Ocak ayında, gelişmekte olan piyasalara yabancı yatırımcılardan 30 milyar dolar sermaye akışı gözlemlenirken, şubat ayında bu akışın biraz daha hız kaybettiğini öngörmek mümkün. Ancak, bu ay bu akış hız kesse bile Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) , 2018 yılında da 2017 yılı gibi gelişmekte olan ülke piyasalarına sermaye akışının güçlü kalmasını bekliyor. 2017 yılında sermaye akışı 1 trilyonun üzerindeyken, IFF bu rakamın 2018 yılında 1 trilyon 255 milyon dolara yükselebileceğini öngörmekte. Gelişmekte olan ülkelerin her biri için hikayeler ayrıdır. Dolayısıyla, genel tabloya bakıldığında, Dolar kaynaklı zaman zaman girişlerin zayıfladığı görülse bile 2018 yılı için gelişmekte olan ülke paralarına yönelik beklenti güçlenebilir.
Şubat ayında, belki çok güçlü bir dolar yoktu karşımızda ancak güçlenmek isteyen bir doların olması bile gelişmekte olan ülke piyasalarını rahatsız etti. Aynı zamanda, global endekslerdeki satış dalgası da piyasalarda korku havasını gündeme getirince, yatırımcıların riskli varlıkların kısa süreli kaçışına neden olduğu gibi bu durumdan gelişmekte olan ülke piyasaları da olumsuz nemalandı. Dolayısıyla, bu ay gelişmekte olan ülke paraları açısından pek iyimser geçmiyor.
Ay başından bu yana, gelişmekte olan ülke para birimlerinin ABD doları karşısındaki performansına baktığımızda, Güney Afrika Randının yüzde 1.32 ile ayın şampiyonu olduğu gözlemlenirken, Brezilya, Arjantin, Kolombiya ve Macaristan gibi ülkelerin para birimlerinin ise kayıpları ortalama yüzde 2.5 civarında seyrediyor. Türk Lirası bu liste içerisinde yüzde 1.43 ekside. TL’nin bu performansına şaşırmamak gerek. Para birimi üzerinde kırılganlığın hala sürdüğünü gözlemliyoruz. Bu ay içerisinde TL ‘ye özgü çok özel bir gelişme olmasa da genel anlamda piyasalardaki negatif bir hareket TL’ye olumsuz yansımakta. Dolayısıyla, TL şubat ayında biraz daha negatif bir performans sergiliyor. Son günlerde, Esad rejiminden Afrin ile ilgili bir takım spekülasyonların da gündeme gelmesi, TL’nin olumsuz hareketini biraz daha tetiklemiş durumda. Haftanın kalanında da, Afrin ve Esad rejimi ile ilgili haberleri yakından izlemekte yarar var. Kısacası, bu ortam TL’nin toparlanmasını bir süre daha zorlaştırabilir.
Dış piyasada, dolar endeksi, şubat ayında 88.25 ile yılın en düşük rakamını test etmesine karşın bu seviyeden aldığı destekle yukarı yönde tepkisi sürüyor ve özellikle 90 puanın üzerine doğru hamle yapma isteği oldukça kuvvetli. Bunu başarabilmesi için pozitif hikayelere ihtiyacı var. Belki, bu akşam saatlerinde açıklanacak olan Fed’in 30-31 Ocak tarihlerindeki toplantısının tutanakları bu durumu destekleyebilir. Tutanakların taze bir veri olmamasına karşın, “enflasyon” ve “faiz” vurguları ön planda olacaktır. Bu iki başlıkla ilgili ifadeler fiyatlamalar açısından önemli olacaktır. Yine de, Fed kaynaklı dolar negatif/pozitif etkilerin sınırlı kalması beklenebilir.
Son olarak, dolar/TL kuru için teknik açıdan bir değerlendirme yapacak olursak, 21 günlük üssel ortalaması 3.78 seviyesinden geçmekte. Kur açısından burası ara destek olabilir çünkü takip ettiğim 3.75-3.8080 aralığı hala gündemde kalmaya devam ediyor. Bu aralığın alt sınırı olan 3.75 bölgesine uzamaların oluşabilmesi için 3.78 bölgesinin altında kapanışların görülmesi gerekebilir. Buna karşın, yukarıda ise 3.8080 bölgesi var bugün bu seviyeyi aşmakta başarısız kaldığı için güçlü bir direnç oluşturmuş durumda. İlerleyen günlerde, bu direncin üzerine yükselmesi demek ortamın TL’nin aleyhine döndüğünün göstergesi olarak yorumlanabilir. Ortamda çok fazla belirsizlik olduğu için Doların kafası karışık olmaya devam ediyor. Zaman zaman, özellikle 3.75-3.8080 aralığının üzerine doğru tepkiler alsak bile sınırlı kalıyor. Özellikle, jeopolitik risk algısında ciddi bir bozulma olmaz ve Dolar güçlenmesinde zayıf kalırsa, Dolar/TL kurunun da bu ayın kalanı için 3.8080 seviyesinin üzerine doğru hamlesinde çok kuvvetli olmasını beklemeyebiliriz.