Dünya emtia ticareti canlı bir yılı geride bıraktı. Ancak yeni yılda aynı canlılığın yaşanmayacağı endişesinin, piyasalarda belirsizliğe yıl açtığı belirtiliyor. 2001 yılında birçok üründe önemli ölçüde üretim düşüşü bekleniyor. Kahve ve kakaoda ise özel bir durum yaşanıyor. Çünkü bu iki üründe hem üretici, hem de tüketici ülkelerin elinde stoklar birikmiş durumda.
2001 yılında ABD ekonomisinin yavaşlayacağı ve buna bağlı olarak Avrupa ekonomisinin de olumsuz etkileneceği yolundaki öngörüler dünya emtia ticaretindeki belirsizliği artırıyor.2000`de ham petrol fiyatlarındaki artışlar ve iklim koşullarındaki anormallikler, dünya ekonomisi performansını olumsuz yönde etkiledi. Bu durum yıl boyunca emtia fiyatlarında ani iniş ve çıkışların yaşanmasına neden olurken, gelişmelerin piyasalarda belirsizliği artırdığı kaydedildi. 2001 yılı içinde birçok üründe kaydadeğer derecede arz açığı meydana geleceği tahmin ediliyor. Özellikle Türkiye`de 2001`de büyümenin negatife döneceği, işsizliğin ve iflasların artacağı öngörülürken, maliyetlerini piyasa fiyatının altına çekerek rekabet gücünü artıramayan firmaların eleneceği tahmin ediliyor. Reel sektörü 2001 yılında ciddi zorlukların beklediği kaydediliyor. Gazeteniz DÜNYA bu nedenle dünya emtia piyasalarındaki 2000 gelişmelerini ve 2001 beklentilerini analiz ederek, gelecek tahmini yapan okuyucularına yardımcı olmayı hedefliyor. 2001`in her kesim için zor geçmesi beklenirken, özellikle sermaye yapıları zayıf olmaları nedeniyle KOBİ`lerin ciddi sıkıntılarla karşılaşabileceklerine dikkat çekiliyor. Dünyada emtia hareketlerinin 2000 yılı seyri ve 2001 beklentileri şöyle:
Buğday ve tahıl fiyatlarında ibre yukarı doğru:
Birleşmiş Milletler`e bağlı Gıda ve Tarım Örgütü`nün (FAO) hesaplamalarına göre, dünya toplam tahıl üretiminin 2000-2001 döneminde geçen yıla oranla yüzde 1,7 oranında bir azalmayla 1 milyar 848 milyon ton olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Buğday üretimi de tahminen, geçen yıla oranla yüzde 1,4 azalarak 582.2 milyon tona gerileyeceyecek. Piyasada talebin arzı aşacağı ve bunun da fiyatları artıracağı belirtildi. İngiliz The Economist Intelligence Unit (EIU) uzmanlarının hazırladığı raporda, buğdayda arz-talep dengesizliğine ve stokların halen hızla azalmakta oluşuna dikkat çekilerek, stokların bu tempoyla dünya gıda güvenliği açısından kritik eşik olarak sayılan 32 milyon tonun altına ineceği ifade edildi. Bu nedenlerle buğday fiyatlarının 2001 yılının ilk yarısında artacağı kaydedildi. Sektörde kötümser üretim tahminleri yapıp fiyatların yükseleceğini öngörmenin, yaygın bir uygulama olduğu da belirtiliyor.
FAO verilerine göre, arpa, mısır, yulaf, çavdar gibi ürünlerde de toplamda yüzde 1,5`lik bir gerilemeyle 870 milyon ton ürün alındı. Üretimde gerileme en çok yüzde 2,3`le pirinçte kendini gösterdi ve bu yıl pirinç üretimi 396 milyon ton oldu. Dünya tahıl ürünleri ticaretinin ise 2000-2001 döneminde 238 milyon tonu bulacağı tahmin edildi. Özellikle buğday dışı tahıl ürünlerinde ve pirinçte talebin arttığı gözlemlendi. Üretimin olumsuz etkilenmesi sonucunda 2001 fiyatların artacağı öngörüsünde bulunuldu.
Şeker üretimi azalacak:
Olağan dışı kötü hava koşullarının olumsuz etkilediği bir tarım ürünü de şeker. Aşırı soğuklar, hatta don özellikle Brezilya`da 2001 yılı içinde elde edilecek ürünü olumsuz etkiledi. Bu yüzden 2000 yılında dünyada şeker fiyatları hayli hareketli bir çizgide seyretti. Eylül 1999-Eylül 2000 döneminde talebin üzerinde gerçekleşen arzın, 2001 yılında hayli azalacağı tahmin ediliyor. EIU`in hazırladığı bir rapora göre, dünya şeker tüketimi 2001 döneminde yüzde 2,3 artışla 133 milyon ton olacak. Üretimin ise aynı dönemde gerileyerek, ancak 128,7 milyon ton düzeyinde kalacağı ve bunun da önümüzdeki yıl şeker fiyatların artmasına neden olacağı önü sürüldü.
Kahve fiyatları düşüyor:
Kahve üretiminde kötü iklim koşullarına rağmen inanılmaz bir bolluk yaşanıyor. Arz, talebin çok üzerinde ve o yüzden kahve fiyatları son 30 yılın en düşük düzeyinde seyrediyor. Talebin hayli üzerindeki üretimden ayrı olarak dağ gibi stoklar da fiyatları düşürücü bir rol oynuyor. 2001 yılında üretici ülkeler ihracatlarını gönüllü olarak kısarak fiyatların yukarı doğru kıpırdamasına çalışsalar bile (ki bu konuda henüz bir türlü uzlaşamadılar) fiyatların yine de düşük düzeylerde kalması güçlü olasılık olarak görülüyor.
Kakao tüketimi çok az:
Kakaoda durum, kahveden de farklı değil. Bu üründe stoklar şişkin ve kakao üretimi talebin üzerinde seyrediyor. 1999 yılında 2 milyon 767 bin tonun üstünde gerçekleşen kakao üretiminin 2000 yılında 3 milyon tonu aştığı tahmin ediliyor. Bu yüzden arz ve talep arasında arz lehine çok büyük bir dengesizlik oluştu ve fiyatlar başaşağı gitti. Buna karşılık 2001 yılı kakao üretiminin bu yılkinden düşük çıkması bekleniyor. Üretici ülkelerin de gönüllü olarak pazara mal vermeyi kısacakları öngörülüyor. Bu iki etkenden ötürü 2001 yılında kakao fiyatlarında belli bir artış beklenmekle birlikte tonu 600 doların hayli altında bir grafik çizeceği görüşü piyasalara egemen.
Pamukta rekolte sıkıntısı:
Pamuk üretiminde dünyanın önde gelen üreticileri arasında yer alan ABD ve Çin`de bu yıl rekoltenin düşmesi 2001 yılı pamuk fiyatlarında artış olacağı tahminlerine yolaçıyor. Talebin arzdan daha hızlı arttığı da bir gerçek. 1999-2000 yılında dünya pamuk üretimi 19 milyon 139 bin ton olarak gerçekleşti. 2000-2001 döneminde 18 milyon 996 bin tona düşeceği tahmin ediliyor. ABD Tarım Bakanlığı`nın en son verilerine göre dünya pamuk stokları sanılanın üzerinde çıktı. Bu yüzden yılın son günlerinde pamuk fiyatları bir miktar indi. 2001 yılında olağandışı gelişmeler olmadığı taktirde fiyatların daha ziyade yatay bir seyir izlemesi bekleniyor.
Metal piyasasında belirsizlik:
Yeni yılda değerli metallerde olsun, demir dışı metallerde olsun fiyatlarda daha ziyade belirsizlik ve keskin iniş çıkışlar gözüküyor. Fiyatların her iki yönde de gitmesi için yeterince güçlü nedenler var. Bir neden, bazı metallerde arzın talebin gerisinde kalacağının hesaplanması. Çünkü 1997`deki mali krizi artık atlatmış olduğu izlenimini veren Güney Doğu Asya ülkelerinde ekonomik büyümenin yeniden başlamış bulunuyor. 2000 yılı içinde bu olgu kendini belirgin bir biçimde hissettirdi; 2001`de bunun daha da güçlenmesi bekleniyor.
Değerli metaller:
Değerli metaller sınıfına giren metaller arasında 2000 yılında
altın ve özellikle gümüş fiyatları alçaktan seyrederken, platin ve palladyum fiyatları kararlı bir tırmanma grafiği çizdiler. 2001 yılı içinde kısa vadeli konjonktür hareketlerine bağlı olarak fiyatlarda zaman zaman iniş çıkışlar olsa da yılın bütününde 2000`dekinden farklı bir gidişat bekleniyor.
Altın soldu:
Bu değerli metalin, bir tasarruf ve mali yatırım aracı olma önceliğini yitirdiğinden beri, eski pırıltısı kalmadı. Altın fiyatlarının genelde düşüş eğilimi göstermesi ve zayıf bir talep karşısında düşük düzeylerde seyretmesi bunun en somut belirtisi.
2000 yılı içinde altın fiyatlarının seyrini olumsuz etkileyen bir etken de İngiltere Merkez Bankası`nın rezervlerinden büyük bir bölümünü üç ayda bir satışa çıkartması oldu. İngiltere Merkez Bankası`nın bu uygulamayı 2001 yılında da sürdüreceği biliniyor. Buna karşılık piyasalarda egemen kanaat 2001 yılında altına olan talebin daha artacağı ve altın fiyatlarının bundan olumlu etkileneceği şeklinde. Nitekim ileri tarihli altın fiyatlarında 2001 yılında vade ilerledikçe bugünden satın alanların aynı ölçüde daha yüksek fiyat verdikleri gözlemleniyor.
Gümüş başaşağı:
Gümüş fiyatları yılın son çeyreğinde son üç yılın en düşük düzeyine indi. Bunda zaten hayli dar bir piyasası olan gümüşte öndegelen bir Amerikan yatırımcının elindeki stokların önemli bir bölümünü satması belirleyici oldu. Aynı yatırımcının elinde halen yıllık gümüş üretiminin dörtte birine yakın miktarda gümüş olduğu biliniyor. Bu yatırımcının yeniden satışa geçmesi halinde fiyatların yeni bir düşüş yaşaması şaşırtıcı olmayacak. Ancak piyasa çevrelerinin şimdilerdeki kanaati bu olasılığa fazla şans vermiyor olmalı ki gümüşün 2001 yılı içindeki ileri vadeli fiyatları hep yükseliş eğiminde, üstelik altından da güçlü olarak seyrediyor.
Platinin yıldızı parlıyor:
Son yılların en gözde değerli metallerinden biri olan platin 2000 yılında da piyasalarda güçlü bir varlık gösterdi. Talebi yüksek olan bu metalde fiyatlar genelde ağır ancak kararlı bir tempoyla yükseliş çizgisinde seyretti. Halen platin talebi arzdan biraz daha fazla. Bu da fiyatları yukarda tutan bir etken. Ancak açığın bir önceki yıla göre 730 bin onstan 280 bin onsa düşmüş olması da fiyatların tırmanışını dizginledi. 2001 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti`nden sonra ikinci büyük üretici olan Rusya`nın piyasaya düzenli mal verme sözünü tutması halinde arz talep dengesinin kurulacağı ve platin fiyatlarında bir miktar gerileme yaşanacağı tahmin ediliyor. Nitekim 2001 yılı nisan ayına tarihli platin fiyatları ocak ayına tarihli fiyatlardan belirgin bir şekilde düşük.
Palladyum talebi tırmanıyor:
Palladyum talebi bu yılla birlikte 14 yıldır sürekli artıyor. Dünya palladyum üretiminin yarısından çoğunu tek başına sağlayan Rusya`nın üç yıldır piyasaya mal vermekte disiplinsiz davranması fiyatların taleple birlikte yükselişine fazladan bir ivme kazandırmış bulunuyor. Ancak piyasa uzmanları 2001 yılında talepte yüzde 10 oranında gerileme olacağı kanısındalar. Çünkü arz açığı geçen yıl 1,3 milyon ons iken bu yıl 480 bin ons oldu. 2001 yılında dünyanın bir numaralı palladyum üreticisi olan Rusya`nın piyasaya düzenli mal verme sözünü tutması halinde arz açığı, talebin de azalmasıyla birlikte tamamen kapanabilir. Bu durumda paladyum fiyatlarının 2001 yılının özellikle ilk yarısında bugünkü düzeyinin altında hem de onsu 700 ile 850
dolar arasında seyretmesi bekleniyor.
Demir dışı temel metaller:
İmalat sanayiinin gidişinden en çok etkilenen metaller olan demir dışı temel metaller 2000 yılının büyük bölümünü keskin iniş çıkışlar çizen ama genelde yüksekten seyreden bir seyir izledi. 2001 yılında bunun devam edip etmeyeceği başta ABD ve Japonya olmak üzere birkaç büyük ekonominin sağlığına bağlı görülüyor. ABD ekonomisi beklenenden de fazla yavaşlarsa veya Japonya bir kez daha ağır bir mali ve ekonomik krize batarsa bu metallere olan talepte hızla gerileme ve fiyatların da aynı şekilde inmesi söz konusu olacak. Aksi taktirde, çoğunda stoklar kritik düzeyde bulunduğu için güçlü bir talep halinde fiyatlar tırmanışa geçeçek.
Alüminyum fiyatları ikiye katlanacak:
Güçlü talebi olan bir metal olmasına rağmen alüminyum sektöründe içler rahat değil. Çünkü çok elektrik tüketen sektörde özellikle kuzey batı Amerika`da elektrik fiyatlarının ciddi ölçülerde yükselmesi ve yakın bir zamanda düşme beklenmemesi 2000 yılında birçok tesisin üretimini askıya almasına neden oldu. Uzmanlar 2001 yılında arzın gerileyeceğini ve fiyatların gelecek yıl sonu itibariyle bugünkünün iki katına çıkarak tonu 3 bin dolara ulaşacağını tahmin ediyorlar.
Nikel talebi güçlü:
Nikel fiyatları yıl içinde birbiriyle çelişen etkenlerin arasında kalarak çok dalgalı bir seyir izledi. Dünyada ekonomik büyüme özellikle yılın ilk yarısında nikele olan talebi kamçılarken petrol fiyatlarında başgösteren tırmanma fren etkisi yaptı. Genelde sektörün temel verileri iyi. Stoklar 1991 yılından buyana en düşük düzeyinde. Stoklar normal bir düzeyde bulunduğunda nikel fiyatları tonu 5 bin dolara kadar iniyor. Yıl sonu itibariyle son sıralarda günübirlik fiyatı tonu 7 bin doların üzerinde seyreden nikelin, 2001 yılında, tonu 8 bin dolar düzeyindeki direncini hayli zorlayacağı konuşuluyor.
Kalayda arz fazlası:
2000 yılında fiyatı en az ilerleme gösteren metal kalay oldu. Bunun başlıca nedeni dünya kalay üretiminin yüzde 7`nin üzerinde artış göstermiş olması. Yıl sonu itabariyle henüz kesinleşmiş rakamlar yok ancak dünya kalay üretiminin 222 bin tonu biraz geçeceği, kalay talebinin ise 213 bin tonda kalacağı tahmin ediliyor. Bu yüzden öteki metallerin stokları hızla erirken kalay stokları arttı. Bu durumda uzmanlar kalay fiyatının 2001 yılında da tonu 5200 ile 5600 dolar arasında salınacağını, fiyatların bu çatalın dışına çıkması olasılığının çok düşük olduğunu belirtiyorlar.
Kurşunda hüsran:
Kurşun üretiminin yıl sonu itibariyle geçen yıla oranla 20 bin tonluk bir fazlayla 2 milyon 381 bin tonu bulacağı hesaplanıyor. Oysa çevreci kuruluşların baskıları ve fiyatların 400 doların altına düşmesiyle bir ara çok sayıda tesis üretimini askıya almıştı. Özellikle Japonya`dan gelen yüksek talep stokları eritip fiyatları eylül, ekim aylarında tonu 515 dolara kadar yukarı çekince tesisler yeniden açıldı ve kısa zamanda stoklar yeniden oluştu, fiyatlar da inişe geçti. Uzmanlara göre, OECD ülkelerinde sanayi üretiminde yüzde 1 oranında bir büyüme, kurşuna olan talepte ancak yüzde 0,6 oranında artış yaratıyor. Şu sıralarda talep güçlü değil ve kurşun stokları yeterince var. Dolayısıyla kurşun fiyatlarının 2001 yılında alçaktan seyredeceği ve tonu 500 dolar düzeyindeki direncini kırmakta zorlanacağı sanılıyor.
Bakırda stoklar eridi:
2000 yılında bakır üretimi geçen yılın yüzde 2 üzerinde gerçekleşti, buna karşılık tüketim artışı yüzde 7`yi bulduğu için stoklar hızla eridi. Londra Metal Borsası`ndaki antrepolarda 2000 Ocağında 790 bin ton olan stoklar 10 Aralık itibariyle kritik sayılan 340 bin ton dolaylarına indi. Buna rağmen yıl içinde fiyatlar keskin iniş çıkışlar çizen bir seyir izledi. Özellikle ABD ekonomisinin 2001 yılında yavaşlayacağı kanaati bakır talebinde azalma olacağı şeklinde bir sonuç çıkartmaya neden oluyor ve bu da fiyatlara düşüş şeklinde yansıyor. Ancak yaygın kanaat 2001 yılında bakır fiyatlarıının tonu 2 bin 100 dolarlık bir ortalamayı tutturacağı, hatta yılın ikinci yarısında 2 bin 200 dolara kadar çıkacağı şeklinde.
Kereste talebi yavaşlayacak:
Birleşmiş Milletler bünyesinde hazırlanan bir rapora göre, 2000 yılında kereste piyasasında çok güçlü bir talep oldu. Talep 2001 yılında da artacak ancak artış oranı 2000 yılına kıyasla düşük kalacak. Güçlü talebe rağmen kereste fiyatlarının aynı oranda artmamış olduğuna dikkati çeken çevreler, özellikle yumuşak kereste üretiminde 2001 yılında üretimin daha da büyüyeceği tahmininde bulunarak bunun fiyatların artışını dizginleyici bir etkisi olacağı görüşünü savunuyorlar.
Petrol fiyatları 22 doların altına inebilir:
Petrol fiyatları 2000 yılında hızlı bir tırmanma gösterdikten sonra yılın son ayında belirgin bir durulma içine girdiği izlenimi verdi. Bir ara varili 34 doların üzerine çıkan ham petrol fiyatları 2000 yılı sona ererken varili 26 dolar dolaylarına inmiş durumda. Ama sorun, geleceğinin belirsiz olmasında. Dünya ekonomisi büyümeyi sürdürürse petrol fiyatlarının 26 dolar ile 33 dolar arasında bir bantta seyretmesi bekleniyor. Fiyatların 33 doların üzerine çıkması dünya ekonomisini ciddi bir krize yuvarlayacağı için bu olasılık düşük bulunuyor. Ekonominin yavaşlaması, hatta kriz çıkması halinde ise petrol fiyatlarının talepte düşüşe paralel olarak 26 doların da altına inmesinin şaşırtıcı olmayacağı düşünülüyor. Ancak OECD`nin yaptığı araştırmalara göre petrol fiyatlarındaki artış 2001`de yerini düşüşe bırakacak ve fiyatlar 22 dolara kadar gerileyecek. Bu durumda da OPEC`in devreye gireceğiine kesin gözüyle bakılıyor.
Temel metallerde fiyat hareketleri (Dolar/ton)
3 ay vadeli
1 Ocak 2000 27 Aralık 2000 Değişim (%)
Alüminyum 1,390.50 1,181.50 -15.0
Bakır 1,880.25 1,840.25 -2.1
Kurşun 495.25 492.75 -0.5
Nikel 8,495.00 6,875.00 -19.1
Kalay 6,097.50 5,252.50 -13.9
Çinko 1,244.75 1,060.25 -14.8
Türkiye`de 2001 korkusu:
Enflasyonu düşürme hedefine yönelik olarak katı bir mali program izleyen Türkiye`de 2000 yılının son iki ayına dek sanayi üretimi belirgin bir şekilde arttı. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranları her geçen ay düzenli olarak yükseldi. Tarım ise genelde hava koşullarının kurbanı oldu. Kasım ayından itibaren bankacılık sektöründe başgösteren ciddi mali kriz hızla reel sektörü de etkilemeye başlayınca özellikle sanayicileri ve tüketicileri 2001`in, 2000 yılını aratacağı korkusu sardı.
Buğdayda rekolte ve kalite düştü:
Havaların anormal gitmesi, özellikle de aşırı sıcaklar ve kuraklık birçok tarım ürününde üretim düşüşlerinin yanısıra kalitede de gerilemeye yolaçtı. En olumsuz etkilenen ürünlerin başında buğday geliyor. Özellikle ekmeklik buğday kalitesi hayli bozuldu ve ithal artışını gündeme getirdi. Piyasa çevreleri bu durumda 2001 yılında ekmeklerin kalitesinin bozulması veya ciddi fiyat artışı seçeneklerinin kendini dayattığını belirtiyorlar. Sebze ve meyve üretimini de olumsuz etkileyen kuraklık ayçiçeği, pamuk gibi sanayide kullanılan ürünlerde de üretimi düşürdü. Buna karşılık bazı ürünlerde hava koşulları çok uygun gitti ve rekoltede rekorlar kırıldı.
Zeytin ve zeytinyağı yüz güldürdü:
Buna karşılık bazı tarımsal ürünlerde de üretim patlaması yaşandı. Bunların başında zeytin ve ona bağlı olarak zeytinyağı geliyor. Türkiye genelinde geçen yıl sadece 54 bin ton olan zeytinyağı üretimi 2000 yılında 201 bin tonu geçti. Zeytin rekoltesinin bol olmasının yanısıra olağanüstü kaliteli olması da zeytinyağının tamamına yakının çok düşük asitli olması sonucunu doğurdu.
Fındık üreticisi memnun:
Kötü hava koşullarından ötürü fındık rekoltesi düşmesine rağmen fiyatlardan ötürü yüzü gülenlerden biri de fındık üreticileri oldu. Fiskobirlik`in peşin ödeme yaptığı fındıkta 400 bin ton rekolte alındı. Daha önemlisi fındığın ihraç fiyatı 300 doların üstüne çıktı.
Antepfıstığında ihracat düştü:
Antepfıstığında çiftçinin yüzü rekolteden yana güldü ama ihracat geçen yıla kıyasla yüzde 70`in üzerinde geriledi. İçpiyasada da fiyatlar yüzde 150`nin üzerinde arttı.
Kayısı üretiminde rekor:
Kayısı üretiminde son 40 yılın rekoru kırıldı. Kış mevsiminde havaların sıcak seyretmesi üretimi arttırdı. 1999 yılında 40 bin ton olan kayısı üretimi 2000`de 110 bin tona yükseldi.
Pamukta rekolte sıkıntısı:
Ege ve Çukurova bölgesinde pamuk üretimi 1999`a kıyasla düştü, buna karşılık GAP bölgesinde bir miktar artış var, ancak sonuçta geçen yıl Türkiye`nin bütününde 791 bin 298 ton olan olan üretimin, bu yıl henüz kesin rakamlar belirlenmedi ama 740 bin dolaylarında olacağı tahmin ediliyor. (DÜNYA)