Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2000 00:00
2001 Yılı bütçesine ilişkin çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Türkiye, kritik bir dönemde uygulamak zorunda kaldığı üç yıllık enflasyonla mücadele programının ikinci yıllık diliminde iç ve dış konjonktüre bağlı olarak zor bir yıl geçireceğe benziyor.Zorlukların temelinde dış ticaret dengesinin ve dolayısı ile cari işlemler dengesinin öngörülenden çok daha fazla açık vermesi ve bunun yanında, bankacılık kesiminin üzerinde oturduğu açık pozisyon riskinin önemli ölçüde artması geliyor. Yabancı sermayenin bir türlü istenen düzeyde gelmemesi buradaki hassasiyeti daha da arttırıyor. Dış ticaret dengesinin bozulmasının ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla`nın yüzde 4 - 4,5 `i düzeyinde bir cari işlemler dengesi açığına doğru gitmemizin arkasında şu önemli unsurlar yer alıyor: * İç talep artışının dizginlenememesi,* TL`nin reelde değer kazanması,*
EURO`nun giderek zayıflaması,* Aşırı yükselen
petrol fiyatları.2001 Yılı bütçesi hazırlanırken yapılması gereken varsayımlardan belki de en önemlisi ham petrolün ortalama fiyatının ne olacağı. IMF en son tahmininde petrol fiyatlarının düşeceğini, 2001 yılı ortalamasının 23 Dolar/varil olacağını öngörüyor. DPT ortalama petrol fiyatını 26 - 28 Dolar/varil düzeyinde kabul etmek eğiliminde. Ancak fiyatın daha yüksek düzeylerde oluşması durumunda ilave tedbirler kaçınılmaz hale geliyor. İlk akla gelen ise
Akaryakıt Tüketim Vergisi`nin arttırılması oluyor. Özetle petrol fiyatlarının öngörüldüğü ölçüde düşmemesi durumunda ekonomik programın enflasyon hedefleri iyice zora girebilecek.Bir başka önemli varsayım euro/dolar paritesi ile ilgili. Satınalma gücü paritesi bazında yapılan hesaplamalar doların bugün için fazla değer kazandığını ve bir dönüşün ergeç yaşanacağına işaret ediyor. Ancak bunun ne zaman gerçekleşeceğini tahmin etmek kolay değil. Başta Almanya olmak üzere bazı AB üyesi ülkeler zayıf euro`dan pek şikayetçi değiller. Çünkü ihracatları artıyor. ABD`nin dış ticaret açığı ise yeni rekorlara doğru gidiyor. Ancak ABD ekonomisinin süren canlılığı ve AB`nin yapısal sorunları olması gereken bir düzeltmeyi geciktiriyor.2001 yılı Bütçesinin en önemli hedeflerinin başında kuşkusuz cari işlemler dengesi açığının sürdürülebilir bir düzeye (örneğin GSMH`nın yüzde 3`ü) indirilmesi gerekiyor. Programın sağlığı, Türkiye`nin dış kredibilitesi açısından burası kritik bir alan oluşturuyor.Büyüme hedefinin yüzde 4.5 - 5.0 aralığında tutulması olası. Faizdışı bütçe fazlasının milli gelirin yüzde 5`i düzeyinde hedeflenmesi durumunda bütçe açığının milli gelire olan oranının yüzde 5 civarında tutulabilmesi mümkün gözüküyor. Zira 2000 yılı içinde gerçekleşen faiz düşmesinden ötürü 2001`e sarkan faiz harcamaları2000`e göre önemli ölçüde gerileyecek. 2001 faiz harcamaları muhtemelen milli gelirin yüzde 9`u mertebesinde olacak. 2000 yılsonunda TEFE bazındaki 12 aylık enflasyon oranının yüzde 30 - 32 aralığında kalması durumunda, 2001 yılı için öngörülen yüzde 18 - 19 düzeyindeki milli gelirdeflatörünün biraz düşük kalacağı söylenebilir. Bu bakımdan eylül enflasyonu kritik önem taşıyor.Üç yıllık program 2001 sonunda 12 aylık enflasyon oranının TEFE bazında yüzde 10`a, TÜFE bazında yüzde 12`ye düşürülmesini öngörüyor. 2000 yılında bugün için gelinen noktada bu hedeflerin gerçekçi olup olmadıkları oldukça tartışmalı gözüküyor.Bakalım bütçe nasıl şekillenecek. İzlemeye devam edeceğiz.(FİNANSAL FORUM)