FITCH’in kredi notunu indirmesini takiben “ beklenen kötü haber geride kaldı “ refleksi ile tetiklenen bu hareket güneşe hasret hisse yatırımcısına bir nebze nefes aldırırken, geleceğe dönük senaryoların da sil baştan kaleme alınmasına neden oldu.
Bugün Pusulada sizlerle borsanın önümüzdeki hafta-aylarda nasıl bir seyre sahne olabileceğine yönelik görüşlerimi paylaşacak strateji seçeneklerini masaya yatıracağım.
ENDEKS NE KADAR YÜKSELEBİLİR ?
Taban arayışlarında görece daha iddialı tahminler oluşturulabiliyor. Ancak tepe arayışında bir patinaj ( pozitif habere rağmen yükselememe ) görmeden endeks ok gibi yükselirken aşırılaşma adresi öngörmek çok daha zor. Bununla birlikte hareketin ivmesi de romantizme neden olmamalı.
Haftalardır yinelediğim üzere yıl içinde 93.000 seviyesinin test edilebileceği ancak yakın vadede 88.000 seviyesinin aşılmasının kolay olmadığı görüşündeydim.
Borsadaki rallinin TL’nin güçlü primi ile desteklendiğini görünce hareketin ivme kazanabileceğini düşünerek hafta içinde twitter üzerinden herhangi bir sarı alarm sinyali vermedim.
Geldiğimiz nokta itibari ile bakış açımda ve borsanın potansiyeline yönelik görüşümde açıkçası büyük bir değişiklik yok. Üzerinde durabileceğimiz üç senaryo olduğunu düşünüyorum.
SENARYO 1
BIST’de yükseliş 25.250 – 25.500 $ civarına kadar ( kura bağlı olarak 91.000 – 93.000 bandı ) sürer ancak bu bölge aşılamaz ve endeks değer kaybetmeye başlar.
SENARYO 2
BIST yakaladığı tempo ile 25.250 $ engelini de aşarak ralliyi 27.000 $ civarına ( kura bağlı olarak 95.500 civarı ) kadar sürdürür ve satışlar bu adresin test edilmesini takiben gelir.
SENARYO 3
BIST 91.000 – 93.000 bandı içinden önce bir geri çekilme yaşar, devamında dengelenir ve birkaç ay sürebilecek yatay endeks & hisse bazı hareket geleneği ile uyumlu bir seyre yelken açar.
Kuşkusuz bu üç senaryo da çöp olabilir ve endeks daha yüksek değerlere yükselebilir. Veya satış 91.000 puan dahi test edilemeden daha erken başlayabilir. Paylaştığım üç seçenek içinde benim şansını en yüksek bulduğum senaryo üçüncü.
Ancak sürprizlerle dolu ülkemiz gerçeklerini de göz önüne alarak senaryo 1’e yönelik bazı defansif tedbirlerin özellikle endeksin 25.250 $‘a ulaşması durumunda devreye alınabileceği görüşündeyim.
BORSADA DEFANS NASIL YAPILABİLİR ?
İki şekilde yapmak mümkün. İlki geleneksel biçimde borsaya ayrılan tasarruflarda hisse ağırlığı görece azaltılarak gelecekte doğabilecek fırsatlardan yararlanmak üzere kaynak yaratılabilir.
İkincisi vadeli piyasadan yararlanarak endeksteki düşüş riskine karşı kendinizi sigorta etmeniz. Ancak bu yöntem kulağa hoş gelse de uygulanması profesyonel destek & yöntemler gerektirir.
Çünkü bu stratejide portföyünüzde bulunan hisse senetlerinin endeks yukarı giderse daha fazla yükselmesi endeks düşerse daha az değer kaybetmesi gerekir.
Bu seçenekte hisse seçim kriterleri farklı bir ihtisastır ve duygulara dayalı, popülariteye bağlı seçimler hüsrana sebep olabilir.
Öte yandan hele de endeks belli bir seviyede yatay bir seyre yönelir ve harekete katılmayan hisselerin sert ataklara sahne olduğu bir perde başlarsa bu taktik ya endeks düşerse korkusundan sizi uzak tutarak özgür hamlelere ve güçlü ek getirilere olanak sağlar.
Sigortasız bir portföy ile her seans içi dalgalanma tansiyonunuzun yükselmesine neden olabilecekken bilinçli ve doğru yerde oluşturulmuş bir sigorta Sergen Yalçın duruşunu korumanıza imkan sağlar.
Peki sigorta adına değil de direkt vadelide endeksi satarak ve karşılığında hisse taşımayarak para kazanabilir miyiz ? Teorik olarak evet. Ancak endeks yatay kalır ve bu birkaç ay sürerse taşıdığınız risk sinir sisteminizi sarsarak fayda & zarar analizinde aleyhinize bir faturaya neden olabilir.
Kaldı ki ya BIST nöbetçi iyimser yakıştırmaları ile kimi zaman şaka kimi zaman ağır hakaretlere konu edilen benim dahi beklemediğim ( örneğin 103.000 ) bir sürprize imza atarsa ne olacak ?
İşin bu iki yönünü göz önüne alarak vadelide tek yönlü pozisyonları hele de bir geri dönüş işareti oluşmadıkça rasyonel bulmuyorum.
Kaldı ki vadelide endeksi satmak ancak aşırılaşma adresi olabilecek değerlerde ve geçici süre ile uygulanması gereken bir sigortadır. Alışkanlık yaratmamalı, profesyonel trader olmayanlar adına geleneksel bir yatırım seçeneği gibi görülmemelidir.
Hele hele şartlar kötü fiyatlar iyiyken ( 2 ay önceki gibi ) uygulanmaya hiç kalkılmamalı sigorta yapalım derken 220 volt elektriğe kurban olma riskinden kaçınılmalıdır.
Tekrar altını çizmekte yarar görüyorum. Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmamak veya en azından bu riski titiz bir biçimde yönetmek adına sağlayacağınız finansal destek kritik önem taşıyor.
Hava desteğinize güvenmiyorsanız ( çalıştığınız yatırım kuruluşundan alacağınız katkı ) geleneksel defansif tedbirler ile yetinmeniz ve sigorta seçeneğine kendinizi kapatmanız daha güvenli.
SEKTÖR SEÇİMİ
Yılın ilk Pusulasında hangi sektör risk almaya veya taşımaya daha uygun sorusuna aşırı ucuza yakın değerlerden işlem gören bankacılık yanıtını vermiş ve BIST Banka endeksinde 2017 ilk yarısı içinde 150.000 puanın test edilebileceğini düşündüğümü sizlerle paylaşmıştım.
Yıla 129.500 puan ile başlayan BIST Banka endeksi geçen haftayı 150.400 seviyesinde tamamlayarak beş haftada Bursa’nın plakasını tabelaya yazmayı başardı.
Geldiğimiz nokta itibarı ile banka hisselerine pahalı diyemeyiz. Aşırı ucuzken çok ucuz diyebileceğimiz düzeye yükseldiler. Ancak bu iskonto yok yere oluşmadı ve beş hafta öncesine kıyasla Türkiye ekonomisine özel şartlarda bir değişiklik yok.
Bununla birlikte bazı analistlerin bu sert değer artışını takiben bankacılık sektörünü fark ettiğini görüyor ve bunun harekete bir süre katkı sağlayabileceğini düşünüyorum.
Ancak bu hareketin de limitli kalabileceği ve kısa vadede banka hisselerinin ucuz çıtasını aşmasının kolay olmadığı görüşündeyim. Hele de BIST 100 üzeri % 3 ek getiriye imza atabilirlerse ( endeks % 3 yükselirken bankalar % 6 değer kazanırsa ) sektör hisselerinde bir nekahat perdesi veya düzeltme yaşanabilir.
Bu bakıma kısa vade adına Banka endeksi özelinde 160.000 puan civarını aşılması güç bir adres olarak görüyor, gerçekleşmesi durumunda portföylerde ağırlıklarının azaltılabileceğini düşünüyorum.
Bu atak da gerçekleşirse sonrasında hangi sektör cazip olur derseniz sektörsel seçimler yerine hisse senedi bazında bir arayış daha doğru.
Özellikle de belli bir noktada vadeli piyasa üzerinden sigorta sağlayacakların stok hisse portföylerinin titizlikle seçilmiş asgari altı şirket olacak şekilde ( riski dağıtmak adına ) revize edilmesi,
Bu hisse senetlerinin de temel ve göreli iskontoya sahip teknik ve takvimsel uygunluk içeren şirketler içinden seçilmesi gerektiğini düşünüyorum.
BORSADA BUNDAN SONRASI – PUSULANIN ÖTESİ
Akademi Pusula katılımcılarından gelen talep üzerine 18.02.2017 tarihinde İstanbul’da endeks üzeri getiri sağlayabilecek şirket seçeneklerine ve sigortalı borsa stratejilerine yer vereceğim bir seminerde yatırımcılar ile bir araya geleceğim.
Söyleyecek bir sözüm olduğunda belirli aralıklar ( 3- 6 ay ) ile bu toplantıları yineleyeceğim. Bilgi ve kayıt için Akademi Pusula ile iletişime geçebilir ( 0530 566 67 16 ) web sitesini ziyaret edebilirsiniz. http://pusulaninotesi.com/borsada-bundan-sonrasi/
DİĞER FİNANSAL SEÇENEKLER
Biliyorum en yaygın soru doları nerden alalım ve bu soruya bir yanıtım yok. Dünyada dolar ne yöne gider tahmin üretebilmekle birlikte Türkiye özelindeki seyri öngörmekte çok zorlanıyorum. Bu nedenle de artık Türk Lirası üzerine tahmin üretmeme kararı aldım.
Geçen hafta açıklanan veri seti Şubat içinde doların dünyada bir miktar daha ( DXY’de 96-97 bandına kadar ) değer kaybetmesine neden olabilir. EURUSD 1.1050, USDCHF 0.96 ve USDNOK cephesinde 8.00 test edilebilir. Ama ötesi kolay değil. ABD ekonomisi netinde iyi gidiyor ve Noeli takiben dünya genelinde % 5 değer kaybeden dolar cephesinde aşağı yönlü riskler % 3 ile sınırlı kalabilir.
Bu % 3 lük marjı TL ‘ye yansıtarak USDTRL 3,60’a kadar düşer veya ordan döner diyemeyiz. En azından ben bu topa girmem.
Yukarıdaki tabloda görebileceğiniz üzere 2017 yılında FITCH öncesi dünyadan % 12 negatif ayrışan TL bu farkı % 8,5’a indirdi.
Kaldı ki son bir yılda uğradığı hasar halen % 27. Sağ sütunda görebileceğiniz üzere dolar 52 haftalık perdede dünyada yatayken seyrederken Türkiye’de ralli yaşadı ve halen çok pahalı. Bu farkın tamamının kapanmasını beklemiyorum. 2016 yılında aldığı hasar kalıcı olacağa benziyor.
Peki TL geçen hafta 1/3’ünü geri aldığı 2017 kaybının kalanını da geri alabilir mi ? Bunu da bilmiyorum. Velev ki aldı o zaman USDTRL ne olur derseniz karşımıza 3,40 civarı bir kur çıkar. Ancak tekrar altını çizeyim, TL artık benim adıma öngörülebilir değil. Bu satırlar dünya ile farkın ne kadarı kaldı merak eden okurlar içindi.
Altın ons bazında şubat içinde yükselişi sürdürme potansiyeli taşıyor. Net bir hedef belirlemek veya 1.300 $ civarına kadar seyahat sürer demek güç. Ancak en azından DXY’de taban oluşumu gerçekleşene kadar ons adına yukarı yönlü senaryoların şansı daha yüksek. Ancak gram fiyata yansır mı, TL prim yapmaya devam ederse zor.
Tahvil cephesi ile noktalayalım. 10Y tahvil dünyaya paralel şekilde değer kazanıyor. 2 yıllık tahvil ise yüksek enflasyonun etkisi ile geçen haftayı % 11,30 ‘da tamamladı.
2 yıllık cephede % 11,50 ‘yi ilgi çekici bir destek olarak görüyor olasılığı düşük olmakla birlikte bu cephede % 12,50 ‘ye sıçrama yaşanması durumunda son derece cazip bir alım fırsatı oluşacağını düşünüyorum. Haftaya buluşmak dileği ile…