Güncelleme Tarihi:
30 günlük (1 aylık) fidye tutarı hesaplaması yapılıyor. 2025 1 günlük fitre miktarı Diyanet tarafından açıklandı. 11 ayın sultanı Ramazan ayı 1 Mart Cumartesi günü başladı ve 29 Mart Cumartesi günü tutulacak son oruçla son bulacak. Ramazan ayı içerisinde ödenmesi gereken fitre ve fidye miktarı 2025 yılında Diyanet tarafından açıklandı. Fitre (fıtır sadakası) vermek, Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise farz ya da sünnet olarak değerlendirilebilir. Fidye ise genellikle oruç tutamayan kişilerle ilişkilendirilir. Fidye, fitre (Fıtır Sadakası) ile karıştırılmamalıdır; çünkü amaçları ve uygulanışları farklıdır. Peki, 1 günlük fidye ve fitre miktarı 2025 ne kadar? İşte 2025 oruç kefareti tutarı!
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 2025 yılı Ramazan ayından 2026 yılı Ramazan ayına kadar olan süre için fitre miktarını 180 TL olarak belirledi. Bir fidye miktarı, bir sadaka-i fıtır miktarıdır ve ayette belirtildiği üzere bir fakiri tam bir gün doyurmaktan ibarettir. Bir gün ise 2 öğün olarak hesaplanır. Fidye vermek durumunda olan kişi, fidyenin karşılığını para olarak da verebilir. Oruç fidyeleri Ramazan ayı içerisinde düzenli verilebileceği gibi, Ramazan sonunda toptan olarak da verilebilir. Ramazan ayında ödemesi gereken fidyeyi henüz ödeyememiş kişiler Ramazan ayından sonra bu fidyelerini ödeyebilirler. Henüz ulaşılmamış olan gelecek Ramazan ayı için farziyet oluşmadığından önceden fidye ödemesi yapılamamaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı 2025 yılında oruç tutamayacak kişilerin ödemesi gereken fidye miktarını açıkladı. Bu yıl fidye miktarı 180 TL olarak belirlendi. Ramazan ayında oruç tutamayan ve bu ibadeti kaza edemeyecek durumda olan Müslümanlar tutamadıkları gün sayısı kadar fidye verecek.
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan 2025 fidye ve fitre miktarı ile ilgili yapılan açıklama şu şekilde;
“Konu ile ilgili hadis-i şerifler, mevcut sosyo-ekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak ülkemizde fitre miktarı 2025 yılı Ramazan ayından 2026 yılı Ramazan ayına kadar 180 TL olarak belirlenmiştir.
Fitre olarak belirlenen miktar, nakdi olarak verilebileceği gibi gıda maddelerinden ayni olarak da verilebilir. Belirlenen bu meblağ, aynı zamanda günlük oruç fidyesi bedelidir. Bunun yanında her bir mükellef, kendi günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı fitre olarak verebilir.”
Fitre, Ramazan ayının sonuna yaklaşırken, bayramdan önce ödenmesi gereken bir sadakadır. Oruç ibadetinin kabulüne vesile olduğu ve bayramda ihtiyaç sahiplerinin de sevinmesini sağladığı düşünülür. Fitre vermek, Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise farz ya da sünnet olarak değerlendirilebilir.
Fidye, Ramazan ayında oruç tutamayan ve bu ibadeti kaza edemeyecek durumda olan Müslümanların, bunun karşılığında fakirlere ödediği bir maddi yardımdır. Kur'an'da Bakara Suresi 184. ayette fidye şu şekilde geçer: "Oruç tutmaya güç yetiremeyenler ise bir yoksulu doyuracak kadar fidye verir." Bu, özellikle yaşlılık, kronik hastalık veya hamilelik gibi nedenlerle oruç tutamayanlar için geçerlidir.
Fitre: Ramazan Bayramı öncesi herkesin (zengin-fakir ayrımı olmadan) verdiği bir sadakadır.
Fidye: Oruç tutamayanların, tutamadıkları günler için ödediği telafi bedelidir.
Fidye, bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel demektir. Dinî bir terim olarak ise, oruç ibadetinin eda edilememesi sebebiyle veya hac ibadetinin edası sırasında işlenen birtakım kusurların giderilmesi için ödenen maddi bedeli ifade eder.
Kur’an-ı Kerim’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder.” buyrulmaktadır. Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder. Öte yandan Şâfiîlere göre Ramazan ayının kaza borcu herhangi bir mazeret olmaksızın yerine getirilmeden, öteki Ramazan gelecek olursa, kaza borcuna ilaveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü ortaya çıkar.
Şâfiî mezhebinde fidye ödeme yükümlüğünün ortaya çıktığı bir diğer mesele de gebe ve emzikli kadınlarla ilgilidir. Emzirme ve hamilelik sebebiyle çocuğunun sağlığı hakkında endişe duyan annelerin, oruç tutamadıkları günleri hem kaza etmeleri hem de fidye vermeleri gerekir. Fakat çocuk hakkında değil de kendileri hakkında endişe ederlerse o zaman sadece kaza gerekir.
Hac ve umre ile ilgili görevler yerine getirilirken meydana gelen bazı eksiklikler için uygulanması gereken maddi yaptırım da fidye kapsamına girer. Bir fidye, bir kişiyi bir gün doyuracak yiyecek miktarı veya bunun ücretidir. Bu da “sadaka-i fıtır” ile aynı miktarı ifade eder. Bu, fidyenin asgari ölçüsüdür. İmkânı olanların daha fazla vermesi daha iyidir.
Fıtır sadakasının vacip olma zamanı Ramazan Bayramının birinci günü olmakla birlikte, bayramdan önce de verilebilir. Hatta bu daha faziletlidir. Nitekim bayram namazından önce verilmesi müstehap kabul edilmiştir. Bununla birlikte, bayram günü veya daha sonra da verilebilir. Ancak bayramdan sonraya bırakılması mekruhtur.
Şâfiî mezhebinde ise; fitreyi, meşru bir mazeret bulunmadıkça bayramın birinci gününün gün batımından sonraya bırakmak haramdır. Fitreyi Ramazan’ın ilk günlerinde vermek de caizdir (Nevevî,el-Mecmû’, 6/128).
Fitrenin hedefi, bir fakirin içinde yaşadığı toplumun hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanması suretiyle onun bayram sevincine iştirak etmesine katkıda bulunmaktır.
Fıtır sadakası, kişinin bakmakla yükümlü olmadığı yoksul müslümanlara verilir. Fıtır sadakası ve oruç fidyesini vermek durumunda olan kimsenin bunlardan doğrudan ya da dolaylı olarak yararlanmaması esastır. Zekât için de aynı kural geçerlidir. Bu sebeple bir kimse zekâtını, fıtır sadakasını ve fidyesini kendi usûl ve fürûuna veremez. (Usûl, bir kimsenin anası, babası, dede ve nineleri; fürûu ise; çocukları, torunları ve onların çocuklarıdır.) Ayrıca eşler de birbirlerine zekât, fitre ve fidye veremez.
Hanefilere göre aşağıda sayılanlara fitre verilmez:
a) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara,
b) Oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklara,
c) Eşine,
d) Zengine yani aslî ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olan kişiye,
e) Babası zengin olan ergen olmamış çocuğa (Merğinânî, el-Hidâye, II, 223-228).
Şâfiîlere ve Ebu Yusuf’a göre fitre, Müslüman olmayana da verilemez (Mâverdî, el-Hâvî, III, 387; X, 519; Merğinânî, el-Hidâye, II, 223).
Bunların dışındaki kardeş, teyze, dayı, amca, hala ve onların çocukları, gelin, damat, kayınpeder ve kayınvalide gibi akrabalar zengin değillerse kendilerine zekât, fitre ve fidye verilebilir (Zeylaî, Tebyîn, I, 301).