Güncelleme Tarihi:
`Parasal gevşeme` konsunda kafanızda hala soru işaretleri mi var?
Çeviri: Tolgahan KAMİLOĞLU
Reuters`in blog yazarı Felix Salmon`un `The Little Book of Economics: How the Economy Works in the Real World` (Gerçek Dünyada Ekonomi Nasıl İşliyor) isimli kitabın yazarı Greg Ip ile röportajı bu soruya uygun cevabı veriyor. İşte Greg Ip`nin sıradışı röportajı...
FS: Fed gerçekten para basıyor mu?
GI:�Evet basıyor ama tahmin ettiğiniz modelde değil. Yani aslında cüzdanınızdaki 20 dolarlık faturaların parasını basmıyor. Ama para kavramı hem piyasada dönen para hem de ticari bankaların Fed’e teminat olarak yatırdıkları para anlamına geldiği için bu anlamda bakılırsa ‘Evet, Fed para basıyor!’ diyebiliriz.
Parasal gevşeme politikası şu şekilde çalışıyor. Fed , Bank of America’dan ( B of A) 100 dolarlık bono alıyor. Bu kağıtlar Fed’in varlığına (asset) ekleniyor. Bank of America’nın Fed’de bir hesabı var. Fed bir tuşla Bank of America’nın hesabına 100 dolar aktarıyor. Peki para nereden geldi? İnce hava çizgisinden... Bank of America bu durumda yakın komşusu Fed’e gidiyor ve bu 100 doları fatura şeklinde tahsil ediyor. Para birimi ile rezerv arasındaki ayrım aslında oldukça anlamsız, para tabanı her ikisini de aynı anda içeriyor.
Aslında bu bononun Bank of America’ya veya onun bir müşterisine ait olması pek fazla bir şey değiştirmiyor. İkisinin de dinamiği aynı. Fed bonoyu banka olmayan herhangi birinden de alsa işlem bu kişinin bankası aracılığıyla gerçekleşiyor.
Diğer taraftan Fed aynı zamanda parayı yok etme gücüne de sahiptir. Mesela 100 dolarlık bir bonoyu Bank of America’ya geri sattığını varsayın. 100 doları Bank of America’nın Fed’deki hesabından düşün. Para birdenbire ortadan kayboluyor.
Konuyu daha soyut bir boyutta da tartışabilirsiniz. ‘Bu aslında bir para basma işlemi değildir’’ diyebilirsiniz. Normalde Fed’i biz hükümetin ayrılmaz bir parçası gibi düşünüyoruz. Fed’in para birimi ve rezerv gibi sorumlulukları aslında hazine kağıtları ve bonolar gibi hükümetin sorumluluğu içinde değildir.
Eğer Fed’e hükümetin ayrılmaz parçası olarak davranırsanız, bu durumda parasal gevşeme olayının görevi de hazine bonosunun yerini rezervlerle değiştirmektir. Bu da parasal gevşeme sorunsalının ana tartışma noktasını oluşturuyor. Mevcut likidite tuzağında yatırımcılar nakit paralarının olup olmadığıyla çok ilgilenmiyor veya bir kağıdı başka bir yatırım aracına çevirmekle...
Gerçek hayatta ikisinin de olması gerektiğini düşünüyoruz ama ayrı ayrı hareket etmeleri gerektiğini savunuyoruz. Fed bağımsız hareket ediyor. Fed’in mantık olarak hazine borcunu satın almasına gerek olmadığı çok açık. Onun yerine parasal gevşemeyi özel sektör veya yabancı borçları alarak yönlendirmesi gerekiyor.
FS: Fed orta vadeli faiz oranlarını indirirken orta vadeli enflasyon beklentilerini mi artırmaya çalışıyor? Böyle bir şey söz konusu olabilir mi?
GI:�Para politikasının işlevi gerçek faiz oranlarını düşürerek talebi artırmaya çalışmak. Yani başka bir deyişle, nominal (sembolik) oran eksi enflasyon beklentisi. Bunu da sembolik faiz oranlarını düşürerek veya enflasyon beklentisini yükselterek yapabilir. Fed parasal gevşeme hareketi yle enflasyonu çok düşük seviyelerde düşündüğünü ima ediyor. Aslında işe de yarıyor. Ağustos ayından beri sembolik oranlar düştü ve enflasyon beklentisi arttı. Bu sayede faiz oranları büyük ölçüde düştü.
FS: Kur savaşı nedir?
GI:�Bu kavram biraz ‘şok ve korku’ verici öyle değil mi? Her ülke kendi para biriminin değerini düşürmeye çalışıyor sırf ihracattan daha fazla pay alabilmek adına. Açıkça görülüyor ki, bu aslında imkansız. Tüm para birimleri sıfır toplamlı piyasalar.
‘Kur savaşı’ kavramının veya diğer adıyla rekabetçi develüasyonun altın standartlı dünyada br anlamı vardı. Çünkü bu sistemde ülkeler döviz kurlarını birbirleri karşısında sabit tutmaya çalışıyordu. Altın karşısında değeri eriyen ülkeler rekabetçi bir avantaj sağlıyordu.
Fakat serbest döviz kurlarının hakim olduğu bir dünyada manzara çok da net değil. İsviçre, Japonya, Brezilya, Meksika, Peru, Tayvan, Kore ve İsrail müdahale etti. Sadece rüreci yavaşlatabilmek için yoksa para birimlerini batırmak için değil. Bazı ülkeler de sahip olduğu varlıklara (asset) yabancı alımını yavaşlatabilmek için kapital kontrolüne gittiler. Bu durum bana göre para birimine müdahale ile aynı şey değil. Bu daha çok makro düzeyde bir düzenlemeye benziyor.
FS: Fed’in miktarsal gevşeme hareketiyle BoJ’un (Bank of Japan) döviz piyasası müdahalesi arasındaki fark nedir?
GI: Bir Merkez bankası döviz satın aldığında, bu rakamı genellikle başkasından aldığı ödünç para ile ödüyor. Yani direk o ülkenin kendi para birimiyle ödüyor. Eğer bir Merkez Bankası yabancı para birimi için yeni basılmış parayla ödeme yapıyorsa , yerel piyasada yerli paranın talebi artıyor. Bu da sterilize olmayan bir müdahale anlamına geliyor. Yeni basılmış para ile bono almak da yabancı para birimi almak da aslında bir nev’i parasal gevşemedir. Yerli paraya talebi artırarak paranın değerini artırmak ve alım gücünü düşürmek kaçınılmaz bir sonuç oluyor. Uygulamada iki politikanın farklı etkilerinin olduğu aşikar. Domestik parasal gevşeme hareketi yatırmcıların hükümet tahvil faizi hakkındaki düşünceleri üzerinde etkiliyken, döviz kuru müdahalesi para biriminin değeri üzerinde etki yaratıyor.