Tamamlamadan gitti

Güncelleme Tarihi:

Tamamlamadan gitti
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 11, 2002 10:36

Şubat krizi sonrası gündemin başköşesine oturan Derviş, üç yıllık `Güçlendirilmiş Ekonomi Programı`nın ilk yılı sonunda yönetimi bıraktı. Programın bundan sonra alacağı yön 4 Kasım tablosuna bağlı olacak

Ekonomiden Sorumlu Devlet eski Bakanı Kemal Derviş`in dün açıkladığı istifası ile, hatası ve savaplarıyla Türkiye ekonomi tarihinde bir sayfa kapandı. Derviş, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki `frezby` olayı ile patlayan şubat 2001 krizi ve sonrasında, gündemin odağında yer alan kişi olmuş, IMF ve Dünya Bankası ile Türkiye arasındaki halkayı oluşturmuştu.

Program, Ecevit`in hastalığına kadar olan dönemde ilk olumlu işaretlerini vermeye başladı. Ancak ilk kez kendisinin siyaset gündemine taşıdığı erken seçim tartışmaları ve `siyasi belirsizlik` tansiyonu ile birlikte rakamlar yeniden bozulmaya başladı. Derviş istifa ettiğinde, programın geleceği açısından yaklaşık iki yıllık bir dönem kalmıştı.

Hello Türkiye

Daha önce Merkez Bankası başkanlığı için adı geçen Derviş, 21 Şubat 2001`de patlayan krizin ardından Türkiye`ye çağrıldı. O sıralarda iş çevrelerinde ağırlıklı eğilim, ekonomi yönetiminin tek bir kişide toplanmısıydı. Derviş, bu havanın da etkisiyle, aslında Hazine`den sorumlu bakan olmasına karşın, ekonominin tümüyle sorumluluğunu `fiilen` üstlendi. Bu durum, örneğin Maliye Bakanı ile çalışırken fazla sorun olmadı ama, özellikle MHP`ye bağlı bakanlıklarla zaman zaman sürtüşmesine de yol açtı. Özellikle kamu sektöründe bazı genel müdürlüklerin ve binlerce kamu personelinin tasfiyesi gündeme geldiğinde ise kendini iyice belli etti. Uzmanlara göre Derviş`in son siyasi operasyonlarında, daha güçlü bir siyasi konum elde etme çabası da yatıyor.

Manzara-i umumiye

Derviş, 1 Mart 2001 tarihinde 57. Hükümet`te Devlet Bakanlığı`na atandı. Bu sırada piyasalar tam anlamıyla kilitlenmişti. Yüzde 7 binlere çıkan gecelik faiz hiç batmaz denen Ziraat Bankası`nı çökertmişti. Türkiye`nin iç borçları 45 katrilyon 427 trilyon liraydı. Bu tutar o günkü kurdan 50 milyar 131 milyon dolarlık bir tutara eşitti. Kişi başına iç borç tutarı 685 milyon liraydı. Bu rakam 756 doları gösteriyordu.

2000 yılı sonu itibariyle ise dış borçların tutarı 114 milyar 324 milyon doları buluyordu. Bunun 62 milyar doları kamu kesiminin sırtındaydı. Kişi başına toplam dış borç yükümüz 939 doları bulmuştu. Bu hesapla iç ve dış borçlarımızın yekunu 112 milyar 347 milyon doları buluyordu.

Ancak ekonominin asıl sorunu uygulanan kur çıpası sisteminin çökmüş, beraberinde de IMF ile yapılan istikrar programını yıkmış olmasıydı. Apar topar ilan edilen dalgalı kur sisteminden sonra, TL`nin ölçüsü kaybolmuş, dolar füze gibi fırlamıştı.

Çıldıran faiz düzeni

Derviş`in gelmesinden bir süre önce 19 Şubat 2001`de Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında patlak veren `frizby kriziyle` ülkeden bir günde 7.6 milyar dolarlık döviz çıktı. Repo faizleri yüzde 760`a kadar çıkmış, borsa yüzde 14.6 düşmüştü. Repo faizleri 21 Şubat 2001`de yüzde 7500`lere çıkmıştı. Borsa yüzde 18.1 düşerken, 3 günlük kayıp yüzde 29.3`ü bulmuştu. Dalgalı kura geçilince, dolar 689 bin liradan 964 bin liraya çıkarken, faizler yüzde 5200`leri gördü. 23 Şubat`ta kredi kartı faizleri aylık yüzde 60`lara çıkmıştı. Standard and Poor`s Türkiye`nin kredi notunu düşürmüştü.

Altyapının yeniden inşası

Derviş, bakanlığının ilk beş haftasını, `Türkiye`yi ve ekonomiyi, rakamları anlamak, planlama yapmakla geçirdi. Bu süreç içinde Türkiye`de dünyada benzeri görülmemiş bir olay gerçekleşti; fiyatlar kayboldu. Aşırı yükselme gösteren doların fiyatı belli olmadığından, kimse malına, hizmetine değer biçemiyordu, alım satım durmuştu.

Derviş, önce 14 Mart 2001`de `Ekonomik Program Çerçevesinde Alınması Gereken Öncelikli

Önlemler Paketi`ni, 14 Nisan`da da `Güçlü Ekonomiye Geçiş` programını açıkladı. 15 Mayıs`ta bu programı esas alan Niyet Mektubu, IMF tarafından kabul edilerek 19 milyar dolarlık kredi desteğini sağladı. Derviş, 2002 başında da IMF`den 10 milyar dolarlık yeni kredi sağladı.

Program uyarınca TBMM olağanüstü bir çalışma temposu göstererek başta Şeker Yasası, Enerji Piyasası Kanunu, Merkez Bankası Kanunu gibi yasaları çıkardı. Piyasaları düzenlemek ve günlük siyasetle ekonomi arasındaki bağı koparmak amacını taşıyan ve Derviş Yasaları diye de adlandırılan 21 yeni kanun yürürlüğe girdi. Birçok banka Fon`a devredildi. Fon bankalarına 20 milyar dolar, kamu bankalarına ise 23 milyar dolar kaynak aktarıldı. SSK ve Bağ-Kur için yasal düzenlemeler yapıldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!