Oluşturulma Tarihi: Şubat 19, 2001 00:00
Hazine’nin 21 Şubat’taki dev itfası öncesinde yapacağı ihaleler faizlerin yönünü belirleyecek. Özelleştirmede beklentilerin olumsuza dönmesi ve mali piyasalardaki sıkıntı moralleri
2001 yılına sıkıntılarla başladık. Her geçen gün daha fazla sorun karşımıza çıkarken, keyifler kaçtı, moraller bozuldu. Hava iyice kararmaya başladı. Gerçi 2000 yılının son aylarında iyice dile getirilmeye başlamıştı yeni yılın oldukça zor geçeceği ama bu kadar erken ve bu derece yoğun bir bombardımanı kimse beklemiyordu. Malum... Mali sektördeki krizle başladı herşey... Faizlerdeki inanılmaz artışla beraber güvensizlik ortamı yavaş yavaş kendini gösterdi. Krizin ardından bazı bankalara el konması, reel sektördeki daralma, hükümetin çıkarması gereken yasalar konusundaki ağırlığı, “Acaba programdan sapma mı olacak, hedefler tutmayacak mı” sorularını getirdi. Biz içeride bunlarla uğraşırken, Türkiye’yi dikkatle izleyen yabancı sermaye de daha temkinli davranmaya başladı. Türkiye hala izleniyordu ama biraz daha uzaktan ve biraz daha çekingen. Hatta önceki hafta bazı yabancı kurumların “Türk tahvillerinden uzak durun” şeklinde açıklamalar yaptığı haberleri piyasayı iyice rahatsız etti.
Ve en önemli noktaya gelindi... Özelleştirme ne olacak? Kısaca Telekom satışı gerçekleşecek mi? Aylardır pozisyonlarını buna göre aylarca yan piyasada yavaş yavaş satılmayacak beklentisi başladı. Bu tabii ki faizlerdeki ve borsadaki düşüşle hareketlereyansıdı. (Çarşamba günü toparlanma yaşandıysa da ileriye dönük karamsarlık kaybolmadı. Bu karamsar hava ne zaman dağılacak? Ne zaman önünü görmeye başlayacak piyasalar? Yanıt bir tarihle karşımıza çıkıyor... 20 Şubat. Evet... 20 Şubat piyasalar için çok önemli. Hatta dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Çünkü bir gün sonra yani 21 Şubat tarihinde Hazine ‘nin 4.3 katrilyon liralık itfası var. Ve bu itfa öncesinde iki önemli ihale gerçekleştirecek. Bu ihalelere gelecek talep ve oluşacak faiz oranları piyasanın yönünü belirleyecek. Yukarıda da belirttiğimiz gibi tablo biraz karamsar. Oysa bir ay önce de sormuştuk uzmanlara 21 Şubatı. O zaman Hazine’ye güven daha fazlaydı. Telekom konusunda karamsarlık henüz bu kadar artmamıştı. Reel sektörün sesi bu kadar çıkmaya başlamamıştı. Bu sefer gördük ki, piyasa beklentileri reviz etmiş ve güvenin azalması da ihalede de oluşması beklenen oranları yaklaşık 10 puan yukarı çekmişti. Bu arada hemen hatırlatalım, Türkiye’de bir gün içinde herşey değişebiliyor. Bir gün önce yaşanan karamsarlık bir kaç olumlu açıklama ve gelişmeyle dağılabiliyor, beklentiler değişebiliyor. Uzmanlar da yorum yaparken öncelikle bunun altını çiziyorlar.
İLK ADIMDA YÜZDE 70:
Önce Hazine cephesine bir göz atalım. Hazine’nin geçen haftaki (13 Şubat) ihalesi önemli bir ihaleydi çünkü 20 Şubat için ipuçları verecekti. Üç aylık olarak düzenlenen bu ihalede Hazine ortalama yüzde 70.43 bileşik faizle borçlandı. İha1~ede net satış miktarı 802 trilyon lira olurken, 1 katrilyon 333.4 trilyon liralık teklif geldi. Hazine geri ödemesi 16 Mayıs 2001 tarihinde yapılacak olan ihalede net 802 trilyon lira satış yapmayı öngörmüştü. Bu ihaledeki net borçlanma miktarı ise şubat ayının tümünde ödenecek olan 5.3 katrilyon 11 Aralık iç borcun yüzde 15’i ile sımrhydı.Hazine 14 şubatta da 977 trilyon 128.3 milyar liralık itfa ödemesi yaptı.
PROGRAMIN SONU MU?
Görüldüğü gibi oranlar yüzde 65-70 bandı arasında tahmin ediliyor. Bu ne anlama geliyor? Bugünkü koşullarda kanıksanmış gibi görünse de geçen yıla baktığımızda rakamların ikiye katlandığını görüyoruz. Hazine geçen yıl ortalama yüzde 35 faizle borçlanmıştı. Nakit sıkışıklığının başladığı ancak krizin etkilerinin tırmanmadığı geçen yılın son ihalesinde (21 Kasım) faiz oranı yüzde 54’e yükselmiş, Hazine daha fazla faiz yükseltmemek için aralıkta yapacağını duyurduğu ihaleyi ise iptal etmişti. Bu yıl yapılan ihalelerde ise yükselişin devam ettiği görülüyor. Üstelik vadelerin giderek kısalması da dikkat çekiyor. Son ihaleyle beraber oran yüzde 70’e dayanmış durumda.
Oysa program hazırlanırken ağırlıklı ortalama ihale faizi yüzde 21-22 olarak saptanmıştı. Faizlerdeki sapma borçlanma maliyetlerini artıracağı için hedeflerin tutmasını da zorlaştıracak gibi görünüyor. Yani ihalede faiz yüksek çıkar ve sonraki ihalelerde de düşüş sağlanamazsa, programa güven sarsılacak. Enflasyon hedefiyle faiz oranları arasındaki tutarsızlık artacak. Hedeflerin inandırıcılığı kalmayacak. Faizler düşecek inancıyla bono portföyü tutanlarm zararları artacak. Aynı şekilde bu, repo faizlerine de yansıyacak. Uzmanlar oranların bir an önce yüzde50’lerin altına düşmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu şekilde ne reel kesimin ne mali kesimin dayanamayacağını kaydeden uzmanlara göre bundan sonrası siyasilerin işi. TL piyasalarındaki gelişmelerden hemen etkilenen IMKB için de gelişmeler önemli. Bu sefer piyasa orandan çok talebi bekliyor. Çünkü bu Hazine’nin hala rahat borçlanabildiğini ortaya koyacak. Yani bir şekilde güven tazeleyecek. Talep yeterli olur ve Hazine itfayı karşılayacak miktarda para çekebilirse, piyasa tekrar diğer beklentilere geçebilecek. Uzmanlara göre IMKB’nin ihaleye kadar ya-tay, ardından oluşacak faize göre bir miktar çıkış yaşaması olası. Yine de TL piyasasında olduğu gibi IMKB için de özelleştirmeler ilk sırada yer alıyor.
FAİZİ NELER DÜŞÜRÜR?
IMF’nın Telekom’da blok satış oranını yüzde 51’e çekin isteği borsayı çarşamba günü toparladı. Yine IMF’nin THY’nin özelleştirilmesi daha yüksek açıklaması olumlu bulundu. Yani küçük bir açıklama dahi piyasaya moral vermeye yetti. Bu bakımdan uzmanların üzerinde durduğu konu, gelişmelerin 21 şubat tarihine kadar havayı değiştirebileceği. IMF’nin isteği doğrultusunda fonların tasfiyesi konusunda alınan kararlar bir adım olarak görülmekle beraber, banka satışlarına ilişkin bir gelişmelerin ivme katacağı söyleniyor. Daha önce ön planda olan ve erken seçime yol açmayacak şekilde sonuçlanması halinde faiz oranlarını düşürecek bir etken olarak görülen Fazilet Partisi davası ise şimdilik ikinci plana inmiş görünüyor.
YATIRIMCILARA LİKIT ÖNERİSİ:
Bu kadar fazla belirsizliğin olduğu bir ortamda yatırımcılar için fırsat ne olabilir? Ak Yatırım’dan Abdülkadir Konukoğlu yatırımcıların bu ihale öncesindelikit kalmasını ve ihalenin beklenilen seviyelerde oluşması halinde bono piyasasında orta vadeli sepet kurun bir bandında dalgalanmaya bırakılacağı 2001 yılı ortasına kadar- pozisyon almalarını öneriyor. Hisse senetleri piyasalarının ise beklentileri ihale öncesinde satın almalarının muhtemel olduğunu ifade eden Konukoğlu, “Olası yükselişlerde 10.300-10.500 seviyelerindeki dirençlerden sert satışlar gelebilir. Endekste orta vadeli yükselişin devamı ve düşüş trendinin kırılabilmesi için bu seviyenin aşılması gerekiyor. 9.000 seviyesindeki desteğin aşağı kırılması durumunda ise pozisyonların kapatılmasını öneririz” diyor. Erkan Tekcan ise yatırımcının üç aylık bono alımı yapabileceğini söylüyor. Likitte mutlaka para bırakmak gerektiğinin altını çizen Tekcan, bu paralelde haftalık repo ve likit fonların önerilebileceğini düşünüyor.