Güncelleme Tarihi:
Kocaeli Kongre Merkezi'nde düzenlenen 4. Türkiye Bilim ve Teknoloji Merkezleri Zirvesi'nde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, dünyada özellikle son yıllarda büyük teknoloji devriminin gerçekleştiğini söyledi.
Yapay zeka, bulut bilişim ve 5G gibi öncü teknolojilerin getirdikleri sayısız yenilik ve inovasyonun, hayatın her alanında hızlı dönüşüme yol açtığını belirten Kacır, bunun küresel güç dengelerini şekillendirerek, ülkeler arasındaki rekabeti yeniden tanımlayan stratejik unsur olarak öne çıktığını kaydetti.
Kacır, Türkiye olarak bu süreci, küresel rekabette daha güçlü olmak ve toplumsal refahı artırmak adına da tarihi fırsat olarak gördüklerini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Teknolojiyi sadece tüketen değil, üreten ve yönlendiren ülke olma hedefiyle ilerliyoruz. Siyasette, dış politikada ve savunma sanayisinde bize dayatılmaya çalışılan sınırları çiğneyip, bize biçilen rollerin ötesine geçiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonumuzla teknolojide öz yeterliliğini sağlamış, küresel rekabette güçlü ve bağımsız Türkiye inşa ediyoruz. Elbette bu yolda attığımız adımların odağında en kıymetli hazinemiz, insan kaynağımız yer alıyor. Biliyoruz ki büyük ve güçlü Türkiye bilimde, teknolojide ve inovasyonda öncü olmayı hedefleyen, üreten ve geliştiren nesillerle yükselecektir."
"TÜRK ÇOCUKLARININ HEDEFLERİNDEN VAZGEÇMEK ZORUNDA KALMADIKLARI TÜRKİYE'Yİ İNŞA ETTİK"
Geçmişe dönüp baktıklarında, tarihin yarım kalmış ve akamete uğratılmış çalışmalarla dolu olduğunu gördüklerini aktaran Kacır, bilim insanlarının, mühendislerin ve müteşebbislerin, hak ettikleri desteği, ilgiyi ve takdiri yıllarca bulamadığına dikkati çekti.
Kacır, son 22 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, Türk çocuklarının hayallerini sınırlamak, hedeflerinden vazgeçmek zorunda kalmadıkları Türkiye'yi inşa ettiklerini vurgulayarak, "Bilim insanlarımızın, genç beyinlerimizin yalnızca önlerindeki engelleri kaldırmadık, onlara bu yolda asla yalnız yürümeyeceklerini de desteklerimizle gösterdik. Bugün gençlerimizin Nuri Demirağ'ların, Vecihi Hürkuş'ların, Şakir Zümre'lerin, Nuri Killigil'lerin akamete uğramış serüvenlerini tamamlama kararlılığına şahit oluyoruz. Bayraktar, Akıncı, Kızılelma, Anka, Kaan, Hürjet, TCG Anadolu, Altay, Togg… Milli Teknoloji Hamlemizin bu vizyon projelerinin her birinde, yüreği bu vatan için çarpan TEKNOFEST kuşağının imzası var." ifadelerini kullandı.
Bakan Kacır, 2018'den bu yana her yıl coşkuyla düzenlenen TEKNOFEST'lerle gençlerin teknolojiye olan tutkusunu desteklediklerini dile getirerek, 81 ildeki Deneyap atölyeleriyle, bilim söyleşileri ve bilim fuarlarıyla, TÜBİTAK popüler bilim yayınlarıyla her yaştan insanı bilimle buluşturmaya devam ettiklerini belirtti.
Kacır, toplumda bilim ve teknoloji kültürünü yaygınlaştırmak adına gerçekleştirdikleri çalışmaların önemli halkasını da bilim merkezlerinin oluşturduğuna işaret ederek, bilim merkezlerinde bilimi teorik yöntemlerin yanı sıra deneyimleyerek öğrenme fırsatını sunduklarını kaydetti.
"Konya Bilim Merkezi Projesi" ile 2008'de çıktıkları bu yolculukta, bugüne kadar 35 bilim merkezini bilim ve teknoloji tutkusunu yaymak amacıyla hizmete sunduklarını aktaran Kacır, "Bilim merkezlerimizde 15 milyondan fazla ziyaretçiyi bilimle buluşturduk. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve TÜBİTAK işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Kocaeli Bilim Merkezi de şüphesiz gerek başarılı çalışmaları gerekse de vatandaşlarımızın yoğun ilgisiyle öne çıkan merkezlerimiz arasında yer alıyor. Faaliyete geçtiği 2015'ten bu yana 2 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayan merkezimize sundukları destekler için Kocaeli Büyükşehir Belediyesine ve Kocaeli halkına teşekkürlerimi sunuyorum." diye konuştu.
Kacır, ilkini 2017'de düzenledikleri Türkiye Bilim ve Teknoloji Merkezleri Zirveleriyle, ülkenin bilim ve teknolojide stratejik hedefleri doğrultusunda yeni projelerin geliştirilmesini amaçladıklarından bahsederek, "Bilim merkezlerinin kurulması ve işletilmesinde tüm paydaşları bir araya getirerek bilim merkezlerinin daha verimli çalışmasını sağlamak, sürdürülebilir modeller geliştirmek ve en iyi uygulamaları paylaşmak adına da işbirliği ortamları oluşturuyoruz." dedi.
Zirvenin 4'üncüsünün Kocaeli'de gerçekleştirildiğine değinen Kacır, zirveyle eş zamanlı 6 ayrı bilim ve teknoloji atölyesinde öğrencilere yönelik uzman eğitmenler eşliğinde etkinliklerin düzenleneceğini, 11 atölyedeki etkinliklerle Kocaeli Bilim Merkezi'nin etkileyici bilim şovları ve etkileşimli sergilerle her yaştan insan bilimle buluşturulacağını dile getirdi.
Kacır, insanlı ilk uzay bilim misyonunun hikayesini milletle buluşturan "Ufkun Ötesinde" sergisinin de şubat ayı boyunca merkezde ziyaretçilere açık olacağı bilgisini paylaşarak, "Değerli başkanım uygun görürseniz, sizlerin ev sahipliğinde Ufkun Ötesinde belgeselinin gösterimini de bu zirveyle eş zamanlı burada icra edelim. 2025 Bilim ve Teknoloji Merkezleri Zirvesi ile bilim merkezlerimiz daha güçlü ve daha etkin yoluna devam edecek." ifadelerini kullandı.
Türkiye olarak geleceğe umutla bakmalarını sağlayan, yarınların aydınlık olduğuna inanan gençliğe sahip olunduğunu vurgulayan Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizler gençlerimize güvendikçe, onlara yatırım yaptıkça Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimizi birer birer gerçekleştirirken, her eserde gençlerimizin imzasının bulunacağına yürekten inanıyorum. Gençlerimiz icra ettikleri bilimsel faaliyetlerle ortaya koydukları eserler ve yaptıkları yeni araştırmalarla yalnızca akademi camiasına değil, ülkemize ve dünyaya yeni ufuklar kazandıracak. Gençlerimizin her daim yanında olmayı sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı'nda bilim ve teknolojideki hedeflerimize hep birlikte yürüyeceğiz."
"SİYASETÇİLERE PARMAK SALLAMAK YERİNE TÜRKİYE'NİN MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİ'NE SAHİP ÇIKSINLAR"
Bakan Kacır, geçen günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yurt dışında olduklarını anımsatarak, Malezya, Endonezya ve Pakistan ziyaretlerinde Türkiye'nin başarılarının, 8-10 bin kilometre uzaktaki dostlarında ve kardeşlerinde uyandırdığı büyük heyecanı gördüklerini söyledi.
Savunma sanayisindeki ilerleyişin dünyanın öbür ucundaki kardeşleri için de güven vesilesi olduğuna işaret eden Kacır, yüksek teknolojide attıkları adımların, elde ettikleri kazanımların tüm dostları için umut ışığı olduğunu vurguladı.
Kacır, her birinin, Türkiye'nin bu hamlelerinden, dünyada çok sayıda ülke için ilham kaynağı olmasından ve küresel siyasette elde ettiği etki gücünden övgüyle söz ettiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Ne hazin ki aynı esnada bir sanayici ve iş insanları derneğinin yöneticileri, ülkemiz adına son derece karamsar ve kötümser ifadelerle konuşmalar yapmışlar. Onlara şu gerçeği hatırlatayım; Türkiye, eski Türkiye değil. Artık montaj sanayiyle yetinen bir Türkiye yok. AR-GE var, katma değerli üretim var, yerli ve milli teknoloji geliştiren bir Türkiye var. Artık bu ülkede, birilerinin milli irade üzerinde vesayet kurduğu siyaset iklimine yer yok. Kimse Türkiye adına karamsarlık oluşturmaya çabalamasın. Türkiye'nin geleceği aydınlıktır. Anadolu'da üretim devrimi gerçekleştiriyoruz. OSB'lerde üretimde olan fabrika sayımız 11 binden 59 bine, çalışan sayımız 415 binden 2 milyon 700 bine yükseldi. Türkiye'nin 263 milyar dolara ulaşan ihracatla dünya ticaretinden aldığı pay 2 misline çıktı. Türkiye 22 yılda 270 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım aldı. Yatırımlardan aldığımız pay 5 misline çıktı. AR-GE insan kaynağımız 29 binden 291 bine ulaştı. AR-GE harcamalarımız 1 milyar 200 milyon dolardan 16 milyar dolara yükseldi. Teknoparklarımızda 11 bin teknoloji girişimi inovasyon odaklı çalışıyor. İş insanları dernekleri, halkın iradesiyle seçilen siyasetçilere parmak sallamak yerine Türkiye'nin yankısı dünyanın öbür ucundan duyulan Milli Teknoloji Hamlesi'ne sahip çıksınlar."
Dünyada, "hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı" bir döneme girildiğine dikkati çeken Kacır, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Tüm ezberler terk ediliyor. Gümrük duvarları yükseliyor. Liberal ekonomi, küreselleşme kabulleri, bizzat sahipleri tarafından ters yüz ediliyor. Böyle bir dönemde Türkiye'nin istiklali ve istikbali için attığımız adımlardan haberiniz mi yok? Neden Türk milletinin göklerde süzülen çelik kanatlarıyla iftihar ettiğinizi duymuyoruz? Dünya lideri olduğumuz İHA'lar, SİHA'lar size gurur vermiyor mu? Neden takdir etmiyorsunuz? Milli uydularımız, milli otomobilimiz sizce de çok önemli kazanımlar değil mi? Neden bunlardan söz etmiyorsunuz? Dünyada eşi benzeri olmayan heyecanla geleceğe hazırlanan TEKNOFEST kuşağının ayak seslerini duymuyor musunuz? Yerli ve milli üretimin önündeki takozlar bir bir kalkıyor, fark etmiyor musunuz? Nuri Demirağ'ın, Vecihi Hürkuş'un, Şakir Zümre'nin, Devrim otomobilinin başına gelenler artık geride kaldı. Farkında değil misiniz? Vazgeçin bu kötümser, bu karamsar üsluptan. Cumhuriyetimizin ikinci asrı, Türkiye Yüzyılı olacak. Bu yolculuğa siz de sahip çıkın."
BAKAN IŞIKHAN: KİMSENİN TEHDİT DİLİYLE MİLLETİN İRADESİNE MÜDAHALE ETMESİNE İZİN VERMEYİZ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 'Kimsenin vesayet hevesleriyle, tehdit diliyle milletin iradesine müdahale etmesine izin vermeyiz, vermeyeceğiz!' dedi.
Ülkenin geleceğini alın teri ve emeğiyle inşa eden her vatandaşın hakkını korumanın temel sorumlulukları olduğunu belirten Işıkhan, "Ancak unutulmamalıdır ki milli iradenin üstünde hiçbir güç yoktur, olamaz. Aziz milletimizin iradesine parmak sallayanlar, milli iradenin meşru temsilcilerine had bildirmeye çalışanlar, geçmişin karanlık alışkanlıklarını bugünün Türkiye'sine taşımaya çalışanlar büyük bir yanılgı ve gaflet içerisindedir. Bu ülke, demokrasiye balans ayarı verilen günleri çok geride bırakmıştır. Vesayet odaklarının, millete rağmen siyaseti dizayn ettiği, bağımsız yargıya yön verdiği dönemler artık tarih olmuştur." diye konuştu.
Bu tarihi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, milletle birlikte yazdıklarını ifade eden Işıkhan, şöyle devam etti:
"Bugün Türkiye, sadece kendi istikametinde yürüyen, sadece milletinin emanetine sahip çıkan bir ülkedir. Kimsenin vesayet hevesleriyle, tehdit diliyle, milletin iradesine müdahale etmesine izin vermeyiz, vermeyeceğiz. TÜSİAD gibi sivil toplum kuruluşlarının görevi de bu ilkelere uyarak ülkemize katkı sağlamaktır. Biz, kutlu yürüyüşümüze aynı azim ve kararlılıkla devam edeceğiz. Milletimizin emanetine sahip çıkmaya, bu ülkeyi daha güçlü, daha müreffeh bir geleceğe taşımaya devam edeceğiz. Daha çok çalışıp daha çok üreteceğiz. Ne vesayet, ne tehdit, ne de eski Türkiye hayalleri... Bu millet, kendi kaderini kendi belirler ve onu hiçbir güç değiştiremez."
BAKAN TUNÇ: TALİHSİZ AÇIKMALAR, HUKUL DEVLETİYLE BAĞDAŞAN AÇIKLAMALAR DEĞİLDİR
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın'da Ulus İlçe Adalet Sarayı binasının temel atma törenine katıldı. Burada konuşan Bakan Tunç, "Dün iş adamlarının oluşturduğu bir dernek, maalesef sicilinin de bozuk olduğunu hepimiz milletçe hatırlıyoruz. O 28 Şubatlarda o beşli çetenin içinde nasıl bulunduklarını, darbecilerin vesayetçi anlayışa nasıl destek verdiklerini dün gibi hatırlıyoruz. Unutmadık bunları ve maalesef genel kurullarında yapmış oldukları talihsiz açıklamalar, hukuk devletiyle bağdaşan açıklamalar değildir. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde dahi bulunamaz. Anayasamızın 138'inci maddesi böyledir. Tavsiye ve telkinde bile bulunamayacağınız bir noktada yürüyen soruşturmalarla ilgili, dosyanın içeriğiyle ilgili hiçbir bilginiz olmadan, tamamen ideolojik düşüncelerle birtakım siyasi düşüncelerle, özellikle birtakım karşıtlıklarla kürsüye çıkarak bazı ifadeler kullanmanız, 'suç vardır ya da yoktur, bilmeyiz ama bunlar yanlıştır' demenin nasıl bir mantığı olabilir? Böyle bir mantık olabilir mi? Hem diyorsunuz ki 'suç vardır ya da yoktur, neden böyle soruşturmalar yapılıyor?' Suç varsa bunu değerlendirecek olan tarafsız ve bağımsız yargıdır. Ona yargı karar verir. Bir suç şüphe, bir somut delil ortaya çıktığında Cumhuriyet savcıları harekete geçer ve dava açılması gerekiyorsa dava açılır ve yargı huzurunda tarafsız ve bağımsız mahkemelerde herkes kendi savunmasını yapar ya beraat eder ya da işlediği suç varsa bunun karşılığını yargı huzurunda görürüz. Dolayısıyla herkes sözlerini yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasındaki hassasiyetlerini korumalıdır" dedi.
"BUNLAR MAALESEF ESKİ TÜRKİYE'DE KALMIŞLAR"
Bakan Tunç, "Maalesef son zamanlarda yargının yürüttüğü soruşturma ve kovuşturmalar üzerinden adalet sistemimize yönelik, yargı teşkilatımıza yönelik sözlü saldırıların arttığına şahit olmaktayız. Dün de geçmişte de vesayetçi anlayışın yanında duran sicili bu anlamda kötü olan bu iş adamları derneğinin yöneticisinin ifadeleri kabul etmek mümkün değildir. Milletimiz de bundan rahatsız olur. Yargı bağımsızlığını hedef alan bu sözleri reddediyoruz. 'Yürüyen soruşturmalarla ilgili hem suç vardır hem yoktur. Ya vardır ya yoktur' söyledikten sonra sonrasında da eleştiriye devam etmenin gerçekten bir mantığı yoktur. Bu sözler yargıyı hedef alan, hukuk devletini hedef alan, yargıyı yönlendirmeye ve siyaseti yönlendirmeye çalışan söylemler olduğunu ve artık bunların eski Türkiye'de kaldığını hep söylüyoruz. Bunlar maalesef hala eski Türkiye'de kalmışlar. Sivil toplum kuruluşları görüşlerini sonuna kadar açıklayabilir. Özgür bir ortam var ama bu açıklamayı yaparken anayasamız ve kanunlarımız çerçevesinde de yürüyen soruşturmalarla ilgili yargıyı etki yönelik beyanlardan kaçınmak gerekir. Bu sözler eleştirinin ötesine geçen yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabası olduğunu görüyoruz. Yürüyen soruşturmaları etkileme çabası olduğunu görüyoruz. Bu hukukun üstünlüğüne zarar veren bir tutumdur. Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Türkiye eski Türkiye değildir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye'nin artık geride kaldığını anlamayanların hala olduğunu az da olsa görüyoruz. Şunu bilmelidirler ki hiç kimse veya hiçbir kuruluş kendisini millet iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzen yönelik her türlü müdahale girişimine karşı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden milletimizin asla şüphesi olmasın. Milletimiz adına yargı karar verir ve milletimiz adına çalışmalarını fedakarca sürdürür" diye konuştu.
HÜSEYİN YAYMAN'DAN TÜSİAD'A TEPKİ
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, "Geçmiş dönemde hükümetleri değiştirmek gibi kendisine misyon edinen ve çok bozuk bir demokrasi siciline sahip olan TÜSİAD'ın, 28 Şubat ruhuyla hükümetimize ayar vermeye çalışmasını asla tasvip etmiyoruz." dedi.
Yayman, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, depremin bir ulusal güvenlik sorunu olduğunu ve gündelik siyasete asla alet edilmemesi gerektiğini söyledi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin 15 milyon insanı etkileyen büyük bir afet olduğunu anımsatan Yayman, deprem bölgesindeki 11 ilde 445 bin hak sahibi olduğunu, geçen 2 yılda 201 bin hak sahibine evlerinin teslim edildiğini aktardı.
Yayman, 2025 yıl içerisinde hak sahibi olan tüm vatandaşların evlerini teslim edeceklerini ve en son depremzede evine yerleşene kadar çalışmaları sürdüreceklerini belirterek, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "deprem bölgesi ile ilgili hiçbir şey yapılmadığı" yönündeki sözlerini eleştirdi.
CHP'deki kurultay tartışmalarını Türk milletinin ibretle izlediğini ifade eden Yayman, kurultayla ilgili şaibeleri CHP'nin içinden siyaset yapan insanların gündeme getirdiğini hatırlattı.
Türkiye'de sahici, gerçek, sokaktan gelen, sokağın içinden gelen, sokağın nabzını tutan ana muhalefete ihtiyaç olduğunu dile getiren Yayman, "CHP'nin içerisine girdiği ontolojik kriz, Türk demokrasi tarihi bakımından ibretliktir. Yapılan tartışmaların CHP'nin içinden olması da ayrıca manidardır. CHP içinde başlayan tartışma, ön seçim tartışmalarıyla devam etmektedir. Ali Mahir Başarır'ın, 'AK Parti'yi lanetliyorum' sözünü aynen kendisine iade ediyoruz. Bu sözleri asla kabul etmiyoruz. CHP, önce kendi içindeki köşe kapmaca, iktidar oyununu sonlandırmalı, milletin gündemiyle hemdert olmalıdır." ifadelerini kullandı.
"KİM ADINA SEÇİLMİŞ HÜKÜMETİMİZE MUHTIRA VERMEKTESİNİZ"
Yayman, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin taburcu olmasını büyük bir memnuniyet ve sevinçle karşıladıklarını belirterek, Bahçeli'ye acil şifalar diledi.
Bahçeli'nin sağlığı üzerinden yapılan tezviratlara dikkati çeken Yayman, "Kötücüllükleriyle her gün kin kusan insanlar bir kez daha avuçlarını yalamıştır. Dualarımız ve milletimizin duası Sayın Bahçeli'nin sağlıklı olarak daha uzun süre Cumhur İttifakında, MHP'nin başında Türkiye'ye ve aziz Türk milletine hizmetine devam etmesidir." diye konuştu.
Yayman, TÜSİAD'ın hükümete yönelik ifadelerini kınadıklarının altını çizerek, şunları kaydetti:
"Geçmiş dönemde hükümetleri değiştirmek gibi kendisine misyon edinen ve çok bozuk bir demokrasi siciline sahip olan TÜSİAD'ın, 28 Şubat ruhuyla hükümetimize ayar vermeye çalışmasını asla tasvip etmiyoruz. AK Partimiz vesayetle mücadele ederek, statükoyla çarpışarak, Türkiye'nin normalleşmesi ve Türk demokrasinin hakim olması için mücadele etmiştir. Bozuk bir demokrasi siciliyle hükümete ültimatom vermeye çalışan TÜSİAD'a şunu söylüyorum, 'Ey TÜSİAD, titre ve kendine gel, siz kim adına seçilmiş olan hükümetimize muhtıra vermektesiniz?' Bunu asla kabul etmiyoruz. Bunun, sözlerin arasında bir söz gibi kaybolmasını da arzu etmiyoruz. TÜSİAD, her zaman olağanüstü, darbe dönemlerinde adından söz ettiren bir kurumdur. Hayırdır inşallah? Bizim bilmediğimiz bir vesayet odağının yeni sözcülüğünü mü yapmak istemektesiniz? TÜSİAD'ın bu tavrını asla doğru bulmuyoruz."