Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 2001 00:00
Paradoks şu ki, tek tek AB ülkelerindeki olaylar (Türkiye`de) anti Ğ Türk bir tavrın ifadesi olarak görülüyorsa da, Türkiye artık bir aday olduğu için, AB resmi anlamda çok teşvik eder bir tavır alıyor, diyen Henrik Liljegren, İsveç`in Ankara`daki büyük elçisi.
Bugün (dün) Londra`da, Uluslararası Musevi Soykırım Günü`nde Ermeni diasporasını temsil eden grupların varlığı, Türk hükümetinin protestolarıyla karşılaştı. Bu protestolar, bundan 85 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu`nun Ermenilere karşı soykırım düzenlediğine ilişkin iddiaların Fransız parlamentosu tarafından kabul edilmesinden sonra,Ankara ve Paris arasında devam eden diplomatik tartışma dönemine rastgeldi. Bu ay alınan bu karar, suçlamaları reddeden Türkiye`de halk arasında tepkilere yol açtı. Bir missilemede bulunan Türkiye, geçen yıl Fransız iletişim grubu Alcatel`e verilen 200 milyon dolarlık askeri istihbarat uydusu ihalesini iptal etti. Savunma Bakanlığı da Fransız silah grubu Giat Industries`in 1000 adet tank üretimi için açılan 4 milyar dolarık bir ihaleye dahil edilmemesi için inceleme yapılacağını duyurdu.
Türk halkı için Fransızların bu kararı, ülkenin AB`ye üye olma çabalarına ilişkin genel kaygılarının da vurgulanmasına yol açtı. Birçok Türk vatandaşı, en azından bazı AB üyelerinin, çoğunluğu Müslüman ve gelişmekte olan bir ülkeyi, özünde bir Hıristiyan klübü olan birliğe kabul etme konusunda o kadar arzulu olmadığına inanıyor. Paradoks şu ki, tek tek AB ülkelerindeki olaylar burada anti Ğ Türk bir tavrın ifadesi olarak görülüyorsa da, Türkiye artık bir aday olduğu için, AB resmi anlamda çok teşvik eder bir tavır alıyor, diyen Henrik Liljegren, İsveç`in Ankara`daki büyük elçisi. İsveç AB`nin dönüşümlü başkanlığını yürütüyor.
Resmi anlamda, Fransız hükümeti, Ankara ile iyi ilişkileri sürdürmek hedefi gütmeye devam ettiğini açıklarken, Ermenilere ilişkin deklarasyonun yasalaşmasını önlemeye çalışıyor. Ancak, resmi olmayan anlamda, Fransa, Türkiye`nin AB`ye ilişkin arzuları çerçevesinde o kadar heyecanlı olmayan ülkeler arasında yer alıyor.
Fransız hükümeti, Türkiye`nin insan hakları siciline ilişkin olarak etnik Kürt ve Ermeni toplulukları tarafından sürdürülen kamuoyu baskılarına karşı duyarlı.
Fransız diplomatları Türklere Fransız parlamentosunun kararının hükümetin pozisyonunu yansıtmadığını açıklamaya çalışacak. Ancak, belki bazıları bu durumun, Türkiye`nin kendi sorunlarıyla yüzleşme gereksinimi içinde olduğunu gösterdiğini de söyleyebilecek, diyen Philippe Moreau-Defarges, Fransız Uluslararası İlişkiler Kurumu`nda Avrupa olaylarını takip ediyor. (FİNANCİAL TİMES)