AB kapısını aralayan zenginleşiyor
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2002 09:06
Türkiye ile her açıdan benzerlik gösteren İspanya, 1986`da AB`ye üye olduğunda kişi başına düşen milli gelirini Türkiye`nin 3.5 katından 5 katına çıkarmayı başardı. Polonya`nın AB`ye tam üye adaylığı bile, yabancı sermayede Türkiye`yi sollamasını sağladı
TÜSİAD, bugünkü liderler zirvesi öncesi, Türkiye`nin AB dışında kalmasının ekonomiye faturasını kamuoyunun dikkatine sundu. Bilgi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve yazarımız Prof. Asaf Savaş Akat`ın hazırladığı çalışmada, iç tüketimdeki düşüş ve bankacılığın sorunları dikkate alındığında, ekonominin hızlı büyüme rayına oturması için kalan tek opsiyonun, doğrudan yabancı sermaye yatırımları olduğu vurgulandı.
Türkiye`yi, son 25 yılda ekonomik mucize yaratan Kore ve Tayland, İspanya, AB`nin en hızlı büyüyen ülkesi İrlanda ve AB üyeliği kesinleşen Polonya ile karşılaştıran Akat, Türkiye`de kişi başına gelirin 1991 sonrasında sabit kalırken, diğer ülkelerde arttığına işaret etti. Akat, İrlanda dönem içinde kişi başına gelirini Türkiye`nin 4.5 katından 9 katına, İspanya 3.5 katından 5 katına yükseltti. Tayland ve Kore`nin nisbi durumları Asya krizine kadar hızla iyileşti. Polonya`nın AB`ye tam üyeliği ilan edilince yabancı sermaye yatırımı GSMH`sinin yüzde 3`üne ulaştı. Polonya önemli bir atak yaptı, geriden gelip Türkiye`nin üstüne çıktı dedi.
AB üyeliğinin doğrudan yabancı yatırımları artırırken, AB dışında kalınmasının yerli sermaye çıkışına dahi neden olacağı belirtilen çalışmada, Türkiye`nin AB üyeliğini diğer yapısal reformlarla birleştirerek doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını GSMH`nin yüzde 2`sine çıkartabildiği takdirde, 2012`de kişi başına gelirini 9 bin dolara yükseltebileceği vurgulandı. Prof. Akat sunumunda AB üyeliği tartışmalarının büyük ölçüde siyasi sorun ve kriterlerde yoğunlaştığı, ekonomik boyutun ise sessizce geçiştirildiğini ifade etti.
Gümrük Birliği`nin Türkiye için önemli bir kazanım olduğuna dikkat çeken Prof. Asaf Savaş Akat, 1995-2001 dönemde AB`ye yapılan ihracatın euro cinsinden yüzde 120 arttığını kaydetti.
TÜSİAD, bugünkü liderler zirvesi öncesi, Türkiye`nin AB dışında kalmasının ekonomiye faturasını kamuoyunun dikkatine sundu. Bilgi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve yazarımız Prof. Asaf Savaş Akat`ın hazırladığı çalışmada, iç tüketimdeki düşüş ve bankacılığın sorunları dikkate alındığında, ekonominin hızlı büyüme rayına oturması için kalan tek opsiyonun, doğrudan yabancı sermaye yatırımları olduğu vurgulandı.
Türkiye`yi, son 25 yılda ekonomik mucize yaratan Kore ve Tayland, İspanya, AB`nin en hızlı büyüyen ülkesi İrlanda ve AB üyeliği kesinleşen Polonya ile karşılaştıran Akat, Türkiye`de kişi başına gelirin 1991 sonrasında sabit kalırken, diğer ülkelerde arttığına işaret etti. Akat, İrlanda dönem içinde kişi başına gelirini Türkiye`nin 4.5 katından 9 katına, İspanya 3.5 katından 5 katına yükseltti. Tayland ve Kore`nin nisbi durumları Asya krizine kadar hızla iyileşti. Polonya`nın AB`ye tam üyeliği ilan edilince yabancı sermaye yatırımı GSMH`sinin yüzde 3`üne ulaştı. Polonya önemli bir atak yaptı, geriden gelip Türkiye`nin üstüne çıktı dedi.
AB üyeliğinin doğrudan yabancı yatırımları artırırken, AB dışında kalınmasının yerli sermaye çıkışına dahi neden olacağı belirtilen çalışmada, Türkiye`nin AB üyeliğini diğer yapısal reformlarla birleştirerek doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını GSMH`nin yüzde 2`sine çıkartabildiği takdirde, 2012`de kişi başına gelirini 9 bin dolara yükseltebileceği vurgulandı. Prof. Akat sunumunda AB üyeliği tartışmalarının büyük ölçüde siyasi sorun ve kriterlerde yoğunlaştığı, ekonomik boyutun ise sessizce geçiştirildiğini ifade etti.
Gümrük Birliği`nin Türkiye için önemli bir kazanım olduğuna dikkat çeken Prof. Asaf Savaş Akat, 1995-2001 dönemde AB`ye yapılan ihracatın euro cinsinden yüzde 120 arttığını kaydetti.