Şirketlerin kurtuluşu ihracatta

Güncelleme Tarihi:

Şirketlerin kurtuluşu ihracatta
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2001 08:53

Arka arkaya yaşanan finansal krizler birçok İMKB şirketinin zarar açıklamasına ve özsermayesinin erimesine yol açtı. Şirketlerin bu durumu pozitife çevirmek için ikinci yarıda ihracat ağırlıklı politikalar izlemesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, özellikle finansal yükünü hafifleten, likit kalabilen ve uzun vadeli borçlanmaya gidebilen şirketlerin şanslı olacağına dikkat çekiyorlar. Krizin etkilerini bir miktar da olsa azaltmak için şirketlerin ikincil halka arza da başvurabileceğini belirten uzmanlar, kısa vadede nakit girişi sağlanmasının yanı sıra ihracata ağırlık verilmesi ve yabancı ortaklık konusundaki gelişmelerle şirketlerin olumlu bir yapıya kavuşabileceğini kaydediyorlar.

Bu yıl ikinci altı ayda ekonomideki gidişatın olumlu olabileceğini belirten Gedik Yatırım Portföy Sorumlusu İsmet Palanlı, faaliyetleri ihracat ağırlıklı olan şirketlerin daha cazip olacağını vurguladı. Kriz ortamında finansal yükü ağır olan ve fazla likit olmayan şirketlerin kriz bittiğinde dahi kolay kolay toparlanamayacağına işaret eden Planlı, `Finansal yükü fazla olan şirketler borç ödemesi konusunda riske girebilir. Dolayısıyla bu yılın ikinci altı ayında zararlarını telafi etmek için bu şirketler, ikinci halka arzla ek kaynak sağlama imkanı yaratmalı ve ayrıca vadesi yaklaşan borçları için bankalarla pazarlık yaparak bu dönemi az zararla atlatmaya özen göstermeleri gerekecek` dedi.

Makro riskler azalmalı
Makro risklerin azalacağı bir ortamda şirketlerin bir takım politikalarla krizin etkisini bir nebze de olsa azaltabileceğini belirten Planlı, fiyat indirimi ve istihdamda daralma gibi politikaların minimum fayda sağlayabileceğini ifade etti. Planlı, `Faizlerin düşmesi, yeni kredi alma imkanı, talep yönlü desteklerin gelmesi, dış pazarlarla ihracat yapma imkanının sağlanması gibi önlemlerle şirketler, bir takım makro riskleri gidererek rahat bir nefes alabilecek` dedi. Planlı ayrıca, kriz etkilerinin yavaş yavaş ortadan kalkmasıyla birlikte ihracat, turizm, çimento ve enerji sektörlerinin ön plana çıkabileceğine dikkat çekti.

Şirketler nakit akışlarıyla değerlendirilmeli
Krizin etkisiyle büyük zarar açıklayan şirketlerin kar ve zarardan ziyade, nakit yönlü değerlendirilmesi gerektiğini belirten MNG Yatırım Araştırma Yöneticisi Yusuf Soydaş, `Kriz devam etse bile, nakit akışı fazla olan firmalar yakın dönemde kara geçecek` dedi. Bazı şirketlerin önemli oranda zarar yazmalarının kur farkından kaynaklandığını söyleyen Soydaş, `Kriz ortamında şirketlerin dolar bazında giderlerine karşılık, gelirleri de dolar bazında gerçekleşiyorsa ve kriz ortamında cazip olan ihracata ağırlık veriyorlarsa, bu şirketlerin önümüzdeki dönemde pozitif yönde gelişeceklerini düşünüyorum` dedi. Krizin etkisini pozitife çevirmek için şirketlerin net sermayelerine ağırlık vermelerini, stoklarını önemli ölçüde tüketip, Tam Zamanında Üretim (Just In Time) modelini uygulamalarının gerektiğini vurgulayan Soydaş, `1994 krizinde bu tedbirleri uygulayan firmalar şimdi bu esnekliklerini yitirdiler. Dolayısıyla bu tedbirlerin fizibilitesi firmalarca iyi yapılmalı` şeklinde uyarıda bulundu. Soydaş ayrıca, kriz etkilerinin giderilmesiyle birlikte başta beyaz eşya sektörü olmak üzere, otomotiv ve inşaat sektörünün olumlu bir trend izleyeceğini vurguladı.

Yabancı firmalarla ortaklığa gidilmeli
Kriz ortamında en büyük sorunun reel sektördeki daralma olduğunu ifade eden Şeker Yatırım Araştırma Müdürü Edmon Nergizyan ise, kriz ortamında şirketlerin kar ve özsermayelerinde ciddi kayıplar devam ederse tamiri imkansız bozuklukların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. Kriz ortamı dağılsa bile bu olumsuz durumları aşamayan şirketlerin kendilerini toparlayamıyacaklarını söyleyen Nergizyan, krizin sonbaharda etkisinin azalmaya başlayacağını tahmin ettiğini vurguladı. Likit şirketlerin bu süreçte avantajlı olduğunu vurgulayan Nergizyan, krize karşı şirketlerin stratejik ortaklığa gitmeleri gerektiğini kaydederek, `Türkiye`deki şirketler daha çok aile şirketi, küçük esnaf zihniyetiyle büyük işletmeler yönetiliyor. Bu durum ekonomideki en ufak dalgalanmalarda firmaların faaliyetlerinde dezavantaj yaratıyor. Bu konuda bir başka olumsuzlukta Türkiye`de şirketlerin batma noktasına gelirken yabancı ortaklığa gitmek istemeleridir` dedi. Sonbaharda kriz etkisinin azalacağını belirten Nergizyan, bu olumlu gelişmeye parelel olarak çimento, enerji sektörünün daha cazip olacağını, beyaz eşya ve banka sektörünün de bu olumlukuktan pay alacağını ifade etti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!