Güncelleme Tarihi:
Enerji Tasarrufu Haftası’nda öncelikle enerjiyi nerede daha çok tükettiğimizi sormak isterim?
Çok bilinmeyen bir gerçeğimiz, biz enerjiyi en çok evlerde tüketiyoruz. Konutlarda, sanayiden daha çok enerji tüketiliyor. Konutların sanayiyi geçmesinin temel nedeni ise; hem ısınmak hem de soğutmak için kullandığımız enerji. 2023 rakamlarını söylüyorum. 100 milyar dolar enerji tüketmişiz. 70 milyar dolarını ithal etmişiz. Tükettiğimiz toplam enerjinin yüzde 33’ünü konutlarda kullanıyoruz. Bu harcamanın yüzde 80’ini ise ısıtma ve soğutma ihtiyaçları kapsıyor. Oran çok yüksek değil mi?
En çok enerji binalarda tüketiliyor dediniz. Peki, biz bunu nasıl azaltabiliriz?
Isı yalıtımıyla… Evlerde ısıtma ve soğutma için kullandığımız yüzde 80’lik enerjinin dışında kalan yüzde 20’si aydınlatma, elektrikli ev aletleri ve diğerleri... Tabii ki hepsi önemli. Ama bu verilerle işin ana kısmını ısı yalıtımının oluşturduğunu görüyoruz.
Biz bu işe 20 yıl önce girdik ve o yıllarda ısı yalıtımlı bina sayısı yüzde 2 oranındaydı. Şimdilerde ise yüzde 30’lara kadar çıktı. Ancak yeterli değil. Yalıtımlı bina sayısı artarsa enerji tasarrufu yaparız ve az önce bahsettiğim cari açığımıza pozitif etki sağlarız.
Isı yalıtımı hane halkımızın yapılarda kullandığı enerji giderlerinde ortalama yüzde altmışa varan tasarruf ettiriyor. Bu hem yaz aylarında elektrik hem de kış aylarında doğalgaz faturası için geçerli.
2003 yılında ısı yalıtım sektörüne girdiğimizde bu işler için “hayallerin ötesinde hedefler” deniliyordu. Biz o hayallerimizin ötesindeki hedeflere ulaştık. O günden bugüne kadar 260 milyon metrekarenin üzerinde mantolama yaptık. Bu iki milyon yedi yüz elli bin konut demek. Ve TÜİK verilerine göre bir konutta 3.2 kişinin oturduğunu kabul edersek 11 milyon hane halkına hem 4 mevsim tasarruf hem de 4 mevsim konfor sağladık.
21 yılda yaptıklarımızla on beş milyar metreküp daha az doğal gaz kullanıldı. Bugünkü fiyatlarla bu üç milyar dolar yapıyor. Yani üç milyar dolarlık hane halkı tasarruf etti. Hane halkı üç milyar dolar daha az para harcadı. Başka bir taraftan baktığımızda bugün yüzde 70 sübvansiyonun olduğu bir ortamda devlet 10 milyar dolar daha az cari açık verdi.
YÜZDE 30’U YALITIMLI
Bu işe Türkiye’de öncü olan markalardansınız? Isı yalıtımı konusundaki bu motivasyonunuzun temel sebebi ne?
Isı yalıtımı 20 yıl önce önemliydi, bugün daha, yarın çok daha önemli olacak.
Az önce de bahsettim. Biz 2000’li yılların başında bu işe başladığımızda yalıtımlı bina sayısı yüzde 2’ler seviyesindeydi. Şu anda yüzde 30. Bu önemli bir gelişme olsa da halen yolumuz var.
Bilmemiz gereken şey şu. Enerjinin arz güvenliği ve sürekliliği ile kritik bir dönemdeyiz. Önce hızlı bir globalleşme ile ülkeler arası duvarlar indi. Ancak 2008’deki global finansal kriz ve covid sürecinden sonra oluşan önemli tedarik sorunlarıyla beraber globalleşmeden yerelleşmeye doğru gitmeye başladık. Yeni kutuplar, ticari savaşlar, ülkeler arası artan bilek güreşleri çıkmaya başladı.
Dünyamız tarihin en büyük yeniden yapılanmasını yaşıyoruz. Coğrafyamızdaki dönüşüm belki de en dikkat çekicisi. Yeni dünya yaklaşımında kendine yeten olmanın önemi arttı. Bağımlılıklarımızı azaltmak stratejik önemde. Hele ki enerjide dışa bağımlılığımızı mutlak azaltmalıyız.
Ülkemizde enerji ve enerji verimliliğinde çok önemli gelişmelerimiz var. Gerek yenilenebilir enerji üretiminde gerekse enerji verimliliği/tasarrufu konusunda… Biz de bu kritik sebepler ile enerji verimliliğini “memleket meselesi” mertebesinde görüyoruz. Konutlarda ısı yalıtımı ile sağlanacak enerji verimliliği ve tasarruf sosyal sorumluluk şuuru ile geliştirdiğimiz uzmanlığımızdır.
Isı yalıtımının faydaları konusunda araştırmalarınız var mı?
Henüz yeni kurulduğumuz yıllarda başladı kamu ile örnek çalışmalarımız. Bundan 20 sene önce Erzurum’daydık. Atatürk Üniversitesi’ndeki bir lojmana standartlara uygun bir şekilde ısı yalıtımı yaptık. Bir kış sezonu boyunca yalıtım yapılmış bu bina ile birebir aynısı olan ancak yalıtım yapılmamış bir bina ile karşılaştırdık. Ve o dönemde de yüzde 51 oranında iki bina arasında bir enerji tasarrufu farkı olduğunu hesapladık.
Yine Marmaris’te de Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir hizmet binasında ısı yalıtımı gerçekleştirdik. Bu binanın ısı yalıtımı yapıldıktan sonraki temmuz ayı elektrik faturası ile binanın bir önceki ısı yalıtımsız olduğu temmuz ayı faturasını karşılaştırdık. Ortaya yine yaz bölgelerde dahi yüzde 50’ye varan orada tasarruf çıktı.
Isı yalıtım sistemlerinin yalnızca ekonomik değil insan sağlığına etkilerini incelediğimiz projelerimiz de var. Biri yalıtımlı diğeri yalıtımsız ve ısı yalıtımı dışında hiçbir farkı olmayan iki test evini Gebze fabrikamızda inşa ettik. Her cepheden hem iç ortam hem dış ortamda yerleştirdiğimiz birçok sensör ve cihazdan alınan verilerle, ısı yalıtımın iç ortam konforunu nasıl değiştirdiği, bu bağlamda da insan ve çevre sağlığını ne yönde etkilediğini ölçümledik. İçeride termal konforlu bir ortam yaratmak için, duvarların ne kadar önemli olduğu tüm ölçümlerimizle belirlendi. Isı yalıtım yıl boyunca değişik hava koşullarında izlenen evlerde ısı yalıtımlı evde küf oluşmazken; ısı yalıtımsız evde küfle karşılaştık. Küfün sağlık üzerinde bilinen birçok olumsuz etkisi var. Bunların başında alerjik şikâyetler, astım, egzama, alerjik nezle geliyor.
Evlerimizin yapı fiziğine uygun olarak modern şehirleşme koşullarına engel olmadan geliştirilmesi lazım. Ama aynı zamanda insanın ihtiyaç duyduğu doğal konforu da vermesi lazım. Şimdi Kayseri’deki fabrikamızın bahçesinde de yeni test evleri kurduk. Yeni araştırmalar yapmaya devam ediyoruz.
Bu çalışmalarla elde edilen verilerin ve ispatın sözden çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan da net bilimsel verilerle ispatlanmış çalışmaları halkımızla paylaşarak onların ısı yalıtımına daha büyük bir cesaretle girmelerini hem kendilerinin kazanmasını hem memlekete kazandırmaları için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
SADECE BÜTÇEYİ DEĞİL ÇEVREYİ DE KORUYOR
Isı yalıtımının yalnızca ekonomiye ve sağlığa faydaları yok. Çevreye olan faydalarını da sormak isterim.
Evet. Öyle bir iş yapıyorsunuz ki cari açığa olumlu etki yapıyor, ısıtma ve soğutma giderleri azalıyor, çevre korunuyor ve evler daha konforlu oluyor.
Biz 2003 yılından bu yana yaptığımız yalıtımla 33 milyon ton üzerinde karbondioksite eş sera gazının tasarrufunu sağladık. Yani hava kirliliğine engel olduk. Bu rakam ülkemizin en büyük ormanlarından Bolu ormanlarının 24 yıllık karbondioksit emilimine eş.
Şimdilerde en çok konuştuğumuz konu biliyorsunuz “Sürdürülebilirlik”. Sürdürülebilirlik ortak geleceğimiz için, günün ekonomik ve sosyal ihtiyaçları karşılar iken gelecek nesillerin gereksinimlerini tehdit altına sokmadan, riske atmadan kalkınmayı daimi kılabilmektir.
İnsanoğlu sınırlı kaynaklarını, sınırsız ihtiyaçlarını karşılama uğruna hovardaca tüketti. Evrenimize kaldıramayacağı kadar yük yükledik. Her gün daha az kaynak ile daha çok üretebilmenin yolunu bulmak zorundayız.
Dünya’da da bu konu özellikle Küresel iklim değişikliğiyle mücadele başlığı altında gündemde.
2016’da Kasım ayında Paris İklim Anlaşması’yla dünya küresel iklim değişikliğine dur deme kararı aldı. 2050’de Dünya nüfusunun 10 milyara ulaşma öngörüsü, enerji tüketim eğiliminin artması, küresel iklim değişikliği ile mücadelede alınması gereken tedbirlerin boyutunu çok açık gösteriyor.
18. yüzyıl ortalarında başlayan sanayi devriminden bu yana 1,2 C küresel ısınma gerçekleşmiş. Radikal tedbirler alınmaz ise 2050 yılında 10 milyar olacak nüfusumuz ile dünya 4,5 derece ısınacak ve yaşanmaz hale gelecek.
Hedef, 2050 yılı için küresel ısınmayı 1,5 C ile sınırlı tutmak. Isı yalıtımı ile buna destek olabiliriz. Çünkü binalardaki ısı yalıtımı enerji verimliliğinde en büyük faydayı sağlayan faktörlerden biri.
Tüm bu faydalarını gördüğümüzde Türkiye’de lider Avrupa’da söz sahibi olma hedefi ile bu konuyu “memleket meselesi” olarak görüyoruz ve daha düşük karlılıklarla sanayiciliği geliştirerek çalışıyoruz.
İlandır