Batı`nın zayıf halkası Türkiye

Güncelleme Tarihi:

Batı`nın zayıf halkası Türkiye
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2008 12:20

Rus-Gürcü savaşı patladığında Rusya: Ortak mı rakip mi? başlıklı bir yazı yazmıştım (Referans, 14 Ağustos). Yazının temel sorunsalı şuydu: Türkiye Batı ittifakının üyesi olarak Rusya ile çatışırsa yüksek bir ekonomik bedel ödemek zorunda kalmaz mı? Yanıt şekillenmeye başladı. İki hafta önce yaptığım analizi alıntılarla hatırlatayım:

Seyfettin GÜRSEL / REFERANS

Rusya ile Türkiye ekonomileri olağanüstü tamamlayıcı özelliklere sahipler. Rusya enerji ve hammadde ihraç ediyor. Enerji ve emtia fiyatlarındaki artışlar sayesinde muazzam cari işlemler fazlası veriyor. Fazla bu yıl 100 milyar doları geçer... Ruslar zenginleştikçe daha çok sanayi malı tüketecekler, daha çok bina yapacaklar, daha çok seyahat edecekler. Bunları da büyük ölçüde dışarıdan temin edecekler. Çünkü rekabetçi bir ekonomiye sahip olmaları çok zor. Türkiye zenginleşen Rusya ile dostane siyasal ilişkiler geliştirdiği ve tabii Rusya pazarına doğru politikalarla odaklandığı takdirde, büyüme için ihtiyaç duyduğu mal ve hizmet ihracatı ivmesi için büyük fırsat yakalar. 2008`in ilk yarısının rakamlarına bakarak ticaret hacminin bu yıl 40`a, açığın da 26 milyar dolara çıkacağını söyleyebiliriz. Türkiye cari açığını azaltacaksa bunu Rusya`ya daha fazla mal ve hizmet satarak yapacak.

Bu, ortaklık perspektifidir. Gerçekleşmesi için Rusya`nın Türkiye`yi rakip olarak görmemesi, Türkiye`nin kalkınmasına ticaret kanalıyla destek vererek bölgesel güç olmasına yardımcı olmaktan gocunmaması gerekiyor. Bu olası mı? Bir bakıma evet, bir bakıma hayır. Dost ve sanayileşmiş Türkiye Rusya`nın refahını ve bölgenin istikrarını çok olumlu etkiler. Ama diğer yandan Türkiye NATO üyesi, AB`ye üyelik de ulusal hedefi. Dolayısıyla Rusya`nın Türkiye`ye bakışı Batı`yla ilişkileri tarafından belirleniyor. Eğer Rusya bir süper güç olarak yeni bir Soğuk Savaş dönemi başlatmak istiyorsa Türkiye`yi rakip olarak görecektir. Böyle bir ortamda Kafkaslar, Rusya ile Türkiye`nin çeşitli araçlarla çatıştığı bir coğrafyaya dönüşür. Türkiye de Rusya`nın sunduğu potansiyel ekonomik katkıdan yararlanamaz.

Öyle anlaşılıyor ki yeni Soğuk Savaş başladı. Kimin sorumlu olduğu bu yazının konusu değil. Konu Türkiye ekonomisinin nasıl etkileneceği. Rusya Batı ile giriştiği bilek güreşinde ekonomik açıdan Batı ittifakının en zayıf halkası Türkiye`ye yüklenmeye karar vermiş görünüyor. Dünkü Referans`ın birinci sayfasındaki Rusya-Türkiye ekonomi savaşı manşetinin altındaki TIR kuyruğu fotoğrafı bu yüklenmeyi gayet güzel ifade ediyordu. Rusya, Türkiye ile asimetrik dış ticaret ilişkisini silah olarak kullanmaya kararlı. Amaç belli: Türkiye`yi yanına çekemese bile en azından tarafsızlaştırmak istiyor.

Türkiye, Rusya karşısında gerçekten edilgin durumda. Petrolünün önemli bölümünü, doğalgaz gereksiniminin de yarıdan fazlasını Rusya`dan satın alıyor. Enerji fiyatlarındaki olağanüstü artışlar ticaret dengesini iyice bozdu. 2008`de 50 milyara çıkması beklenen cari açığın yarısını Rusya ile verilen cari açık oluşturacak. Türkiye`nin kısa ve orta dönemde Rusya`dan yaptığı enerji ithalatının bir bölümünü dahi başka tedarikçilerle ikame etmesi olanaksız. Türkiye Rusya`ya mahkûm.
Buna karşılık Rusya`ya yaptığı ihracatın bu ülke için hiçbir stratejik önemi yok. Türk hazırgiyim ve gıda ürünlerinin pek çok alternatifi var. Üstelik ihracatımız Rus pazarının küçük bir kısmı. İthalat durduğunda bir miktar fiyat artışı ve refah kaybı yaşansa da bunlar Rusya`nın otoriter yönetimini hiç etkilemez. Büyüyen cari açık Türkiye açısından büyük sorun. Özellikle AB pazarının durgunlaştığı bir dönemde Rusya pazarı çok daha büyük önem kazanıyor.

Rus yönetimi de bunu iyi biliyor ve Karadeniz`i NATO denizi, Güney Kafkasya`yı da NATO bölgesi haline getirmeye yardımcı olmanın ağır ekonomik bedeli olacağını kendine has kaba üslubuyla gösteriyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!