Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2010 09:21
Kısa vadede global piyasaların odaklanacağı önemli konu
Yunanistan ve Yunanistan`a Avrupa Birliği (AB) ile IMF`nin ortaklaşa açtıkları kredi garantisi olacak. Tevfik AKSOY / REFERANS GAZETESİDaha doğrusu, Yunanistan`ın talep etmesi durumunda AB tarafından geçen hafta sonu söz verilen finansman garantisinin işe yarayıp yaramayacağı. Önce kısaca mekanizmanın nasıl çalışacağından bahsedeyim sonra da üzerinde anlaşılan çözümün artı ve eksilerinden. Bilindiği gibi Yunanistan`ın orta ve uzun vadeli sorunu yüksek bütçe açığı ve borcunun yüksekliği sebebiyle şu sıralar borçlanırken ödemekte olduğu risk priminin yüksek oluşu. Kısa vadede ise sorun, yüksek risk primi ödemesine karşın ihraç edilecek tahvillere yeterli miktarda talep gelmemesi.
IMF`siz çözüm çok zorOrta ve uzun vadeli sorunun çözümü açısından yapılması gerekenler belli: Harcamalar kısılacak, vergi ve vergi-dışı gelirler artırılacak ve en önemlisi açıklanan plana uygun veriler geldikçe güven sağlanacak. Ancak bunun oluşmasına kadar geçecek olan sürede ve piyasanın göstermekte olduğu düşük tolerans da hesaba katıldığında AB`nin ve IMF`nin varlığını hissettirmesi kaçınılmazdı. Daha önce bir yazıda Yunanistan`ın finansman sorununun çözümünde IMF`siz bir resim düşünemediğimi belirtmiştim.
Bu görüşümü koruyorum ve açıklanan son finansman çözümünde AB`nin üçte iki ve IMF`nin üçte bir oranında vereceği destek ile Yunanistan için bir çeşit güvenlik ağı gerilmiş oldu. Prosedür şu şekilde işleyecek: 1) Yunanistan`ın açık bir şekilde finansal yardım talebinde bulunması ve piyasadan yeterli miktarda borçlanamadığını deklare etmesi gerekmekte. 2) Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası`nın da ortak bir kanıya vararak durumun gerçekten ciddi olduğunu kabul etmeleri ve bunun yanında Yunanistan`ın mali önlemler konusunda doğru yolda olduğunu teyit etmeleri gerekmekte. 3)
Euro para birimini kullanan bütün ülkelerin eksiksiz şekilde Yunanistan`a mali destek verilmesine onay vermesi gerekmekte.
Risk primi düşecekŞimdi bu koşullara bakınca alınan son kararlarla birlikte üç numaralı koşulun yerine geldiğini görüyoruz. İki numaralı koşulun yerine gelmesi oldukça zaman alacağından, eğer finansman gereksinimi duyarsa Yunan hükümetinin bir numaralı koşulu hemen yerine getirmesi gerekmekte. Bunun olup olmayacağı da tabii önümüzdeki gün ve haftalarda Yunanistan`ın gerçekleştirmeye çalışacağı borçlanmalarda ne derecede başarılı olacağına bağlı.
Açıkçası AB ve IMF`den açık destek almış bir ülkenin piyasadan nispeten başarılı şekilde borçlanmaması oldukça az bir ihtimal. AB`den 30 milyar euro ve IMF`den 15 milyar euroluk destek ile toplamda 45 milyar euro ya da 61 milyar dolarlık potansiyel düşük faizli borçlanma imkânı, doğal olarak Yunanistan`ın risk primini düşürecektir.
Peki bu durum euronun çok lehine olacak mı? Belki de cevaplaması zor olan soru aslında bu. Çünkü, AB ülkeleri Yunanistan`a açık çek yazarken acaba ileride bazı ülkelerin ahlaki kaza tehlikesi diye nitelendirebileceğimiz (İngilizcede moral hazard) bir davranışa itilmesine sebep olmuş olacak mı? Yani, mali açıdan oldukça kötü bir pozisyona girmiş olan bir ülkenin kurtarılması sonucu acaba sıradaki diğerleri açısından nasıl bir örnek oluşturacaktır.
Sıradakiler kurtarılır mı?
Sonuçta aynı çatı altında olan ve aynı para birimini kullanan ülkeler açısından hiçbir ülkenin diğerine göre farkı olmadığına göre bugün Yunanistan`ı kurtarmak zorunda hisseden bir organizasyon eğer varsa sıradakileri de kurtaracaktır. Akdeniz`e kıyısı olan diğer AB üye ülkelerinin hükümetleri de ucuz fonlama bulma imkânı varken acaba acı reçeteyi alıp zor koşullarda piyasalarda borçlanma yoluna mı gidecek yoksa işi ağırdan mı alacaktır?
Peki İrlanda örneğinde olduğu gibi son bir senedir çok sert mali önlemler alıp düzlüğe çıkmaya çalışan bir ekonomi şimdi Yunanistan`ı kurtarmak adına çek yazıp kendi vatandaşından nasıl para talep edecektir? Bütün bu davranışların ve kararların politik sonuçları olmaması mümkün değil. Seçim sonuçları da sanırım bunu gösterecek. Çalıştığım kurumda sene sonu için euro-
dolar paritesi için 1.24 olan tahmini korumaktayız ve her ne kadar riskler büyük ölçüde azalmış gibi görünse de piyasanın euro açısından ne denli temkinli yaklaştığını dikkate alınca bu konuda çok da yalnız olmadığımızı anlıyoruz.