Güncelleme Tarihi:
KAYITDIŞI istihdamın yüzde 53’e, işsizlik oranının da yüzde 10’a yükselmesinin sebeplerinden biri olarak sunulan yüksek işgücü maliyetlerinin düşürülmesinin, terörle mücadelede de etkin bir araç olabileceği belirtiliyor. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, terörün en büyük sermayesinin ‘işsiz insan’ olduğunu söyleyerek, ‘Bölgesel asgari ücretin Doğu ve Güneydou Anadolu Bölgesi’nde uygulanması halinde; teşvik sisteminin getiremediği yatırımların bu iki bölgemizdeki gözle görülür biçimde artacağına hep birlikte tanık olacağız’ dedi.
350 milyon liralık asgari ücretin ‘Aspirin gibi her derde deva’ olmadığını belirten Çağlayan, ‘Teşvikli 49 ilin hepsine aynı asgari ücreti uygularsanız kimse zor bölgelere gitmez. Sonuç da ortada zaten’ dedi. ASO’nun hazırladığı Bölgesel Asgari Ücret raporuna göre, asgari ücret 350 milyon lira olmasına karşın, bunun sigorta primi ve vergiyle birlikte, işveren kişi başına toplam maliyeti 594 milyon liraya, dolar cinsinden de 400 dolara ulaşıyor.
DOĞU VE GÜNEYDOĞU’NUN DOĞU’SU:
Raporun İngilizce’ye çevrilmiş bir örneğini IMF’ye de ileten Çağlayan, ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin, bu bölgelerin doğusu ve Güneydoğu’su ile aynı standarda getirilmesi lazım’ diye konuştu. ASO Başkanı, bu cümlesini daha fazla açmaktan kaçındı. Ancak Kuzey Irak bölgesindeki son siyasi gelişmelerle birlikte, bölgenin başta Milli Gelir olmak üzere temel ekonomik göstergelerinin hızla iyileşmesi ve bu iyileşmenin 19 ili içine alan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ilişkin göstergelerin önüne geçmesinden kaygı duyulduğu öğrenildi. Bu kaygının, bazı kapalı toplantılarda gündeme getirilerek tartışıldığı da belirtiliyor.
19 İLE 250 MİLYON LİRA:
Rapor, Türkiye’nin üç bölgeye ayrılarak, sosyo-ekonomik gelişmişlik bakımından en altta olan 19 il ve ilçelerinde, (Diyarbakır, Yozgat, Adıyaman, Bayburt, Kars, Şanlıurfa, Iğdır, Batman, Gümüşhane, Mardin, Siirt, Van, Bingöl, Hakkari, Şırnak, Bitlis, Ağrı, Muş) asgari ücretin 250 milyon liraya düşürülmesini öneriyor. 10 yıl sürdürülecek bu uygulamayla, 250 milyon liralık asgari ücretten sembolik olarak yüzde 1 vergi ve sigorta primi alınması teklif ediliyor.
Neden ‘Bölgesel Asgari Ücret’
ASO’nun raporunda bölgesel asgari ücrete neden geçilmesi gerektiği, şu tezlerle işleniyor:
İstanbul, Ankara, İzmir için düşük kabul edilen asgari ücret; kişi başına gelirin ülke ortalamasının altında, işsizliğin ise ülke ortalamasının üstünde olduğu iller için yüksektir.
Çünkü 2003 verilerine göre, kişi başına tüketim harcamaları İstanbul’da 319 milyon, Ankara’da 242 milyon, Muş, Bitlis ve Ağrı’da ise 82 milyon lira.
Milli Gelir’in 2 bin 146 dolar olduğu 2001’de, Kocaeli’de kişi başına düşen Milli Gelir 6 bin 165 dolarken, 568 dolar ile kişi başına en düşük gelir Ağrı’daydı.
Milli Gelir dağılımı, aynı tarihte 929.5 dolar olan yıllık net asgari ücretin bu iki ile yansımasını da etkiledi. Kocaeli’de yıllık net asgari ücret, kişi başına düşen gelirin yüzde 15’ine, Ağrı’da ise yüzde 164’üne karşılık geldi. Bu oranlar, asgari ücretin Türkiye’nin her ilinde aynı anlamı taşımadığını gösteriyor.
Diğer yandan SSK verilerine göre, Türkiye’deki asgari ücretle çalışan 2.5 milyon kişiden sadece 95 bini en az gelişmiş 19 ilde yaşıyor. Bu da özel sektörün neden az gelişmiş yerlere yatırım yapmadığının kanıtı.
Şirket soyanı mahkûm kontenjanından almam
ZAFER Çağlayan, ülkenin en ciddi sorunlarından biri olan istihdamın arttırılması konusunda herkesin kafa yorması gerektiğini söyleyerek, bu kapsamda işçi sayısı 50’yi geçen işletmelere getirilen zorunlulukları da sert bir dille eleştirdi.
‘İşçi sayısı 49’u geçti mi devlet başlıyor, (özürlü al, eski mahkum al, müşavir al, terör mağduru al) diye. Terör mağdurunun başımızın üstünde yer var. Ama ben çalıştığı şirketi soymaktan ceza almış birini işe alabilir miyim? Kim alır? Özürlü al diyor. Bir kere kaç işletmenin o özürlünün rahatça gidip gelmesini sağlayacak tertibatı var? Ey devlet sen bana niye karışıyorsun, onu al bunu al diye. Ben ayakta kalmak için kimi almam gerektiğini zaten bilirim.’
‘Zorunlu istihdam’a getirilen yaptırımların işletmeleri bezdirdiğini savunan Çağlayan, ‘KOSGEB verilerine göre Türkiye’de 247 bin sanayi işletmesi var. Bunun 242 bininde çalışan işçi sayısı 1 ile 49 arasında. Sizce bu tesadüf olabilir mi? Ya 49’a gelince frene basıyor. Ya da kayıtdışı çalıştırıyor’ diye konuştu.