Güncelleme Tarihi:
Üzüm rekoltesindeki yüzde 25’lik yanlış tahmin ve buna bağlı olarak piyasada oluşan olumsuz ortam nedeniyle iç piyasaya giren İran üzümü kar ederken, yerli üretici zarar etti
Üzüm rekoltesindeki yanlış tahminler ve bu durumun yarattığı psikolojik ortam, İran üzümünün ön plana çıkmasına neden oldu. Üzüm üreticilerinin yaşadığı sıkıntıya dikkat çeken Tariş Üzüm Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Rıza Türker, en kısa zamanda sektörde düzenleyici, regüle edici bir yapının hayata geçmesini temenni ettiklerini belirtti.
Türker, “2013’te verim düşüklüğü nedeniyle üzüm üreticileri yeteri kadar gelir elde edemedi. Spekülasyonlar nedeniyle fiyatların da düşmesiyle birlikte üretici kötü bir yıl geçirdi. Geçen sene rekolte 242 bin ton tahmin edildi. 20 bin ton da stok vardı. Buna bakarak 262 bin ton olacağı söylendi. Kamuoyuna böyle lanse edildi. Bu miktar da bizim ihtiyacımızı görür, anormal eksiklik yok imajı verildi. Şimdi bakıyoruz 200 bin tonu bile bulmayacak 175 bin 180 bin ton olacak. Bu kadar yanılma olur mu? 5 bin 200-5 bin 400 liraya üzüm aldılar. Madem ihracata yetecek ürün vardı, neden 5 bin liradan aldılar. Çünkü rekoltenin o kadar olmayacağını biliyorlardı. Dünya da bunu gördü. Rekolte düşük gerçekleştiğinden üzüm az geldi. Bu kez fiyatı baskılamak için İran’dan transit ticareti başladı. Alkol üreticileri de almadı. Fiyatlar 2 bin 400 dolar/ton’dan şimdi bin 700 dolara geldi. İran üzümünü serbest bölgelerden geçiriyorlar” dedi. Borsalar ve ihracatçı birliklerinin müştereken yaptığı çekirdeksiz kuru üzüm rekolte tahminlerinde yaklaşık yüzde 25’lik sapma yaşandığını ve bunun üreticinin belini büktüğünü anlatan Türker, “İklim şartlarının getirdiği riskler de dikkate alındığında bu yılki belirsizlik hala devam ediyor” diye konuştu.
Destekleme alımları engelleniyor
Altı aydır meyve sebze üreticisine destek verilmediğini, zor şartlar altında faaliyet gösteren üreticilerin piyasada destekleme alımı yapmalarının engellediğini belirten Türker, “Biz gücümüz elverdiğince piyasada düzenleyici bir rol oynamaya çalışıyoruz. Bu konuda hiçbir destek göremiyoruz. Üreticiye yönelik desteklerimizi yüksek faizlerle gerçekleştiriyoruz. Tarım Kredi gibi birçok finans kuruluşuna yapılan destek maalesef bize yapılmıyor. Bu sebeple Tariş olarak, düzenleyici rol oynamada sıkıntı yaşıyoruz. İmkanlarımız oldukça sınırlı. Devlet desteği olmadan bunu yapmak çok zor. 2000’de devlet tarafından kesilen bu destek hem üreticiyi hem de piyasada destekleyici rol oynayan Tariş’i zorluyor” şeklinde konuştu.
Pazardaki konumumuz sarsılıyor
Kuru ve yaş üzümün, Türkiye’nin tarım ihracatında üçüncü sırada yer alan önemli bir sektör olduğunu vurgulayan Türker, dünya pazarında üzüm fiyatlarının belirleyicisi konumunda olan bir ülkeyken sektöre destek verilmemesinden şikayetçi olduklarını ifade etti. Üzümün Türkiye için çok önemli ve kıymetli olduğunu aktaran Türker, “Sektörde, üretimin yüzde 90’ı ihraç edilirken, son dönemde yaşanan sıkıntılar, üreticiyi de Türkiye’nin pazardaki konumunu da sıkıntıya sokuyor. Hiçbir destek yapılmadan kendi içinde Türkiye’nin tarım ihracatı sıralamasında üçüncü olan üzüm, desteksiz bir şekilde ülkeye ciddi katma değer kazandırıyor” ifadelerini kullandı.
Sektörde düzenleyici bir kuruluşun olmamasının büyük bir boşluk yarattığının altını çizen Türker, sözlerine şöyle devam etti:
“Fiziki planlama yapılmadan izin verilen üzüm üretimi, sektörde yaşanan rekolte sıkıntısını daha da artırıyor. Üretimdeki artış, satışlarla, devlet desteğiyle ve bize sunulan olanaklarla doğru orantıda değil. Bu sebeple ürün fazlası üreticinin para kazanmasına da engel oluyor. Piyasayı regüle eden bir yapının ortadan kaldırılması yanlış. Piyasadaki boşluk, düzenleyici bir kurumun eksikliği, ihracatı ve ihracat fiyatlarını da doğrudan etkiliyor. Neden üreticilerimiz yüksek fiyata ürünlerini satabilcekken daha düşük fiyatlara satıp kar oranlarını düşürsünler ki. Tüm bu yaşanan sıkıntılar, rekolte tahminlerindeki sapmalar, fiziki planlamadan uzak üretim serbestliği, kuru üzüm üretiminde dünya pazarında baş aktör olan, ihracatta dünya fiyatını belirleyici konuma sahip ülkemizi zor durumda bırakıyor. Temennimiz, en kısa zamanda sektörde düzenleyici, regüle edici bir yapının hayata geçmesi.”