Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2003 10:15
Yabancı menkul kıymet yatırım fonlarında kur artışı üzerinden vergi alındığı için getiriler dönemsel kur artışının biraz altında kalabiliyor. Buna rağmen fonlar yılbaşından bu yana yatırımcısına,
euro -
dolar sepetinin üzerinde bir getiri sağladı
Yatırım fonları piyasasında işlem gören yabancı menkul kıymet yatırım fonları dövize yatırım yapmak isteyenler için bir alternatif niteliğinde. Yabancı menkul kıymet yatırım fonları
döviz cinsinden değerlenen yabancı hisse senedi ve yabancı borçlanma enstrümanlarına yatırım yapıyor. Bu fonlar günlük olarak TL fiyat açıklıyor.
Fon içeriğinde yer alan çoğunluğu döviz cinsi yatırım araçları o günkü kur üzerinden değerlenerek fonun fiyatı bulunuyor. Yatırımcı bu fonları tıpkı diğer yatırım fonlarında olduğu gibi günlük fiyat üzerinden alıp satabiliyor. Kurların hızla yükseldiği dönemlerde yabancı menkul kıymet yatırım fonlarında da getiriler döviz artışına paralel artıyor. Kur düştüğü zaman getiri azalırken, kur yükseldiğinde ise getiri de yükseliyor. Yabancı menkul kıymet yatırım fonları kurdaki düşüş veya yükselişleri fon getisine yansıtırken vergi politikalarından kaynaklanan bir vergi dezavantajı fon getirilerini kimi zaman olumsuz etkileyebiliyor.
Alım - satım kolaylığı
Bu fonlarda kur artışı üzerinden vergi alındığı için getiriler dönemsel kur artışının biraz altında kalabiliyor. Ancak alım satım kolaylığı, serbest piyasada döviz alım ve satım fiyatları arasındaki farkların bu enstrümanlarda yatırımcıyı etkilememesi gibi pekçok avantajı da mevcut.
Dolar yılbaşından bu yana yatırımcısına yüzde 1 kaybettirdi, euro yüzde 2 kazandırdı. Dolar ve eurodan oluşan sepetin getirisi ise yüzde 0.4 oldu. Aslında yatırımcılar için yabancı menkul kıymet fonları tercih edilebilir bir alternatif özelliğinde. Irak’a olası savaş nedeniyle portföyünde döviz bulundurmak isteyen yatırımcılar yabancı menkul kıymet fonlarına da yönelebilir. Yabancı menkul kıymet yatırım fonları yılbaşından bu yana yatırımcısına ortalamada yaklaşık yüzde 1 civarında getiri sağladı.
Dövizi de çeşitlendirin
Türkiye’de yatırımcının dövize karşı ilgisi oldukça yüksek. Bankalarda duran mevduatın, Hazine’nin çıkarttığı iç borçlanma enstrümanlarının çok büyük kısmı döviz cinsinden. Uzun vadeli analizlerde kur artışlarının genelde enflasyona paralel olduğu görülüyor. Tabii bu noktada dövizi sadece dolar olarak algılamamak gerekiyor. Kur artışlarını dolar ve eurodan oluşan bir sepetle analiz etmek daha doğru bir yaklaşım. Nitekim Merkez Bankası da analizlerini bu yöntemle yapıyor.
Farklı bir alternatif
Yatırımcı dövize yatırım yaparken portföyünde bu enstrümanı çeşitlendirmeli. Dolar ve euro yanısıra portöylere yabancı menkul kıymet yatırım fonları da bulundurulabilir. Türkiye’de 2001 yılı şubat ayından bu yana dalgalı kur politikası uygulanıyor. Kur piyasalarda arz ve talep dengesine göre belirleniyor. Kamu ise döviz piyasasına ancak ve ancak piyasalarda dalgalanmanın çok yükseldiği dönemlerde müdahale ediyor. Son veriler ışığında Türkiye’nin makro ekonomik göstergeleri önemli bir döviz talebini işaret etmiyor. Dolayısıyla kurlarda hızlı tırmanış için bir gerekçe yok.
Yüzde 10 prim potansiyeli
Bir diğer analiz yöntemi ise kur artışlarının enflasyonla analiz edilmesi. Bu yönteme göre yapılan analizler dolar ve eurodan oluşan sepet bazında kurlarda yaklaşık yüzde 10- 15 aralığında bir prim potansiyeli bulunduğunu işaret ediyor. Ocak 2003 rakamları ile ortaya çıkan enflasyondaki olumsuz sinyal ise dikkat çekici. Gelecekteki kur hareketlerinde enflasyondaki seyrin etkisi çok büyük olacak. Kısa vadede gündemde yerini koruması beklenen Irak meselesinin yaratacağı dalgalanmalar esnasında dövize de bir miktar talep gelmesi beklenebilir. Ancak kurların izleyeceği seyir talebin şiddetine ve MB’nın tavrına bağlı olacak.
Güven isteyenler
Irak konusunda yaşanan tedirgin ortamda yatırımcılar için döviz güvenli bir liman niteliğinde. Öncelikle, ‘tasarruflarımızı koruyalım’ diyenler için bir alternatif döviz yatırımı. Ancak dövizin eskisi gibi sabit getiri sağlayan bir enstrüman olmadığını unutmamak gerekiyor. Kurlar artık yükseldiği gibi düşebiliyor da. Tıpkı 2002’de olduğu gibi dövize yatırım yapanlar beklentilerini karşılayamayabilir. Yatırım fonları piyasasında işlem gören yabancı menkul kıymet yatırım fonları dövize yatırım yapmak isteyenler için bir alternatif niteliğinde.
Paranın güvenli adresi
Güney Kore’de tasarruflar fonlara aktı
GÜRMAN TEVFİK
İş Porföy Yönetimi AŞ Genel Müdürü
Güney Kore 422 milyar dolar milli gelir büyüklüğü ile Güney Doğu Asya’nın en büyük ekonomilerinden biri. Güney Kore, 1998 yılında yaşadığı ekonomik krizi % 30 seviyelerinde seyreden tasarruf oranı yardımıyla çabucak aşıp, 1998 yılındaki % 6.7’lik küçülmeden sonra 1999, 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla % 10.9, % 9.3 ve % 3 büyüdü.
Haziran 2002 itibarı ile yatırım fonlarının toplam büyüklüğü bir önceki yılın aynı ayına göre % 24.7 artarak, 147 milyar dolar seviyesine yükseldi. Güney Kore’de, yatırım fonlarının milli gelire oranı yüzde 35 seviyesine ulaştı.
KOSPİ’nin (Kore Borsası Bileşik Fiyat Endeksi) Haziran 2001- 2002 döneminde % 24.8 artmasından dolayı hisse senedi fonlarına yüklü miktarda yatırım yapıldı. Dönem boyunca hisse senedi fonları ve karma fonlar sırasıyla % 132 ve % 42 büyüdü. Toplam fon pazarının % 32.1’i karma fonlardan, % 6.1’i ise hisse senedi fonlarından oluşuyor.
Yatırım fonları piyasasının % 25.9’unu oluşturan para piyasası fonları ise kısa vadeli yatırım yapmayı tercih eden yatırımcılardan dolayı % 53 arttı. Öte yandan, tahvil fonlarının net varlık değeri aynı dönemde % 6 küçüldü ve tahvil fonlarının toplam fon pazarı içerisindeki payı % 35.8’e geriledi. Güney Kore Borsası yükseliş trendi sergilediği için yatırımcılar risksiz yatırım araçlarına yatırım yapmaktansa, riskli araçlara yatırım yapmayı tercih ettiler.
Haziran 2002 itibariyle yatırım fonları tarafından sahip olunan hisse senetleri değerinin, borsaya kayıtlı hisse senetlerinin toplam pazar değerine oranı bir yıl öncesine göre artarak % 5.1’den % 6.4’e yükseldi. Aynı dönemde yatırım fonları tarafından sahip olunan tahvillerin değerinin, borsaya kayıtlı tahvillerin toplam değerine oranı ise % 18’den % 16.5’e geriledi.
2001 yılı Eylül ayındaki terörist saldırılar sonrası Kore Borsası’nın yükseliş trendi göstermesi sonucunda, sadece yabancılara satılmak üzere kurulan fonların net varlık değeri 3 kat artarak 1.3 milyar dolara yükseldi.
Yurtdışındaki finansal varlıklara yatırım yapmak amacıyla Güney Kore’de kurulan yatırım fonları popülerliklerini yeniden kazanmaya başladı. Bu tür yatırım fonlarının değeri Haziran 2001’e göre % 70.9 artarak Haziran 2002’de 1.7 milyar dolara yükseldi.
Güney Koreli yatırımcıların, yurtdışı merkezli kurulan ve Güney Kore’de satılan fonlara talebi ise aynı dönemde geriledi. 2000 yılında en yüksek değerine ulaşan bu fonların toplam değeri, ABD hisse senedi piyasasında yaşanan düşüşlerin etkisiyle gerilemeye başladı. 2002 Haziran itibarıyla bu fonların toplam değeri bir yıl öncesine göre % 25.4 azalarak Haziran 2002’de 182 milyon USD’ye geriledi.
147 milyar USD tutarındaki fonlar, 40 portföy yönetim şirketi tarafından yönetiliyor. Portföy yönetim şirketi sayısı, bir yıl öncesine göre iki sayı daha arttı. Dikkat çekici bir gelişme, yabancıların portföy şirketlerindeki payındaki artıştır. Yabancı kurumlar 10 tane portföy yönetim şirketinde hissedardırlar ve yabancıların pazar payı % 16.5’ten % 18’e yükseldi.
Güney Kore yüksek tasarruf oranı yardımıyla Asya krizinin olumsuz etkilerinden hızla kurtulmuş ve ekonomik büyümeyi yeniden yakaladı. Yatırım fonları, Güney Koreli’lerin tasarruflarının ülke ekonomisi için en verimli alanlarda kullanılmasını sağlıyor.