Borsa İstanbul Aralık ayında kaydettiği pozitif ayrışmanın baskısı ile bu parkurda negatif ayrıştı ve ay içinde 1582 puanı test eden BIST100 endeksi 1473 puana geriledi.
Ocak ayında BIST30 yüzde 3,9 BIST Banka yüzde 8,4 kayıpla en dikkat çekici değişime sahne olan cepheler olurlarken BIST100’de yer alan endeks 30 dışı hisseler yüzde 8,8 BIST100 dışı şirketler yüzde 12 getiriye imza attı.
Hal böyle olunca da BIST kendi içinde, çok ucuz normal pahalı diye kategorize edilebilecek birbirinden çok farklı seçeneklere sahip bir market haline geldi. Balon fiyatlı şirketler de cabası.
Son bir yılda BIST 100 dışı hisseler endeksi yüzde 117, BIST100’de yer alan BIST30 dışı 70 hisse yüzde 70, yine ağırlıkla bu hisselerden oluşan BIST Sanayi endeksi de yüzde 69 prime imza attılar.
Bu takvim kesitinde BIST30 endeksinin kaydettiği getiri ise yüzde 9 ile enflasyonun altında kaldı.
Bir şirketin pahalı olması gelecekteki performansı adına şüphesiz riskleri baskın, getiri potansiyelini düşük kılıyorsa da 2020 yılı dinamiklerin çok farklı geliştiği sürpriz sonuçları beraberinde getirdi.
Pahalı olan daha da pahalı hale gelebilirken ucuzlar ucuz kalmaya devam etti.
Bireysel yatırımcıların analiz yaparken en önemsediği şey bir varlığın 6-12 aylık vadede nasıl bir getiriye imza attığı oluyor.
Finansal varlıklara yönelik duyguları, iyi gidiyor kötü gidiyor tadında kısa vadeli performanslarına bağlı gözlemler ile oluşturuyorlar.
Geçen yılın ortalarında bu gözle bakıldığında başta altın olmak üzere döviz tabanlı varlıklar en çarpıcı kısa vadeli sicillere sahiplerken tasarruf sahiplerinin de kalbini kazanmış en sevilen en güvenilenler listesinde açık ara ön sıralara yerleşmişlerdi.
Geçen yılın ortasında önümüzdeki altı ay tabelanın tam tersine dönmesini beklediğimi ve borsayı en iyi, altın başta döviz tabanlı grubu ise en kötü performansa imza atmaya aday bulduğumu paylaşmıştım.
Sekiz yıldır Hürriyet Bigpara ailesinin sağladığı fırsatla görüşlerimi sizlerle lafı eğip bükmeden yanılma riskini göze alarak paylaşıyorum. Zaman zaman tahminler doğru çıkarken ister istemez kimi zaman yanılıyorum.
Şimdi benzer bir durumu yani gelecek 6-12 ayın geride kalan 6-12 ayın tam tersi yönünde fiyatlamalara sahne olmasını borsanın alt sektörlerinde gerçekleşmeye aday buluyorum. Bunu açalım;
Geride kalan dokuz ayın yıldızı olan sanayi endeksinde yükseliş trendinin sona ermiş olabileceği ve önümüzdeki 6-12 aylık vadede tepe bölgesi cari fiyatlara yakın ancak taban adresi cari fiyatlardan yüzde 10-20 kadar aşağıda oluşabilecek yatay bir seyrin perdelerini aralamış olabileceği görüşündeyim.
Ancak bu görüş borsanın geneli için veya tüm sanayi hisseleri için geçerli değil.
2020 yılında gösterdiği sert negatif ayrışma nedeniyle tasarruf sahiplerinin kayda değer bir bölümünün negatif duygularını kazanan bankacılık endeksinin Ocak ayında kaydettiği yüzde 8,8 değer kaybı ile yeniden risk almak adına ilgi çekici bir seçenek haline geldiğini ve gerek önümüzdeki dört aylık periyotta gerek ise 12 aylık dilimde dikkate değer kazanç sağlayabileceğini düşünüyorum.
İçsel olarak 2021-2022 döneminde enflasyonun kontrolden çıkarak Türkiye ekonomisini sert bir resesyona itmesi riskinin önemli ölçüde azalmış olması sektör adına en büyük avantaj.
Bankaların ilk yarıyıl finansallarının görece zayıf ikinci yarıyıl ise güçlü pozitif gerçekleşmesi, karlılıklarının yıl bütününde yüzde 20-30 artması bekleniyor.
Bu nedenle ortalama dört yılda sağlamaları beklenen kar kadar fiyatlarla işlem gören banka hisseleri aşırı iskontolu olmanın yanında artık pozitif beklenti de içeriyor.
Bankacılık endeksi geride kalan üç yıl dünyada da negatif ayrıştı. Yavaşlayan ekonomi faizlerin aşağı gelmesine neden oldu ve yukarıda Almanya örneğinde görebileceğiniz üzere bankacılık endeksi bu cephede de yüzde 40 negatif ayrışma kaydetti.
Ben 2020 ikinci yarısında yükselişe geçen gelişmiş ülke tahvil faizlerinde ana akım olarak bu hareketin önümüzdeki üç yıl boyunca devam edeceğini ve tahvil faizleri ile pozitif korelasyona sahip gelişmiş ülke bankalarının bu süreçte pozitif ayrışacağını düşünüyorum.
Bu nedenlerle geride kalan bir yılı TRY cinsi yüzde 18 değer kaybı ile tamamlayan BIST Banka endeksinin önümüzdeki 12 aylık periyotta yüzde 50-75 arası oranlarda getiri potansiyeli olduğu görüşündeyim.
ŞUBAT AYINDA PİYASALAR
Türk borsasında sanayilerde trendin değişmiş olabileceğini ancak bankacılık endeksinde üç ay önce başlayan yükseliş trendinin ana rota adına güç kazanarak devam etmesini beklediğimi aktardıktan sonra şimdi küresel marketlere ve piyasalarda Şubat ayının nasıl bir seyre sahne olabileceğine senaryo üretmeye çalışalım.
Ancak önce neredeyiz hatırlayalım;
Dünya ekonomisi 2020 içinde çok sert bir daralma yaşadıktan sonra 2021 ortalarında 4-5 sene sürebilecek yeni bir büyüme döngüsüne yelken açmaya hazırlanıyor.
Büyümenin zamanlaması ve temposu üzerinde salgın ve aşılamanın hız-etkinliği belirleyici olacak.
Çok farklı nedenlerde yaşanmış olsalar da 2020 küresel resesyonu 2009 yılını hatırlatıyor.
Bu tarihi krizi takiben de dünya ekonomisi büyüme döngüsüne girmiş 2012 ve 2015 yıllarında iki güçlü mola içerse de büyüme 2019 yılına kadar 10 sene sürmüştü.
Yukarda Almanya örneği yer alan üstte 2008 yavaşlaması ve 2009 sert resesyonunu altta ise 2019 yavaşlaması ve 2020 sert resesyonunu görüyorsunuz.
Yılllıklandırılmış büyüme oranları ile bu işin makro ekonomik tabelası.
Para bolluğu ve sıfır faiz bu iki dönemin diğer ortak paydaları.
Sadece ben değil pek çok kurum ve analist 2021-2022 döneminin tıpkı 2010-2011 gibi güçlü büyümeye sahne olmasını bekliyor.
2009-2010 döneminde neler yaşanmış fiyatlama nasıl gelişmiş 2020-2021 ile ortak paydaları nelerdir derseniz tesadüf o ki rallinin başladığı aydan ara negatif akıma sahne aylara kadar 2009 ile 2020 arasında büyük benzerlikler var.
Yine Almanya örneği ile devam edelim. Gerek 2009 gerek 2020 rallileri Mart ayında başlıyor.
İlk pozitif ara akım Haziran ayına kadar sürüyor. Haziran ve Ekim aylarında her yılda da ara negatif akım yaşanıyor.
Takip eden yılın ilk ayı ise gerek 2010 gerek 2021’de borsa endekslerinde düşüşe sahne oluyor.
Şubat dengelenme ile tamamlandıktan sonra 2010 yılında ralli Nisan ortasına kadar devam ediyor.
Reel ekonomi bu periyotta büyümeye geçmesine karşın Nisan-Eylül parkurunda beş aylık yüzde 10’luk bir bantta yatay seyir ve senenin son dört ayında yüzde 20’lik bir ralli daha yaşanıyor.
2021 yılında 2010 yılı ile bire bir aynı şeyler yaşanacağını sanmıyorum.
Ancak krizden çıkış rallisini takiben büyümenin başladığı yılda ne tür fiyatlamalar olduğuna yönelik 2010 anlamlı bir örnek olduğu için sizlerle paylaşmak istedim.
Öncelikle borsalarda ara negatif akımlarda %10-12’yi aşacak kayıplar beklemeyi temel dinamik ile uyumsuz buluyor bu nedenle var olan bilgi seti ile küresel borsa endekslerinde 2021 boyunca bu oranı aşacak değer kayıpları ile karşılaşmamızın güç olduğunu düşünüyorum.
Ocak ayında borsa endekslerinde yukarıdan aşağı yüzde 5 oranında geri çekilmelere şahit olduk.
Yine DAX örneği ile devam edersek 14,132 zirvesinden endeks vadeli işlemlerde 13.412 puana geriledi.
Şubat ayı içinde ben Alman borsasının cari değere yakın bir seviyede dengelenerek rotayı yukarı çevirmesine yüzde 40 olasılık veriyor,
N noktası 12.750 civarı olmak üzere ilave bu kadar veya bu oranın altında (13.000-13.200 gibi bir seviyeyi test etmesi) bir kaybı takiben dengelenmenin gerçekleşmesine yüzde 50 ihtimal veriyorum.
Diğer yüzde 10’luk olasılığı geri çekilmenin yukarıdan aşağı yüzde 13,5’i bularak 12.250 civarına kadar sürmesine ayırdım.
Her üç seçenekte de Şubat ayı içinde dengelenmenin gerçekleşmesi ve rotanın yukarı dönmesi ihtimalini yüksek buluyor, Mayıs sonuna kadar olan kesitte DAX endeksinin 15.500–17.000 bandı içine kadar yükselebileceğini düşünüyorum.
Diyeceksiniz biz Alman mıyız? Sen bize Borsa İstanbul’u anlat.
BIST bir yandan Aralık ayında kaydettiği pozitif ayrışmanın törpülenmesi ile negatif ayrışıyor bir yandan da önümüzdeki iki ay lokal pek çok gelişmeden etkilenmeye aday görünüyor.
Reform çalışmalarından, batı ile temaslara kadar Türkiye’yi kısa vadeli olarak gerek pozitif gerek negatif yönde ayrıştırabilecek tahmini güç pek çok faktör var.
Borsaya yeni katılan yatırımcıların öngörülmesi güç davranışları da endeksin genel değeri üzerinde senaryo üretmeyi güçleştirecek diğer handikap.
Ancak küresel fonların etkili olduğu BIST Banka endeksi üzerinden bir senaryo analizi yapalım derseniz geçen haftayı 1426 puanda tamamlayan bu cephede ben aşağı yönlü alanın 1325 ile limitli kalması olasılığını yüksek buluyor, cari fiyatların da risk almak & taşımak adına yeterince elverişi olduğunu düşünüyorum.
DÖVİZ CEPHESİ
Naci Ağbal’ın yılın ilk enflasyon raporunda ortaya koyduğu tavır Türkiye’nin enflasyon ile mücadele konusunda kararlığını ortaya koyarak Türk Lirasının geçen hafta da pozitif ayrışmasını sağladı.
USD Ocak ayında benzerimiz ülkelerde ortalama yüzde 3,5 değer artışı kaydederken ülkemizde yüzde 1,6 değer kaybetti.
Ben bu cephede TRY lehine halen ilave yüzde 5-6 kadar pozitif ayrışma alanı olduğunu, döviz tabanlı varlıklara yönelim için şartların henüz ilgi çekici hale gelmediğini düşünüyorum.
ÜCRETSİZ ABONELİK
Pusula ayda ortalama iki kez Hürriyet Bigpara için kaleme aldığım bir köşe yazısı. Yayına girdiğinde haberdar olmak için linke tıklayıp mail adresinizi girmeniz yeterli. Bir sonraki yazıda buluşmak dileği ile http://pusulaninotesi.com/posta-pusula/