Oluşturulma Tarihi: Şubat 07, 2001 00:00
Tüketici kredi faiz oranlarında ilk altı ayda fazla bir değişiklik beklenmediğini belirten uzmanlar, geri dönmeyen kredilerin artabileceğini vurguladılar.
Kasım ayında yaşanan likidite kirizinin etkisiyle yükseliş gösteren bireysel kredi faiz oranlarının tekrar kriz öncesi seviyelere inmesi kısa sürede mümkün görünmüyor. Tüketim talebinin durması, dezenflasyon programına olan güvenin azalması ve piyasalarda oluşan bekle göre havası nedeniyle tüketici kredi faiz oranlarında ilk altı ayda fazla bir değişiklik beklenmiyor. Yapı Kredi Bankası Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nazan Sömer, kriz öncesi seviyelere kısa sürede dönülmeyeceğini, altıncı aydan sonra gerileme olabileceğini vurguladı. Kriz öncesi seviyelerin görülmesinin fonlama maliyetlerine bağlı olduğunu söyleyen Sömer, tüketici kredilerinde kriz sonrası görülen durgunluğun faiz oranlarındaki yüksekliğin yanı sıra piyasanın doymuş olmasından da kaynaklandığını söyledi.
Programa inanç zedelendi:
Programa bağlı olarak faizlerde düşüş beklentisiyle bankalar geçen yıl bir yandan vadeleri uzatırken, bir yandan da tüketici kredisi faiz oranlarını aşağı çekmişlerdi. Bu eğilim özellikle taşıt başta olmak üzere, tüketim talebindeki artışta önemli faktör olarak görülmüştü. Ancak kasım ayında ortaya çıkan likidite krizi ve piyasadan yoğun
döviz çıkışı faiz oranlarının tarihin en yüksek seviyelerine çıkmasına neden oldu ve bankalar da ticari, bireysel kredi ve kredi kartı faiz oranlarını hızlı bir şekilde yukarı çektiler. Bir üst düzey bankacı, Geçen yıl programa bir inanç vardı. Ama kriz sonrası bazı yanlışlar olduğu, bazı dalgalanmaların olabileceği görüldü. Reel ekonominin durumuna bağlı olarak kredilerde açılmalar olur. Altı aydan sonra kredi faizlerinde düşüş olabilir şeklinde konuştu.
İstanbul İktisat Faktültesi`nden Doç. Dr. Sadi Uzunoğlu, 2000 yılında görülen düşük oranları bu yılın ilk yarısında tekrarlamanın mümkün olmadığına dikkat çekerken, 2001 yılının kritik bir yıl olduğunu ifade etti. Uzunoğlu, Bankalar açısından bakıldığında, riskli bir ortam. Geçen yılki deneyim bunu gösterdi. Uzun vadeli, düşük faizli kredi vermenin bankaları likiditeden uzaklaştırdığını görüyoruz. Aktifte bir tercih ise uzun vadeli sabit faizli kredi vermekti dedi. Ancak bunun sakıncalarının görüldüğünü belirten Uzunoğlu, faiz oranlarının dalgalandığı bir ekonomide, bu tip uzun vadeli faiz kontratlarının yapılmasının risklerinin daha iyi anlaşıldığını söyledi.
Kredi faizleri 1999 seviyelerinde:
Hükümetin enflasyonu düşürme programına olan inançla 2000 yılında bankalar özellikle taşık tredilerinde vadeleri 36 - 48 aya kadar uzatırken aylık faiz oranlarını da yüzde 6 - 8 seviyelerinden, yüzde 2.5 - 3.5 seviyelerine indirmişlerdi. Kriz sonrasında ise faizler yüzde 9`lara kadar çıkarken, bankalar da kredi verme işlemlerini sınırlamaya başladılar. Bankaların şu anda uyguladıkları bireysel kredi faizleri 6 - 12 aylık vadede yüzde 6 - 8.5 seviyelerinde bulunuyor. Koç Finans Genel Müdürü Kürşad Öcel, 2000 yılında kredilerde faizlerin düşmesine paralel olarak vadelerde uzama görüldüğünü, 2001 yılının başında ise yükselen faizlere bağlı olarak vadelerin kısaldığını belirtti. Öcel, Halen dayanıklı tüketimde 7 - 10 ay, otomotivde 12 - 24 ay yaygın olarak uygulanıyor. 2001`in ikinci yarısında vadelerin bir miktar uzayacağını öngörüyorum dedi. Finans sektörünün kendisini toparlamasıyla Mart ayından itibaren normal seviyelere gelmesini beklediğini belirten Öcel, Ortalama enflasyonu yüzde 25 kabul edersek faizlerin aylık yüzde 3.5 - 4 ortalamada olmasını normal kabul etmek gerekir dedi.