2004 dönem noktası olmaya aday

Güncelleme Tarihi:

2004 dönem noktası olmaya aday
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2004 16:03

İSO YK Başkanı Küçük, 2004`ün, gelecekte yeni bir dönemin başlangıcı olarak anımsanacak bir dönüm noktası olmaya aday bir yıl olduğunu bildirdi

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, 2004`ün Türkiye açısından, gelecekte yeni bir dönemin başlangıcı olarak anımsanacak bir dönüm noktası olmaya aday bir yıl olduğunu bildirdi.

Küçük, İSO`nun ``Türkiye Ekonomisi 2004`` raporundaki değerlendirmesinde, 2002 gibi, geçen yılın da, geçmiş dönemdeki kayıpların telafi edilmesi ve büyümenin sürdürülmesi açısından önemli ve kritik bir dönem olduğunu vurguladı.

Gerçekleşme tahminlerine göre büyümede 2003 yılı program hedefinin yakalandığını bildiren Küçük, ``2003 sonu itibariyle, bu yılın ilk aylarında yıllık enflasyonda tek haneli rakamları yakalama olasılığı artmıştır. Enflasyon alanında sağlanan başarı diğer bazı olumsuzlukların göz ardı edilmesine varacak derecede etkili olmuştur``dedi.

Küçük, ekonomideki olumlu gelişmelerin getirdiği iyimserlik havasının artarak devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti: Ancak bu, eksiklerimizi görmemize engel olmamalıdır. Son 2 yılda olumlu gelişmeler yaşanmıştır, ancak göstergelere daha geniş bir zaman aralığından baktığımızda kayıplarımızı henüz telafi etmediğimiz ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda kişi başına nihai mal ve hizmet üretimi büyüyemezken, iç talep de küçülmüştür. Sabit sermaye teşekkülünde ise daha karanlık bir tablo önümüzde durmaktadır.``

Küçük, makro göstergelerdeki olumlu gidişe karşın, ekonominin en önemli sorunlarından biri olan işsizlik konusunda olumlu bir gelişme kaydedilmediğini bildirdi.

İHRACATTA EK TEDBİR GÜNDEME GELMELİ
Tanıl Küçük, 2004 yılında, büyümenin hedeflendiği gibi özel tüketim ve özel yatırım harcamaları ağırlıklı gelişmesinin zor göründüğünü, bu nedenle, büyümenin bu yıl da devam etmesi için ihracattaki başarının sürdürülmesinin şart olduğunu vurguladı. Mevcut kurlarla 2004 yılında ihracatta yeni bir atılım gerçekleştirilmesinin zor olacağını kaydeden Küçük, kurlardaki düşüşün yarattığı kaybı telafi etmek üzere acilen ihracatı destekleyen ek tedbirlerin gündeme gelmesi gerektiğini savundu.

İhracattaki artışın, temelde, verimlilik artışı ve yüksek kapasite kullanımı ile gerçekleştiğini ve bu sayede, yeterli yeni yatırım yapılmadığı halde, üretimin yüzde 5 civarında artmasının mümkün olduğunu bildiren Küçük, ``Ama artık sınıra gelinmiştir. Büyümenin ve ihracattaki artışın devam etmesi için 2004`de mutlaka yeni yatırımların gündeme gelmesi gerekmektedir`` dedi.

2004 YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI OLABİLİR
İSO Başkanı Küçük, 2005`de dış ticarette yaşanacak serbestinin, Türkiye`yi uluslararası rekabet açısından zorlayacağına dikkat çekerek, şunları kaydetti: ``Aşırı değerli TL, ekonomide önemli bir rekabet gücü kaybına yol açmıştır. Rekabet gücündeki bu kayıp, verimlilik artışı ve kardan fedakarlık ile bir ölçüde telafi edilebilse de bunun da bir noktaya kadar devam ettirileceği unutulmamalıdır. Çok hassas bir dönemden geçen Türkiye`nin sorunlarını aşabilmesi için tüm toplumunun sorumluluklarının bilincinde olması ve ona göre davranması gereğini vurgulamak isteriz. 2004 yılı Türkiye açısından gelecekte yeni bir dönemin başlangıcı olarak anımsanacak bir dönüm noktası olmaya aday bir yıldır. Bu yıl için de elde edilecek olumlu sonuçlar, Türkiye`nin yıllardır öngördüğü fakat ulaşamadığı hedeflerine kavuşmasını sağlayabilecektir.``

SANAYİCİLER 2004`DEN UMUTLU
İstanbul Sanayi Odası`nın (İSO) ``Türkiye Ekonomisi 2004`` raporu, açıklandı. Raporun genel değerlendirme bölümünde, 2002 ve 2003 yıllarında Türkiye ekonomisindeki kayıpların bir ölçüde telafi edildiği, ekonomide nispi bir iyileşmenin yaşandığı son 2 yılda sürdürülebilir büyümeye yönelik ümitlerin yeniden canlanmaya başladığı belirtildi.

Raporda, 2002 yılındaki yüzde 7.8 ve geçen yıl yüzde 5 olarak gerçekleşen büyümelerin, geçmiş dönem kayıplarını tümüyle telafi etmekten uzak olduğuna dikkat çekilerek, ``3 Kasım seçim sonuçlarının getirdiği tek parti iktidarı, geleceğe yönelik iyimser beklentilerimizi güçlendirmiştir`` denildi.

Rapora göre, geçen yıl, 2002`deki gibi ekonominin lokomotif sektörü sanayi oldu. 2003`ün ilk 9 ayı sonunda sanayi sektörü katma değeri, bir önceki yılın ilk 9 ayına göre yüzde 6.8 oranında artış gösterdi. Bu sonuca ve son 3 aydaki verilere göre, sanayi sektörü, 2003 yılında iyi bir performans gösterip, programda 2003 yılı için hedef alınan yüzde 6.5`lik büyümeyi gerçekleştirebilecek.

2003 yılında sanayi sektöründe üretimdeki gelişmeler yanında, mali açıdan da olumlu bir gelişme yaşandı. İMKB`deki sanayi kuruluşlarının bilanço ve gelir tablolarından yararlanılarak yapılan çalışmalardan elde edilen bulgulara göre, işletmelerin varlık yapısı, likidite riski, mali yapısı, karlılık performansı ve büyüme açısından oldukça olumlu sonuçlar elde edildi.

İşletmelerin finansmanında yabancı kaynakların özellikle kısa vadeli yabancı kaynakların payı azalırken, öz sermaye payı arttı. Kuruluşların öz sermayeleri içinde kendi faaliyetlerinden yarattıkları kaynakların payının yükselmesi ile öz sermaye yapılarında kaynak sağlama daha sağlıklı duruma geldi.

YENİ YATIRIMLARA İHTİYAÇ DUYULACAK
2003 yılında sanayi sektöründe beklenen gelişme gerçekleşirken, bu gelişmede ihracat ağırlıklı alt sektörlerde yaşanan artışlar oldukça etkili oldu. Söz konusu sektörlerde kapasite kullanım oranları optimum noktalara çıktı. 2002 ve 2003 yıllarında bu sektörlerdeki üretim artışı atıl kapasitelerle sağlanabildi.

Raporda, 2004`de aynı sektörlerde üretimi artırıp, ihracatı sürdürebilmek için kullanılacak atıl kapasiteler kalmayınca, bu sektörlerde süratle yeni yatırımlara ihtiyaç duyulacağı belirtilerek, ``Bu sektörlerde yeni yatırımlar yapılmadığı takdirde imalat sanayi sektöründe öngörülen büyümenin 2004 yılı için gerçekleşmesi oldukça zor gözükmektedir`` denildi.
Rapora göre, vergi gelirleri cari fiyatlarla yüzde 41.4, sabit fiyatlarla ise yüzde 12.6 oranında artış gösterdi. Buna karşılık vergi gelirleri 1995 yılından bu yana ilk kez bütçe hedeflerinden küçük çıktı. 2003 yılında KDV artı ÖTV`deki artış yüzde 114.7, sabit fiyatlarla artış yüzde 71 oldu.

Türkiye`de son yıllarda vergi yükünün çok büyük oranda arttığına dikkat çekilen raporda, 1992 yılında yüzde 18.1 olan vergi yükünün, son 11 yılda yüzde 35.4 oranında artarak yüzde 25`leri aştığı, Türkiye`de son dönemlerde vergisini ödeyenlerin OECD ve AB ülkeleri arasında en yüksek vergi yüküne sahip vatandaşlar oldukları vurgulandı.

Rapora göre, yatırım harcamalarında cari fiyatlarla yüzde 10.4`lük artışa karşılık, reel olarak yüzde 28.7`lik küçülme söz konusu oldu. Geçen yıl doğrudan yatırım için gelen yabancı sermaye 458 milyon dolar gibi çok küçük miktarda giriş gösterdi. Buna karşılık yurtiçi yerleşiklerin yurtdışına aktardıkları doğrudan yabancı sermaye tutarı ise 439 milyon dolar olarak kaydedildi.

ÖZVERİYE DEVAM GEREKİYOR
Raporda, son 2 yılda ekonomik göstergelerdeki iyiye gidişe rağmen, Türkiye`nin, hala borcu borçla ödemeye devam ettiği, ekonomiyi tam anlamıyla düzlüğe çıkarabilmek için, büyümedeki performansı daha da artırarak sürdürmek gerektiği vurgulandı. Rapora göre, 2004`de GSMH`de flenen yüzde 5 büyümenin gerçekleşebilmesi için tarım sektörü katma değerinin yüzde 5, sanayi sektörünün yüzde 4.9 ve hizmetler sektörünün de yüzde 5 büyümesi bekleniyor.

Bu yıl fiyat artış hızının TEFE`de yüzde 12 hedef alındığı ve uluslararası karşılaştırmalarda, Türkiye`deki fiyat artışlarının hala yüksek olduğuna işaret edilen raporda, ``Fiyat artış hızında son 2 yılda elde edilen başarılı inişe devam edebilmek için gösterilen özveriye bir süre daha devam edilmesi gerekmektedir`` denildi. 2004`ün dış konjonktür açısından son yılların en olumlu yıllarından biri olarak göründüğünü, dünya üretimi ve dış ticaretinin büyük oranda büyümesinin beklendiği kaydedilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

``İç piyasada ise, Irak ekonomisindeki çarkların dönmeye başlamasından kayıtlı ihracat ve bavul ticareti müspet olarak etkilenecektir. Mevcut durum itibariyle, 2004, Türkiye için son yılların en olumlu yıllarından birisi olarak görünmektedir. Bu uygun ortam, gereksiz gerginlikler ile yıpratılmazsa, ekonominin sürdürülebilir büyüme noktasına ulaşmasında çok büyük katkısı olacaktır. Bunun en önemli şartı, Türkiye`nin yeniden yatırım yapan bir ülke haline gelmesidir. Ayrıca, başta vergi reformu ve sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması olmak üzere yapısal reformların ve özelleştirmelerin tamamlanması gerekmektedir.``

2004 yılında enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam edilmesi ve mali disiplinin en etkili şekilde korunması istenen raporda, şunlar kaydedildi: ``Kurların mevcut haliyle, 2004`te de ihracatta aynı başarıyı elde etmenin zor olacağı unutulmamalıdır. Bu yıl bir önceki yıldan devrolunan eksikliklerin ortaya konarak, yapılması gerekenlerin planlanması ve hızla yaşama geçirilmesinde başta hükümetimiz olmak üzere toplumun her kesimine çok büyük görevler düşmektedir. Aksi takdirde son çeyrek yüzyılda olduğu gibi Türkiye, uluslararası yarışta biraz daha geri kalma sürecine devam edecektir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!