Bergama`da sona doğru

Güncelleme Tarihi:

Bergama`da sona doğru
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2005 10:063dk okuma

Yıllardır tartışılan ve çevre köylülerin yaptıkları renkli protestolarla gündeme oturan İzmir`in Bergama ilçesinde Ovacık Altın Madeni`nde üretim için sona yaklaşılıyor. Türkiye`nin ilk özel sermayeli altın madencisi Koza Altın Şirketi, 44,5 milyon dolara satın aldığı Ovacık Madeni`ni kısa süre içinde faaliyete geçirmeye hazırlanıyor.

Halen Danıştay`ın aldığı yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle 19 Ağustos 2004 tarihinden beri çalışmaların yapılamadığı madenle ilgili olarak Koza Altın Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek, `Danıştay, geçmişte alınan izinleri iptal etti. Biz şimdi bu izinleri yeniden alıyoruz. Üretim izni için gerekli işlemlerin yüzde 98`ini tamamladık. Her şey yolunda giderse, en kısa zamanda üretime geçeceğiz` dedi. Son 11 yıldır madenin açılması için bakanlıklardan, bürokrasiden 711 farklı imza alındığını açıklayan İpek, şöyle konuştu: `Normandy Madencilik A.Ş.`e 20 milyon doları ödedik. Geri kalanı, üretime geçilirse ödenecek. Bu tesis 120 milyon dolara malolmuş, biz burayı açacağız.`

Bugüne kadar altın madeni hakkında yapılan suçlamaların gerçekle alakası olmadığını savunan Akın İpek, `Ovacık Altın Madeni gerekli ve yeterli olan çevre tedbirlerinin çok üzerinde önlem alarak dünyanın mevcut en iyi çevre teknolojisine sahip altın işletmesi haline geldi. Atık barajımızın güvenlik katsayısı Türkiye`nin en büyük su barajları olan Atatürk ve Keban Barajlarından iki kat daha fazla` diye konuştu. İpek, AB Komisyonu`nun da 2004`te mevcut en iyi tekniklere referans ve örnek olarak Ovacık Altın Madeni`ni gösterdiğini belirtti.

İpek, en ciddi tartışma konusu olan siyanürden altın arama safhasında hiçbir şekilde yararlanılmadığının altını çizdi. Türkiye`de siyanürün başta tekstil ve boya sanayii olmak üzere 50 farklı sektörde yılda 270 bin ton kadar kullanıldığını kaydeden İpek, Ovacık Altın Madeni`nde sadece 100 ton siyanürden yararlanıldığını vurguladı. Siyanürün çamur haline getirilen cevherin ayrıştırılması için kullanıldığını belirten İpek, şöyle devam etti: `Madende doğaya karışacak herhangi bir zararlı atık üretilmiyor ve depolanmıyor. Tesisin atık barajında depolanan sular zaten doğrudan doğruya doğaya verilebilir nitelikte. Atık havuzumuzun güvenliği uyguladığımız teknolojiyle dünyada en iyi standartlara sahip. Buradaki siyanür oranı Amerika`daki içme sularına denk. Tüm dünyada siyanürle altın aranıyor ve daha bir kişinin ölümüne rastlanılmadı. Bizden önceki şirketler bu olayı anlatmakta güçlük çekti. Bizim yerli bir şirket olmamız büyük avantaj.`

İpek, 2004`te bütün huzursuzluğun kaynağı olan şüpheleri tamamen ortadan kaldıracak çok kapsamlı bir çevre etki ve değerlendirme raporu hazırlandığını da dikkat çekerek, Ovacık Altın Madeni`nin çalışmasına mani olacak hiçbir muhtemel çevre riskinin bulunmadığını iddia etti.


YILAN HİKAYESİNE DÖNDÜ

10 yılı aşkın süredir `siyanürle altın arama` nedeniyle tartışma yaratan Ovacık Altın Madeni, ilk olarak 2001 yılı Mayıs`ında üretime başladı. İlk dava, Çevre Bakanlığı`na Eurogold firmasının idari işleminin iptali amacıyla 1994`te açıldı. 1997`de Danıştay, projenin çevresel riskler taşıdığı yönünde karar verdi. Ancak Bakanlar Kurulu, tesisin faaliyetine devam etmesini kararlaştırdı. En son Bakanlar Kurulu`nun kararının iptali için Danıştay`a açılan iptal davaları devam ediyor. Türkiye`nin ABD`den sonra dünyanın en büyük altın rezervlerine sahip olduğunu ancak tek bir madenin bile olmadığını belirten Akın İpek, Ovacık`ta 350 bin ons ve Gümüşhane`de 100 bin ons olmak üzere iki yıl içinde toplam 450 bin ons üretim ve 180 milyon dolar ciro hedefleri olduğunu söyledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!