Güncelleme Tarihi:
Başbakan Davutoğlu geçtiğimiz cuma günü Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yla görüştü. Davutoğlu Başçı’ya ‘faizler düşmeli’ mesajını verdiğini ancak ‘çok eski dostum’ diye tanımladığı Başçı’ya baskı yapmayacağını ve söylediklerinin Merkez Bankası bağımsızlığına halel getirmeyeceğini vurguladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, merkez bankası Başkanı Erdem Başçı ile görüşüp, “Faizler düşmeli” mesajı verdiğini söyledi. Başçı’nın yanıtı ise “Size brifing verelim” oldu. hurriyet.com.tr'den Deniz Zeyrek'in haberine göre; Davutoğlu 17 Kasım’da G-20 zirvesine gitmeden önce gelecek hafta Merkez Bankası’ndan ekonomi brifingi alacak. Hükümet ayrıca 25 sektörel dönüşüm eylem planını da G-20 öncesinde açıklayacak.
Davutoğlu, Kayseri’den Kahramanmaraş’a geçerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Davutoğlu, “Merkez Bankası’nın konumu ve faiz politikası hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:
Baskı yapacak değilim
“Merkez Bankası Başkanı cuma günü geldi. Merkez Bankası’ndan brifing alacağım. Açıkçası bu dönemde faizlerin düşmesi gerektiğini düşünüyorum. Son Para Politikası Kurulu’nda faizlerde indirime gidilmesi doğal olanı idi. Müdahale edip, baskı yapacak değilim. Kendisine de ifade ettim. Dünyada emtia fiyatları düşme eğilimine girmişken ve Türkiye’nin siyasal istikrar anlamında bütün bu süreci başarılı geçmişken, olması gereken şey, toplumda güven hissini artıracak bir faiz politikası belirlenmesi idi. Tersini düşünelim. Olmazdı ya. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında Başbakanlık’ta, orda burada sıkıntı çıksaydı ve siyasi risk ortamı doğsaydı bunun bir sonucu olurdu.
DÖVİZ KURLARINDAKİ SON DURUM İÇİN TIKLAYIN...
İşaretleri vermek lazım
Kredi derecelendirme kuruluşlarının yaptığı adil olmayan tutum da orada. Herhangi bir siyasi istikrarsızlık görüntüsünde bunu risk primi olarak, not düşüşünde kullanıyorsunuz ancak Türkiye en hassas süreçleri atlatırken bunu göz önüne almıyorsunuz. Eğer böyle bir risk unsuru ortaya çıktığında faiz yukarı doğru gidecek idiyse, böyle bir risk unsuru çıkmadıysa tam tersi aşağı gitmesi lazım. Bir de emtia fiyatlarında düşme var. O zaman bu istikrarın pozitif yönlü işaretini psikolojik olarak topluma vermek lazım. Bu da faiz politikalarına yansır. Kanaatleri, ‘dış faktörlerdeki risk unsurları devam ediyor’ şeklinde ise bunun bir işaretinin gözükmesi lazım.
Ekonomi politikası bütündür
Şu ana kadar Merkez Bankası eleştirildi. Ama kanaatleri üzerinde bir şey olmadı. Şunu da söyleyeyim, ‘ekonomi politikası bir bütündür.’ Türkiye’de büyüme faiz politikalarından bağımsız değil, faiz politikaları kurdan bağımsız değil. Hepsi birden sanayi üretiminden bağımsız değil. Şimdi, ‘Niye enflasyon hedefi gerçekleşmedi?’ Çünkü, ‘Gıda fiyatları düşmedi. Don oldu, kuraklık oldu.’ Demek ki tarım politikaları enflasyonu, enflasyon da faizi etkiliyor. Sadece faizin ve enflasyonun belirlendiği ve kuvöze alındığı bir ekonomi politikası olmaz. Yani, ‘faiz ve enflasyon politikalarını ayrı bir denklemde tutalım olmaz.’
Başçı eski dostumdur
Bunları Sayın Başçı’ya söyledim tabii... Kendisi benim çok eski dostumdur. ‘Söylediklerim, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına halel getirmez’ dedim. Benim bu yönüm fazla bilinmez, birinci derecem ekonomidir. Yıllarca ben ekonomi politik okuttum. Merkez Bankası’ndaki arkadaşların çoğunu yakından tanırım. Demek mi Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, diğer politikalardan arındırılmış bir alan değil. Aldığı karar diğer politikaları etkiliyor. Mesela ülkenin yatırım görüntüsünü ve dış finansmanını pozitif de negatif de etkiliyor. Merkez Bankası bunu düşünerek karar alıyor zaten. Ama aynı şekilde bütçe açığında Maliye Bakanlığı dikkatsiz davransa Merkez Bankası enflasyon politikasını yürütebilir mi?
Niye stagflasyona gitmiyoruz?
Başbakan Davutoğlu Merkez Bankası’nın cari açığı kontrol altına alacak politikalar takip etmese ya da Türkiye, Avrupa pazarında kriz olduğunda Ortadoğu pazarına, Ortadoğu pazarında kriz olduğunda Afrika’ya açılmasa ve ihracat pazarları daralsa, dolayısıyla dış talep düşse, sen içeride sıkı para politikaları ile iç talebi kontrol altına aldığında stagflasyona gideceğini belirtti. Davutoğlu şöyle konuştu: “Biz, niye stagflasyona gitmiyoruz? Merkez Bankası’nın aldığı kararlarla veya uluslar arası konjonktürden değil. Doğru zamanda ihracatı doğru yere yönlendiriyoruz. Boşuna mı Afrika’ya 35 büyükelçilik açtık. Bugün Türkiye’nin büyümesinin motoru belli. Ya içerideki talebi dengeleyecek arza sahip olacaksınız ve fiyat dengesini bozmadan içerideki talep büyümeyi teşvik edecek. Ya da içerideki talep arzla dengelenemeyip kur ve enflasyon üzerinde baskı yapıyorsa dış talep üzerinden bunu çözeceksiniz. Dış talep ise ihracat politikasıdır. ‘İhracat politikası kimin işidir?’ Hükümetin işidir. Teşvik politikaları yatırımı, yatırım enflasyonu etkilemez mi? Hepsi birbirini etkiler. Dolayısıyla hepimizin bu kritik dönemde Türk ekonomisinin istikrarını özenle korumamız lazım. Ve burada alınan kararlarla Türk ekonomisine güvendiğimizi göstermemiz lazım.”
G-20 öncesi plan açıklanıyor
Davutoğlu yeni sanayi politikası ile 25 önemli aksiyon alanındaki planı hassasiyetle takip ettiğini belirterek “G-20’ye gitmeden önce hazır olan paketi açıklayacağız. 25 sektörel dönüşüm programının ne kadarı hazır hale gelmişse G-20’ye gitmeden açıklayacağız ki G-20’de de Türkiye’nin ekonomi politikaları konusunda bir fikir oluşsun. Yarısından fazlasını açıklarız. Kalanını da Avustralya dönüşü (G-20) yapacağız” dedi.