Resesyon mu depresyon mu?

Güncelleme Tarihi:

Resesyon mu depresyon mu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 02, 2010 10:41

Haberin Devamı

ABD ekonomisi ve Japon ekonomisiyle ilgili olarak son verilerin parlak olmaması, Avro Bölgesi ekonomileri arasında Almanya dışında ciddi bir toparlanma görünümü ortaya çıkmaması yeniden çift dipli resesyon, depresyon gibi ekonomik istikrarsızlık hallerini gündeme taşıdı.

Mahfi EĞİLMEZ / RADİKAL

Bugünlerde moda olan görüş ABD ekonomisinin yeniden resesyona  girebileceği, buna İngiltere’nin de eşlik edebileceği biçiminde özetlenebilecek olan görüş. Bazı yorumcular ABD’nin aslında resesyonda değil depresyonda olduğunu öne sürüyorlar.

Resesyon, reel GSYH’nın arka arkaya iki çeyrek küçülmesi olarak tanımlanıyor. Depresyon ise daha ağır bir istikrarsızlık halini, ekonomik faaliyetlerde daha şiddetli, yaygın ve uzun süreli bir bozulmayı ifade ediyor. Her ikisi de üzerinde tam olarak uzlaşılmış tanımlar değil bunlar ama resesyon tanımı depresyona göre daha fazla ortak kabule dayanıyor. Şimdi bu tanımlardan hareketle seçtiğimiz 5 ülkenin durumuna bir bakalım. Aşağıdaki tabloda bu ülkelerin 2008 yılının son çeyreğinden başlayarak mevsim etkilerinden arındırılmış GSYH büyüme oranları önceki yılın aynı dönemine göre karşılaştırmalı olarak gösterilmektedir (Kaynak: www.oecd.org )

Tanımlardan giderek yorumladığımızda tablo bize ABD ekonomisinin 2008 yılının son çeyreğinden başlayarak üç çeyrek süresince küçüldüğünü yani resesyona girdiğini ve 2009 yılının 2. çeyreğinden itibaren yeniden büyümeye dönerek resesyondan çıktığını anlatıyor. Buna karşılık pozitife dönüşmüş olan büyüme oranlarına baktığımızda da resesyondan çıkışın pek de güçlü olmadığını ve sıkıntının devam ettiğini anlatıyor.

ABD’de büyümenin yanında işsizlik oranı başta olmak üzere öteki ekonomik göstergelerdeki bozulmaların iyileşmediğini görüyoruz. Bu durumda ABD’nin aslında resesyon değil depresyon yaşadığını ve henüz bu durumdan kurtulamadığını söylememiz yanlış olmayacak. Aşağı yukarı aynı şeyleri Japonya için de söylememiz mümkün. Yani sanki resesyon yaşamış gibi görünen Japonya aslında depresyonda ve bundan çıkabilmiş değil. Bu beş ekonomi arasında resesyon yaşamış tek ekonomi Almanya.

İki çeyrek küçüldükten sonra büyüme yoluna geri dönmüş ve üstelik 2010 yılının ikinci çeyreğinde büyümesini güçlü hale de getirmiş. Yani yaşadığı resesyonu da şimdilik geride bırakmış görünüyor. Yedi çeyrek üst üste küçülen Yunanistan’ın, bütün öteki göstergelerinin bozuk olduğu da dikkate alındığında tam anlamıyla depresyonda olduğunu söyleyebiliyoruz. Türkiye, 2008 yılının son çeyreğinden başlayarak resesyona girmiş görünüyor.

Mevsimlik etkilerden arındırılmış küçülme iki çeyrekle sınırlı kalmış görünüyor. Üstelik ekonomide işsizlik başta olmak üzere öteki göstergelerde bozulmalar ortaya çıkmış bulunuyor. Ekonominin en önemli avantajı mali sektörün 2001 krizinden sonra geçirdiği güçlendirmeler sayesinde finans krizine girmemiş olması. Küçülmenin baz etkisi azaldıkça Türkiye’nin büyümesindeki toparlanma da kayboluyor. Krizden çıkıp çıkmadığımızı tam olarak anlayabilmek için ikinci çeyrek büyümesini görmeye ihtiyacımız var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!