Oluşturulma Tarihi: Ağustos 08, 2001 00:003dk okuma
12 Eylül öncesindeki anarşi ortamı nedeniyle Türkiye`yi terkeden İsmet Koyun`un kurduğu Kobil, Almanya`nın en büyük akıllı kart şirketi oldu. Koyun, ‘‘Türkiye`de kalsaydım, ya anarşist olacaktım ya da ölecektim’’ dedi.
41 yaşındaki Ankaralı İsmet Koyun, 12 Eylül öncesinde Türkiye`den kaçarak bugün dünyada da yeri olan güvenlik sistemleri ve akıllı kart (smart card) teknolojileri şirketlerinden birini kurdu. Koyun, ‘‘Türkiye`de kalsaydım anarşist olup ya hapse, ya da mezara girecektim. Ama Türkiye`den kaçarak teknoloji alanında büyük bir işadamı oldum’’ dedi. Bugün yılda 50 milyon mark ciro yapan, 200 milyon dolarlık piyasa değerine sahip Kobil Systems şirketinin sahibi olan İsmet Koyun, sorularımızı şöyle cevapladı:
Türkiye`den ayrılmanızın sebebi neydi?
- 1978 yılında 12 Eylül`ün geleceğini hissediyorduk. Türkiye`de olaylar üzücü boyutlara ulaşıyordu. Her gün suçsuz yere insanlar ölüyordu. Ben de liseyi yeni bitirmiştim. Bizim için Türkiye`de kalsaydık iki seçenek vardı. Ya hapiste olacaktım ya mezarda olacaktım. Çünkü o dönemde olaylara katılmamak diye bir şey sözkonusu değildi. Mecburduk, çünkü gruplara bölünmüştük. Ben solcuydum. Tek çare kaçmaktı. Böylece Türkiye`de kalıp anarşist olacak bir insan Almanya`ya gidip işadamı oldu.
Almanya`ya kiminle ve neden gittiniz?
- Almanya`ya okumak için tek başıma gittim. Amcam ordaydı. O dönemde Türkiye`den çok insan Almanya`ya kaçıyordu. Ben Almanya`da üniversiteye girip informatik mühendisliği bölümünden mezun oldum.
İş hayatına nasıl atıldınız?
- Üniversitenin son senesinde okuldaki arkadaşlarımıza daha hesaplı bir şekilde bilgisayar almak için para toplanmıştı. 100 bilgisayar alım işini organize edecek arkadaş işi beceremeyince bu işi yapmaya talip oldum. İşi organize edecek arkadaş bilgisayarları Almanya`dan almayı planlarken ben Hong Kong`lu bir firmayla anlaşarak 100 bilgisayarı daha ucuza getirdim ve bu işten 40 bin mark para kazandım. Kazandığım bu 40 bin mark benim sermayem oldu ve üniversiteden bir doçentle beraber yüzde 50-50 ortaklıkla şirket kurduk.
İlk kurduğunuz bu şirketle ne iş yapıyordunuz?
- Şirket önce Hong Kong`tan mal alıp satan bir pazarlama şirketiydi. Daha sonra ortağın yüzde 50 payını satın alarak başka yönlere kaymaya başladım. Mühendis olduğum için pazarlama işi bana cazip gelmemeye başlamıştı. O dönem 2 kişiyle Ar-Ge bölümü kurdum ve dünyadaki ilk bilgisayar paralel güç kaynağını geliştirdik. Derken zamanla bu işin zor olduğunu gördük. Hem paraya ihtiyaç vardı hem de Almanya`da bu işi yapmak güçtü. Bizde 1995 yılında güvenlik işine geçtik.
Yaptığınız işi biraz anlatır mısınız?
- Biz bilgisayar ağlarını yetkisiz kişilerin girişine karşı koruyan, güvenli dijital iletişimi sağlayan, kimlik tanıma ve şifreleme çözümlerini müşterilerimize sunuyoruz. Kobil Systems çok fonksiyonlu Smart Card (akıllı kart) terminalleri ve Bilgi Teknolojileri güvenlik çözümlerinin geliştirilmesi ve pazarlanmasını sağlıyor.
IT sektöründe güvenlik sistemlerinin önemi nedir?
- Geçtiğimiz yıllarda bütün insanlar
elektronik ticaret diye bas bas bağırdı. Bizim
ise bu dönemde iddiamız güvenlik sistemi olmadan elektronik ticaretin olmayacağı yönündeydi. İnternetin oluşacağını inanıyorsanız güvenliğe de inanmak zorundasınız.
Almanya dışında neler yapıyorsunuz?
- Almanya`nın dışında, Amerika`da şirket kurduk, İtalya ve İngiltere`de temsilciliklerimiz var. Bizim hedefimiz tüm dünyaya açılmak. Şu an ciromuz 30 milyon mark ama 2002 yılında bu ciromuz yapılan bağlantılarla 50 milyon marka çıkacak.
Paparazi seyreden ülkeden hayır gelmez
Türkiye`nin krizden kurtulması için sizce ne yapılması gerekiyor?
- İnsanların üretime teşvik edilip, yüksek faiz gelirlerinin kesilmesi lazım. Yani, insanlara üretim yaparak para kazanabileceğini göstermek lazım. Adamın üretim yapmasını özendirecek bir şey vermiyorsunuz ki, adama sürekli paparazileri seyrettiriyorsunuz. 18 yaşındaki delikanlılar mankenleri seyretmenin dışında üretimi düşünemiyor.