Sanayi endeksinin % 2,5 değer kazandığı buna karşın banka endeksinin % 1 değer kaybettiği bu etapta ana endeksin haftalık değer artışı % 0,9 olarak gerçekleşti.
Döviz cephesinde ise haftanın kazananı ABD dolarıydı. Euro’ya karşı % 0,9 Türk Lirasına karşı % 1,1 yükselen ABD para birimi hafta içinde 3,81 seviyesini test edip 3,79 kapandı.
Yeni hafta nasıl bir seyre sahne olabilir sorusu yerine bugün bambaşka bir konuyu masaya yatırmak istiyorum; 2023 Yılında Türkiye ..
BEŞ YILDA NELER DEĞİŞTİ ?
Beş ay hatta beş gün sonrasının dahi kolay tahmin edilemediği ülkemiz şartlarını göz önüne alarak beş sene nereden çıktı diyen okurlar olduğundan eminim.
Kısa - orta vadeli hamleleri yaparken mutlaka uzun vadeli potansiyel & riskleri de hesaba katmak gerekiyor.
Bu nedenle Cumhuriyetin yüzüncü yıldönümünde Türkiye’nin ne tür finansal ve ekonomik şartlar içinde olabileceğine beş yıl sonra borsanın dövizin altının değerinin nerede seyredebileceğine kafa yormakta yarar var.
Bunun için gelin önce beş yıl öncesine gidelim.
Yarına senaryo yazmak için ilk iş dünü hatırlamak bugünü anlamak gerekiyor.
Şubat 2013 itibarı ile BIST 80.000 puanda altın 91 USDTL 1,80 EURTL 2,35 civarında seyrediyordu.
2002 – 2013 döneminde ekonomik olarak büyük gelişim kaydeden Türkiye Avrupa’nın Çin’i olmaya aday gösteriliyor, enflasyon oranı % 7 olmasına rağmen hazine TL bazında on yıl vadeli borçlanmayı senelik % 6,5 iki yıl vadeli borçlanmayı % 5,7 faiz maliyeti ile gerçekleştirebiliyordu.
Aradan geçen beş yılda enflasyon yüzde 10’a yükseldi. Hazine on yıl vadeli borçlanırken % 11,5 iki yıl vadeli borçlanırken % 13 faiz ödemek zorunda kalıyor.
BIST 120.000 puana yaklaştı ama TL ağır hasar aldı. Döviz kurları beş yılda kabaca ikiye katladı.
Diğer ülkelere sattığımız mallar için 2013 ile kıyaslandığında daha az para almaya razı geliyor ithal ettiklerimize çok daha yüksek bedel ödüyoruz.
Gezi, 17-25 Aralık, terör, 15 Temmuz ve batı kampı ile sarsılan ilişkiler bu hasarın temel gerekçeleri.
Türkiye peş peşe gelen bu zorluklarla mücadele ederken 2002-2013 arası kaydedilen gelişiminin yanında dış iklimin pozitif hali yani dünya ekonomisinin büyüme evresinde oluşu en büyük avantajımızdı.
Önümüzdeki beş sene bu avantaj geçerliliğini korur mu güçlü kuşkularım olduğunu önceki yazılarda paylaşmıştım.
2020 ( belki 2021 ) yılında dünya ekonomisinin bir durgunluk veya daralma yaşayacağını öngörüyor bu önemli perdeye yönelik fiyatlamanın da ( finansal marketler her şeyi 9-12 ay kadar önce fiyatlar ) 2019 yılının konusu olacağını düşünüyorum.
İşte bu nedenle dış iklimin önümüzdeki yıldan ( veya 2020 ) itibaren avantaj olmaktan çıkacağı dezavantaj haline geleceği görüşündeyim.
Ya içsel faktörler ?
Avrupa ile ilişkilerin tamiri yönünde atılan adımları çok önemsiyorum.
Avrupa deyip geçmeyin. Ekonomik açıdan en önemli müşterimiz onlar.
Türkiye lokal şartlarda bir dinginlik yakalar ve dış ilişkilerde de yol kat ederse dünya ekonomisinin 2019 veya 2020’de yaşayabileceği irtifa kaybından en az hasarla korunma şansı yakalayacaktır.
Çünkü bu perdeye son derece güçlü bir avantaj ile giriyor; fiyatlar.
2013-2018 USD PERFORMANS
Sizler için iki tablo hazırladım.
Yukarıdaki tabloda ülkemiz ile birlikte on beş gelişen ülkede Şubat 2013 itibarı ile doların fiyatını, aradan geçen beş senede gerçekleşen toplam enflasyonu ve referans kur sütununda ilgili ülkenin enflasyonu ile ABD enflasyonu arasındaki fark kadar kur yükselmiş olsa bugün doların hangi fiyatta olması gerektiğini hesapladım.
Başka bir deyişle en sağda yer alan fark sütununda her ülkede ABD para biriminin bu beş yılda kaydettiği reel prim yer alıyor.
Türkiye hariç bakarsak diğer 14 gelişen ülkede dolar reel ( enflasyon farkından öte ) olarak % 13 değer artışı gösterirken ülkemizde kaydettiği reel prim oranı % 45.
2013-2018 döneminde ülkemizde toplam enflasyon % 50 olurken ABD’de % 5 oldu.
USD’nin nominal olarak % 45 artış kaydetmesi bu tabelanın gereği.
Bu orana ayrıca % 13 doların dünya genelindeki primini ekleyin. FED o kadar faiz artırım yaptı & yapıyor.
Enflasyon farkı + doların dünya genelindeki reel primi ile USD’nin bugün ülkemizde 3,05 olması gerekir.
Ancak USDTL geride kalan beş yılda 1,80’den 3,79’a yükselerek % 110 artış kaydetti.
Aynı şey euro ve altın için de geçerli.
Geride kalan beş yılda altın 1579 $’dan % 16 değer kaybı yaşayarak 1328 $’a gerilerken ülkemizde ( TL bazında ) % 78 değer kazanarak 162 TL’ye yükseldi.
Benzer bir kıyaslamayı borsalar için yapalım.
2013-2018 BORSA PERFORMANSLARI
Hisse senedi marketleri hep ortak payda olarak dolar bazı değerler üzerinden karşılaştırılır. Biz şimdi doları bir kenara bırakıp söz konusu on beş ülkenin borsa endekslerini lokal para birimleri üzerinden kıyaslayalım.