Akıllı sözleşmeler, dağıtık bir sanal bilgisayar üzerinde çalışan değiştirilemez kod parçacıkları olarak tanımlanabilir. Ethereum’un 2015 yılında hayata geçmesiyle tanıştığımız bu yeni kavramı anlayabilmek için öncelikle “blockchain 2.0” olarak bilinen Ethereum’u tanımamız gerekiyor.
Daha önceki Blockchain 101 yazılarında blockchain teknolojisinin çalışma prensibini anlatmıştım. Bir ağ içerisindeki partilerin, şifrelenmiş mesajlaşmaları dağıtık ve senkronize bir şekilde kaydettiği bir teknoloji olan blockchain ile 2009’da Bitcoin sayesinde tanıştık. Ancak Bitcoin kişiden kişiye para transferi yapmak amacıyla hayata geçirilmiştir ve Bitcoin ağında kullanıcılar arası mesajlaşmalarda hesaplar arası bakiye değişimi takip edilmektedir. Blockchain teknolojisinin kullanım alanını yaygınlaştırmak ve farklı kullanım senaryolarına uyarlamak için, yapılan bu mesajlaşmaların daha gelişmiş bir yapıda olması gerekir. Ethereum’un sunduğu EVM (Ethereum Virtual Machine) kod işleme özelliğiyle bu sorunu çözmüş ve blockchain teknolojisini yeni bir çağa geçirmiştir.
Akıllı sözleşmeler, iki veya daha fazla taraf arasında önceden belirlenmiş koşulların yerine getirilmesi karşılığında otomatik aksiyonların işletildiği programlardır.
Bugün imzaladığınız bir fiziksel sözleşmede iki tarafın da mutabık kaldığı koşullar ve sözleşme kurallarının ihlali durumunda alınacak tüm aksiyonlar ve iletilecek süreçler detaylı bir biçimde belirtilir. İlgili sözleşme taraflar tarafından imzalanarak anlaşmanın vadesi boyunca ilişki devam ettirilir. Akıllı sözleşmeleri ise bu fiziksel sözleşmelerin bilgisayar koduna dönüştürülerek dijitalleştiği, böylece blockchain üzerinde sonsuza dek yaşayabilen bir varlık olarak düşünelim. Taraflar arasındaki anlaşma detayları, ihlal durumları ve diğer koşullar yazılım diline dökülerek girdilere bağlı olarak otomatik olarak işletilen süreçler haline getirilir. Tarafların işlem göndererek etkileşime girdiği akıllı sözleşmelerde imzalanma süreci de yine tarafların özel anahtarları sayesinde dijital olarak gerçekleştirilir.
Akıllı sözleşmeleri gündelik hayatımızda birçok alanda kullanabiliriz.
Diyelim ki yeni bir ev alıyorsunuz. Alacağınız evin fiziksel özellikleri ve alım-satım işlemine dair tüm detaylar bir akıllı sözleşmeye aktarıldıktan sonra belirlenen tutarın mal sahibine transferi karşılığında ev sahipliği alıcı cüzdana otomatik olarak aktarılabilir. Bu evi doğal afetlere karşı sigortalamak istediğinizde ise konumu, bina yaşı gibi fiziksel özellikleri akıllı sözleşmeye aktarırsınız ve yaşanacak bir doğal afet durumunda evinizin hasara uğraması sonucunda ilgili tutar hesabınıza aktarılır. Bu evi kiraya vermek istediğinizde ise evin özelliklerini, sözleşme süresini, kira tutarını, kira ödeme tarihini, tarafların cüzdan bilgilerini ve sözleşmenin şartlarını akıllı sözleşmeye kodlamak yeterli olacaktır. Böylece her ayın 5’ine kadar yapılacak ödemeleri kiracı hesabından sizin hesabınıza blockchain üzerinden aktarılarak sözleşme vadesi dolana kadar işlemeye devam edecektir.
Bir diğer örnek ise 2018’de Sierra Leone’de şahit olduğumuz devlet seçimleri uygulamasıdır. Burada da yapılması gereken, oy verecek kullanıcıları ve adayları modellemek ve mükerrer oy verme işlemlerini engellemektir. Geçmişe yönelik takip edilebilir bir uygulamayla her vatandaş anonim bir şekilde oy verme işlemini gerçekleştirebilir.
Yeni Nesil İş Modellerinin Temeli
Yeni nesil merkezsiz iş yapış biçimlerinin temelini oluşturan akıllı sözleşmeler, tıpkı blockchain işlemleri gibi değiştirilemez yapılardır. Bu da demek oluyor ki akıllı sözleşmelerin kodlama süreçleri oldukça titiz bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Bir veya daha fazla akıllı sözleşme ile iş modelinizi oluşturarak blockchain tabanlı bir uygulama geliştirebilirsiniz. Bugün dünya üzerinde akıllı sözleşme destekleyen blockchain platformlarında yaklaşık 3500’den fazla dağıtık uygulama bulunmaktadır. Bunlar finans, dijital kimlik, cüzdan, oyun, güvenlik, enerji, medya, pazar yeri ve sigortacılık gibi birçok kategoride hizmet vermeye devam etmektedir.
Merkezsiz otonom organizasyonlar, yani DAO’lar, blockchain dünyasının önemli bir değeri olarak yükselmeye devam ederken akıllı sözleşme tabanlı bir yönetişim modeli olduğunu eklemek isterim. Bugün bir şirket nasıl ki belirli bir tüzük ve kurallar çerçevesinde yönetiliyorsa. Blockchain dünyasında da bu akıllı sözleşmeler tarafından yönetilen yeni iş modelleri geliştirilmeye devam ediliyor. DAO’ların en çok kullanıldığı alan ise kitlesel fonlama ve gelir paylaşımı gibi uygulamalardır.
Blockchainlerin dolayısıyla dağıtık uygulamaların birbirleriyle konuşabildiği ve etkileşimde olduğu bir altyapı ile dünyanın blockchain’i benimsemesi çok daha kısa sürede gerçekleşecektir. Bugün birçok yeni nesil blockchain protokolü, diğer blockchainler ile köprüler kurarak blockchainlerin internetini yani önümüzdeki haftanın yazı konusu olan Web 3.0 yaklaşımını hayata geçirmeye çalışıyor.