Başta gecen yılın son bölümünde katılım gösteren ve halen hisse senedi yatırımını sürdürenler olmak üzere, yatırımcılar borsanın hangi seviyeye kadar düşmeye devam edebileceğini ve ne zaman yeniden ve ne ölçüde yükselebileceğini merak ediyor.
Bir önceki Pusula’da borsayı üç ayrı bölüme ayırarak seçim sonrası hangi senaryoda hangi hisse senedi grubunun nasıl bir seyre sahne olabileceğine yönelik görüşlerimi paylaşmıştım. O değerlendirme geçerliliğini koruyor.
Bugün ise Nisan ayında endeksin genelinde oluşan dikkate değer iskontonun ne ölçüde yeterli görülebileceğini ilişkin görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Yaşanan değer kaybında en etkili hususun kısa vadeli seyre bakarak yükselen bir varlığı sevip daha da yükseleceğini düşünen tersi durumda ondan buz gibi soğuyup zararına da olsa satış yapan amatör yatırımcıların tavrı olduğu görüşündeyim.
Mevduat okyanusundan ağırlıkla Kasım Aralık ve Ocak aylarında gelen bu tasarruf sahipleri son üç aydır borsada satıcı oluyor ve hisse senedi fiyatlarının düşmesinde etkileri büyük.
Doğrudan hisse senedi yatırımlarına ilişkin elimizde somut bir veri olmasa da, yerel hisse senedi fonlarının pay adetlerine bakarak bu kitlenin iradesi hakkında fikir sahibi olabiliyoruz.
Yatırımcılar hisse senedi fonu aldığında ilgili fonlar da borsada alıcı olup hisse senedi fiyatlarının yükselmesinde etkili oluyor. Tersi olunca da değer kaybında.
Aslında bu fonlar bir nevi aracı oluyor ki yatırımcıların doğrudan hisse senedi almasına kıyasla bu kanalı kullanması çok daha rasyonel.
2022 yılının son iki ayında yatırımcı ilgisiyle pay adetleri yüzde 30 kadar artan yerel hisse senedi fonlarının güncel pay adedi toplamları Ekim 2022 düzeyine geri döndü.
Hangi yatırımcı yeni hangisi eski-deneyimli elbette ayrımını yapamıyoruz ama benim tahminim yenilerin asgari yarısı buruk bir şekilde hisse senedi yatırımlarını sona erdirmiş görünüyor.
Kalanların kayda değer bölümünün ise yakın vadede düşen fiyatlar yüzünden satıcı cenahta saf tutacağını sanmıyorum.
Potansiyel satıcıların azalması borsa için pozitif ama yeterli değil.
Borsanın önümüzdeki süreçte değer kazanması için alıcıların artmasına ihtiyaç var.
Eskiler alıcı oluyor mudur derseniz evet bence geri dönüş yolculuğu başladı ama bu kesimin de nazlı davrandığını ve henüz öncü kuvvetlerden öte bir katılım göstermediğini tahmin ediyorum.
Yükselen mevduat oranları ve seçim belirsizliği deneyimli yatırımcılar adına en caydırıcı etkenler.
Ya yabancılar ?
Küresel fonların Borsa İstanbul’u akbaba gibi izlediğinden zerre şüphem yok.
Henüz şartlar onlar nezdinde heyecan yaratacak noktada değil.
Ancak dolar bazında yüzde 15-20 kadar bir iskonto bulurlarsa tavırları değişebilir.
2022 yılında dünya borsaları $ bazında ortalama yüzde 20 düşerken BIST yüzde 100 artış kaydetmişti.
2023 yılının ilk dört ayında küresel endeksler ortalama yüzde 8 yükseldi. BIST ($ bazı) yüzde 20 değer kaybı yaşadı.
Henüz Borsa İstanbul görece aşırı veya yüksek iskontoda diyebileceğimiz bir hal yok.
Ancak bu BIST’in ilerleyen süreçte aşırı iskontolu fiyatlara da gerileyeceği anlamına gelmez.
Seçim geride kaldıktan sonra küresel fonlar Türkiye ekonomisinin geleceği hakkında umutlu bir beklenti içine girerlerse cari fiyatlar da pek çok sektör ve şirkete ilgi göstermeleri için yeterli.
Bu olmaz ve seçim sonrasında yüksek enflasyonun yapışkanlık göstereceğini düşünürlerse bu cenahtan borsaya en azından cari fiyatlarla alıcı gelmez.
İşte o noktada dolar bazında yüzde 20-25 kadar ilave iskonto ile ancak BIST bir seçenek olarak görebilirler.
Hangi seçeneğin şansı daha fazla derseniz bence birbirine yakın.
Olağan şartlarda seçim arifesinde bazı küresel fonların iyi senaryoya yönelik öncü alımlarını görebilirdik.
Ancak gecelik yüzde 100’e tırmanan Londra TRY swap maliyeti bu konuda hareket olanaklarını kısıtlıyor.
BIST üzerinde zaman zaman güçlü etkisini gördüğümüz diğer bir aktör ise Türkiye Varlık Fonu.
Onu yeniden alıcı cenahta görebilir miyiz ?
Seçim öncesi parkur olan önümüzdeki iki hafta içinde TVF yeniden sahne alırsa ben şaşırmam.
Tüm bunları bir araya getirip toparlarsak;
1- BIST’te “satış yapsam mı” sorusunun artık demode olduğunu,
2- BIST’in hisse senedi yatırımına ayrılan kapitalin makul yani ölçülü bir oranı ile risk almak için değerlendirilebileceğini,
3- Borsada reel (TUFE üzeri) veya USD bazı kalıcı değer artışı için seçim sonrası tabloda öngörülebilirliğe ihtiyaç olduğunu,
4- TRY bazında ise cari seviyeden çok daha alt değerlere, hele de kalıcılık gösterecek şekilde düşüş için bir alan kalmadığını,
5- Mayıs ayının ilk yarısı içinde borsa endeksinin en azından 4950 puana yükselmesinin mümkün olduğunu,
6- Ancak Borsa tarihi fırsat sunuyor veya borsa risk almak için son derece uygun tadında manşetler için halen erken olduğunu / bunları ifade edebilmek için ya fiyatların ya da ileriye dönük beklentilerin değişmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bir sonraki Pusula’da buluşmak dileği ile…