Solow: IMF`ile pazarlık yapın

Güncelleme Tarihi:

Solow: IMF`ile pazarlık yapın
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2001 11:24

Koçbank`ın davetlisi olarak ilk kez Türkiye`ye gelen Solow, Rahmi Koç Müzesi`nde `Ekonomik Krizi Büyümeye Zarar Vermeden Aşmak: Alternatif Bir Yol Var Mı?`` konulu bir konferans verdi. Konferans`ta IMF`nin bankacılık sisteminin derhal temizlenmesi gerektiği görüşünde haklı olduğunu kaydeden Solow, krizden çıkmak için kolay bir yol olmadığını da sözlerine ekledi. IMF`nin bazı konularda empoze ettiği önerilerin ciddi tartışmalar yarattığına işaret eden Solow, IMF`ye, her zaman hangi ülkede olursa olsun benzer önerilerin dile getirildiği eleştirilerin yöneltildiğini hatırlattı.

ABD`de yaşanan gelişmelerle birlikte dünya ekonomisinin 11 Eylül`den daha kötü bir görünüme büründüğünü kaydeden Solow, Türkiye ve diğer bazı gelişen ülkelerin IMF`ye verdiği sözleri yerine getirmekte zorlanarak, şartların değiştiğini öne sürebileceklerini kayderek, `Türkiye IMF`ye, 2 hafta öncesine göre kısa vadede durum çok daha tehlikeli. Bizim planları gözden geçirip gerekli değişiklikleri yapalım. Yeni adımlar atmak gerekiyor diyebilir` dedi. Solow, IMF ve Dünya Bankası`nın ise bu gelişmelere bağlı olarak Türkiye gibi ülkelerin önüne sürülen şartları yerine getirmekte zorlanabileceğini görmesi gerektiğini kaydetti.

Mutsuz aileler birbirinden farklıdır
IMF koşullarının yarattığı tartışma ortamına girmek istemediğini belirten Solow, ünlü yazar Leo Tolstoy`un Anna Karenina adlı romanının başlangıcında dile getirilen `mutlu aileler birbirine benzer, ama mutsuz aileler her zaman birbirinden farklıdır` ifadesine yer vererek, bunun ekonomiler için de geçerli olduğunu vurguladı. Dünyada, ekonomik sorunların kısa dönemde çözümü ile ekonominin uzun vadeli ihtiyaçları konusunda bir ikilem yaşandığına dikkat çeken Solow, kısa vadede empoze edilenlerle ekonominin uzun dönemli ihtiyaçları arasında çatışma çıktığını söyledi.

Bankacılık sistemi temizlenmeli
Bankacılık sisteminin derhal temizlenmesi konusunda, IMF`nin kesinlikle haklı olduğunu dile getiren Solow, `Bankacılık sistemiminin yeniden yapılandırılması, kamu bankalarının kapatılması veya özelleştirilmesi konusunda haklılar. Türk ekonomisi, daha güçlü bankalara ihtiyaç duyuyor. Bankacılık sisteminin temizlenmesinin uzun vadede de yararları var` dedi. Kalkınmakta olan ülkelerde bankacılık sisteminin işlevlerine de değinen Solow, Türkiye gibi ülkelerde bankaların önemli rollerinden birinin, büyümekte olan şirketlerin başlangıçtaki finansman ihtiyaçlarının sağlanması olduğunu kaydetti. Bankaların bu işi yapabilmesi için, riskleri tarafsız bir şekilde inceleyebilme ve dışarıdan gelen baskılara kapalı olmalarının önemine işaret eden Robert M. Solow, bankalar dahil bütün borç veren kuruluşların borç verdikleri kuruluşların ciddi bir yönetim içinde olması gerektiğini vurguladı.

Güney Kore`nin mali krizden çıkma nedenini, yeni hükümetin güçlü ve hızlı bir şekilde banka temizliğine gitmesi ve kredi verme usullerini reforma tabi tutması olarak açıklayan Solow, bankacılık sistemini güçlendirme, banka sayısını azaltmakla eş anlamlı bile olsa kısa ve uzun vadede doğruları yansıtacağını savundu. Solow, güçlü bir bankacılık sistemi, bağımsız risk analizi yapma yeteneği ile Türkiye`de kalkınmanın daha güçlü ve başarılı olacağını söyledi.

Doğrudan yabancı yatırımlar önemli
Solow, IMF`nin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde doğrudan yabancı sermayenin desteklenmesi yaklaşımının da doğru olduğunu belirtti. Portföy yatırımlarının uçucu yatırımlar olduğuna işaret eden Solow, daha az uçucu nitelikteki doğrudan yabancı yatırımların Türkiye gibi sanayi ve kalkınma geleneği olan bir ülkede risk yaratmayacağı düşüncesini dile getirdi. Dünyanın en verimli firmalarıyla gerçekleştirilecek rekabetin, iyi bir sanayi performansı yaratmanın garantisi olduğunu kaydeden Solow, sektörlerde kötü yönetim nedeniyle kötü performans ortaya çıktığını vurguladı. En iyi performans gösteren sektörlerin ihracata yönelik sektörler olduğuna işaret eden Solow, üretkenlik ve verimliliğin rekabete açık olmayan sektörlerde oldukça geri olduğunu kaydetti.

Yüksek enflasyonla olmaz
Nobel ödüllü ekonomist Solow, bir ülkenin gelişmesi için makro ekonomik istikrarın şart olduğunu da vurgulayarak, yüksek enflasyon ve istikrarsızlığın kural olduğu bir ülkenin gelişemeyeceğine dikkat çekti. Solow, krizden çıkışın kolay bir yolu olmadığını ifade ederken de, kısa vadeli bir finansal krizi aşarken Türkiye gibi bir ülkenin uzun vadeli geleceğini de koruması gerektiğini söyledi. Türkiye gibi ülkelerin tanımlanan gerçek sorunların üzerine gitmesi gerektiğini kaydeden Solow, IMF`ye getirilecek en önemli önerinin de, bu uluslararası kuruluşun kısa vadeli mali kaynak önerilerinin, ülke ekonomisinin ihtiyaç duyduğu reformlarla çatışmasını önlemek olacağını vurguladı.

Kendisine yöneltilen bir soru üzerine Solow, kuramsal açıdan standart giden bir enflasyonun sorun olmadığını dile getirerek, ekonominin her yıl yüzde 5 - 10 - 40 giden bir enflasyona adapte olabileceğini söyledi. Akademik ekonomistlerin böyle seyreden bir enflasyonun sorun olmadığını düşündüklerini belirten Solow, gerçek bir dünyada ise bunun sorun olduğunu kaydetti. Küreselleşme deyimini sevmediğini de sözlerine ekleyen ünlü ekonomist, ekonomilerin örtüştüğü bir dünyada böylesine bir enflasyonla işlerin yürümediğini anlattı. Solow, `Dünyada yüzde 30 enflasyonu her yıl sürdürmek mümkün değil. İşlerin böyle yürümediği ortada. Böyle bir ülkede, makul, uzun vadeli yatırım yapma imkanı bulunmamaktadır` diye konuştu.

Para politikaları sıkı düzenlenmeli
Solow, bir başka soruyu yanıtlarken de, krizden kolay bir çıkış yolu bulunmadığını tekrarlayarak, `Mali kriz başladığına göre buna acısız bir çözüm getirilemez` dedi. Sorunun sürekli kaynağı bütçe açığı ise mali olarak bunu gevşek bırakmanın büyümeyi de etkileyeceğine işaret eden Solow, neticede para politikalarında sıkı düzenleme gerektiğini vurguladı. Robert M. Solow, `IMF`nin mantığı burada kalıyor, bir sonraki aşamaya geçemiyor. Bütçede bir konsolidasyon yapılması bir sonraki aşama. Ama bunu yaparken altyapı yatırımları gereklidir. IMF, kaçınılmaz yatırımların yapılmasına ikna edilmelidir` dedi.

Saldırı tüm ekonomileri etkiler
Bir soru üzerine, ABD`deki olayın Türkiye gibi ülkeleri kesinlikle etkileyeceğini savunan Solow, şu görüşleri dile getirdi: `Dünya Ticaret Merkezi`ne bu saldırı 2 yıl önce olsaydı, insanlık trajedisi olsa bile ulusal ekonomi açısından küçük bir etkisi olacaktı. Korkunç bir olay, 6 bin kişi hayatını kaybetti. Maddi hasar 100 milyar dolar. Çok büyük bir para. Tahrip olan sermayenin 4 yıla yayılarak geri kazanılacağı düşünülürse, her yıla 25 milyar dolar düşer. Amerikan ekonomisi bir gerilemenin eşiğinde, hatta içine girmişken saldırı gerçekleşti. Ekonomik ve psikolojik açıdan büyük bir etki yarattı. Tüketiciler gelecek konusunda endişeliyken, daha az tüketiyorlar. Son 2 haftada dünyanın her yerinde tüketiciler bir belirsizlik içine girdi. ABD`deki gerileme 6 ay sürer. Türkiye ve diğer tüm ülkelerin IMF`ye diyebileceği, (İşler değişti. 2 hafta önce düşündüğümüz artık olamayacak.)` Solow, ABD`nin ihracat için çok daha az ümit var bir pazar olduğunu, diğer büyük ekonomiler, özellikle Alman ekonomisinin de inişe geçtiğini, en az birkaç ayın `çok daha neşesiz` geçeceğini belirtti.

Robert M. Solow
`Büyüme teorilerinin babası` olarak tanınan Solow, 1924 yılında New York`da doğdu. Solow, 1949 yılında M.I.T.`de başladığı akademik kariyerini halen aynı üniversitenin ekonomi bölümünde sürdürüyor. 2. Dünya Savaşı`nda Amerikan ordusunda görev almak üzere eğitim hayatına 2 yıl ara veren Solow, büyüme modellerine yeni bir anlayış getiren çalışmalardan dolayı 1987 yılında Alfred Nobel anısına verilen ekonomi ödülüne layık görüldü. Çeşitli ödülleri bulunan Solow, 1960`lı yıllarda ABD Başkanı John F. Kennedy`nin Ekonomik Danışmanlar Konseyi`nde yer aldı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!