akademi Pusula-İstanbul

24 Eylül Cumartesi günü sabah temel, öğleden sonra teknik analiz ve 1 Ekim‘de forex trade konulu finans eğitimlerimi İstanbul’da gerçekleştireceğim.

Program içerikleri ve kayıt alınan diğer eğitimlere ilişkin bilgilere web sayfamdan ulaşabilirsiniz. http://pusulaninotesi.com/egitim-programi/
21 Eylül Çarşamba gecesi ( FED’i takiben ) yayınlanacak bir sonraki pusulada buluşmak dileği ile