Derviş: Artık hiçbir hükümet geri dönüşe cesaret edemez
Kriz ile birlikte Türkiye`nin önemli yapısal reformlar gerçekleştirdiğini belirten Devlet Bakanı Kemal Derviş, ‘‘Parlamentoya hangi hükümet gelirse gelsin, mesela kalkıp yeni bir hükümet ‘Biz Merkez Bankası`nın durumunu değiştirmek istiyoruz’ diyemeyecek. Hiçbir hükümet bu kadar yapısal reformdan sonra geri dönüşe cesaret edemeyecek’’ dedi.
Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye`nin 2001 yılı krizini iyi değerlendirdiğini ve 21 ana yapısal reformun parlamentodan geçtiğini belirterek, yapısal reformlar bu kadar derinden gerçekleştirilirse, geriye düşüşlerin olmasının o kadarda mümkün olmadığını söyledi. Derviş, ‘‘Parlamentoya hangi hükümet gelirse gelsin, mesela kalkıp yeni bir hükümet ‘Biz Merkez Bankası`nın durumunu değiştirmek istiyoruz’ diyemeyecek. Hiçbir hükümet bu kadar yapısal reformdan sonra geri dönüşe cesaret edemeyecek’’ dedi.
Derviş, International Herald Tribune ve Financial Times tarafından düzenlenen ‘‘Türkiye: ‘Yeni Dinamizm, yeni fırsat’’ konulu uluslararası konferansın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin önümüzdeki yaz aylarında çok daha düşük enflasyon oranı beklentisi içinde olduğuna işaret ederek, ‘‘Bu trendin geriye dönmesine izin vermemeliyiz. Mali politikamız bu hedeften şaşmamalıdır’’ dedi.
Enflasyon oranını düşürmeden reel faiz oranının düşürülemeyeceğini, reel faiz oranını düşürmeden de hızlı, kaldırılabilir ve sürekli bir büyümenin yakalanamayacağını vurgulayan Derviş, önümüzdeki yıllarda enflasyonda yüzde 16 gibi hedeflerinin olacağını, kamuoyunun da, hükümetin bu oranın sürekli aşağı çekilmesi konusundaki başarısını görmüş olacağını kaydetti. Kemal Derviş, çok daha kaldırılabilir düzeyde enflasyon oranlarına ulaşılacağını belirterek, ‘‘Yüzde 10-12 gibi bir oran içinde olacak enflasyon oranımız. Ama yine de sıkı mali politikalar buna paralel olarak yürütülmeye devam edecek. Bu benim ilk mesajımdır’’ dedi. Derviş, Türkiye`de bütün pozitif adımlarda kredi ve başarının parlamentonun başarısı olduğunu söyledi.
KRİZ ŞANSI
‘‘Türkiye, 2001 yılındaki krizi gerçekten işleri doğru hale getirmek için bir şans olarak kullanmıştır’’ diyen Derviş, 2001 krizinin iyi değerlendirilerek ciddi yapısal değişikliklerin gündeme getirildiğini, 21 ana yapısal reform tasarısının parlamentodan geçtiğini, ekonominin de dayandığı altyapı reformları dahil yapısal değişimlerin başarıyla gerçekleştiğini anlattı. Bankacılık sektörünün düzeltilmesi, özellikle politikayla olan bağlantısı söz konusu olduğunda, geniş perspektifle üçüncül bir yapısal reform hareketine girişildiğini bildiren Derviş, şöyle devam etti: ‘‘Tabii sorumsuz fiskal politikaların yeniden hayatımıza girmesi tehlikesi her zaman vardır. Ama mühim olan temelde yapılması gereken değişimlerin gerçekleştirilmesidir. Ve mali politikaları bu tarz yerleştirdikten sonra, yapısal reformlar bu kadar derinden gerçekleştirilirse geriye düşüşlerin olması o kadar da mümkün değildir. Parlamentoya hangi hükümet gelirse gelsin, mesela kalkıp yeni bir hükümet (Biz Merkez Bankası`nın durumunu değiştirmek istiyoruz) diyemeyecek. Hiçbir hükümet bu kadar yapısal reformdan sonra geri dönüşe cesaret edemeyecek. Dolayısıyla gerçekleştirilen reformların sürekliliği vardır. Bu süreklilik hem iç, hem dış yatırımcılar için çok önemli bir taban oluşturmaktadır.’’
5-10 yıl içinde İtalya olabiliriz
Türkiye`de siyasal sistemin parçalanmış, bölünmüş bir sistem, demokrasinin ise ‘‘zarif’’ bir düzeyde olduğunu ifade eden Derviş, bütün siyasal verilerle birlikte ileriye dönük olarak ele alındığında Türkiye`de doğrudan yabancı sermayenin çok açık ufukları bulunduğunu, Önümüzdeki 3-4 yıl içinde yabancı sermaye için önemli bir tabanın varolduğunu söyledi.
Konuşmasında İtalya`yı örnek veren Derviş, İtalya`da da ekonomik bürokrasinin olduğunu, ancak stabil bir biçimde davranılması sonucunda bu ülkede iyi bir yatırım biçimi yaratıldığını vurguladı. Kemal Derviş, İtalya`nın geçmişinin kendileri için iyi bir örnek olduğunu ve önümüzdeki 5-10 yıl içinde Türkiye`nin de aynı başarıyı gösterebileceğini sözlerine ekledi.
Yüzde 20 reel faizle yaşanmaz
Kemal Derviş, Türkiye`nin yine bu yıl müthiş bir dinamizm ve esnekliğe sahip olduğunu kanıtladığını belirterek, ‘‘Bu öyle bir dinamizm ve esneklik ki Türkiye`nin dışında pek az ülkede görüyoruz. Ben geleceğin çok çok parlak olacağına inanıyorum’’ dedi. Derviş, hiçbir ülkenin yüzde 20`iyi aşan reel faiz oranlarıyla yaşamayı beceremeyeceğini belirterek, bu nedenle ekonomik programla reel faiz oranlarını olması gerektiği gibi yüzde 6 gibi bir orana çekmeyi hedeflediklerini söyledi.
Derviş, programın zorlukları ve kazanımları üzerine bilgi verirken bütün sorunların aslında temel nedeninin, yaşanılan kronik yüksek enflasyondan kaynaklandığını ifade etti. Derviş, son 10 yıllık döneme bakıldığında kronik enflasyonun hükümetin harcamalarından kaynaklanan temel bozukluğa dayandığının görüldüğünü vurguladı.
Yabancı yatırımlar 5 milyar dolar artabilir
Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye`nin ortalama bir ülke olarak bile yabancı yatırımları 5 milyar dolar daha yukarı çekmesinin mümkün olduğunu belirterek, ‘‘Müthiş bir ülke olursak, yıldızlı bir performansımız olursa bu da 8 ya da 9 milyar dolarlık yeni, ekstra, doğrudan yatırım anlamına gelebilir’’ dedi.
Uzun vadeye dönük projeksiyon yapıldığında Türkiye`nin yüzde 6-6.5`luk kurumsallaştırılabilir bir büyümeyi sağlayacak potansiyele sahip olduğunu kaydeden Derviş, bunun arz faktörlerine dayalı olduğunu vurguladı. Talep dengesinden arz dengesine geçilerek daha yüksek bir büyüme oranı elde edilebileceğini ifade eden Derviş, şöyle konuştu:
‘‘Ekonominin arz yönündeki gelişmesi tabii ki yabancı yatırımlarla sağlanacak. Türkiye`nin özellikle otomotiv sektöründe gördüğümüz gibi dış yatırımlara açık olması önem kazanıyor. Otomotivde dış yatırımcıya son derece aktif olan Türkiye`de diğer bütün sektörler de böyle olmalıdır. Türkiye`nin yıldız bir ülke olması gerekmiyor. Türkiye`nin ortalama bir ülke olarak bile hali hazırda yabancı yatırımları 5 milyar dolar daha yukarı çekmesi mümkündür. Müthiş bir ülke olursak, bu da 8 yada 9 milyar dolarlık yeni, ekstra, doğrudan yatırım anlamına gelebilir.’’
Enflasyon iniyor fırsatlar geliyor
Devlet Bakanı Kemal Derviş, enflasyonun düşmekte, yüksek enflasyon beklentilerinin de kırılmakta olduğunu bildirdi.
Derviş, 2 ay öncesi Bursa, Adapazarı bölgesinde fabrikalara, iş çevresine yaptığı gezi sırasında enflasyonda yüzde 55-65 gibi rakamlar verildiğine işaret etti. Merkez Bankası`nın son araştırmasında, beklentilerin yüzde 37`ler düzeyinde olduğunu hatırlatan Derviş, bu oranın yüzde 30-35`lere, hatta daha aşağılara gideceği görüşünü dile getirdi. Bunun büyük fırsat verdiğini belirten Derviş, ‘‘Önümüzdeki yaz ayları var. Düşük enflasyon gündeme geliyor. Türkiye`nin kaçırdığı fırsatları yakalama şansı olacak. Biz bu fırsatı yakalamak durumundayız. Temel mesaj, enflasyonun inmekte, beklentilerin kırılmakta olduğu’’ dedi.
Derviş, bunun tarihi fırsat olduğunu belirterek, Türkiye`nin enflasyonu yüzde 35`in altına indirilirse, ümüzdeki yıl inandırıcılığın artacağını vurguladı. Bağımsız bir Merkez Bankası`nın düşük enflasyonun en iyi garantisi olduğunu belirten Derviş, bu yılki büyüme hedefinin yüzde 3 olduğunu hatırlatarak, bu hedefe ulaşılabileceğini düşündüğünü söyledi.
Piyasalarda canlanma işaretleri başladı
Kemal Derviş, yüzde 3`ün Türkiye`nin kapasitesinden yola çıkılarak elde edilebilir, tutulabilir bir büyüme oranı olduğu görüşünü dile getirdi. Kemal Derviş, ‘‘Türkiye‘nin yüzde 3 gibi büyüme oranından sürekliliği sağlanacak yüzde 6 ile 6.5`luk büyüme oranını sağlaması, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına direkt bağlantı olacak’’ dedi. Enflasyonist beklentilerin artık kırıldığını, büyük bir enflasyon beklentisi içinde olunmadığını belirten Bakan Derviş, ‘‘Şimdi tartışılması gereken konu, ne zaman, nerede, ne tür büyüyeceğiz. Hepimizi biliyoruz ki, bütün ekonomik krizlerde olduğu gibi toplumun mali olarak daha zayıf kesimleri, daha fazla acı çektiler ve enflasyonun aşağı çekilmesi, mali olarak zayıf olan kişilere daha geç yansıyacaktır’’ diye konuştu.
Derviş, ‘‘Enflasyonu artıracak herhangi bir politika gütmemek gerekiyor. Talebin canlandırılmasının ucuz bir yöntemle yapılması lüksüne sahip değiliz’’ dedi. Krizle başa çıkıldıkça TL`nin gerçek değerine yaklaştığını belirten Derviş, TL`nin çok daha iyi noktaya gelmesi, insanların bu konuda kendini çok daha güvende hissetmesi gerektiğini vurguladı. Bu güven faktörünün daha fazla harcamaya yol açmasını beklediklerini, bunun bir parça oluşmaya başladığının görüldüğünü belirten Derviş, tam anlamıyla sayılarla görülmese bile talebin artma eğilimine girdiğini, otel rezervasyonlarından alışveriş potansiyeline kadar birçok alanda bunun görülmeye başlandığını bildirdi.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN