Güncelleme Tarihi:
ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, Turkcell'in katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı (AA) Teknoloji Masası'na konuk oldu.
ROKETSAN'da 5 binin üzerinde çalışan olduğunu belirten İkinci, çalışanlar içinde 2 bin kişinin AR-GE faaliyetlerinde görev aldığını söyledi.
İkinci, ROKETSAN'ın AR-GE anlamında bütün ihtiyaçlarını kendi personeliyle gerçekleştiren bir kurum olduğunun altını çizerek, teknoloji konusunda bilgi seviyesi ve tecrübesiyle dünya ile yarışabilen bir insan kaynağına sahip olduklarını vurguladı.
ROKETSAN'la beraber hareket eden bir ekosistem olduğuna işaret eden İkinci, "Üretimimize katkıda bulunan bir tedarik zincirimiz var. Türkiye'de faaliyet gösteren 1500'ün üzerinde küçük orta ölçekli işletme ROKETSAN'la beraber iş ortaklığı mantığında çalışıyor. Biz onlara diyoruz ki 'bizim hedeflerimiz şunlar, şunları üretmemiz lazım, şu kadar üretim yapmamız lazım veya şu teknolojilere ihtiyacımız var'. O teknolojileri beraberce geliştiriyoruz, millileştiriyoruz ve sonra da onların ihracatını yaparak hem Türkiye'ye hem de bu firmalarımıza can suyu oluşturuyoruz." diye konuştu.
İkinci, son 15-20 yılda ROKETSAN'ın çok ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kaldığını belirterek, yaptırımları bu ekosistemi kullanarak aştıklarını söyledi.
Ekosistem içindeki firmalarla beraber Türkiye'nin dışa bağımlı olduğu ürünlerin neredeyse tamamını yerlileştirdiklerini aktaran İkinci, "ROKETSAN'ın ürettiği ürünlerde yüzde 90'ın üzerinde bir yerlilik oranından bahsediyorsak bu aslında bize uygulanan ambargoların bir sonucu. Bu ayrıca, engellemeler karşısında pes etmeden beraber hareket edip bunların yerli ve milli daha başarılı olan alt sistemlerini geliştiren ekosistemimizin bir başarısı." şeklinde konuştu.
ROKETSAN ÇELİK KUBBE'NİN VURUCU GÜCÜNE KATKI SAĞLIYOR
Çelik Kubbe projesi hakkında konuşan İkinci, "Şu anda zaten bizim yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz birçok hava savunma sistemi var. Çelik Kubbe'de ROKETSAN'ın görevi sistemin vurucu gücünü oluşturan hava savunma füzelerini, hava savunma sistemi füzelerini atan silah sistemlerini ve bunların üretilmesini sağlamak." dedi.
İkinci, Çelik Kubbe'nin katmanlı yapısına değinerek, "Üst üste örtüşen ve birbirini koruyan ve çeşitli kademelerde ve aşamalarda devreye giren akıllı sistemlerden bahsediyoruz. Şu anda zaten sahada olan en alçak hava savunma sistemimiz ALKA yüksek enerjili lazer silahımızdır. SUNGUR portatif hava savunma füzemiz. Onunla beraber bir üst seviyede HİSAR A alçak irtifa hava savunma sistemimiz var. Orta irtifada HİSAR O ve HİSAR O RF sistemlerimiz ve onun üzerinde aslında hepsini kapsayan SİPER sistemimiz bulunuyor. Bunlar ROKETSAN'ın katkı verdiği hava savunma sistemleri." ifadelerini kullandı.
Tehditlerin sürekli olarak geliştiği için Çelik Kubbe'nin de bitecek bir proje olmadığını vurgulayan İkinci, yeni tehditlere göre sistemin kabiliyetlerini sürekli geliştireceğini söyledi.
"BİZE VERİLMEYEN SİSTEMLERDEN DAHA İYİ SİSTEMLERİ HAYATA GEÇİREBİLEN BİR TÜRK SAVUNMA SANAYİSİ VAR"
İkinci, Türkiye'ye daha önce yaptırım uygulayan ülkelerin son dönemde tutumlarını değiştirdiğine dikkati çekerek, "Aslında yaptırım uygulayan ülkelerin beklentisi Türkiye'nin bu yaptırımlar karşısında pes etmesi ve onların şartlarını kabul etmesiydi. Ancak bekledikleri gibi bir sonuca ulaşamadılar. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın iradesi ve Milli Teknoloji Hamlesi bu ülkelerin beklediği sonuca ulaşmasını engelledi. Şimdi geldiğimiz noktada bize verilmeyen sistemlerden daha iyi sistemleri hayata geçirebilen bir Türk savunma sanayisi var. Uyguladıkları ambargoların bir anlamı kalmadı." şeklinde konuştu.
SİHA teknolojileri ve SİHA mühimmatları konusunda Türkiye'nin şu anda dünyanın açık ara en iyisi olduğunu vurgulayan İkinci, Türkiye'nin savunma sanayisinin ihracat gerçekleştirdiği pazarları genişletmek istediklerinin altını çizdi.
İHA'ları silahlı hale getiren teknolojiyi ROKETSAN'ın geliştirdiğini belirten İkinci, "Bu macera aslında MAM-L ve MAM-C ile başladı. Yani ilk TB-2 ve ANKA projesi hayata geçirildiğinde bu platformların kullanacağı mühimmatlarla ilgili ROKETSAN bir inisiyatif aldı. Kendi AR-GE faaliyetleriyle bu İHA'larımızın silahlı hale getirebilmesi için kendi bütçesiyle ve kendi çalışmalarıyla silah geliştirme faaliyetlerine başladı. Bu faaliyetler çok başarılı oldu. Hem SİHA'larımızın hem de mühimmatlarımızın başarısıyla beraber çok hızlı bir pazar büyümesine gitti." diye konuştu.
İkinci, SİHA'ların attığı mühimmatların şu anda muharebe sahasında ana muhabere tanklarının zırhlarını delebilen, hava savunma sistemlerini etkisiz hale getirebilen ve düşman hatlarının içerisindeki özel alanları ve komuta merkezlerini vurabilen teknolojiler haline geldiğini belirterek, "MAM-C ve MAM-L ile başlayan bu serüven SİHA'ların 150 kilometreye kadar etki alanının olduğu bir hale geldi." dedi.
"HEDEFİMİZ DAHA BÜYÜK KALİBRE SİLAH SİSTEMLERİNİ SİHA'LARIMIZA ENTEGRE EDEBİLMEK"
Şu anda bu kadar geniş bir mühimmat ve akıllı füze envanterine sahip olan bir SİHA sisteminin dünyada olmadığını anlatan İkinci, "Önümüzdeki hedefimiz daha uzun menzilli daha büyük kalibre silah sistemlerini SİHA'larımıza entegre edebilmek. Balistik füzelerimizin farklı versiyonlarını entegre edip Türkiye'nin bu anlamdaki vurucu gücünü yani SİHA'ların ulaşabileceği mesafeyi ve gücünü artırabilmek." ifadesini kullandı.
Dron saldırılarına karşı maliyet etkin çözümlerinin bulunduğunu belirten İkinci, "Bunlar öncelikli olarak bu dronların elektronik harp tedbirleri kullanılarak bertaraf edilmesini içeriyor. Yüksek enerjili hava savunma sistemimiz ALKA'nın üzerinde karıştırıcılar ve bunlarla beraber GPS'i etkisiz hale getirecek teknolojiler entegre edilmiş durumda. ALKA şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde olan tek yüksek enerjili silah sistemi." değerlendirmesinde bulundu.
İkinci, ALKA'nın sahip olduğu teknolojiyle sürü dron saldırılarına karşı da etkili olduğunu belirterek, sistemin sahip olduğu yapay zeka ile hedefi tespit etme, dost-düşman dronu ayırt edebilme gibi özellikleri olduğunu söyledi.
İkinci, dron alanında da yatırım yaptıklarını belirterek, akıllı dolanan mühimmatı ALPAGUT'u STM ile beraber geliştirdiklerini söyledi.
"KULLANDIĞIMIZ YAPAY ZEKA ALGORİTMALARINI KENDİMİZ GELİŞTİRİYORUZ"
İkinci, METE'nin Türkiye'nin en küçük füzelerinden bir tanesi olduğunu belirterek, lazer güdümlü ve boyundan çok daha büyük işler yapabilen bir füze olduğunu söyledi.
METE'nin drondan, insansız kara araçlarından, deniz araçlarından atılabildiğini aktaran İkinci, METE'nin seri üretimlerinin sürdüğünü ifade etti.
İkinci, ROKETSAN'da yapay zekayı farklı alanlarda kullandıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Yapay zeka dediğimiz zaman ChatGPT gibi serverları farklı yerde olan bilgilerinizi paylaştığınız bir alanı işaret etmiyoruz. ROKETSAN'ın üretim altyapısının verimliliğini artırmak, oradaki verileri değerlendirmek, yapmış olduğumuz faaliyetlerle ilgili geliştirilecek noktaları tespit etmek ve özellikle teknisyen veya mavi yakanın çok rahatlıkla yapabileceği işleri yapay zeka ve robotlar aracılığıyla yapma noktasında yatırım yapıyoruz. Kullandığımız yapay zeka algoritmalarını kendimiz geliştiriyoruz. Bunlarla kendi hatlarımızı, kapalı devre içerisinde bilgi güvenliği konusunu tehlikeye atmadan çalışan bir sistem."
Silah sistemleri üzerindeki operatörlerin yükünü azaltmak için de yapay zeka teknolojilerini kullandıklarına işaret eden İkinci, "Operatörün hata yapmadan çok hızlı reaksiyon vermesi gereken durumları mümkün olduğunca bu algoritmalarını ve bu teknolojilerin üzerine yıkıyoruz. Füzelerimizin içerisinde de yapay zeka algoritmaları var. Özellikle şu anda ÇAKIR, yapay zeka sensörleriyle, sürü teknolojileriyle ve bilgisayarlı görü teknolojileriyle donattığımız bir platform." diye konuştu.
"ROKETSAN, MAVİ VATAN'IMIZIN KORUNMASI ANLAMINDAKİ BÜTÜN VURUCU GÜCÜ ANA SİLAH UNSURLARI AÇISINDAN TAMAMLADI"
İkinci, ROKETSAN'ın denizde ana silah sistemlerinin tümünü şu anda Türkiye ve ROKETSAN'ın yerlileştirmiş ve millileştirmiş durumda olduğunu belirterek, "Denizaltılarımızın kullanmış olduğu ana silah sistemi torpidolar. AKYA torpidosu şu anda seri üretimde olan, silahlı kuvvetlerimizin kullandığı ağır sınıf dünyadaki benzer örneklerinden çok daha üst özelliklere sahip bir torpido sistemi. Bu alanda da bize çok ciddi yaptırımlar uygulandı ve bu yaptırımların sonucunda da aslında şu anda Türkiye ağır sınıf torpidosuna sahip olan ender ülkelerden bir tanesi." dedi.
Denizin altındaki otonom sistemlerin, denizaltıların Türkiye'nin yol haritasında olan platformlar olduğuna dikkati çeken İkinci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlara takılacak olan silahları geliştirme sorumluluğu ROKETSAN'da. Sadece AKYA değil, ORKA projemiz var. ORKA hafif sınıf torpido ama akıllı bir torpido. Yeni teknolojileri içeren, yapay zeka teknolojileriyle karşıdaki hedefi algılayabilen ve onu sadece bertaraf etmekte değil, takip etmek gerektiğinde angaje olma gibi özellikleri kendi bünyesinde barındıran bir teknoloji platformu. Bu anlamda ROKETSAN şu anda Türkiye'nin sahip olduğu torpido teknolojisinin tümünü geliştiren bir kurum. Bu alana yatırım yapmaya devam ediyoruz. Torpidoların çok daha farklı teknolojileri yakında açıklayacağımız şekilde gündeme gelecek."
İkinci, ATMACA gemi savar seyir füzesinin envanterde olduğunu aktararak, "MİDAS sistemimiz hem hava savunma füzelerini hem ÇAKIR ve ATMACA gibi füzeleri atabilen sistemler milli olarak geliştirildi. İSTANBUL fırkateynimizin üzerinde şu anda başarıyla hizmet veriyor. Uçan platformlar da lazer güdümlü UMTAS füzemiz, tank savar füzemiz, ÇAKIR seyir füzemiz bu platformlardan atılabilen füzeler. Denizin altından üstüne hatta hava sahasına kadar büyük bir alanı, Mavi Vatan'ımızın korunması anlamındaki bütün vurucu gücü ROKETSAN ana silah unsurları açısından tamamladı." diye konuştu.
"ROKETSAN AÇISINDAN UZAY ANLAMINDA 2025 YILI HAREKETLİ GEÇECEK"
LEVENT'in ilk atışını yaptığına değinen İkinci, bu sistemin de hızlıca geliştirme aşamasının tamamlanacağını ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterine gireceğini söyledi.
İkinci, uzay alanında ROKETSAN'ın görevinin Türkiye'nin uzaya bağımsız erişimini sağlamak ve fırlatma aracı teknolojilerini geliştirmek olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Fırlatma aracı anlamında şu ana kadar ROKETSAN birçok başarılı atış yaptı. Ülkemizi kendi teknolojimizle uzaya çıkartan ilk firma ROKETSAN. ROKETSAN, kendi uydumuzu kendi platformlarımızda uzaya taşıyıp onları yörüngeye oturtma hedefine sahip. Çalışmalarımız devam ediyor. Buradaki en önemli konu sıvı yakıtlı bir itki sistemi. Geçtiğimiz senelerde yaptığımız atışlarda, bunun da uzayda ilk defa çalıştırılmasını sağladık. Önümüzdeki hedef 100 kilogramlık bir yükü 450-550 bandındaki bir yörüngeye oturtabilmek. Bunun öncesinde birçok sonda atışımız ve birçok ara atışlarımız olacak. Oradaki hedeflerimiz de devam ediyor. İnşallah yakın zamanda da bununla ilgili gelişmeleri halkımızla paylaşacağız. ROKETSAN açısından uzay anlamında 2025 yılı hareketli geçecek."
ROKETSAN'ın cirosunun ve ihracatının çok hızlı arttığına işaret eden İkinci, "Şu anda 1 milyar doların üzerinde bir ciromuz var. Bunun da yüzde 40'ına yakını ihracat faaliyetlerinden gelen bir faaliyet alanı var. Son 4-5 senelik sürecine bakıldığında ROKETSAN her sene dolar bazında yüzde 20'nin üzerinde bir büyüme kaydediyor. Bu büyüme oranının daha da hızlı artacağını görüyoruz." dedi.
"40'TAN FAZLA HİÇBİR ŞEKİLDE KAMUOYUNA DUYURMADIĞIMIZ YENİ ÜRÜN AR-GE FAALİYETLERİ VAR"
İkinci, ROKETSAN'ın ihracat faaliyetlerinden elde etmiş olduğu geliri, üretim kapasitesinin artırılmasına ve AR-GE faaliyetlerine yönlendirdiğini belirterek, "Şu anda devam eden 40'tan fazla hiçbir şekilde kamuoyuna duyurmadığımız yeni ürün AR-GE faaliyetleri var. Bunların da üretim tesisleri var. Bu üretim tesisleri peyderpey hayata geçiriliyor." ifadesini kullandı.
ROKETSAN'ın 500 milyon dolara yakın bir yatırımı üretim kapasitesinin artırılması için son 3 sene içerisinde hayata geçirdiğine değinen İkinci, şunları kaydetti:
"Dünyada büyük bir ihracat potansiyeli var. Bu potansiyele ulaşmak için en önemli unsur üretim kabiliyetinizin hızla artması. Bu anlamda üretim kapasitemizi birkaç kat artıracak önümüzdeki dönemdeki yatırımlarımız da devam ediyor. ROKETSAN bu anlamda en hızlı büyüyen şirketlerden bir tanesi. Dünyanın en büyük savunma şirketleri arasında 71. sırada yer alıyoruz ama dünyanın en hızlı büyüyen, ülkemizin de en hızlı büyüyen savunma şirketlerinden bir tanesiyiz. Türkiye'de birinci Baykar, ikinci ROKETSAN."
İkinci, dost ve kardeş ülkelerle iş birliktelikleri yaptıklarını aktararak, "Azerbaycan'da ROKETSAN'ın bir kısım roket ve füze teknolojilerini üretecek bir altyapıyı hayata geçiyoruz. Şu anda birçok ülkeden ortak üretimin hayata geçirilmesiyle ilgili benzer talepler var." dedi.
Geçmişte Türkiye'nin ortak olarak yer aldığı programların benzerlerini artık Türkiye'nin diğer ülkelere ortaklık programı olarak sunmaya başladığını belirten İkinci, bu durumun da Türkiye'yi savunma teknolojileri açısından bir odak haline getirdiğini vurguladı.
"ROKETSAN ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE DÜNYANIN EN BÜYÜK 50 SAVUNMA ŞİRKETİ ARASINA GİRECEK"
İkinci, ROKETSAN için 2024'ün çok başarılı bir yıl olduğuna işaret ederek, "Normalde 2025'in ortasında elde edeceğimiz hedefleri 2024 kapanışında elde ettiğimizi görüyoruz. Bu hedefleri daha üst noktalara çekmek için stratejik planımızı revize ediyoruz. ROKETSAN çok hızlı bir şekilde dünyanın en büyük 50 savunma şirketi arasına girecek." diye konuştu.
2024'te 7 milyar TL'nin üzerinde bir bütçeyi sadece AR-GE faaliyetlerine harcadıklarını anlatan İkinci, "ROKETSAN, Türkiye'nin en büyük AR-GE kuruluşlarından bir tanesi. 2 binin üzerindeki mühendisimiz, teknisyenimiz AR-GE faaliyetlerinde teknolojilerin yerli milli olarak geliştirilmesi için çaba sarf ediyor." dedi.
İkinci, geliştirdikleri füzelerin motorlarının hepsinin yerli olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yerli olmayan bir şeyi çok uzun zamandır alamıyoruz. Özellikle bizim seyir füzelerinin motorları konusunda bir yurt dışı bağımlılığımız vardı ve bu bağımlılığı Kale Arge ile yaptığımız faaliyetlerin sonucunda sona erdirdik. Artık seyir füzelerimizin tüm ailesinin motorları yerli milli olarak üretiliyor. Balistik füzeler, tanksavar füzeleri katı yakıtlı motor kullanıyorlar. Bunlar zaten çok uzun zamandır ROKETSAN'ın yerli milli olarak geliştirdiği motorlar. Yine güç unsuru olarak kullandığımız elektrik motorları var. Bunlar da yine yerleştirme faaliyetlerimiz kapsamında bizimle beraber çalışan birçok firma tarafından üretiliyor."