ABD Merkez Bankası kilit federal fon oranlarında yarım puanlık bir indirim gerçekleştirerek faiz oranlarını %5.5 puan düşürmüştür. İkinci kez faiz oranlarını indiren ABD artık 8 yıllık kesintisiz büyümenin ardından özellikle tüketici ve iş dünyası için olumsuz beklenti içine girdiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan datalardan son üç aydır iflas davalarında patlama yaşandığı ve durgunluğun kalıcı olacağı beklentisi ile ABD’lilerin yoğun bir tasarruf dönemine adım attığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bu uygulama 1982 yılından bu yana FED’in yapmış olduğu en ciddi faiz indirimi olduğu görülmektedir.
Yeni yönetimin ise vergi indirimi konusundaki yoğun isteği ise mevcut konjonktür ile karşılaşması olumlu beklentiyi ekonomi açısından gündeme getirmiştir.
Ocak – ekim dönemi ödemeler dengesi (dış denge) incelendiğinde karşımıza şu sonuçlar çıkmaktadır.
• Ekonomik programında en önemli yumuşak karnını oluşturan cari işlemler dengesi 1999 Ocak – Ekim ayına göre 22 kat artarak 7.473 Milyar $ açık vermiştir. Bu açığın %61’i mal alım satımını oluşturan dış ticaret dengesinden kaynaklanmaktadır.
• Dış ticaret dengesinin ise 1999 aynı dönemine göre ise %138 oranında artarak uygulanan kur politikası ile uluslararası paritenin 2000 yılında uygulanan ekonomik programa olan maliyetinin bir diğer göstergesidir.
• 2000 yılında büyümenin kaynağı olarak kullanıldığı anlaşılan sermaye hareketlerinin ise gösterdiği performans % 440 artarak gerçekleşmiştir.
• Sermaye hareketleri içinde ise Türkiye’nin konvertibiliteye geçtiği dönemden itibaren tercih ettiği kısa vadeli ve portföy yatırımı ağırlıkta olmuştur. Portföy yatırımlarının artış oranı %513 dür.
• Ödemeler dengesi açısından ise pozitif pozisyon %42 azalarak 2.324 Milyar $ olarak gerçekleşmiştir.
İthalat ve ihracatın ana mal gruplarına ve sektörlere göre dağılımı:
Ana mal gruplarına göre ihracat ve ithalatımızın profili incelendiğinde yandaki sonuçlar karşımıza çıkmaktadır. Buna göre;
• İthalatımız içinde en çok dikkati çeken ara mallarının sahip olduğu paydır. 1999 yılında %66 olan pay 2000 yılının aynı döneminde %66olarak gerçekleşmiştir. Sektörlerin stok tutma (hammadde ve ara malı) düzeyinin azalmadığıanlaşılmaktadır.
• Bir diğer dikkat çeken özellik ise tüketim mallarının toplam ithalat içindeki payının değişimidir.
• İhracatımız içinde ise imalat sektörü payının artarak devam ettiğini görmekteyiz.
Ek niyet mektubu ve makro etkileri:
IMF’ye verilen 18 Aralık 2000 tarihli ek niyet mektubunda, Merkez Bankası’nın geçtiğimiz yıl açıklanan kur politikasında herhangi bir hedef değişikliği olmaksızın programın sürdürüleceği belirtilmiştir. Ancak, para programında, geçtiğimiz kasım ayında ortaya çıkan likidite krizinin etkisiyle yeni bir net iç varlıklar limitinin belirlenmesi ve net uluslararası rezervlerde bir revizyon sözkonusu olmuştur. Buna göre, para programında önümüzdeki yıl için öngörülen en temel değişikliğin net iç varlıklara getirilen limitlere tanınacak olan esneklik olduğu anlaşılmaktadır. Merkez Bankası geçtiğimiz kasım ayında başlayan likidite krizi sırasında net iç varlıklar limiti nedeniyle piyasadaki likidite ihtiyacını karşılayamamış ve bunun sonucunda, gecelik faizler %1000 seviyelerini aşmıştı. Niyet mektubunda yer alan ifadelerden 2001 yılı için Merkez Bankası’nın sistematik olmamak kaydıyle yeni ilan ettiği limitleri aşabileceği anlaşılmaktadır. Merkez Bankası para politikasındaki bu değişikliğin kasım ayındaki gibi bir likidite krizinin yinelenmesini önlemek amacı taşıdığı düşünülmektedir.
Para programına göre, likidite krizinden sonra 19 Aralık 2000 itibariyle yaklaşık 2.3 Katrilyon TL seviyesinde bulunan net iç varlıklar üst limitinin öncelikle, aralık ayı sonu için 1,650 trilyon TL’ye çekilmesi hedeflenmektedir. Bu limit, 11 Aralık ve 11 Ocak günlerinde elde edilen net iç varlıklar büyüklüğünün ortalaması olarak hesaplanacaktır. 2001 yılında ise, kriz nedeniyle para tabanında ortaya çıkan aşırı genişlemenin sınırlandırılması amacıyla net iç varlıklar seviyesinin, kademeli olarak, 30 Haziran itibariyle 200 Trilyon TL’ye düşürülmesi planlanmaktadır. Geçtiğimiz yıl yapılan GSM lisans satışından elde edilen 2 milyar doların hesaplara geçecek olması ve yabancı sermaye girişlerine bağlı olarak, TCMB’nin yılın ilk altı ayında net iç varlıklar seviyesinde bir azaltmaya gitmesinin piyasaları sıkıştıracak bir faktör olmayacağı düşünülmektedir.
Bundan başka, Ocak, Şubat, Mart, Haziran, Eylül ve Aralık 2001 sonundaki net iç varlıklar limitlerinin performans kriterine uygunluğu, sözkonusu ayların son beş iş gününün ortalaması olarak hesaplanacak büyüklüğe göre belirlenecektir. Merkez Bankası bunun dışında, ay içinde, bu tavanların doğrusal enterpolasyonu suretiyle belirlenen limitin çok büyük miktarlarda ve sistematik olmamak koşulu ile aşılabileceğine işaret etmiştir. Yılın ikinci yarısında, Merkez Bankası’nın kur politikasında genişleyen bant sistemine geçmesi ile birlikte, net iç varlıklar limitinde yine kademeli olarak kısmi bir artış öngörülmektedir. Aralık sonu itibariyle net iç varlıklar için tavan değeri 950 Trilyon TL olarak belirlenmiştir. Bundan başka, mektupta belirlenen net iç varlıklar büyüklükleri, munzam karşılık oranlarındaki değişiklikten kaynaklanan düzeltme yapıldıktan sonra belirlenmiştir. TCMB, munzam karşılık oranlarında bundan sonra herhangi bir değişiklik olmayacağını, ancak olası bir değişiklik karşısında da bunun likiditeyi genişletici etkisinin net iç varlıklar tavanının düşürülmesi yoluyla önleneceğini de eklemiştir.
Ayrıca, niyet mektubunda TCMB’nin kriz sonrasında düşük rezerv pozisyonunun dikkate alınarak daha önce aralık sonu itibariyle 13.5 milyar
dolar olarak belirlenen net uluslararası rezerv tabanının 10.4 milyar dolar olarak belirlenmesi talep edilmektedir. Bu seviyenin de 2001 yılında kademeli olarak artacağı ve haziran sonunda 12 milyar dolar ve 2001 yılı sonunda 12.4 milyar dolar olacağı öngörülmektedir.
Kur politikasında ise daha önce ilan edilen çerçevede herhangi bir değişiklik yapılmayacağı duyurulmuştur. Buna göre, 1 Temmuz’dan itibarensepet
döviz kuru (1 dolar + 0.77
Euro) merkez noktası etrafında giderek genişleyen bir bant içinde dalgalanmaya bırakılacaktır. Döviz kurunun merkezi değer kaybı 2001 yılının üçüncü ve dördüncü çeyreğinde aylık bazda %0.85 olacak, merkez nokta etrafındaki bant ise 2001 yılı sonunda %7.5 oranında genişleyecektir.
Bütün bunların ötesinde, Merkez Bankası daha ileri bir aşamada kurun temel alındığı bir programdan, enflasyonun hedeflendiği bir programa geçiş için gerekli hazırlıkların 2001 yılının ikinci yarısından itibaren yapılacağını duyurmuştur. Bunun için, yeni Merkez Bankası Kanunu’nun 2001 Nisan sonuna kadar çıkarılması planlanmaktadır. Bu çalışmanın, Avrupa Birliği’ne Türkiye’nin olası katılımı çerçevesinde Maastricht Anlaşması ile uyumlu bir mevzuat oluşturması açısından da gerekli olduğu belirtilmiştir.
Bankacılık Sektörü:
Niyet mektubunun bankacılıkla ilgili bölümünde, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğu uygulamalar özetlenirken, 6 Aralık’ta hükümet tarafından tüm yerel bankaların mevduatlarının ve mevduat sahipleri dışındaki diğer kreditörlerinin alacaklarının geçici olarak tam güvenceye alınmış olduğu belirtilmiştir. Bu garantinin, solvabilitesini yitirmiş ve taahhütlerini yerine getiremeyen bankalara BDDK’nın müdahalesi ile işlerlik kazanacağı ifade edilirken,garantinin kapsamı ve içeriği ile ilgili olarak 15 Ocak 2001’e kadar bir açıklama yapılacağı belirtilmiştir (5. gözden geçirme için önkoşul).
Niyet mektubunun sözkonusu bölümünde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) bankaların asgari maliyetle, yeniden sermayelendirip satmak ya da tasfiye etmek yoluyla çözüme kavuşturulması için hazineden borçlanma yetkisinin olduğu hatırlatılmış, ekim ayından önce fon bünyesine alınmış olan 8 banka için 6.1 milyar dolarlık devlet kağıdının hazineden borç alınarak bu bankaların sermaye yeterliliklerinin sağlanmasında kullanıldığı belirtilmiştir.
Mektupta, fon bünyesindeki bankalarla ilgili işlemlerin takvimi şu şekilde belirtilmiştir:
Yatırımcıların bankalarla ilgilendiklerini gösteren mektupların 15 Aralık’a kadar alınmasını takiben BDDK tarafından potansiyel yatırımcılara 22 Aralık’a kadar onay verilecektir.
BDDK tarafından, onaylanan potansiyel alıcılara bankalar hakkında temel bilgilerin verilmesinden sonra, bu alıcılar 15 Ocak 2001’e kadar hangi bankalarla ilgilendiklerini belirteceklerdir.
Gelen bu bilgiler ışığında TMSF hangi bankaları satışa sunacağına, hangilerini tasfiye edeceğine ilişkinkararını 20 Ocak 2001’e kadar açıklayacaktır. (beşinci gözden geçirme için önkoşul) Her durumda mevduat sahipleri ve kreditörler güvence altında olacaklardır.
Satışa sunulacak bankalara ilişkin bilgi 20 Şubat 2001’e kadar sağlanacak. (6. gözden geçirme için önkoşul) Bu tarihten tekliflerin verilmesi için talep edilecek olan en son tarih olan 24 Nisan 2001’e kadar, alıcılara bankalar için ayrıntılı bilgiye erişim hakkı (due diligence) verilecektir.
Niyet mektubunun bankacılık sektörü ilgili bölümünde ayrıca, Halk Bank ve Ziraat Bankası’nı görev zararları stoğunun yeniden yapılandırma planlarında kaydedilen ilerlemeye uygun olarak piyasa faizi taşıyan devlet kağıtlarına dönüştürüleceği bildirilmiştir.
Bunların yanısıra, BDDK’nın 2001 Ocak ayı sonuna kadar hissedarlara dolaylı kredi verilmesini yeniden tanımlayan bir düzenleme çıkaracağı açıklanmıştır.
Niyet mektubunda,kredi karşılıklarının vergiden düşürülmesine izin veren bir vergi düzenlemesinin de kabul edileceği, genel karşılıkların ise vergiden düşürülmesi uygulamasının kaldırılacağı belirtilmiştir. Bu düzenleme 2001 Mart ayı sonuna kadar kabul edilecek ve 1 Nisan 2001’de itibaren uygulanacaktır.
Uluslararası kur değişimlerinin Türkiye ekonomisine etkisinin bir diğer göstergeside dış borç stoğunun döviz cinslerine göre dağılımıdır. Buna göre
• ABD$ nın payı artarken Euro’nun payı azalmaktadır. Euro/$ paritesinde artış bizim dış borcumuzun kompozisyonunu olumsuz etkileyecektir.