Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2001 00:00
Acil önlemler paketiyle çerçevesi çizilen Türkiye`nin uygulamaya başlayacağı yeni ekonomik programın temel ayağını oluşturan bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılmasının, benzeri krizler yaşayıp, sektörü yeniden yapılandırmak zorunda kalan bir çok ülkeye milli gelirinin yüzde 157i ile yüzde 37`si arasında bir maliyet yüklediği belirlendi.
Türkiye Bankalar Birliği Bankacılık ve Araştırma Grubu tarafından, bankacılık sisteminin kötü aktiflerinin çözümü konusunda hazırlanan Seçilmiş ülkelerde borç yeniden yapılandırması uygulamaları başlıklı araştırmada, Endonezya, Kore, Malezya, Tayland ve Japonya incelendi. Araştırmaya göre, Endonezya, bankacılık sistemini yeniden yapılandırmak için 40 milyar dolarılk, Kore 60 milyar dolarlık, Malezya 13 milyar dolarlık, Tayland 43 mliyar dolarlık Japonya ise 601 milyar dolarlık bir maliyet üstlenmek zorunda kaldı.
Milli gelire göre en yüksek maliyeti Tayland üstlendi. Tayland`ın, yeniden yapılandırma için harcadığı para milli gelirinin yüzde 32`si kadar bir büyüklük oluşturdu. Bu oran, Endonezya`da yüzde 29, Malezya`da yüzde 18, Kore`de yüzde 17 ve Japonya`da yüzde 15 olarak hesaplandı.
Araştırmada, bankacılık krizleri sonrasında faiz oranlarının artması ve yerel para biriminin değerinin düşmesinin, borç yükünün ve riskten korunmayan borçluların riskinin artmasına ve batık kredilerin hızla çoğalmasına yol açtığı belirtildi. Batık krediler kesimi üzerinde olumsuz etkide bulunmasının sektörde yeniden yapılanma gereğini doğurduğuna dikkat çekildi.
Araştırmada, sorunlu aktiflerinin (borçlunun zamanında yükümlülüğünü yerine getirmediği tahvil, bono gibi menkul kıymetler ile takipteki kredilerden oluşan alacaklar) olduğu gibi banka bünyesinde bırakılmasının mali krizlerin şiddetini ve süresini uzatarak ekonomide istikrarın sağlanmasını güçleştirdiği vurgulandı. bu nedenle de aktif yönetim politikalarının aktif kalitesinde daha fazla kötüleşmeyi engelleyecek ve sorunlu kredileri ortadan kaldırmaya yönelik olarak düzenlenmesi gerektiği kaydedilen araştırmada, sorunlu aktiflerin ayrı bir aktif yönetim şirketine devredilmesinin yapısal sorunların çözümlenmesinde etkili bir yol olduğu kaydedildi. Ancak bu yöntemin de mal isorunları çözmede etkili olmadığı belirtildi.