Oluşturulma Tarihi: Ocak 26, 2001 00:00
IMF ve Dünya Bankası şemsiyesi dışında, yerli ve yabancı danışmanlardan oluşan bir grup yarından tezi yok BDDK`nın içine girmelidir
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi, yerli ve yabancı danışmanlardan oluşan bir grubun, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu`na (BDDK) girmesi ve bankacılık sisteminin nasıl rehabilite edileceğine çözüm bulması gerektiğini bildirdi. Canevi, Türk Ekonomik Hukuk Araştırmaları Vakfı tarafından düzenlenen 2000 Yılında Türkiye Ekonomisi, Beklentiler ve Eğilimler konulu panelde yaptığı konuşmada, Türkiye`nin büyüme için yeterli tasarrufa sahip olmadığını ifade ederek, Dış tasarruflarla takviye edilmediği takdirde Türkiye kalkınma hızını gerçekleştiremez dedi. Hükümetin ekonomik programı başarıyla götürdüğünü ve bunun sonucunun da alındığını kaydeden Canevi, ekonomik gelişmelerde yaşanan en önemli yavaşlamanın özelleştirmede meydana geldiğini söyledi. Konuşmasında bankacılık sektörüne de değinen Canevi, şöyle konuştu: IMF ve Dünya Bankası şemsiyesi dışında, yerli ve yabancı danışmanlardan oluşan bir grup yarından tezi yok BDDK`nın içine girmelidir. 3 ay süreyle orada oturup, bize çözüm önerileri getirecek çalışma yapmalıdırlar. Türk bankacılık sisteminin nasıl rehabilite edileceğine dair çözüm bulmalıdırlar. Fon`daki bankaların sorunlarının çözümlenerek ortadan kaldırılması gerekiyor. Ama bugün yapılacak açıklamadan sonra da kamuoyundaki beklenti sona ermeyecektir. Canevi, Türkiye`de doğru dürüst bir finans sektörü olmadığını savunarak, finans sektörünün yüzde 85`inin bankacılıktan oluştuğunu, bankacılık sektörünün sağlığının da banka sayısı ve personeliyle doğru orantılı olmadığını, aracılık fonksiyonunun derinliğiyle ilgili olduğunu vurguladı.
İmtihan
Türkiye`nin hala bankacılık sektöründeki rekabeti görmediğini ifade eden Canevi, çok yakında 1-3 uluslararası bankanın Türkiye`ye gelmesiyle bu rekabetin görüleceğini ve istenilen imtihanın verileceğini kaydetti. Canevi, Bunun bir an önce olmasında yarar görüyorum dedi, Yavuz Canevi, Türk ekonomisinin spekülasyona açık bir ekonomi olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: Ekonomik programı, hükümetin, reel sektörün ve toplumun sahiplenmesini istiyorum. Bir kere daha ekonomik programın yararlı olduğunu anlatılması gerekir. Eğer böyle sorunlar büyüyecek diye gidersek, sesimizi çıkarmazsak, bu durum yeniden yeni krizlere aday olur. Bu programı bırakmamalıyız. Alternatifi olmadığı için yürümek zorunda. İçimize bir şüphe düşerse başarı şansı görmüyorum. Canevi, AB`ye üyelik tartışmalarının da şu anda sosyal, siyasi ve ekonomik kambur olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade ederek, bunu aşmak için bir yol bulmak gerektiğini söyledi.
Siyasetin elinde para musluğu olduğu sürece
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi de konuşmasında, Türkiye`de bir kaynak sıkıntısı yaşandığına dikkat çekerek, 20 senedir öğrendiklerimizi ortaya koyup, farklı bir sürece dönüştürmemiz gerekiyor dedi. Kavi, Türkiye için doğru modelin ortaya konulması gerektiğine işaret ederek, yönetim sistemini ortaya koyduktan sonra bununla ilgili hukuktan işe başlamak gerektiğini söyledi. Hüsamettin Kavi bir soru üzerine, devletin asli faaliyetleri içinden ekonomik faaliyetlerin çıkarılması gerektiğini ifade ederek, Siyasetçinin elinde para musluğu durduğu sürece, siyasetin düzelme şansı yok dedi.
2001 zorlu geçecek
Garanti Bankası Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Mahfi Eğilmez de, 2000 yılında parlak bir gelişme gösteren dünyada yüzde 5 büyüme meydana geldiğini hatırlatarak, 2001 yılı için bu oranın düşeceğini, yüzde 3.5`e kadar inebileceğini kaydetti. 2000 yılında enflasyonun indirilmesi ve büyümenin siyasetçinin istediği şekilde gerçekleştiğini ifade eden Eğilmez, bütçede inanılmaz bir düzelme meydana geldiğini söyledi. Eğilmez, 2001 yılının bütçe açısından zorlu geçeceğine işaret ederek, bu yıl Türkiye`nin ekonomik büyümesinin yüzde 1.5 olarak gerçekleşeceğini, yıl sonu enflasyonunun da yüzde 20-21 düzeyinde olacağını tahmin ettiğini bildirdi. Bilgi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy ise, 2000 yılında dünyadaki ilk finans krizinin Türkiye`de yaşandığına dikkat çekerek, bu yıl Türkiye`de iktisadi zemine ve kısa süreli haraketlere bakılması gerektiğini belirtti. Ekonominin yapısındaki sorunun, kaynak ve üretim kapasitesinin çok düşük olmasından kaynaklandığını savunan Berksoy, kaynakların kötü kullanılmaması gerektiğini söyledi. Türk Ekonomik Hukuk Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aziz Can Tuncay da, Türkiye`de hukukun üstünlüğünün sağlanamaması halinde siyasetin de ekonominin de bozuk olacağını vurgulayarak, Herşeyin temelinde hukukun üstün olduğunu kabul edip, bunu yerleştirmemiz gerekiyor dedi.