Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2003 09:004dk okuma
Türkiye Musul-Kerkük petrollerindeki payını alamazken, Abdülhamit`in petrol bölgeleri için görevlendirdiği Gülbekyan`ın şirketi Partex, Irak, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri petrollerinden yüzde almayı sürdürüyor
Irak`la olası bir ABD operasyonu konusunda Türkiye ABD ile sıkı bir pazarlığa girerken, bir yandan da Irak petrollerinden doğan haklar konusunda tartışma sürüyor. Türkiye bugünkü değeri ile 20-30 milyar
dolar arasında hakkı olan petrol gelirini alamazken, Osmanlı döneminde bölge petrollerini Padişah Abdülhamit adına kontrol için görevlendirilen Gülbekyan`ın şirketi Partex hâlâ bölge petrollerinden pay alıyor. Partex ayrıca hepsi eski Osmanlı toprağı olan Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri petrolleri üzerinden de yüzde 2 oranında gelir elde ediyor. Osmanlı İmparatorluğu`nun kullanamadığı, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti`nin de ancak 15 yıl yüzde 10 pay alabildiği Irak petrollerinden Gülbekyan`ın vakfı ve şirketi pay almayı sürdürüyor.
İstanbul`da doğan Fundraçao Calouste Gülbekyan, 1908 yılında Abdülhamit`in kamulaştırdığı Irak petrollerinin kontrolü için devlet adına görevlendirildi. Londra`da petrol mühendisliği okuyan Gülbekyan, Mezopotamya havzasından petrol bulunduğunu tüm dünyaya duyuran ilk kişi oldu. Gülbekyan, Padişah Abdülhamit`e ait bölgede petrol arama ve çıkarma işleri için kurulan Türk Petrol Şirketi ile İngiliz ve Alman şirketlerinin ortaklık yapmasına, bir konsorsiyum kurulmasına ön ayak oldu. İstanbullu Gülbekyan, bu konsorsiyumdan yüzde 5 pay alarak daha sonra kendisini dünyanın en zengin insanlarından biri yapacak ilk imzayı da atmış oldu. Babası da Rus petrollerini Osmanlı`ya satan bir tüccar olan Gülbekyan, bu anlaşma sonrası `Bay yüzde 5` olarak anılmaya başladı. Gülbekyan`ın kurduğu vakfa ait Partex şirketi halen, BP, Shell, Mobil ile birlikte Irak petrol endüstrisini elinde bulunduruyor.
Gülbekyan aynı zamanda, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Irak`la sınırların belirlendiği Ankara Anlaşması`nın da mimarı olarak görülüyor. 1928 yılında, konsorsiyumdaki bir İngiliz, bir Alman ve 2 Amerikalı şirket, eski Osmanlı İmparatorluğu`nun elinde olan Kuveyt ve İran dışındaki Ortadoğu rezervlerini geliştirmek için hareke geçiyor.
NEREDEN GELDİ?
Gülbekyan`ın şirketi bugüne kadar faaliyetini sürdürdü. Partex, halen Lizbon Borsası`nda işlem görüyor. Piyasa değeri yaklaşık 500 milyon dolar seviyesinde bulunuyor. Ancak Gülbekyan`ın asıl mal varlığı, daha sonra adına kurulan Gülbekyan Vakfı`nda bulunuyor. Vakfın malvarlığı 2.5 milyar dolara ulaşmış durumda.
Malvarlığı içinde Gülbekyan`a ait koleksiyonlar bulunmuyor. Vakfın elinde dünyanın en değerli Anadolu halıları, 17. yüzyıl Fransız ressamlarının koleksiyonu ve İznik çinileri koleksiyonu bulunuyor.
BÜTÇEDEN ÇIKARILDI
Gülbekyan`ın şirketi halen Musul ve Kerkük`te söz sahibi iken, Türkiye Cumhuriyeti Ankara anlaşması ile 25 yıl boyunca yüzde 10`luk payının bir kısmını tahsil edemedi. Bugünkü değerle 20-25 milyar dolar seviyesindeki uluslararası anlaşmalara bağlı petrol gelirine karşılık 1987 yılına kadar bütçede Musul-Kerkük petrol gelirleri kalemi yer alıyordu. Türkiye yıllarca Musul-Kerkük petrollerinde gelir elde edememesine rağmen, siyasi bir tavır olarak söz konusu kalemi bütçesinde tutuyordu. Ancak, Özal hükümeti döneminde, Maliye Bakanlığı böylesi bir gelirin kaydedilmediğini belirterek, Musul-Kerkük petrol geliri kalemini bütçeden çıkardı.
POLEMİK ALEVLENDİ
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış`ın ocak ayı başında Musul ve Kerkük petrollerinde anlaşmalardan doğan hakkımız olup olmadığını inceletiyoruz sözleri ile başlayan polemik yeniden alevlendi. Dün eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez, konuyu tekrar gündeme getirdi. Eğilmez`in yazısı özetle şöyle
* Anlaşmada konu edilen, yalnızca Musul-Kerkük petrollerinden değil, tüm Irak`ın işletilen ve işletmeye açılacak olan kuyularındaki petrol üretiminden 25 yıl boyunca alınacak yüzde 10`luk paydır. Bilindiği kadarıyla Türkiye bunun 18 yıllık bölümünü tahsil etmiş, yedi yıllık bölümünü tahsil edememiştir... O parayla bugün o kadar petrol alınması mümkün değildir. Anlaşmaya göre, tahsil edilmeden kalan, yedi yıl süresince üretime konu her 100 varilin 10`u bize ait...
* Irak`ın günlük petrol üretimi 2 milyon 593 bin 700 varil. Buna göre yıllık üretimi 934 milyon ve yedi yıllık üretimi de 6 milyar 538 milyon varil düzeyinde. Bunun bize verilmesi gereken yüzde 10`u 653 milyon varil. Bugünkü fiyatla 20 milyar dolarlık alacak çıkar karşınıza. Ham petrolün fiyatını önümüzdeki dönem ortalaması olarak kullanılan 21 dolar/varil olarak alırsanız alacağımız 14 milyar dolar dolayında belirlenir. Asıl olan bizim alacağımızın 653 milyon varil olduğudur.
* Bir başka kafa karışıklığı da bu alacağın Menderes ve Özal tarafından silinmiş olduğu iddiasından kaynaklanıyor. Uluslararası anlaşmalar, TBMM`den yasa geçirilerek onaylandığı için bunların kaldırılması ya da içindeki bir maddenin uygulanmasından vazgeçilmesi ancak yasayla olabilir. Bu alacağın silindiğine ya da bizim bundan vazgeçtiğimize ilişkin bir yasa yok ortada. O nedenle geçerliliğini koruyor.