Güncelleme Tarihi:
Dünyada Fed’in Mayıs ayından itibaren yaptığı açıklamalarla gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarının hızlandığı yeni bir döneme girildi.
Bu dönemde ise Merkez Bankası’nın aldığı kur odaklı önlemler tartışma konusu oldu. 11 Haziran’da başladığı döviz satım ihalelerinde pazartesi günü zirve yapan Merkez Bankası bugüne kadar piyasaya ihale yöntemiyle 4 milyar 900 milyon dolar müdahale yaptı. Bu derecede büyük müdahalelerin ardından Merkez Bankası’nın ek parasal sıkılaştırma ve ihale yöntemiyle dolara müdahalesi tartışmaları alevlendirdi.
Hürriyet`ten Barış Balcı`nın haberine göre; tartışmanın bir kanadında Merkez Bankası’nın daha fazla döviz satım ihale yapabileceğini düşünenler bulunuyor. Diğer tarafta da faiz koridoruna dokunmayan Merkez Bankası’nın dolar odaklı müdahale stratejisinin sürdürülebilir olmadığını düşünenler yerini aldı.
PİYASALARDAKİ SON DURUM İÇİN TIKLAYIN...
FT: ZOR DURUMDA OLMALI
İngiliz Financial Times (FT) gazetesi de Merkez Bankası’nın önceki gün yaptığı 2.2 milyar dolarlık müdahaleyi dün gündemine taşıdı. Gazete yaşanan gelişmelerden AKP hükümetinin ‘faiz lobisi’ni ve ‘Yahudi diasporası’nı sorumlu tutmasının Merkez Bankası’nı zor durumda bıraktığını belirtti. FT, Global Source Partners danışmanlık firmasından Murat Üçer’in görüşlerine de yer verdi. Üçer, “60 milyar dolarlık bir cari açığın yüzde 6’lık faiz oranlarıyla idare edilip edilemeyeceği sorusuyla karşı karşıyalar. Siyasi gerilimin arttığı ve faiz lobisi savının dolaştığı bir ortamda Merkez Bankası zor bir durumda olmalı” dedi.
FT’de bu yorum yer alırken ilk işaretler Merkez Bankası’nın mevcut stratejisini en az 23 Temmuz’daki Para Politikası Kurulu toplantısına kadar koruyacağı yönünde. Uzmanlar Merkez Bankası’nın bir süre daha döviz satım ihalesiyle dolara müdahale etme opsiyonunun süreceğini belirtti. Merkez Bankası’nın yayınladığı rezerv istatistiklerine göre 28 Haziran’da brüt döviz rezervleri 105 milyar 567 milyon dolar seviyesinde bulunuyor.
Bu rakam Nisan sonunda tarihi zirve olarak ulaşılan 113 milyar dolarlık seviyenin altında yer almasına rağmen Merkez Bankası’nın döviz satım ihalesi cephesinde hareket alanı gözüküyor. Merkez Bankası 2011’de 11.2 milyar dolarlık döviz satım ihalesiyle dolara müdahale etmişti. 1.92 TL’lere kadar çıkan dolar müdahalelerle 1.75 TL’ye kadar düşmüştü. 2011’de müdahalenin belirli bir seviyeye kadar geldiğini ardından faiz koridoru müdahalesine başvurulduğunu hatırlatan Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi Merkez Bankası’nın benzer bir çizgi izleyebileceğini belirterek, “O dönem döviz ihaleleriyle 20 Ekim’e kadar 7.2 milyar dolar satmıştı. 20 Ekim 2011’de koridoru 20 baz puan artırmıştı. Merkez Bankası’nın daha döviz satacak yeri var. 10 milyar- 15 milyar dolar arasına kadar gidebilir. Bu seviyelerden sonra daha dikkatli olmaya başlar. 23 Temmuz’a kadar takip edeceği birçok gelişme olacak. Talep devam ederse faiz silahını kullanma ihtimalinin masada olduğunu düşünüyorum” dedi.
Koridor hamlesi beklenirdi Bazı uzmanlara göre uluslararası ortamda yaşanan hareketliliği geçici gördüğü belirtilen Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın başını yüzde 2,65 seviyelerinde gezinen ABD 10 yıllıklar faiz oranı ağrıtabilir. Bu faizin yüksek seyretmesi durumunda cari açığı fazla olan Türkiye’nin açığı finanse etmede zorlanması bekleniyor. Strateji Yatırım Fon Direktörü Bülent Topbaş bu noktada Merkez Bankası’nın üzerinde politik baskı olduğu görüşünde Topbaş “ABD reel faizlerinde büyük yükselişler var. Yaşananların şiddeti göz önüne alındığı zaman Merkez’in şimdiki müdahalesi biraz sınırlı oluyor. “Brezilya faiz müdahalesi yaptı bir işe yaramadı” iddiası sunulabilir. Ancak piyasalar enflasyona olan bağlılığı göstermesi açısından faiz koridoru hamlesi beklerdi. Faiz koridorunun yukarı yönde artması TL’yi biraz rahatlatabilir” dedi.
Cari açık yükselecek
Merkez Bankası döviz rezervlerinde müdahaleler sonucu gerçekleşen erime henüz endişe verici seviyeye ulaşamasa da uluslararası piyasalarda rüzgar Merkez Bankası aleyhine esmeye devam ediyor. Gelişmekte olan ülkelerden para çıkışının en önemli göstergesi olan ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde Ben Bernanke’nin 19 Haziran’daki konuşmasının ardından yüzde 2,40’ın altı görülmedi. Yurtdışında uzmanlar bu ortamın cari açığı yüksek olan ülkelerin daha çok olumsuz etkileneceğini belirtti. Hatta UBS’den Reinhard Cluse’nin Financial Times’a yaptığı açıklamada “Siz yüksek bir cari açığı olan bir ülkeyseniz, faiz oranlarını göreceli olarak yüksek tutmak zorundasınız. Aksine açığı artıracaksınız” dedi.
Tüm gözler Bernanke’de
Öte yandan uzmanlar faiz oranlarında gerçekleşecek artışın büyümeye olumsuz etki yapacağını belirtiyor. Artık bu ortamda gözler Ben Bernanke’nin bu ay gerçekleşecek konuşmalarına çevrildi. Gelişmekte olan ülkelerdeki durumu yumuşatıcı mesajlar gelmesi durumunda Merkez Bankası’nın “durum geçici” projeksiyonu da geçerli olacak. Aksi halde 23 Temmuz’daki Para Politikası Toplantısı’na kadar Merkez Bankası agresif döviz satım ihalelerine devam ederek doların ateşini söndürmeye çalışacak ve “faiz koridorunu genişlet” sesleri daha çok yankılanmaya başlayacak.