Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 2001 00:00
Kuruluşundan ve birinci halka arzdan bu yana portföyünde yer alan gayrimenkulleri süratle likide eden İhlas Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ yeni bir yapılanmaya gidiyor. Bu çerçevede içinde özellikle Marmara depremi sonrasında ortaya çıkan trende uygun, az katlı, hafif çelik kontrüksiyon gibi yapı tekniklerini de içine alacak şekilde sıra ikiz ev ve villalardan oluşan projeleri geliştirdiklerini belirten İhlas GYO Genel Müdürü Haluk Sur, ayrıca sektördeki gelişmeleri yakından takip ederek, bakımı ve işletmesi kolay, küçük ve orta ölçekli iş merkezi projelerine ağırlık verdiklerini söyledi.
Kent içi dönüşüm çalışmaları kapsamında daha önceleri bahçeli ev özlemiyle metropolitan alanın dışına çıkan kişilerin, yeniden şehir hayatına dönme süreci çerçevesinde, her türlü sosyal ve sportif unsurları bünyesinde bulunduran rezidans projelerine yönelik çalışmaları sürdürdüklerini ifade eden Sur, Portföyümüzü yeniden yapılandırmadaki hedef, ikincil bir halka arzı gerçekleştirerek, sermayemizi artırmak olacaktır dedi.
GYO`ların kısa sürede yoğun ilgi gördüğünü, çok sayıda başvurunun da Sermaye Piyasası Kurulu`na (SPK) yapıldığını vurgulayan Sur, burada seçici tavrından ötürü SPK`ya teşekkürlerini sunduklarını ifade etti.
SPK, gerçek bir teminattır
Temel amacı gayrimenkul projeleri geliştirmek ve sektörün özünde yer alan güven duygusuna gölge düşürmeksizin portföy işletmeliciği yapmak olan GYO`ların, yanlış ellerde,yanlış istikametlerde yol almasının kaçınılmaz olduğuna değinen Sur, satılamayan, nakde dönüştürülemeyen gayrimenkullerin GYO çatısı altında hisse senedi yoluyla halka yüklenmesinin büyük zararlar vereceğini, bu konuda ise SPK`nın gerçek bir teminat olduğunu söyledi.
Ülkemizde sermaye piyasası derinliği ve araçları geliştikçe GYO`ların gelişmesi kaçınılmaz olacaktır şeklinde konuşan İhlas GYO Genel Müdürü Haluk Sur, bu tür projelerin oluşturduğu portföylerin iç piyasalarda halka arzının geçmiş senelerde görüldüğü gibi zor olduğunu, yurtdışı gayrimenkul yatırımcısının ilgisinin az olduğunu, önümüzdeki dönemde politik ve ekonomik istikrarımız geliştirilip korundukça bu sorunun da aşılacağını belirtti.
GYO`ların inşaat sektörüne getirdiği başlıca yararın; sektörün bilimsel ve uluslararası normlara uygun çalışmaya başlaması olduğuna değinen Sur,
GYO`ların inşaat sektörüne getirdiği başlıca yarar, sektörün, bilimsel ve uluslararası normlara uygun çalışmaya başlamasını sağlamaktır. GYO`lar, sektöre ait temel dinamiklerin doğru işlemesine ve temel taşların yerli yerine oturmasına öncü olmuştur. En önemlisi geleneksel gayrimenkul yatırımcısı ve modern zamanların yatırım aracı olan hisse senedi piyasasını aynı çatı altında buluşturmuştur. Ülkemizle yakından ilgilenmeyen global yatırımcının bakış açısı, GYO`ların kurulmasıyla değişmeye başlamıştır. 2000 yılının son aylarında yaşanan ekonomik sıkıntı inşaat sektörünü olumsuz yönde etkilemiştir. Yalnız bunun öncesine gittiğimizde özellikle Vergi Reformu Kanunu, Nereden Buldun Yasası ve yüzyılın felaketi Marmara depreminin de sektörü ve genelde ülke ekonomisini etkilediği aşikârdır. Burada amaç Vergi Reformu Kanunu`nu kritik etmek değil, piyasada ortaya çıkan bir olguyu belirlemektir. Zira kayıtdışı ekonominin temel unsurlarından birisi gayrimenkul sektörüdür. Gayri safi milli hasılanın yaklaşık yüzde 10`u nispetinde paya sahip olan bu sektörün, kayıtdışı payının yüzde 25`lerin üzerine çıktığı ileri sürülmektedir.
Bu iki oran arasındaki fark bile Nereden Buldun Yasası`nın sektörü nasıl etkileyebileceğinin işaretidir dedi.
İnşaat sektörü canlanacak
2001 senesinin ikinci yarısından itibaren ekonomik parametrelerin düzelmeye başlamasıyla birlikte inşaat sektörünün de giderek canlanacağını ifade eden Sur, bu parametreleri, ihracat-ithalat değerleri arasındaki makasın daralması, özelleştirmenin hızlanması, turizm gelirlerinin 15 milyar doların üzerine çıkarılması, yabancı sermayenin daha fazla teşvik edilmesi ve en önemlisi bu işlere ait hukuksal düzenlemelerin hızla tamamlanması şeklinde özetledi.
Ülkemizin önünde yakın bir zaman dilimindeki en önemli problemin reel sektörün giderek kan kaybetmesi ve rekabet gücünün gerilemesi olduğuna değinen Sur, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu sorunun mutlaka aşılması ve ekonomik yapıdaki değişiklik, daha dengeli, sakin ve yumuşak yapılmalıdır. Önü alınamaz sosyal çalkantılara yol açılmamalıdır. Her şeye rağmen ülkemizin geleceği son derece aydınlıktır. Yeter ki biz taşları yerli yerine koyabilelim.