Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2001 00:003dk okuma
Türkiye`de süt tüketme alışkanlığı istenilen düzeye ulaşamazken, tüketilen sütün önemli bir miktarını sokak satıcılarından alınan ve pastörize edilmemiş sağlıksız ürünler oluşturuyor. Sütaş A.Ş Genel Müdürü Muharrem Yılmaz, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, ülke nüfusunun büyük bir bölümünün çocuk ve gençlerden oluşmasına rağmen süt içme alışkanlığının bulunmadığını belirterek, sütün daha çok yoğurt ve beyaz peynir olarak tüketildiğini kaydetti. Türkiye`de yılda 9.7 milyon litre süt üretimi yapıldığını ve kişi başına düşen süt üretiminin 150 litre dolayında olduğunu belirten Yılmaz, üretilen sütün yüzde 16`sının içme sütü olürük tüketildiğini ve kişi başına düşen içme sütü miktarının yıllık 25 litre olduğunu açıkladı. Yılmaz, AB ülkelerinde bu oranların kişi başına üretimde 325 litre, içme sütü tüketiminde ise 180 litreye kadar çıktığını belirterek, gelişmiş ülkelerdeki bu farkın sütçülükte ulusal politikalar uygulanması ve bütçenin yüzde 50`sinin tarımsal desteklere, özellikle hayvancılığa yönlendirilmesinden kaynaklandığını bildirdi.
-PASTÖRİZE SÜT TÜKETMİYORUZ-
Tüketilen yıllık 25 litrelik içme sütünün ancak 8 litresinin pastörize olduğunu ifade eden Yılmaz, AB ülkelerinde üretilen süt miktarının yüzde 92.2`sinin sanayi tesislerinde işlendiğini buna karşılık Türkiye`de bu oranın yüzde 19.3 düzeyinde gerçekleştiğini vurguladı. Yılmaz, durumun süt ürünleri açısından da benzerlik gösterdiğine üretilen sütün ancak yüzde 15`inin süt ürünü olarak işlendiğine değinerek, pazara arz edilen süt ürünlerinde yüzde 50`nin üzerinde pastörize tüketime ulaşılırken, içme sütü tüketiminde ise yüzde 60-70 oranında Sokak sütçülüğünün hakim olduğunu söyledi. Pastörize süt tüketiminin azlığının ülke ekonomisi açısından büyük zararlar doğurduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti: Kayıt dışı olan, ülke ekonomisine vergi yoluyla kazanç getirmeyensokakta satışının doğurduğu haksız rekabet, süt sanayinde kapasite kullanımını düşürmekte, yeni yatırımları ve gelişimi engellemektedir. Sütün üretim ve pazarlamasında kayıt dışılığı artıran sokaktan satış yöntemi vergi dışı kazanca ve devletin önemli maddi kayıplara uğramasına neden olmaktadır.
-TOPLUM SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA
Yılmaz, sütün besin değerini yitirmeden sağlıklı olarak, tüketiciye ulaşabilmesi için sağımı takiben 2 saat içinde 4 dereceye kadar soğutulması ve kısa bir süre sonra da pastörize edilmesi gerektiğini belirterek, bu işleme tabi tutulmayan sokak sütlerinin ise toplum sağlığını tehdit ettiğini söyledi. Süt fabrikalarında, pastörizasyon işlemine tabi tutulan ürünlerde, sütte bulunan zararlı mikroorganizmaların yok edildiğini hatırlatan Yılmaz, sokakta satılan sütlerde ise soğuma işlemi ve pastörizasyon işlemi uygulanmadığından, ürün içinde bulunan mikroorganizmaların çoğaldığını ve süt şekerini parçalayarak asite dönüştürdüğünü ifade etti. Yılmaz, sokakta satılan sütlerin bozulmasını geçiktirmek için satıcıların süte katkı maddesi ilave ettiğini savunarak, bu maddelerin sütte mikroorganizma çoğalımını engellemediğini sadece kesilmesini engellediğini söyledi. Sokaktan alınan sütlerin evlerde kontrolsüz şartlarda kaynatılması sonucu, sütte fiziksel, kimyasal ve duyusal olarak büyük değişiklikler olduğunu kaydeden Yılmaz, bu değişimler sonucunda besin öğelerinde bozulmalar ve değer kayıplarının olduğuna da dikkati çekti.
-TÜRK GIDA KODEKSİ UYGULANMIYOR-
Muharrem Yılmaz, Çiğ Süt ve Işıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği ile süt ürünlerinin üretim ve işlenme şartlarının belirlenmesine karşın, tebliğde kalitesiz ve sağlıksız süt ve süt ürünlerinin üretimini ve satışını engelleyen hükümlerin bulunmadığını belirterek, mevcut hükümlerin de uygulanmadığına işaret etti. Sokaktan satışın önüne geçilebilmesi için bir çok düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Yılmaz, herşeyden önce sütün temel gıda maddesi olarak kabul edilmesi gerektiğini ve süte uygulanan KDV oranın yüzde 8`den 1`e indirilmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, KDV indirimine gidilmesiyle birlikte, kayıt içinde yer alan sistemle tüketiciye ulaşan fiyatın düşeceğini ve pastorize sütün, vergilendirilmeyen ve gıda mevzuatına göre denetlenmeyen sütlerle haksız rekabet etmek zorunda kalmayacağını belirtti. Standartlara uymayan ve hijyenik kalitesi bulunmayan süt ürünlerinin tüketiciye ulaşmasının mutlaka engellenmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, sokaktan satış yapanların, süt üreticisi ya da pastörize ürünlerin dağıtımında istihdam edilerek işsiz kalmalarının önüne geçilebileceğini sözlerine ekledi.