İlk üç ayı lehinize çevirin

Güncelleme Tarihi:

İlk üç ayı lehinize çevirin
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2001 00:00

Bankacılar, borsacılar, ekonomistler ve yabancılara kadar herkesin dikkatle takip ettiği bu kritik dönemi yatırımcıların kendi lehine çevirmesi mümkün. Nasıl mı?
Kritik dönemler kritik günler Türkiye`nin kaderi haline geldi. Sürekli olarak önümüzdeki bir haftayı, iki haftayı, iki ayı, üç ayı gözler durumdayız. 2001 yılında da makus talihimiz değişmedi. 2001`in ilk üç ayının kritik bir dönem olduğu Kasım 2000`de (krizin ardından) vurgulanmaya başlanmıştı zaten. Eh yeni yılda da beklenti değişmedi.

Yılın ilk haftası nisan ayına kadar geçecek üç ayın ne kadar önemli olduğu sürekli ön plana çıktı. İlk hafta yaşananlar, hareketli günler yaşayacağımızın sinyallerini de verdi zaten. Öncelikle hükümet yetkilileri, bakan ve bürokratlar biraraya gelerek umut dağıttılar. Yapılan açıklamalar ekonomik programın uygulanacağı vaadiyle başladı. Bankaların acilen satılması ve kamu bankalarının zararlarının yeni tahvillerle kapatılması kararıyla devam etti. Özelleştirme takviminin hızlandırılması da dikkat çekilen konulardan oldu. Açıklama yapanlardan biri Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel`di ki, Erçel, yine geçen hafta dikkatleri çekmeye başlayan iki konuya temas etti.

Merkez Bankası Başkanı, dolardaki düşüşe ve ABD`deki gelişmelere dikkat çekerek, Genellikle enflasyonist bekleyişler dolardaki gelişmelere göre şekilleniyor. Dolardaki gelişmeler, Avrupa`daki büyümenin ABD`deki kadar azalmayışı, enerji fiyatlarının 25 dolar civarında olacak olması.. Bunların hepsi bu yıl lehimize, oysa geçen yıl aleyhimizdeydi dedi. Yine yılın ilk günlerinde açıklanan geçen yıla ait enflasyon rakamları, birden ortalığı karnaval alanına çevirdi. Zaten beklenen ve neredeyse küsüratlarına kadar bilinen enflasyon rakamları yeni yıl armağanımız oldu. Hedefler tutmamıştı... Olsun zaten tutmasını da kimse beklemiyordu. Son 14 yılın en düşük rakamlarına ulaşmıştık ve çok zor geçecek bir yıla başlangıç için hiç de fena bir gelişme değildi bu... Üstelik yılın ilk bir kaç gününde hızla yükselen faiz oranları karşısında hiç pozisyonunu bozmadan duran (tabii yatay pozisyonunu) endeks bir fırladı ki...

Bir günlük artış -geçtiğimiz perşembe günü- yüzde 11 olarak gerçekleşti. Faiz oranları yüksek seyrini bozmadı ama 2001 yılının ilk üç ayının hareketli olacağının sinyallerini de böylelikle almış olduk. Yurtdışı borsalarda çıkış başlayıp, ABD`de faiz indirimi söz konusu olunca çok ama çok zorlu geçecek yılın ilk günlerine iyi başlamış olduk. Şimdi de üç ayda neler önemli, piyasalardaki beklentiler ne sorusunun yanıtlarına bakalım.


İLK HAREKET MALİ SEKTÖRDE:

Yılın ilk önemli hareketi mali sektörde görünüyor. Ocak ayı içinde tüm mevduatların ve bankaların kullandığı kredilerin geçici olarak tam güvenceye alınmasına ilişkin çalışmalar tamamlanacak. Fondaki bankaların kaderi de ocak ayında belli olacak. BDDK, banka sahibi olabileceğine karar verdiği yatırımcılara bu bankalarla ilgili bilgileri bu hafta verecek. Alıcılardan da hangi banka ya da bankaları satın almak üzere ilgilendiklerini 15 Ocak tarihine kadar bildirmelerini isteyecek. Kurul, çalışmalarının ertesinde bankalar için nasıl bir formül bulacağını 20 Ocak tarihine kadar belirleyecek. Fona sonradan eklenen Etibank ve Bank Kapital`in satışına ilişkin gelişmeler de ocak ayı sonuna kadar tamamlanacak. Fondaki bankaların satışının piyasaya güven sağlanması açısından oldukça önemli olduğu belirtiliyor.


TELEKOM İÇİN SON AY:

2000 yılında toplam 5.6 5.6 milyar dolarlık özellestirme yapıldı. Bunun 3.5 milyar doları devletin kasasına girdi, geri kalan 2.1 milyar dolarlık kesinleşmiş satış bedeli ise bu ay elde edilecek. 2001 yılında devletin kasasına özelleştirmelerden 6-7 milyar dolar girmesi bekleniyor. Bu paranın 1.7 milyar doları Özelleştirme İdaresi tarafından masraflar ve KİT`lerin transferiyle ilgili harcamalarda kullanılacak. Geri kalan miktar ise Hazine`ye devredilerek borç indiriminden yararlanılacak.

2001 yılı özelleştirmenin ön plana çıkacağı bir yıl olacak. Özellikle ilk aylar, yılan hikayesine dönen Telekom`un ihalesi gündemde olacak. Aslında Telekom`ın satışı bir moral olacak. Borsacılar da bu fikirde. Prim Menkul Değerler Genel Müdürü Niso Adato, Türk Telekom`un bir simge haline geldiğini, şirketin satılmasının, özelleştirmenin devam edeceğinin bir göstergesi olacağını söylüyor. Türk Telekom ihale şartnamesi de 14 Ocak`a kadar açıklanacak. THY içinse 28 Şubat tarihine kadar teklifler teslim edilecek.


MECLİSİN İŞİ ÇOK:

IMF`ye verilen üçüncü ek niyet mektubunda meclisin çalışma takvimi de belirlenmiş durumda. Verilen taahhütlere göre ocak ayında meclisten dört yasa geçirilmesi gerekiyor. Bu yasalarla birlikte elektrik piyasası, alkollü içkiler, tütün ve TEAŞ kanunları ile enerji ve tarım alanlarında özelleştirmelerin önü açılacak. Öte yandan fonların tasfiyesi, iş güvencesi yasa tasarısı ile bireysel emeklilik yasası da mecliste görüşülmek üzere bekleyen tasarılar arasından yer alıyor.
Geçen yıl piyasaya yön veren kurumların başında gelen MB`de ilk aylar için hazırlıklarını yapıyor. MB 2000 sonu için net iç varlık kalemini negatif 1.2 katrilyon lira olarak esas alan performans kriterini, finansal piyasalarda yaşanan krizle para talebinde ortaya çıkan dalgalanmalar nedeniyle pozitif 1 katrilyon 650 trilyon liraya revize etmişti. Piyasalardaki dalgalanmalar yüzünden artan net iç varlık büyüklüğü, 2001`in ilk yarısında net dış varlıkların artışına paralel olarak kademeli biçimde azaltılacak. Bu kalemin ocak sonunda 900 trilyon, şubat sonunda 800 trilyon, mart sonunda 650 trilyon ve haziran sonunda 200 trilyona indirilmesi performans kriteri olarak belirlendi.

Net iç varlıklara paralel olarak net uluslararası rezervler büyüklüğünün taban değeri de revize edildi. 21 Aralık 2000-11 Ocak 2001 düzeylerinin ortalaması olarak hesaplanan Aralık 2000 net uluslararası rezervler performans tabanı 10.4 milyar dolar olarak yeniden belirlendi. Net uluslararası rezervlerin taban değerleri yılın ilk üç aylık döneminde diğer bir performans kriteri olacak. Bu kalemin 2001`in ocak ayı sonunda 10.7 milyar, subat sonunda 10.9 milyar, mart sonunda 11 milyar, haziran sonunda 12 milyar dolar olması, performans kriteri olarak kabul edildi.


İHALELER OCAK AYINI BELİRLEYECEK:

Yılın ilk üç ayında enflasyon rakamları önem taşıyor. Piyasalarda enflasyondaki düşüşün (yıllık bazda) ilk üç ayda da devam edeceği görüşü hakim. Çünkü geçen yılın yüksek olan ocak, şubat ve mart rakamları her ay devreden çıkacak. Ancak marttan sonra düşük rakamlar devreye girecek, bu da uzmanlara göre yatay bir seyir anlamına geliyor.

Hazine ocak ayında 2 katrilyon liraya kadar iç borçlanmaya gitmeyi planlıyor. Ocak ayında 1.9-2 katrilyon lira arasında borçlanmak zorunda. Hazine yüksek faizle karşılaşabilir. (Haberi yayına girdiği saatlerde ihale henüz gerçekleşmemişti. ) Bu ihalelerin sonuçları ocak ayını belirleyecek. Datek Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı, Duygu Şarkan Aygün, yeni yılda Hazine`nin dış borçlanmasının önem taşıdığını söylüyor. Hazine`nin ocak-mart döneminde toplam 9.4 katrilyon iç, 2 milyar dolar dış borç ödeyecekğini belirten Aygün, pazartesi gününden itibaren TL piyasasının daha rahat olacağını düşünüyor. Ancak getirilen ek vergilerle büyüyen vergi ödemelerini unutmamak lazım diyen Aygün bu nedenle ilk üç ay için bileşik faiz aralığını yüzde 55-65 arasında beklenebileceğini söylüyor.


BORSADA YENİ YIL COŞKUSU:

Borsa yılın ilk günlerinde yatay hareket ederken, enflasyon rakamlarının açıklanması ve uluslararası piyasalardaki yükselişlerle beraber hızla çıkışa geçti. Endeks perşembe günü 10 bin puanın üzerine çıkarak yüzde 11`lik bir artış kaydetti. İlk üç ay borsacılara göre dalgalı seyir devam edecek. Ancak Telekom`un satışının gerçekleşmesi borsa için itici güç olacak. Bayındır menkul Değerler Varlık Yönetimi Bölüm Yönetmeni Engin Ertam, genel olarak beklentisinin ocak ayında endeksin bir kere aşağı denemesi olduğunu söylüyor. Ertam`a göre, bu aşağı hareketin ardından oluşacak dibin daha da kuvvetlenip orta vadeli bir dip karakteri göstermesi kuvvetle muhtemel. Oyak Portföy Araştırma Müdürü Özgecan Fırıldak, bono faizlerinin İMKB önünde ciddi bir engel oluşturduğunu söylüyor. Faiz seviyesinin gerilemeden veya en azından gerileyeceği yönünde beklentiler oluşmadan ciddi bir hareket beklemenmemesi gerektiğini kaydeden Fırıldak, ikinci önemli konunun FP davası olduğunun altını çiziyor.


Fırıldak: Uygulanmakta olan ekonomik programın başarısı için siyasi istikrar şart. Bu istikrarın sağlanabilmesi için ara seçim dahi olsa bir seçim ortamının yaşanmaması gerekli. Bu nedenle FP davasında kapatma olup olmayacağı ve FP`li milletvekillerinin durumu büyük önem taşıyor. Bu iki önemli belirsizlik nedeniyle şubat ayına kadar mevcut durumdan fazla bir değişiklik olmasını beklemiyoruz diyor. Fırıldak`ın tahminine göre endeks 9-11 bin aralığında dalgalanabilir. Hatta bir kez daha, 9 bin puan seviyesinin altını deneyerek 8 bin 300 seviyelerini test etme olasılığı da var.

Borsanın gelişmelere bağlı olarak beklemeyi tercih edeceğini söyleyen HSCB Yatırım Genel Müdürü Ahmet Erelçin ise yabancıların bu dönemde beklemeyi tercih edeceğini belirtiyor. Erelçin`e göre bu dönemde endeks yatay seyredecek. Her şey yolunda giderse borsa endeksinin ilk hedefini ise 2 cent olarak görüyor.
Demir Yatırım Genel Müdürü Atilla Köksal da yılın ilk üç ayında borsada önemli bir hareket beklemiyor. Borsanın artık uzun vadeli bir yatırım aracı olmaktan çıktığını kaydeden Köksal, hisse senedi alımını dönemsel olarak öneriyor, likidite bollaştığı zaman alım yapmak gerektiğine dikkat çekiyor.


YATIRIM STRATEJİSİ:

Niso Adato, yatırımcıları, risk alabilenler ve parasını riske edemeyecekler olanlar olarak ikiye ayırıyor. Risk alamayanların, O/N repo yapmaları gerektiğini düşünen Adato, risk alabilenlerin ise muhakkak hisse ya da bono almaları gerektiğinin altını çiziyor. Bayındır Menkul Değerler Varlık Yönetimi Bölüm Yönetmeni Engin Ertam, konuya bir hatırlatmayla başlıyor: En önemli trading kurallarından biri beklentilerin ekstrem noktalara ulaştığında yeni bir hareketin yaklaşmakta olduğudur diyen Ertam, bu nedenle yatırımcılar ilk üç ayda hisse senetlerinin endekse göre izlediği harekete dikkat etmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Uzmanlara göre, gelişmeler netleşene kadar yatırımcıların mümkün olduğu kadar likit pozisyon taşımalarında fayda var. Şubat ayı ortalarına kadar yüzde 30 hisse senedi, yüzde 40 repo ve yüzde 30 hazine bonosu şeklinde bir portföy oluşumunun uygun olabileceği düşünülyor.


Özgecan Fırıldak, hisse senedi kısmı İMKB-30 hisseleri içindeki büyüme potansiyeli yüksek sektörlerden seçilmesi gerektiğini hatta, hisse yerine A tipi yatırım fonları alınmasının da düşünülebileceğini söylüyor. Şubat sonrası belirsizlik artıyor. Endeksin 13 bin puanı kırmasının yabancılarla olabileceği belirtiliyor. Yabancı yatırımcıların gelmesi içinse bankaların durumunın netleşmesi özelleştirmede satışların gerçekleşmesi gerekiyor. Bono yatırımcılarına ise mayıs ve haziran vadeli hazine kağıtları öneriliyor. Döviz tutmak isteyenler içinse bazı bankaların dövize verdikleri faizlerin cazip olduğu belirtiliyor.


100 GÜN NEDEN ÖNEMLİ?

IMF`YE verilen niyet mektubunda özelleştirme, reformlar, fondaki bankalar gibi bir çok konuyu içeren bir ajanda var. Bu ajandanın hayata geçirilmesi önemli. Bu dönemde de hükümet programa bağlı kalacağını ve kararlılığını gösterecek.
OCAK ve şubat aylarında iç borçlanma programı yoğun. Hazine`nin 9.5 katrilyon tutarındaki iç borç geri ödemeleri var. Piyasalar bu ödemeleri karşılayacak finansmanın sağlanmasını bekleyecek. Bunu sağlarken faiz seviyesinde bir gerileme olup olmayacağı çok önemli.

UYGULANMAKTA olan ekonomik programın başarısı için siyasi istikrar şart. Bu istikrarın sağlanabilmesi için ara seçim dahi olsa bir seçim ortamının yaşanmaması gerekli. Bu nedenle FP davasında kapatma olup olmayacağı ve FP`li milletvekillerinin durumu büyük önem taşıyor.

ÖZELLEŞTİRMEYE hız verilme kararı ardından bu dönemde THY ve Telekom`un ihaleleri beklenecek. Elektrik Kanunu tasarısının yasalaşması, TEAŞ`ın üçe bölünmesi, Tekel`in özelleştirme kapsamına alınması kararı gibi bir çok kanun da meclisin gündeminde.

FONDAKİ bankaların satışı konusunda da bu dönem hareketli geçecek. Bu dönemde bankaların ne olacağı ve kimin alacağı kesinleşmiş olacak.


BU DÖNEMDE NE YAPMALI?

ÖNÜMÜZDEKİ üç ay tam anlamıyla toz duman. Çok fazla bilinmeyen var ve bu dönemde bir çoğu çözülecek. Özelleştirmeye hız verilecek, fondaki bankaların satışı netliğe kavuşacak, hükümetin kararlılığı görülecek....

TÜM bu gelişmeler piyasaları etkileyecek. Borsada yatay seyir devam edecek, faizlerde ise önemli bir hareket olmayacak. Piyasalara yurtdışından herhangi bir para girişi de olmayacak. Her ne kadar karamsar gibi görünse de piyasalar atılacak somut adımlar karşısında hareketlenecek. Ancak tüm bu karışıklık ve bilinmeyen karşısında yatırımcı ne yapacak? Bu dönemde nasıl davranmak gerekecek?

BU 100 günü en kazançlı geçirmenin yolu TL`de. Risk almadan likitte kalmak isteyen kısa vadeciler için yine repo en kazançlı yatırım aracı. Ancak bir kaç ay bekleyebilenler ise hazine bonosundaki yüzde 60`larda olan yüksek faiz fırsatını kaçırmamaları gerekiyor. Özellikle 5 ve 6`ıncı ay kağıtlarının getirisini borsadan sağlamak mümkün değil. Bu yıl yüzde 20`lerde seyretmesi beklenen enflasyon karşısında yüzde 60`lardaki bono faizleri yatırımcılar için bulunmaz fırsat. Bono faizlerindeki kazanç dolar bazında yüzde 40`larda. EĞER mutlaka döviz almak istiyorsanız (getirisi olmamasına rağmen) yüzde 25-30`lardan faiz veren bankaların bu oranlarını değerlendirebilirsiniz. PORTFÖYÜNÜZDE yüzde 20-25 oranında hisse senedine de yer verebilirsiniz. Ancak dikkat! Borsada hisse senedi seçimini iyi yapmak gerekiyor.


100 GÜNÜN STRATEJİSİ:

OCAK TAKVİMİ: Ocak ayı takvimi oldukça yoğun. Özellikle bankacılık konusunda önemli adımların atılacağı bir ay. 14 Ocak`a kadar bankaların dış kredilerine verilecek garantiyle ilgili Hazine ve fon arasında bir protokol imzalanacak. Yatırımcıların hangi bankaya talip olacaklarını bildirmeleri için son tarih ise 15 Ocak. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ise yanıtlarını 20 Ocak`ta açıklayacak. Etibank ve Bankkapital`le ilgili açıklamalar ise ay sonunda gelecek. Diğer yandan özelleştirmelerden de haberler gelecek. 14 Ocak`ta Türk Telekom`un ihale şartnamesi açıklanacak.

Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Emlakbank`ı özelleştirmeye hazırlayacak yeniden yapılandırma kurulları 13 Ocak tarihine kadar çalışmaya başlayacak. Ayrıca ocak ayı kanunların çıkması konusunda da hareketli geçecek. Elektrik piyasası, alkollü içkiler, tütün ve şeker kanunu çıkarılacak. Tekel`i özelleştirme kapsamına alacak ÖYK kararı da bu ay çıkacak. 12 Ocak tarihinde gelecek IMF heyeti bir hafta Türkiye`de kalacak. Heyet öncelikle özelleştirme takvimini inceleyecek.


OCAK STRATEJİSİ:

Gerek ekonomi gerekse siyasette önemli gelişmelerin yaşanacağı bu ay, yatırımcıların gelecek haberleri dikkatle izlemeleri gerekiyor. Ankara`dan gelecek haberlerle hareketlenecek piyasalarda borsada pozisyonları yüzde 20`nin altında tutmak gerekiyor. TL`de kalarak bu ay yaşanacak belirsizliklerin açıklığa kavuşmasını beklemekte fayda var. Diğer taraftan bu belirsizlik ayını bu şekilde kazanca da çevrilebilir. Repodaki cazip oranları değerlendirmekte fayda var.


ŞUBAT TAKVİMİ:

Yüzde 51`lik kısmı blok satış yöntemiyle özelleştirilecek olan THY için tekliflerin son verilme tarihi 28 Şubat. Şubat ayı içinde IMF heyeti tekrar Türkiye`yi ziyaret edecek. Ek Rezerv Kolaylığı nedeniyle program üzerinde incelemeler yapacak.
Hazine şubat ayında biri tahvil ikisi bono olmak üzere üç ihale birden düzenleyecek. Şubat ayının ilk ihalesini üç ay vadeli bono olmak üzere 13 Şubat tarihinde gerçekleştirecek. Bono ihalesinin ihraç tarihi 14 Şubat, geri ödemesi de 16 Mayıs 2001 olarak belirlendi. Hazine 20 Şubat tarihinde ise 14 ay ve 9 ay vadeli bono ihalesi olmak üzere iki ihale daha düzenleyecek.


ŞUBAT STRATEJİSİ:

Hazine`nin düzenleyeceği ihaleler faizlerin seyri açısından büyük önem taşıyor. Bu ay hazine bonolarındaki yüksek oranları değerlendirmek mümkün. TL`de uzun vadeli düşünenler bu dönemde bonolarda yüzde 50-55 bandından alım yapabilirler. Repolarda da faizler yükselebileceği için bir miktar da repo önerilebilir.


MART:

Mart ayı ilk üç aylık programın sonuçlanacağı kritik ay. IMF mart ayında yeniden Türkiye ziyareti yapacak. Marttan sonraki ziyaret programı ise yeniden üç ayda bir olacak. Hükümetin özelleştirme hedefine göre THY ve Telekom`un satışı bu ay tamamlanacak. Değişken faizli tahvil ihracı mart ayında yapılacak. Hazine, mart ayında biri altı ay vadeli bono diğeri de üç yıl (FRN) olmak üzere aynı gün iki ihale düzenleyecek. 19 Mart tarihinde düzenlenecek bono ve tahvil ihalelerinin ihraç tarihleri 21 Mart, geri ödeme tarihleri ise19 Eylül 2001 ve 17 Mart 2004.


MART STRATEJİSİ:

Marta kadar tüm gelişmelerin olumlu gitmesi halinde yabancı yatırımcıların yavaş yavaş hareketi başlayabilir. Bu dönemde her ne kadar yukarı yönlü ciddi bir yükseliş beklenmiyorsa da uzun vadeli yatırım yapmak isteyenler portföylerine hisse senedi ekleyebilirler. Hisse senedi seçiminde İMKB-30 içinde bir seçim yapmak gerekiyor. Diğer taraftan TL`nin cazip oranlarını da kaçırmamak gerekiyor.

Metin AYIŞIK/Alternatif Yatırım Genel Müdürü

FAİZLER YÜKSELMEZ:

ÖNÜMÜZDEKİ üç ay özelleştirmede ne kadar yol alınacağını gösterecek. Çünkü özelleştirmede hedeflerin gerçekleşmesi ve başarısı programı doğrudan etkiliyor. Özelleştirme konusunda umutluyum. Son yaşanan sıkıntılardan sonra özelleştirmenin ne kadar gerekli olduğu belli oldu. Fondaki bankaların satışı önemli. Gelirleri artıracağı için bu konunun netleşmesini piyasalar ilgiyle izleyecek.
BORSA bu dönemde çok fazla ileri gidemez. Belli düzeltmeler yapacaktır. Endeks makul seviyelerde olacak. Faizler yüksek. Üç aylık dönemde enflasyon oranları düşük seyredecek hatta daha da düşecek. Borsa beklentilerle hareket eder. Bu dönemde satın alınabilecek çok fazla beklenti var ancak somut adımlar atıldıkça hareket etmek gerekiyor. Bu dönemi daha çok izlemekle geçirmekte fayda var.

YATIRIMCILARA önerim, bono faizleri. Reel getiri olarak önemli ve cazip getiriler elde etmek mümkün. Uzun vadeli düşünenler için borsaya da yer verilebilir. Şu anki seviyeler kısa vadeli kazançlar için uygun değil. Borsa endeksinde bu yıl 2 cent önemli bir direnç. Bu üç ay içinde dolar bazında yüzde 10 üstüne çıkabilir.

FAİZLERDE çok büyük artışlar olmaz. Yüzde 60`larda olan bono faizlerinin 50 seviyelerine geleceğini düşünüyoruz. Bu oranları değerlendirmekte fayda var. Bu yıl enflasyonun yüzde 20`lerde seyredeceğini düşünürsek yüzde 60`larda olan getiri oldukça cazip.


Özgecan FIRILDAK/Oyak Portföy Araştırma Müdürü

LİKİTTE KALIN:

İMKB endeksi 9000-11000 aralığında dalgalanabilir. Bir kez daha 9 bin puan seviyesinin altını deneyerek 8 bin 300 seviyelerini test etmesi olasılığı da var.
ŞUBAT ayıyla birlikte gerek faizlerdeki kalıcı trendin belli olması gerekse FP davasında kararın belli olacağı varsayımıyla İMKB`de esas yön ortaya çıkacak.
BU gelişmeler belli olana kadar yatırımcıların mümkün olduğunca likit pozisyon taşımalarında fayda var. Şubat ayı ortalarına kadar yüzde 30 hisse senedi yüzde 40 repo ve yüzde 30 hazine bonosu şeklinde bir portföy oluşumu uygun olabilir. Hisse senedi kısmı İMKB-30 hisseleri içindeki büyüme potansiyeli yüksek sektörlerden seçilmeli. Hisse senedi kısmı için direkt hisse almak yerine A tipi yatırım fonları alınması da düşünülebilir.

ŞUBAT ayından sonrası için şimdiden bir öneride bulunmak zor. Ancak gerek ekonominin durumu, gerek hükümetin geçmiş krizden ders aldığı düşüncesiyle gelişmelerin olumlu yönde olacağına ilişkin beklentimiz daha kuvvetli. Buna rağmen İMKB`de ciddi yükseliş olarak kabul edebileceğimiz 13 bin puan seviyelerinin yukarı kırılması hareketi yabancı yatırımcıların alımı olmadan pek mümkün görünmüyor.

YABANCI yatırımcılar ise gerek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu`ndaki bankaların durumu netleşmeden gerekse özelleştirmede THY ve Türk Telekom`un satışı gerçekleşmeden piyasamıza girmek konusunda çekimser kalacaklardır düşüncesindeyiz. Bu durumda düşünebilen ve risk almayı kabul edebilen yatırımcılar, 8 bin 500-9 bin 500 aralığında kademeli ve seçici hisse senedi alımı ile yüzde 30 oranında hisse senedi yatırımı önerimizi yüzde 50 seviyesine çıkartabilirler.


Ahmet ERELÇİN/HSCB Yatırım Genel Müdürü

HÜKÜMET KARARLILIĞINI GÖSTERECEK:

OCAK, şubat, mart kolay bir üç ay olmayacak. Bu dönem içinde IMF`ye verilen niyet mektubundaki sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceği görülecek. Çünkü ayrıntılı niyet mektubunda IMF`ye verilen bir ajanda var. Bu ajandanın hayata geçirilmesi önemli. Özelleştirme, reformlar, fondaki bankalar, bankacılık sektöründeki düzenlemeler gibi bir çok konuda hükümet kararlılığını gösterecek. Ben hükümetin bu programa bağlı kalacağına ve kararlılığını göstereceğine inanıyorum.

TÜRKİYE`Yİ önümüzdeki iki ay içinde yoğun bir iç borçlanma bekliyor. Ocak ve şubatta 10 milyar dolarlık bir borçlanma olacak. İhaleler öncesinde ihalenin başarıyla yapılıp yapılmayacağı gibi sorular nedeniyle bir belirsizlik hakim olacak. Beklentiler oluşacak. Bu dönemde ortalık biraz toz duman olacak. Bu borçlanmalarda faizlerin şimdiki seviyesinden daha yukarı çıkacağını düşünmüyorum. Bileşik faizler yüzde 70`lere oturmuş durumda. Bunu üst seviye olarak görüyorum. Herhangi bir risk olmazsa bu seviyede de kalır.
Bu dönemin önemli kılan bir başka gelişme ise ekonomideki büyümenin gözlemlenebilecek olması. Bu dönemde ekonomideki büyümenin yavaşlayıp yavaşlamayacağını göreceğiz.

BU dönemde kesinlikle TL`de kalmak gerekiyor. Üç aylık vadeyi göze alanlar için hazine bonosu öneriyorum. Hazine bonolarının bileşik faizi yüzde 60-65`lerde. Dolar bazında yüzde 40`lara varan bir getirisi var. Portföyde ilk olarak hazine bonosuna ikinci olarak banka mevduatı, üçüncü olarak da repoya yer vermek gerekiyor. Portföyün yüzde 20-25`i ise hisse senedinde olmalı


Duygu Şarkan AYGÜN-Datek Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı
ENFLASYON ÖLÇÜ OLACAK:

ARTIK bankalar TCMB`ye döviz satıyorlar. Yeni yılda da itfasının yüzde 75`i oranında iç borçlanmaya devem edecek olan Hazine için dış borçlanma büyük önem taşıyor. Yurt dışı piyasalardaki itibarı büyük ölçüde istikrar programına olan sadakatine bağlı.

HAZİNE ocak-mart döneminde toplam 9.4 katrilyon iç, 2 milyar dolar dış borç ödeyecek. Pazartesiden itibaren TL piyasası daha rahat olacaktır. Ancak getirilen ek vergilerle büyüyen vergi ödemelerini unutmamak lazım. Dolayısıyla ilk üç ay için bileşik faiz aralığını yüzde 55-65 arasında bekleyebiliriz. Zaten sıkı olan 2001 bütçesi uygulamada daha da sıkı hale getiriliyor. ÜÇ yıllık enflasyonla mücadele programının en sert ve en önemli dönemecine gelmiş bulunuyoruz. Her ne kadar 2000 yılı enflasyonu yüzde 40`ın altına inme başarısını gösterdiyse de programda öngörülenin neredeyse iki katı olarak gerçekleşti. 2001 yılında bundan böyle faizler değil, enflasyon, istikrar programının bir ölçüsü olacak.

TÜM bunların ışığında ilk üç aylık dönemde hükümetin üçüncü niyet mektubu çerçevesinde yerine getirmesi gereken yapısal reformları mevcut ki; bunlarda 2000 yılında yaşanan üç olumsuz gelişmeye dayanıyor: Bozulan döviz dengesi, beklentilerin üstünde artan iç talep, bankacılık krizi. BDDK ödeme kabiliyetini yitiren herhangi bir bankaya müdahele etmeye hazır ve kararlı. Ayrıca nisan ayına kadar fondaki sekiz banka ya satılacak yada kapatılacak. Banka birleşmelerini kolaylaştıran yasanın yakında kabul edilmesi bekleniyor. Bunun yanı sıra hükümetin özelleştirme programına hız vermesi ve kamu harcamalarını kısması bekleniyor. 2001`in toplam özelleştirme geliri 6-7 milyar dolar seviyesine çıkacak. 2000 yılında eksi reel getiri elde eden piyasalar, 2001 yılında reel getiriyi daha yüksek tutmaya özen gösterecektir. Yatırımcılar altı ay civarında vadelerde bono alabilir ve bir kısım paralarını repoda tutabilirler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!