Güncelleme Tarihi:
Piyasalar hem dış hem de iç gündemdeki sıkıntılara bağlı olarak sıkışık bir seyir izliyor. Çin tarafında yavaşlayan büyüme, yuan'ın devalüe edilmesi ve FED faiz artırım sürecinde sonlara yaklaşılması global çaptaki rahatsızlıkların başında geliyor. Yurtiçinde ise terör olayları, yaklaşan seçimler ve Ortadoğu'da bir türlü normalleşme sağlanamaması belli başlı sıkıntılar arasında yer alıyor. Analistler TL'nin dolar karşındaki değer kaybı ve Borsa İstanbul'daki gerilemenin nedeni olarak bütün bu gelişmeleri sayıyor. Analistlere göre, özellikle dış kaynaklı problemler Türkiye başta olmak üzere gelişmekte olan ekonomilere yakın zamanda olumsuz etki edebilir.
Öte yandan, bütün piyasaları izleyen ve ekonominin gidişatım normalde tutmaya çalışan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise Türkiye'nin bu durumu en hasarsız biçimde atlatması için çeşitli önlemler almaya çalışıyor. Son PPK (Para Politikası Kurulu) toplantısında piyasalara doğrudan müdahalede bulunmayarak, dolaylı müdahale araçlarını kullanacağı sinyallerini veren TCMB, 29 Ağustos'ta bir takım kararlar aldı. Alınan bu kararların özellikle TL'deki değer kayıplarını durdurmaya yönelik olduğu görülüyor.
Söz konusu kararların özellikle bankacılık sektörünü ilgilendirdiğine dikkat çeken analistlere göre, kısa vadeli yabancı para yükümlülüklerine uygulanan karşılık oranlarının artırılması, bankacılık sektöründe uzun vadeli dış kaynak arayışını artırabilir. Bu da bankaların negatif borç görünümünü biraz azaltabilir. Öte yandan TCMB'nin TL karşılıklara ödeyeceği faizleri artırmasıyla bankaların maliyetlerinde azalma görülebileceği de düşünülüyor.Ancak bu etkinin sınırlı kalacağının beklendiğini de belirtelim.
"UZUN VADELİ BORÇLANACAKLAR"
Alan Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Burçak Gezgin, TCMB'nin son kararlarına ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Bankaların çekirdek dışı yabancı para yükümlülüklerine uygulanan zorunlu karşılıklar değiştirildi. TCMB böylece özellikle bankaların kısa vadeli yabancı para yükümlülüklerine uygulanan karşılık oranlarını artırarak onları uzun vadeli borçlanmaya yönlendirmek istiyor. Öte yandan bankaların döviz ve efektif piyasalardaki işlem limitini eylül ayı itibariyle 50 milyar dolara yükselterek bankaların Merkez Bankası'ndan borçlanma limitlerinin artırılması planlandı. Böylece yabancı para cinsinden varlıkların Merkez Bankası'na çekilmesi hedefleniyor."
Sadece TL cinsinden TCMB'de tutulan karşılıklara ödenen faizin kademeli olarak 150 baz puan artırıldığını hatırlatan Gezgin, bunun piyasanın tamamına yayılmış bir etkisi olmadığı için TL üzerinde de bir kazanç yaratmadığı kanısında. Bunun bankaların maliyetlerini düşürerek piyasada oluşan yüksek faizi dizginlemeye yönelik bir hamle olduğunu söyleyen Gezgin, "Bu artışın kademeli olarak yapılacak olması, net bir etki yaratmıyor. Ancak bu artırım bankaların efektif fonlama maliyetlerinde bir miktar azalmaya sebep olur. Fonlama maliyetlerindeki etkinin tamamını aralık ayından itibaren görebileceğiz" diyor.
Ancak Gezgin, maliyetlerdeki azalmanın banka tablolarında pozitif bir etki yaratsa da söz konusu etkinin sınırlı kalacağı görüşünde. Normal şartlarda, maliyetlerdeki azalmanın, sağlanan kredi maliyetlerine yansıması beklense de yurtiçi ve yurtdışı risklerin oldukça yükseldiği bu dönemde alınan kararlara rağmen kredi kullanıcılarına yansıyacak faydanın sınırlı kalacağı kanısında olan Gezgin, bunun da diğer şirketlere nette bir fayda olarak yan-sımayabileceğinden endişe ediyor. Öte yandan Gezgin, fonlama maliyetleri düşecek bankalardan İş Bankası, Akbank ve Yapı Kredi Bankası'nda yükselme potansiyeli öngörüyor.
"FAİZ POLİTİKASI NETLEŞMELİ”
Venbey Yatırım Menkul Değerler Forex Araştırma Uzmanı Tuğra Akcanlı da TCMB'nin mevduat ve katılım fonu dışında kalan yabancı para yükümlülüklerine uygulanan zorunlu karşılıklarda artışa gitmesiyle bankaları uzun vadeli finansman bulmayı özendirdiği kanısında. Akcanlı, Merkez Bankası'nın TL cinsinden zorunlu karşılıklara ödenen faiz oranlarında artışa gitmesindeki amacın da bankacılık sektöründe artan maliyetleri azaltmak olduğunu düşünüyor. Ancak Akcanlı, TCMB faiz politikası netleşmediği sürece alınan bu kararların piyasaları sadece psikolojik olarak tatmin etmeye yönelik olduğunu da söylüyor.
TCMB'nin yaptığı hamleler göz önüne alındığında bankaların bu durumdan nötr etkileneceğini kaydeden Akcanlı, "TL cinsinden zorunlu karşılıklara ödenen faiz oranlarındaki artışın banka karları üzerindeki olumlu etkisi, mevduat ve katılım fonu dışında kalan yabancı para yükümlülüklerine uygulanan zorunlu karşılıklardaki artışla sıfırlanacak. Dolayısıyla alınan kararların bankaların net kar ve net faiz marjları üzerinde ciddi etkisi olmaz" diyor.
Özel banka ve kamu bankası ayrımına gidildiğinde, özel bankaların 2016 yılı net karlarının yüzde 0.5-1.0 bandı aralığında sınırlı düşeceğini tahmin eden Akcanlı'nın büyük bankalarla ilgili beklentileri ise şöyle:
"Kamu bankalarının karlarının yüzde 0.1-0.2 bandında sınırlı artmasını bekliyoruz. Spesifik olarak bakıldığında ise TL cinsinden zorunlu karşılıklara ödenen faizdeki artıştan özellikle kamu bankaları ve Yapı Kredi olumlu etkilenecek. Ancak, mevduat ve katılım fonu dışında kalan yabancı para yükümlülüklerine uygulanan zorunlu karşılıklardaki artıştan 2016 yılı net karlarında Yapı Kredi ve VakıfBank olumsuz olarak etkilenebilir. Öte yandan Akbank ve Halkbank da bu durumdan en az olumsuz etkilenebilecek bankalar arasında gözüküyor."
"GARANTİ HİSSELERİ İÇİN 'AL’ ÖNERİMİZİ KORUYORUZ"
Tuğra Akcanlı / Forex Araştırma Uzmanı Venbey Yat. Men. Değerler
Garanti Bankası: TCMB'nin aldığı kararların Garanti Bankası üzerindeki etkisini iki aşamada değerlendirebiliriz. TL zorunlu karşılıklara ödenen faizlerdeki artış; bu hamlenin yıllık net kara etkisi yüzde 0.5, net faiz marjına etkisi 1.3 baz puan, sermayeye oranı ise yüzde 0.1 şeklinde olacak. Döviz cinsi zorunlu karşılık oranlarındaki artış; 2016 yılı net karına etkisinin yüzde 1.3, sermayeye oranının ise yüzde 0.2 olacağını tahmin ediyoruz. Diğer taraftan bu hamlelerin net etkisi 31 milyon dolar negatif yönde olurken bu düşüşün 2016 net karına oranı yüzde 0.7 negatif şekilde yansıyabilir. Aynı zamanda sermayeye oranı yüzdesel bazda yüzde 0.11 negatif olacak. Dolayısıyla Garanti Bankası hisseleri için 'al' önerimizi koruyoruz.
Bunun en önemli sebeplerinden biri yılın ikinci çeyrek bilançosunun beklentilerin üzerinde gelmesi ve 2014 yılının aynı dönemine göre bankanın net karının artması. Garanti Bankası hisseleri için 8 TL hedef fiyatla yüzde 12 yükseliş potansiyeli öngörüyoruz. Halkbank: Bankanın hisseleri TCMB kararları ve yılbaşından bu yana yüzde 24 gerileyen bankacılık endeksine paralel hareket ediyor. Halkbank'ın TL zorunlu karşılıklara ödenen faizlerdeki artışın yıllık net kara etkisinin yüzde 0.9, net faiz marjına etkisinin 1.8 baz puan ve sermayeye oranı ise yüzde 0.16 şeklinde olacağını tahmin ediyoruz. Döviz cinsi zorunlu karşılık oranlarındaki artışın ise 2016 net karına etkisinin yüzde 0.9 oranında olabileceğini, sermayeye oranının ise yüzde 0.09 olacağını düşünüyoruz.
Diğer taraftan bu hamlelerin net etkisi 5 milyon dolar pozitif yönde olurken bu yükselişin 2016 net karına oranı yüzde 0.2 pozitif şekilde yansıyabilir.Halkbank'ın en iyi fonlama profiline sahip banka olması, yıllık kazançlardaki büyüme oranının yüzde 13 seviyelerine ulaşması nedeniyle [Halkbank] için 12.00 TL hedef fiyatla yüzde 14 yükseliş potansiyeli öngörüyoruz.
VakıfBank: Yılbaşından itibaren yüzde 23 değer kaybı yaşayan Vakıf Bank hisseleri TCMB'nin aldığı kararların TL zorunlu karşılıklar için yıllık net kara etkisi yüzde 1.2, net faiz marjına etkisi ise 1.8 baz puan ve sermayeye oranının yüzde 0.2 şeklinde olacağını düşünüyoruz. Döviz cinsi zorunlu karşılıkların 2016 net karına etkisinin yüzde1.5 şeklinde yansıması düşünülürken, sermayeye oranının ise yüzde 0.11 olacağını düşünüyoruz
Diğer taraftan bu hamlelerin net etkisi 1 milyon dolar pozitif yönde olurken bu yükselişin 2016 net karına oranı yüzde 0.1 pozitif şekilde yansıyabilir. TCMB'nin hamlelerinden kamu bankaları olumlu olarak etkilenecek olmasına rağmen Vakıf Bank hisseleri için sınırlı olumlu etki gerçekleşebileceğini tahmin ediyoruz. Vakıf Bank hisseleri için 4 TL hedef fiyatla yüzde 9 yükseliş potansiyeli öngörüyoruz.
"İŞ BANKASI EMSALLERİNE GÖRE AVANTAJLI”
Burçak Gezgin / Alan Menkul Değerler Araştırma Uzmanı
İş Bankası: 2015 yılı ilk yarısında faiz gelirlerini yüzde 18 oranında artıran banka buna bağlı olarak net karında da 2014'ün eş dönemine göre yüzde 13'lük büyüme gerçekleştirdi. Hisseleri 0.78 piyasa değeri/defter değeri, 5.98 fiyat/kazanç ve yüzde 11.5 öz kaynak karlılığı oranından işlem görüyor. Bankayı yurtiçi ve yurtdışı emsalleri ile karşılaştırdığımızda gelir ve net kar performansı ile fiyat/kazanç ve piyasa değeri/defter değeri oranı bakımından avantajlı olduğunu düşünüyoruz. İş Bankası'nın önümüzdeki dönemde de faiz gelirleri ve net karındaki büyüme performansını devam ettireceğini tahmin ediyoruz. Endeksteki harekete ve risklere bağlı olarak gerileme görülen İş Bankası hisseleri için 7.19 TL hedef fiyatla yüzde 51 yükseliş potansiyeli öngörüyoruz.
Akbank: Güçlü aktif kalitesi ve sermaye tabanıyla öne çıkan Akbank, 2015 yılının ilk yansında konsolide net karını 2014'ün eş dönemine göre yüzde 6 oranında düşürmesine rağmen 1 milyar 51 milyon TL net kar açıkladı. Aynı dönemde kullandırılan kredilerde yüzde 15'lik büyüme yakalayan Akbank aktiflerini de yüzde 14 artırdı. Akbank hisseleri 2015 tahminlerimize göre 0.99 piyasa değeri/defter değeri ve yüzde 12.6 öz kaynak karlılığı oranından işlem görüyor. Yurtiçi emsallerine göre bir miktar pahalı görünse de Akbank yurtdışı emsallerine göre ucuz durumda. Yılın ilk yarısında net karında görülen düşüşün, ikinci altı aylık dönemde BDDK ve TCMB kararları ile pozitife döneceğini düşünüyoruz. Akbank hisseleri için 12 aylık dönemde 8.34 TL hedef fiyatla yüzde 26'lık yükseliş potansiyeli öngörüyoruz
Yapı Kredi: 2015 ilk altı aylık dönemde 2014'ün eş dönemine göre yüzde 27'lik faiz gelir artışı yakalayan Yapı Kredi, net faiz gelirlerini de yüzde 18 oranında artırdı. Bu dönemde bankanın net karı, takipteki kredilerindeki değer düşüklüğü ve diğer faaliyet zararlarındaki artış nedeniyle yüzde 3 artış gösterdi. Bankanın yılın ikinci yarısında faiz gelirlerini artırma kabiliyeti ve kur bazlı risklerini indirgemesi yoluyla, net kan üzerindeki olumsuz etkiyi pozitife çevireceğini düşünüyoruz. Piyasada 3.52 TL seviyesinden işlem gören Yapı Kredi hisseleri için 12 aylık dönemde 4.33 TL hedef fiyatla yüzde 26'lik yükseliş potansiyeli öngörüyoruz.
(İdil Taraklı/Para Dergisi)