Oluşturulma Tarihi: Ocak 11, 2001 00:00
300 firmanın mali bilgileri üzerinden yapılan değerlendirmede, firmaların varlıklarını finanse etme sürecinde sürekli biçimde finansman açığı ile karşılaşmasının arkasında özkaynak yetersizliğinin bulunduğu belirtiliyor.
Merkez Bankası`nın hazırladığı Sektör Bilançoları Araştırmasına göre turizm sektörünün temel sorunu özkaynak yetersizliği. Ciro, yatırım, istihdam ve diğer göstergeleri ile turizm sektörü pazarının büyük bölümünü temsil eden 300 firmaya ilişkin veriler üzerinden yapılan araştırmada, 1997 - 1999 döneminde en yüksek katma değer azalışı gösteren sektörün turizm olduğu belirtiliyor. Sektörün 1997 - 1999 döneminde yüzde 15 dolayında katma değer azalışı gösterdiği belirtilen araştırma sonuçlarına göre, sözkonusu dönemde turizm bir anlamda ekonomiye net bir katkıda bulunmadı.
Özellikle 1999 yılı krizi ile birlikte çok büyük bir krizin içine giren turizm kesiminden yaklaşık 300 firmanın bilançolarından çıkan sonuçların değerlendirildiği araştırmada, turizmin 1999 yılında faaliyet kar marjı oluşmayan tek sektör olduğu dikkat çekiyor. Yani sektör 1999 yılında sattıklarından kar edemedi. Turizm kesiminin varlıklarını finanse etme sürecinde hep kısa vadeli çözümler bulması ve uzun vadede sürekli biçimde finansman açığı ile karşılaşmasının arkasında özkaynak yetersizliğinin bulunduğuna dikkat çekilen araştırmada, turizm kesiminin 1997 - 1999 döneminde özkaynak gelişimi açısından en düşük orana sahip olduğu belirtiliyor. Yüzde 5`in çok altında bir özkaynak gelişimi gösteren sektör borçlarının incelendiği bölümde sektörün yeni yatırımlarını finanse etmek için uzun ve kısa vadeli borçlanma sarmalına girdiğine dikkat çekiliyor.
Araştırmaya göre borç sarmalına giren turizm kesiminin aynı zamanda finansman giderleri yükseliyor. Bu maliyet artışı bir süre sonra şirketin net satışlarında önemli bir orana yükseliyor. Bu durumda finansman sorunları büyüyen şirketler 1999 yılında olduğu gibi satış iptalleri ile karşılaşma durumunda, finanse edemedikleri duran varlıklarını finansman kuruluşlarına teslim ediyorlar. Bu yıl içinde birçok banka ve finans kuruluşunun bu yolla çok sayıda tesise sahip olması, Merkez Bankası`nın konuyla ilgili araştırmasından çıkan sonuçları doğruluyor.
Ekonomide iniş trendi:
Sektör temsilci ve mensupları ile ilgili kamu birimleri ve akademisyenlerin de bir süreden beri sektöre ilişkin analizlerini dayandırdığı, turizmin Türkiye`de 1997 yılına kadar yükseliş trendi izlediği, 1998`den sonra ise düşüşe geçtiğine ilişkin değerlendirme, Merkez Bankası`nın Sektör Bilançoları Araştırması`nın turizme ilişkin bölümünde de aynen yer alıyor. Bu anlamda ele alınan dönem ve sektörün yapısal özellikleri hakkındaki değerlendirmelerin gerçekçi olduğu görülen araştırma sonuçlarında, sözkonusu dönemde sektörde yaşanan bütün önemli gelişmelere yer veriliyor. Asya krizi ve onu izleyen Rusya krizinin de sektöre etkisinin değerlendirildiği araştırmada, bu gelişmelerin sektörün yükseliş trendini olumsuz etkilediğine dikkat çekiliyor. Araştırmada turizm kesiminin bu dönemde OECD ülkelerinden gelen rezervasyon iptalleri ile satışlarında yüzde 23 ve gelirlerinde de yüzde 40 dolayında küçüldüğü vurgulanıyor.
Varlıklar finanse edilemiyor:
Merkez Bankası araştırmasında İmalat Dışı Sektörler grubunda yer alan turizm kesiminin kendi kategorisi içinde en çok duran varlığa sahip olurken, elindeki bina ve demirbaşların finansmanı için sürekli sermaye aradığı belirtiliyor.
Raporda ortaya konan verilere göre sektörün toplam varlıklarının yüzde 83`ü
Duran Varlık biçiminde. Kendi kategorisi içinde bu denli yüksek bir duran varlık yapısına sahip olan turizm kesimindeki firmalar, faaliyetlerinin finansmanı için kaynak sıkıntısı çekiyorlar. Duran varlıklarının yüzde 72`si bina ve demirbaşlardan oluşan sektörün bu varlıkları nasıl finanse edeceğinin de her zaman için sorun oluşturduğuna işaret ediliyor. Bina ve demirbaşlarının yüzde 38`ini kendi özkaynakları ile finanse eden sektör kuruluşlarının, yüzde 35 oranında da uzun vadeli borçlanma yoluna girdiği belirtilen araştırmada, bu süreçte finansman sorununu yine çözemeyen sektör firmalarının özkaynakları ve uzun vadeli borçlarının yanında kısa vadeli borçlanmaya giderek kısa dönemli olarak bu soruna çözüm bulmaya çalıştıkları kaydediliyor.