Güncelleme Tarihi:
Hürriyet Gazetesi yazarı Uğur Gürses bugünkü yazısında, Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal yapısını, eğilimlerini, değişimlerini ölçen TÜİK`in kurum içindeki `memnuniyet` durumunu irdeledi.
İşte Gürses`in yazısı...
``Madem gündemde memnuniyet anketi vardı, soru şuydu; TÜİK kendi içinde de bu tür eğilim, memnuniyet yapıyor muydu?``
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Birol Aydemir, her yıl İstanbul’da ekonomi basını ile bir araya geliyor. Aydemir, ‘İl Düzeyinde Yaşam Memnuniyeti’ verilerinin yayımlanmasının ertesinde, dün yardımcıları ile birlikte İstanbul’da bu toplantıyı yaptı. İstatistikler, veriler üzerine değişiklikleri ve ayrıntıları anlattı. Özellikle Avrupa Birliği standartlarına uyum konusuna önem verdiklerini söyledi. Aydemir, Türkiye’de veri kalitesinin iyileşmesi için kamu kesiminin tahakkuk esaslı muhasebeye geçmesi gerektiğini söylüyor.
İşgücü, istihdam ve işsizlik serileri yenileniyor; işsizlik tanımında son üç ay yerine, son 4 hafta esas alınacak. Yani daha ayrıntılı ve hareketli bir seri üzerinden istihdam ve işsizlik verileri ölçülecek. Ayrıca, milli gelir hesaplarının 2012 bazlı olarak hesaplanacak yeni bir seri üzerinde çalıştıkları anlatıldı. Tabii aynı zamanda da alt kalemlerde mevsimsellikten arındırılmış serileri açıklamalarının da zaman alacağı söylendi.
PİYASALARDAKİ SON DURUM İÇİN TIKLAYIN...
Madem gündemde memnuniyet anketi vardı; sohbet sırasında, şunu sordum “TÜİK kendi içinde de bu tür eğilim, memnuniyet anketleri yapıyor mu?” Öyle ya, mum dibine ışık veriyor muydu? Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal yapısını, eğilimlerini, değişimlerini ölçen kurumda durum neydi?
Evet, TÜİK içinde de bir memnuniyet anketi yapılıyormuş. Hem de 3 yıldır. Birol Aydemir çok iddialı biçimde, “geldiğimden beri 3 yıldır yapıyoruz. Hiçbir kamu kurumunda buna cesaret eden yoktur. Yapan varsa hemen bırakırım.”
Peki, TÜİK çalışanlarının ‘memnuniyet’ sonuçları nasıldı? Başkan Aydemir fazla ayrıntıya girmek istemedi. Ancak şunu öğrendim;
TÜİK çalışanlarının, atamaların liyakate uygun olup olmadığı sorulduğunda verdikleri yanıtlarda, yüzde 30’unun liyakate uygun biçimde atama yapıldığına, geriye kalan büyük bir çoğunluğun da liyakate uygun atama yapılmadığına inandıkları ortaya çıkıyormuş.
Aydemir, bu tür memnuniyet anketlerinin sorunlarla yüzleşmek açısından önemli olduğunu anlattı. Anketin sonuçlarına göre kurumsal yönetişimi geliştirmeye çalıştıklarını söylüyor. ‘Peki, Ankara’daki merkez mi yoksa bölgeler mi daha mutlu?’ diye sorduğumda, görece merkezdeki personelin daha az mutlu olduğunu, çünkü neredeyse ulaştırma servisi olmayan nadir kurumlardan biri olduklarını anlatıyor.
Kamu hizmeti veren kurumların, TÜİK’in açtığı bu yoldan ilerlemeleri ne kadar güzel olur. Kim bilir bunu yürütmek için altyapı desteğini de yine TÜİK’den alırlar belki de.
Twitter sorunu
Hükümet Twitter’la kurumsal bir bilek güreşine girişmiş durumda. Hükümetin taleplerini ifade özgürlüğü bağlamında kabul etmeyen Twitter, ‘gel buraya, yazıhane aç’ baskısı altında. Aynı zamanda da bizatihi Başbakan Erdoğan tarafından ‘vergi kaçakçılığı ile suçlanıyor. Maliye Bakanı Mehmet Þimşek dünkü açıklamasında “yaşanan sorunun KDV tahsilatında değil; gelir ve kurumlar vergisinde olduğunu” söylerken Twitter gibi şirketlerin Türkiye’de bir ofis ya da temsilcilik açmadıkları için bu iki vergiyi ödemediklerini anlatıyordu.
Soru şu; vergi kaçakçılığı ile suçlanan bu şirketler acaba çifte vergilendirmenin önlenmesi amaçlı anlaşmalardan yararlanıyor olabilir mi? Bu anlaşmadan doğan hakkı kullanan; oluşan kazançtan dolayı vermeleri gereken gelir ya da kurumlar vergisi gibi vergileri kendi ülkesinde ödeyen şirketlere ‘kaçakçı’ mı diyeceğiz?
Konuştuğum vergi uzmanları, ilgili şirketin tam vergi mükellefi olduğu ülke ile yapılan ikili anlaşmaya bakılması gerektiğini, ayrıca Türkiye’deki faaliyetlerine bakarak da ‘ticari faaliyette’ bulunup bulunmadığına karar verilebileceğini hatırlatıyor.