Repo değerlemesinde kafalar karışık

Güncelleme Tarihi:

Repo değerlemesinde kafalar karışık
Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 2001 00:00

Bankaların likit ihtiyaçlarını gidermenin bir yolu da repo işlemleridir. Bankaların sahip oldukları menkul kıymetleri belli bir vade sonunda geri alma taahhüdü ile satmasına repo işlemi, bankanın sahip olduğu menkul kıymetin belli bir vade sonunda bankaya geri satma vaadi ile satın alınması ise ters repo işlemidir. Menkul kıymetin belli bir vade sonunda geri alım taahhüdü ile satılması işlemi banka için repo, müşteri içinde ters repo işlemi olmaktadır.

Repo işlemi Sermaye Piyasası Kanunu`nun 34. Maddesi uyarınca faaliyet ve yetki belgesi almış olan banka ve aracı kurumlarca yapılabilmektedir. Repo işlemi banka ve müşteri arasında düzenlenen bir anlaşma sonucu gerçekleşmektedir. Bu anlaşmada vade tarihi (menkul kıymetin itfa tarihini geçmemek üzere) taraflar arasında serbestçe belirlenmektedir. Faiz ise piyasa koşullarına göre belirleniyor. Likit ihtiyacının olmadığı zamanlarda (nakit bolluğunda) repo faizleri mevduat faizlerinin çok altında oluşurken, piyasalardaki likit sıkışıklığında repo faizleri mevduat faizlerinin çok üstüne de çıkabilmektedir. Repo işlemlerinden elde edilen faizler yüzde 16 oranında gelir vergisi ve yüzde 1,6 oranında fon payı olmak üzere toplam yüzde 17,6 oranında vergi ve fon payı tevkifatına tabi bulunmaktadır. (2000 yılında yüzde 14 gelir vergisi yüzde 1,4 de fon payı olmak üzere toplam yüzde 15,4 oranında tevkifata tabi tutuldu)

Gerçek kişilerin 31.12.2002 tarihi sonuna kadar elde ettiği repo gelirleri beyana tabi bulunmazken, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin ticari işletmeye dahil olan repo gelirleri ticari kazanç hükmünde vergiye tabi bulunmaktadır.

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince ticari kazanç hükmünde beyanı zorunlu olan repo gelirlerinde yıl içinde elde edilenlerde sorun yok. Vadesi dönem sonundan sonraki bir tarihte dolacak olan repo işlemlerinde dönem sonu itibariyle faiz hesaplanarak gelir yazılması ve vergisinin ödenmesi gerekiyor. Ancak, dönem sonu itibariyle hesaplanacak olan gelirin bankaca mı, yoksa müşteri tarafından mı yapılacağı, yani gelir yazılacağı hususunda duraksama yaşanmaktadır. Bunun nedeni de bu husustaki uygulamayı yönlendiren 67 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin iptali için Danıştay`a dava açılması ve bu davaya ilişkin olarak verilmiş kararlardır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için Maliyenin istemi ve yargı sürecinin incelenmesinde yarar var.

Maliye bankalar yapsın diyor
6 Şubat 2000 tarihli Resmi Gazete`de Maliye Bakanlığı`nca yayımlanan 67 Seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile repo ve ters repo işlemlerinde, repo işlemine konu edilen menkul kıymetlerin (devlet tahvili, hazine bonosu vb) dönem sonlarında menkul kıymetleri repo yapan kuruluşlarca (bankalarca) değerlenmesi gerektiğini açıkladı.

Gerekçe olarak da, repo yapılan menkul kıymetin mülkiyetinin alıcıya geçmediğini, bankada kaldığını ve yapılan işlemin bir faiz karşılığı borç para verme işlemi olduğu ve menkul kıymetin de bu işlemin teminatı mahiyetinde olduğunu gösterdi.
Bu; vade tarihi dönem sonundan sonraki bir tarihe sarkan repo işlemlerinde, repo işlemine konu edilen menkul kıymetlerin dönem sonu tarihi itibariyle faizlerinin hesaplanarak bankaca gelir yazılacağı anlamına geliyor. Bu durumda ters repo yapan durumundaki müşterinin dönem sonunda değerleme yapması ve faiz hesaplayarak gelir yazması gerekmiyor.

Bankalar kabul etmedi
Bankalar Birliği, Sermaye Piyasası Kurulunca yayımlanan tebliğde repo ve ters repo işlemlerinde menkul kıymetin mülkiyetinin banka müşterisine geçtiğinden dolayı bankanın değerleme yapamayacağının belirtilmiş olduğu gerekçesi ile, 67 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği`nin `Repo, ters repo işlemlerinde ve vadeli mevduat hesaplarında değerleme` başlıklı 7`inci bölümün iptali için Danıştay`a dava açtı.

Danıştay`ın kararları
Danıştay`a tebliğin iptali için açılan davada aşağıdaki yargı süreci yaşandı.

Yürütmenin durdurulması kararı
Bankalar Birliği`nin yürütmenin durdurulması talebi ile 67 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği`nce öngörülen, repo işlemlerinin değerlemesi ile ilgili düzenlemenin iptali için açmış olduğu davaya Danıştay 4.Dairesi, Repo işlemlerinde SPK Yasası ve Tebliğleri`ne göre, repo işlemine konu edilen menkul kıymetin mülkiyetinin hukuken el değiştirdiği, dolayısı ile repo yapan kuruluşun (bankanın) değerleme yapamayacağı gerekçesi ile yürütmenin durdurulmasına karar verdi. (13.06.2000 tarih E.2000/1856 sayılı Kararı)

Bu kararın iptaline ilişkin karar
Maliye Bakanlığı bu kararı temyiz etti. Maliye Bakanlığı`nın Danıştay 4.Dairesi`nin yürütmeyi durdurma kararının iptali yönündeki temyiz talebi, Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu`nca uygun bulunarak, Maliye Bakanlığı`nın gerekçeleri doğrultusundaki gerekçelerle 7 temmuz 2000 tarihinde iptal edildi.

Tebliğin iptaline ilişkin karar
Yürütmenin durdurulması yönündeki kararın genel kurulca iptalinden sonra, Danıştay 4. Dairesi, esas hakkında, 67 seri nolu tebliğin repo ve ters repo işlemlerine konu menkul kıymetlerin değerlemesi ile ilgili bölümün iptali yönünde karar vererek (yürütmeyi durdurma kararında ki gerekçelerle) 67 nolu tebliğin söz konusu bölümünü iptal etti. (06.12.2000 tarih ve E.2000/1856 K:2000/5057)

Tebliği iptal eden kararın yürütmesinin durdurulması kararı
Maliye Bakanlığı, Danıştay 4. Dairesinin bu kararını yürütmenin durdurulması talebi ile temyiz etti. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu Maliye Bakanlığının temyiz talebini yerinde görerek, Danıştay 4. Dairesinin 67 Seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin repo işleminin değerlemesi ile ilgili bölümünün iptaline ilişkin kararı için yürütmenin durdurulmasına karar verdi (23 Mart 2001 tarih ve 2001/89 sayılı karar ile).

Şimdi ne olacak?
Her ne kadar Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun vermiş olduğu karar yürütmeyi durdurma kararı ise de, Genel Kurulun bugüne kadar benzer olaylar için verdiği kararlara bakıldığında, esas hakkında da aynı yönde karar vereceği rahatlıkla söylenebilir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu Danıştay 4. Dairesinin 67 seri numaralı kurumlar vergisi genel tebliğinin iptali yönündeki kararı için yürütmenin durdurulmasına karar vermiş olduğundan, tebliğ hükümleri halen yürürlükte olup, repo işlemlerine konu menkul kıymetlerin dönem sonlarındaki değerlemesinin bankalar tarafından yapılması gerekiyor.

Şirketler kurtuldu
Repo işleminde ters repo yapan durumundaki müşteri ise, repoya konu menkul kıymeti değerlemeyecektir. Bundan dolayı Nisan 2001 ayı sonuna kadar kurumlar vergisi beyanında bulunması zorunlu bulunan şirketlerimizin, 2000 yılı kazançlarını hesaplarken vadesi 31 Aralık 2000 tarihinden sonraki bir tarihte dolacak olan repo hesapları için faiz hesaplayıp gelir yazmayacaklardır. Repo hesaplarının vadesi dolduğunda, yani 2001 yılı içinde elde edilen faiz gelir yazılacaktır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!