Oluşturulma Tarihi: Ocak 15, 2001 00:00
Çukurova Holding Yönetim Kurulu Üyesi Karacan, kriz sonrası oluşan kırılganlığın reel sektör ve bankaları olumsuz etkilediğine dikkat çekerek tedbir alınması gerektiğini söyledi.
Çukurova Holding ve Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Karacan, aralık ayında yaşanan krizin neden olduğu duyarlılık ve kırılganlığın hem reel ekonomide hem de bankacılıkta devam ettiğini söyledi. Krizlerin ağırlaşması ve derileşmesinin en önemli nedeninin kırılganlık olduğunu belirten Karacan, Sistem ne kadar kırılgan ve duyarlı bir yapıya sahipse bir kriz olasılığı da o kadar yüksek olur dedi.
Kırılganlığa tedbir alınsın
Geçmişte krizlerin ardından yaşanan kırılganlıklara karşı tedbir alınmamasının süreç içinde sorunları ağırlaştırdığını belirten Karacan, Kriz bazı kurumları batırırken bazı kurumları da daha duyarlı hale getiriyor. Bir sonraki kriz veya daha duyarlı bir dönemde bir bakıyorsunuz ki reel sektör firmaları ve bankalar batmaya başlıyor. Bugün son yaşanan krizden sonra sadece mali sektörün değil reel sektörün de kırılganlığı devam ediyor dedi.
Karacan, Milliyet`in sorularını yanıtladı.
* Bankacılığın bugünkü temel sorunu nedir?
Bankacılığın en önemli problemi, sistemin matematiğinin bozulmasıdır. Bir sektörün sağlıklı yaşayabilmesi için iki artı ikinin dörtten fazla etmesi, yani bir katma değer yaratması lazım. Türkiye`de bugün bankacılık sektörü iki artı ikinin toplamı ile dörde ulaşamamaktadır. Bu son derece riskli bir durumdur. Sektör ciddi bir sermaye açığına düşmektedir. Bu bankacılıkta ileriye yönelik makroekonomik politikaları engelliyor ve reel kesimde de risk yaratıyor.
* Bu risk nasıl yok edilecek?
Kısa sürede iki artı ikinin dörtten fazla edeceği bir altyapı oluşturulmalı. Burada da fonksiyon denetleyici ve düzenleyici otoritelere ve siyasilere düşüyor. Bir sektörü regüle eden model sektörün para kazanmasını sağlaması lazım. Eğer para kazanılmasını sağlayamıyorsa bunun sonuçlarından biri; düzenleme ve denetleme otoritesinin standartları uygulamakta ve kurumları buna uydurmakta zorluk çekeceğidir.
Sektörde iyileştirme yok:
* Sizce bankacılıkta rehabilitasyon yapılıyor mu?
Şu anda sektörde iyileştirmenin yapıldığını söylemek mümkün değil. Sektörü iyileştirmek tek başına bankalara müdahale ederek Fon yönetimine almak değildir. Tam tersine ne kadar çok bankayı Fon bünyesine alırsanız bankacılık sektöründeki kum saatini geriye çevirmiş olursunuz. Bunun sistemin rehabilitasyonuna katkısının sınırlı olduğunu düşünüyorum.
Kriz bize has değil:
* Rehabilitasyon nasıl olmalı?
Bankacılık rehabilitasyonu tıpkı bir hastayı tedavi gibi kavram ve tartışma zeminin doğru yapılmasıdır. Örneğin son üç yıldır dünyadaki bankacılığı ve ekonomiyi bilmeyen çok sayıda kişinin kamuoyunu yanlış yönlendirmesi ve oluşturması sistemin sorunları için çözüm üretmede ve çözümleri yaşama geçirmede ciddi bir engel ve risk oluşturduğu kanısındayım. Ayrıca illa dolandırılan banka batar diye de bir şey yok. Çok ciddi yönetilen bir banka da kriz sırasında batabilir. Krizlerin ve dolandırılmanın sadece bize has olduğu düşünülüyor. Hayır dünyanın gelişmiş ülkelerinde de bankacılık sistemlerinde krizler vardır, bize has bir olay değildir.
Türkiye`de iki yıl öncesine dönersek mevduata olan sınırsız garantiye sınır getirilmesi sektörde sihirli bir değnek olarak görülüyordu. O günlerde de söyledim bu kavram yanlış tartışıldı. Mevduat sigortasını kaldıralım derken mevduatı da aşarak kredilere garanti vereceğimiz bir duruma geldik. Dünyada Türkiye dışında bunun başka bir örneği yok.
Bankalar Kanunu tekrar değişiyor:
Bankalar Kanunu`nun iyi dizayn edilmemiş bir kanun olduğunu belirten Karacan, Kanun daha yürürlüğe girmeden katılıkları artırıldı. Şimdi çok geniş kapsamlı yeni bir bankalar kanunu tasarısının üzerinde durulduğunu duyuyoruz dedi. Karacan, şöyle konuştu: Yaşananlara bakıp biraz daha katı bir model getirecekler. Bu işin sonu yok. Bankacılığın sorunlarını çözmek açısından bu çok ciddi bir sorundur.
Batık bankalar için alternatifler olsun:
Hazine ve Merkez Bankası`nın Fon bankalarına ilişkin karar almakta topu ayaklarında dolaştırdıklarını belirten Karacan, Geçmişte çabuk hareket edilebilirdi, bu yapılmadı dedi. Bu bankaların satışlarını zayıf bir ihtimal olarak gördüğünü ifade eden Karacan, BDDK`nın elinde alternatif senaryolar olmalı dedi. Karacan, 11 Fon bankasının Emlakbank`la birleştirilebileceğini söyledi.
Demirbank olayında kimse masum değil:
Demirbank`ta herkes suçlu, hiç birimiz masum değiliz diyen Karacan, Bir banka iç borç portföyünün yüzde 10`unu alırken risk sınırlarını aşmış demektir. Bir banka risk sınırlarını aşarken Merkez Bankası ve Hazine`nin frenleyici fonksiyon üstlenmesi gerekir dedi. Merkez Bankası ve Hazine`nin tahvil satma aç gözlülüklerinin sistemin risklerini azaltıcı kaygıların önüne geçtiğini belirten Karacan, Demirbank da devlet kâğıtlarını para kazanmak için aldı. Bu sayede Türkiye`de bir faiz riski olduğunu öğrendik şeklinde konuştu.