Güncelleme Tarihi:
“Orman Bakanı, Ilısu Barajı inşaatı hakkında TOKİ’den bilgi aldı. TOKİ kavşak yapıyor. TOKİ, konut için atakta. Atatürk Havalimanı’nın yükünü azaltacak. Çorlu Lojistik Köyü’nü TOKİ yapacak. Paramount Pictures, Ankara’da tema parkı kurmak için TOKİ’ye öneri getirdi. Gori’de yıkılan hastaneleri TOKİ yapacak. TOKİ Başkanı `Güneydoğu`daki karakolları biz yapalım` dedi.”
Gazetelerden rastgele TOKİ haberlerini okuyunca şaşırıyorum. TOKİ gerçekten ucuz konut üreten bir sosyal kurum mu? Yoksa başka bir şeye mi dönüşmüş? Ne yapar? Nasıl yapar? Neyi yaparken neyi harcar?
Toplu Konut İdaresi (TOKİ), 1984 yılında kuruldu. Finansmanını, genel bütçeden ona ayrılan paya toplu konut fonu getirisinin eklenmesiyle sağlıyordu. 2001’de bu fon kaldırılanana dek TOKİ 50.000’e yakın konut yaptı, 1 milyona yakınına da kredi desteği verdi.
2003’te TOKİ kanununda yapılan değişiklikle kurum kısa sürece ticari bir müesseseye dönüşeceği raya girdi. Finansmanını sağlama sorumluluğu TOKİ’ye, bu sorumluluğa eşlik eden müthiş bir kaynakla beraber verildi. TOKİ o günden sonra Hazine, Belediye, Özel İdare ve Vakıflar İdaresi’nin ona haber vermeden arazi satamayacağı bir Ulusal Emlak Ofisi haline geldi. İşin garip yanı, bu arazileri alan TOKİ kendisi kullanmayıp başkalarına satarak fantastik hedeflerini finanse edebilecekti. Nitekim öyle oldu. TOKİ, sınırsız kamu arsalarını lüks konut -veya başka herhangi bir şey- üretecek müteahhitlere satıp, oradan kazandığı parayla işini döndürmeye başladı.
Bugünkü iktidarın en sevdiği kurum tipi, yapı olarak TOKİ’de hayata geçmiş gibi. Bu yapının karakteristikleri şöyle özetlenebilir:
- Başarılarını sadece rakamlarla açıklar. Niteliğe değil niceliğe önem verir. En sevdiği bilim dalı istatistiktir.
- Şiarı “hız”dır. Hızlı iş yapar. Hızını kesecek, zaman kaybettirecek, konsantrasyonunu bozacak şeyleri sevmez: Kanunlar, yargı, eleştiri, bilim, çevreciler, medya, meslek odası vs.
- İştigal alanı ne olursa olsun asıl işi ticarettir. Serbest meslek erbabıdır. Her işi yapar.
- Sorun tanımaz. Önüne çıkarsa bunu kurumsal değil kişisel ilişkilerle çözer.
TOKİ, kısa zamanda çok iş başardı. Rekorlar kırdı. Yüzbinlerce konut, okul, cami, dükkan, park vs. yaptı. Hektar hektar arazi sattı. Arsa satışı, trampa, kar paylaşımı yöntemleriyle her türlü girişimciyle ilişkiler kurdu. Bunları olağanüstü bir hızla yaptı. Çünkü TOKİ’nin yetkileri olağanüstüydü:
1. TOKİ Başkanı, Başbakan’ın kartvizitiyle kamu kurumlarını arayıp göz diktiği bir arazisini isteyebilir. Karşılığında ona başka bir yerde arzu ettiği her hizmeti sağlar. Hastane, okul, depo, liman yapar; belki işletir, kimbilir? Bu, gelecek teklife bağlıdır. TOKİ, ona para kazandıracak her teklife açıktır.
2. TOKİ araziyi aldıktan sonra o alanı imara açabilir, imara açıksa tadil edebilir. Önerisini belediyeye sunar. 3 ayda cevap gelmezse öneri kabul edilmiş sayılır.
3. TOKİ, kurumlar ve kurullar üstü bir mercidir. Yönetmelik, tüzük ve kanunları amaçlarına uyarsa uygular, olmadı uygulamaz. Gerekirse ek kanunlarla TOKİ’nin yetkileri genişletilir. İnce ayar yapılır.
4. TOKİ olağanüstü bir kamulaştırma yetkisine sahiptir. Bununla ilgili bilgileri de isterse ilan eder, isterse etmez.
5. TOKİ’nin projeleri mesleki denetimden geçmek zorunda değildir. Zaten tip projeyle çalışır. Sorun çıkarsa yerinde çözer.
6. TOKİ yapı denetim firmasıyla, fenni mesulle çalışmaz. Bu işleri kendisi pratik bir şekilde çözer. Projeyi belediyeye verir. 15 günde ruhsat verilmezse, ruhsat verilmiş sayılır. TOKİ’yi TOKİ denetler.
7. TOKİ herkesin ödemeye mecbur olduğu harçları, vergileri, KDV’leri ödemez; herkesin geçtiği bürokrasi çarklarının etrafından dolanır.
Türkiye’de kurum ve kişilerin medeni hayattaki ve iş hayatındaki hareketlerini kontrol etmeye yarayan düzenekler TOKİ için çalıştırılmaz. Meslek odalarını by-pass eden, vergi düzenlemelerinin lehine değiştirildiği, kendine uydu haritasından arsa beğenen, ihaleleri gönlüne göre açan-kapatan, kendi kendini kontrol eden, sadece Başbakan’ın sözünün geçtiği bu diktatoryal kurum, üstüne üstlük yaptıklarıyla övünür. Aynı olanaklar verilse ortalama her müteahhit firmanın başaracağı devasa bir tünel kalıp operasyonunu ülkedeki kamu arsalarıyla finanse eden TOKİ’nin her hareketi açıkçası insanı dehşete düşürüyor. TOKİ’nin, ortasında bir ağaç olan mavi-yeşil logosu İstanbul’un her yerinde, gittiğim başka şehirlerde, gazetelerde, her gün her an karşıma çıkıp bana etrafın talan, kaynakların heba edilmekte olduğunu hatırlatıyor.
TOKİ’nin mimarlık mesleğine, diğer proje disiplinlerine, inşaat sektörüne, ülkenin fiziksel çevresine, Türkiye’nin doğal kaynaklarına, şehirlerin gelişimine ve geleceğimize olumsuz etkilerinin şimdiden temizlenemez hale geldiğini düşünüyorum.
Ertuğ UÇAR / arkitera.com