Güncelleme Tarihi:
ABD Merkez Bankası'nın bu yıl daha az faiz artırımı yapacağı beklentilerinin yarattığı küresel risk iştahı, bugün ekonomileri emtiaya dayalı para birimlerinin dolar karşısında yüzde 1'i aşan değer kayıpları yaşamasıyla tersine döndü.
Dolar/TL Brent petrol fiyatının geçen hafta işlem gördüğü 40 dolardan bugün 38 doların altına gelmesinin de etkisiyle gelişmekte olan ülke para birimleri geneline yayılan satış baskısını sınırlı da olsa yansıtarak yönünü yukarı çevirdi.
DOLARDA BEKLENTİ NE?
Enver Erkan / ALB Forex Araştırma Uzmanı
Hem yurtdışı hem de yurtiçi gelişmeler tek bir çerçevede değerlendirildiğinde kur tarafındaki mevcut aşağı yönlü hareketler sürpriz olarak karşılanmamalı. Önümüzdeki süreçte yurtiçinden daha çok yurtdışı fiyatlamaları takip ediyor olacağız. Burada da Fed'in faiz artırımına ilişkin beklentiler belirleyici olabilir. 2015 yılı sonu, 2016 yılı başında Fed'in Mart, Nisan ve Haziran ayındaki toplantılara ilişkin beklentiler sırasıyla yüzde 50.8, yüzde 56.3 ve yüzde 74.5 düzeyindeyken, küresel bazda yaşanan sıkıntılar ve ABD'de enflasyona ilişkin endişelerin artış göstermesi sonrasında Fed Mart ayında faiz artımını pas geçti. Nisan ve Haziran ayına ilişkin beklentiler ise yüzde 0.0 ve yüzde 24.0'e kadar geriledi. Sonrasında oluşan süreç dolar endeksini 94,50 seviyelerine kadar geriletti ve gelişmekte olan ülke varlıklarını ön plana çıkardı.
Her ne kadar Fed'den faiz artırım beklentileri azalmış olsa da son gelen istihdam verileri ABD'de güçlü yapının devam ettiğini onaylar nitelikteydi. Gelecek süreçte ABD'de açıklanacak olan enflasyon verileri oldukça önemli olacaktır. ABD'de enflasyon yüzde 1 düzeyinde seyretmektedir. Enflasyonda görülebilecek bir toparlanma faiz artırım beklentilerini artıracağı gibi kur tarafında da hareketliliğe neden olabilir.
Yurtiçine baktığımızda ise son dönemde makroekonomik göstergelerin olumlu sinyaller verdiğini görmekteyiz. 2015 yılı nihai GSYH büyümesi yüzde 4 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşirken, enflasyon hızında yaşanan artış ise son dönemde yavaşlama göstermektedir. Yurtiçinde şu an kısa vadede önemli bir risk bulunmazken, jeopolitik risklerin önümüzdeki süreçte tekrar canlanması en büyük risk olarak karşımıza çıkabilir.
Teknik anlamda bakıldığında Şubat ayının sonlarına doğru görülen 3,0040 seviyesinden başlayan satış baskısının devam ettiğini görmekteyiz. Mevcut durumda aşağı yönlü kanal hareketinde tepe noktamız 2.85 seviyesindedir. Bu direncin kırılması durummunda kısa vadede yükselişler yaşanabilir ancak bu yükselişler şimdilik satış fırsatı olarak değerlendirilebilir. Kur açısından aşağıda 2.8150 - 2.80 bandı önemlidir. Bu bandın kalıcı bir şekilde kırılması durumunda 2.76 seviyesine doğru geri çekilme görebiliriz.
Uzun vadede ise 2,80 seviyeleri dolar maliyetlenmek için uygun seviyeler olarak görülebilir. Özellikle yılın ikinci yarısı biraz daha temkinli olunması gereken bir dönem olacağa benzer. Türkiye'de para politikasına ilişkin soru işaretleri, Merkez Bankası yönetim değişikliğe ile beraber oluşacaktır ve en büyük risk yeni para politikası yapıcılarının enflasyon ve fiyat istikrarı odağından büyüme odağına geçmesi olarak önümüze çıkmaktadır. Fed'in de küresel ve domestik gelişmelere dayanarak Haziran'dan sonra daha şahin bir tutum sergilemesi işimizi zorlaştırır. Dolar bu durumda TL'ye karşı kademeli olarak değerlenebilir ve kur yılı 3 lira seviyesi civarlarında kapatabilir.