Güncelleme Tarihi:
Ekonomi dünyasında bir merkez bankacı diğerlerinin üstünde yer alıyor. ABD Merkez Bankası Fed'in Başkanı Janet Yellen, 17 trilyon dolarlık bir ekonomiyi idare ediyor. En yakın rakibi Mario Draghi ise 10 trilyon dolarlık bir ekonomiden sorumlu.
İngiliz Economist dergisinde yer alan habere göre; tüm bunların ötesinde, doların küresel rolü Yellen'ın yurt dışında dev bir etkisi olduğu anlamına geliyor. Yellen Amerika dışındaki finans dışı şirketlerin 9 trilyon dolarlık borcunu etkiliyor. Bu rakam da Şanghay ve Tokyo borsalarındaki tüm şirketleri satın almak için yeterli.
Doların ABD'deki sağlıklı büyüme ve Fed'in faiz artışına hazırlanması ile değer kazanması neticesinde, bu etki daha yoğun hale geliyor.
Dolar cinsinden borçlanma dünyanın her yerinde gerçekleşse de, bu alandaki en ciddi büyüme gelişen piyasalarda yaşandı. 2009 ila 2014 arasında gelişmekte olan ülkelerde hem banka kredisi hem de tahvil olmak üzere dolar cinsinden borç, iki katına çıktı. Uluslararası Ödemeler Bankası'nın (BIS) verilerine göre rakam 2 trilyon dolardan 4.5 trilyon dolara yükseldi. İhracatın ithalattan az olduğu Türkiye, Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkeler, cari açıklarını yabancılara borçlanarak finanse ediyorlar.
Ticaret açığı olmayan ülkelerde dahi ciddi borçlanma yaşanıyor. ABD varlıklarındaki faizlerin bu denli düşük olması, dolarla yatırım yapanların daha yüksek getiri peşinde koşmalarına neden oldu. Gelişen piyasalardaki firmalar da bu tanıma uyuyor. Bunlardan bazıları tanınmış firmalar olarak göze çarpıyor. Rusya'nın enerji devi Gazprom ve Brezilya'nın Petrobras'ı, Lüksemburg ve Cayman adalarındaki yan kuruluşları aracılığıyla dolar cinsinden tahvil ihraç ettiler. Kendi para birimlerinin faiz oranlarından oldukça düşük seviyelerde borçlanan şirketler, kısa vadede karlılığı artırmayı başardı.
Ancak finanstan para kazanmak hiçbir zaman karşılıksız olmadı. Düşen enerji fiyatlarının etkisiyle, Gazprom ve Petrobras'ın şu an borç yükünü aldıları zamankinden beklenti olarak daha düşük dolar gelirleri olması endişeye yol açıyor. Döviz kurlarındaki değişiklikten hemen önce borçlanmak sorunlara neden olabiliyor. 2010'da yüzde 5'lik faizle 10 milyar dolarlık 10 yıllık tahvil ile borçlanan bir Türk şirketi, tahvilin vadesi dolana kadar 22.5 milyon lira ödeyecekti. Ancak TL'nin dolar karşısında o günden bu yana yüzde 43 değer kaybetmesi ile şu an 39 milyon TL ödemesi gerekirdi.
Türkiye için dolardaki yükselişin bir başka dezavantajı da devletin dış borçlanması olabilir. Türkiye'de devletin dış borçlanması gayrisafi yurt içi hasılanın neredeyse yüzde 50'sine yaklaştı. Bu oran da orta gelir düzeyindeki ülkelerin ortalaması olan yüzde 23'ün oldukça üstünde.