Güncelleme Tarihi:
ABD’de Fed’in yarattığı mali kriz beklemeye alınırken, bu kez bütçe krizi ve ‘borç tavanı’ yeni dalga olarak ortaya çıktı. ABD’de kamunun borçlanma limitine ulaşıldı.
Yani 17 Ekim tarihinden sonra ödemelerini yapamayacak. Borç geri ödeyemez bir ABD Hazinesi, nedeni ne olursa olsun piyasalarda yeni dalgalanma ve kriz yaratır.
Hürriyet Gazetesi`nden Uğur Gürses`in haberine göre; ABD’de Merkez Bankası Fed, bu ayki toplantısında beklentilerin aksine tahvil alımlarını azaltma kararı almamıştı. Fed’in, Kongre’deki bütçe harcama ve borç tavanı belirsizliğinin çözülmesini beklemeyi tercih ettiğini düşünüyordum. Nitekim aradan 10 gün geçtikten sonra Kongre’de Cumhuriyetçi ve Demokrat kanat arasındaki restleşme başladı.
Başladı, hem de yıpratıcı hamlelerle; Cumhuriyetçiler çoğunlukta oldukları Temsilciler Meclisi’nde Kasım ayı ortasına kadar yönetime ek harcama yetkisi sağlayan yasayı onayladılar ama Demokrat Başkan Obama’nın gözbebeği olan ve ‘Obamacare’ olarak adlandırılan sağlık reformunu 1 yıl erteleme kararını da ekleyiverdiler. Demokratlar ise bunu çoğunlukta oldukları Senato’da geri çevireceklerini ilan etmişlerdi.
DÜNYA BORSALARINDAKİ SON DURUM İÇİN TIKLAYIN...
OBAMA’NIN GÖZBEBEĞİ
Yeni mali yılın başlayacağı Salı sabahına kadar anlaşma sağlanamazsa 17 yıldan sonra ilik kez salı sabahından sonra ‘government shutdown’ olarak adlandırılan, kamu hizmetlerinin güvenlik ve sağlık gibi temel hizmetler dışındaki durdurulması ve çalışanların da izne yollanması fiilen başlayacak.
Peki, ne olacak? Olasılıkla salı sabahına kadar bir çözüm bulunması zor. Senato Temsilciler Meclisi’nde alınan kararı büyük olasılıkla veto edecek, böylece yetki yasası geçememiş olacak ve hükümet faaliyetleri durma noktasına gelecek. Cumhuriyetçiler, Demokrat başkan Obama’nın ‘gözbebeği’ olan sağlık reformunu öteleyerek siyasi itibarına bir ‘çizik’ atmayı denerken, Demokratlar ise özellikle yoksul kesimin hoşuna giden sağlık reformundan vazgeçmediklerini ve bunu Cumhuriyetçilerin baltalamak istediğini ve hükümet faaliyetlerinin durdurulmasına yol açtıklarını savunacak.
BORÇ TAVANI KRİZİ
Analistler, borçlanma tavanı nedeniyle hükümet faaliyeti durursa bunun ABD milli gelirini binde 3 aşağı çekeceğini tahmin ediyorlar. Ama ‘turpun büyüğü heybede’. Asıl, Obama’nın da daha tehlikeli diyerek dikkat çektiği borç tavanı konusu var.
ABD’de kamunun borçlanma limitine ulaşıldı. Elinde belli bir miktar nakdi bulunan merkezi yönetim, 17 Ekim tarihinden sonra ödemelerini yapamayacak. İşte en büyük tehlike bu; hükümet faaliyetlerinin durmasının mali piyasalara doğrudan bir etkisi yok, ama borç limitinin artırılmamasının etkisi büyük olacaktır. Borç geri ödeyemez bir ABD Hazinesi, ya da tahvil faizlerini ödeyemeyen ABD Hazinesi, nedeni ne olursa olsun mali piyasalarda kriz yaratır.
Piyasalarda yeni dalgalanma olur
BÜTÇE harcama yetkisi konusunda ortaya çıkan anlaşmazlık, belki de son dakikada ya da ciddi sonuçları olabilecek noktaya gelmeden tarafların uzlaşmasıyla ortadan kalkacak ama gündeme yakında girecek olan borç tavanı krizinin eklenmesi de hesaba katılarak, mali piyasalarda daha büyük bir dalgalanmaya yol açacak.
Geçmişteki örnekler, hükümet faaliyetlerinin durmasından çok borç tavanındaki tıkanmanın daha büyük dalgalanma yarattığını gösteriyor. Basit bir ‘mortgage’ belgesi için hükümet ofislerinin çalışıyor olması gerektiğini dikkate alırsanız; bu fotoğrafı kestiren ABD Merkez Bankası Fed’in, tahvil alım programını kısma niyetini bir süreliğine rafa kaldırması için yeterince makul bir gerekçesi var.
Tenis maçı izler gibi bakıp kalacak mıyız
BİR süre ABD’deki bütçe ve borçlanma tavanı konusundaki bu tartışma ve gerilim egemen olabilir. Ancak uzlaşma sağlandıktan sonra mali piyasalar yine ve yeniden Fed’i konuşmaya başlayacak. İşin doğrusu, Avrupa’daki gelişmeler de pek sevimli değil.
İtalya yeni bir politik krizin içinde. Yunanistan ise ırkçı Altın Şafak partisi liderinin ve birkaç milletvekilinin cinayet suçu ile tutuklanmasıyla yeni bir politik sürecin içinde. Tüm bunlar Türkiye’ye de dalgalanma olarak yansıyacak. Temel soru şu; biz de içeride, üç seçimli politik gündeme takılı kalıp, reform ajandası ve takvimi olan yeni bir program yapmadan, bizi de etkileyen bu dalgalanmaları ‘tenis maçı’ izler gibi bakıp kalacak mıyız?